Cilt II - Bölüm 39: Altın Getiren Mektuplar

avatar
593 4

Z (ESKİ) Start Again: Mutlu Son İçin - Cilt II - Bölüm 39: Altın Getiren Mektuplar


CİLT II: ALTIN MEKTUPLARI

BÖLÜM 39: ALTIN GETİREN MEKTUPLAR

Final maçı yarın sabah oynanacaktı ve bahislerin kapanmasına birkaç saat vardı.

 

Yu ve Yurine bankaya gitmeden önce Swann şirketinde onları bekleyen Marino Swann ile buluşacaktı. Onu aldıktan sonra beraber bankaya gidecekler ve kazandıkları parayı bölüştükten sonra bir daha görüşmemek üzere birbirlerine veda edeceklerdi.

 

Denise El Rolder, Yu ile yaptığı konuşmanın ardından kendilerine para ödülü vermişti. Yu daha yüksek bir miktar bekliyordu ama Denise’in Yu’ya verdiği ödül beş yüz altındı ve göreve katılan diğer kızlara elli altınlık bir ödeme yapmıştı.

 

Yurine’ye yaptığı ödeme ise yirmi beş altındı ve bunun harçlık olduğunu, Yu’ya vermeyerek kendine saklamasını söylemişti.

 

“Yani işin başı ben olduğuma göre en yüksek miktarı ben kazanmalıyım. Sonuçta ben olmasam yapamazlardı. Ama Sivina ve Ana’ya çok para gitti ya, umarım çok para kazandık hadi çiçek dükkanı açıp huzur içinde yaşayalım diyerek yanımızdan ayrılmazlar.”

 

Sivina ve Ana kazandıkları ödül parasıyla Southelm’de bir tatil yaparken Yu ve Yurine başkentte kalan günlerini takımlardan aldıkları parayla ufak çaplı şımarıklıklar yaparak geçirmişlerdi. Zaten o para büyük şımarıklıklar yapmaya yetmezdi.

 

Denise demişken, Denise El Rolder sayesinde Yu ve Yurine mahkemede yargılanmaktan da kurtulmuştu. Denise yolladığı tek mektup ile davanın düşmesini sağlamıştı.

 

Fayton şirketin önünde durdu. Bu faytonu Marino Swann göndermişti ve kendi çalışanı tarafından kullanılıyordu.

 

Marino: Bay Valarfin, buraya yürüyerek gelmediğiniz ilk sefer.

 

Faytoncu aşağıya inip aracın kapısını resmi kıyafetler giymiş Marino’ya açtı. Marino faytona bindi ve Yu’nun karşısına geçerek onu ve Yurine’yi selamladı.

 

Yu: Arada sırada böyle küçük şımarıklıklar yapıyorum, nasılsınız?

 

Marino: Heyecanlıyım ve biraz sonra mutluluktan havaya uçmayı bekliyorum, umarım başarmışızdır.

 

Kargaşa yaratmaması için son haftanın mektuplarını yolladıkları altı bin iki yüz elli kişiye farklı saat ve günlerde parayı yatırmalarını söylemişlerdi. Onlar parayı yatırdıktan sonra önceden ödemesi yapılmış banka görevlileri tarafından mektupları verilecekti.

 

Yurine: Tabi ki de başaracağız, ben Yu’ya inanıyorum.

 

Yurine kucağında doğum gününde ona verilen oyuncağı tutarken bir kolunu Yu’nun koluna geçirmişti.

 

Büyücülük Akademisinde yaptıkları duygusal konuşmanın ardından Yu’ya daima yakın duruyordu. Yu ne zaman Yurine’den erken uyansa Yurine’yi ya kolu, ya bacağı, ya kuyruğu ya da üçü ile kendisine sarılırken buluyordu.

 

Yu’nun eli de çok fazla boş kalmıyordu. Yurine mümkün olduğunca Yu’nun elini tutuyor, Yu’dan kendisini kucağına almasını istiyor, hatta bazen yemeğini kendisine yedirmesini bile talep ediyordu.

 

Yu aralarındaki ilişkinin bu boyuta gelmesinden memnundu, bunu kısa sürede başarmış olmakla da gurur duyuyordu.

 

Kısacası Yurine kısa sürede Yu Valarfin Fan Kulübü Isekai Şubesi’nin kurucu başkanı olarak göreve başlamıştı.

 

Fayton ilerlemesini mektup paralarının yatırıldığı bankanın önüne geldiğinde durdurdu.

 

Yu: Burada bekle.

 

Bankada çok fazla kişi yoktu. Rüşvet teklif ettikleri adam Yu’yu gördüğünde ona yardımcı olmak istedi fakat Yu’nun işareti ile yerine oturdu. Yu diğer insanlar gidene kadar beklemeyi tercih etmişti.

 

On beş dakika kadar sonra, bankanın kapanmasına az bir vakit kala anlaştıkları banka personelinin yanına gittiler. Başta Marino ve Yu ayrı hesaplar açmayı düşünmüş ama bunun riskli olacağına karar vererek farklı bir yol aramışlardı.

 

Yu saç ve ten rengi kendine benzeyen bir adam bulmuş ve onu kandırarak yirmi altına künye adı verilen, adamın ne işe yaradığını bilmediği tahta plakasını almıştı.

 

Ardından sırada rüşveti vereceği banka personelini seçmek vardı. Araştırmaları sonucunda uygun olduğunu düşündüğü personelin yanına gitmiş ve sahte kimliği ile hesap açmayı denemişti.

 

Bankacı ilk başta bunun mümkün olmadığını söylese de Yu ona yüz altınlık bir meblağ önerdiğinde kabul etti. Yüz altın ile Rolderhelm’den ayrılabilir ve güneyde kendine yeni bir hayat kurabilirdi.

 

Veznedar: Bay Samtinron, şeref verdiniz.

 

Yu: Daha gelen giden yok değil mi?

 

Veznedar: Hayır, verdiğiniz hesaba para yatıran son kişiler bir saat önce geldi.

 

Yu: Anladım, totalde kaç kişi para yatırdı?

 

Veznedar: Hesaba para yatıranların toplam sayısı dört bin beş yüz.

 

Yu kahkaha atmaya başlarken Marino heyecandan yerinde duramıyordu.

 

Marino: Dostum! Bu parayla borcumu öder üstüne yeni bir hayat kurarım!

 

Yu: Hee-hee-ha-haha-hahaHAHAHAHA! Çok zekiyim lan ben! Harikayım ulan! Muhteşemim! Benim kadar zeki olmayan insanlar nasıl yaşıyor acaba? HAHAHA!

 

Yu başka bir kendini övme krizine girerken Marino paraları görmek istedi.

 

Marino: Altınları görebilir miyiz?

 

Altın keselerinin önüne geldiklerinde içindeki altınlar gözüktü. Yu gözleri ile gördüğü şeyin gerçekliğinden emin olmak için elini altınların arasına soktu ve çıkardığında avucundan aşağıya dökülen altınları izledi.

 

Ardından Yurine’yi omuzlarından tutup havaya kaldırdı ve kendi etrafında dönmeye başlarken Akasya Durağı Sinan şivesi ile bağırdı!

 

Yu: Yurine! Zeeengin olduk zeeengin! Hahaha!

 

Yurine: Yu, anlıyorum ama beni bırakmalısın, kusacağım. Yu! Beni döndürme diyorum!

 

Yu gülmeye devam ederken Yurine’ye sıkıca sarıldı. Yurine nefes alabilmek ve Yu’nun kendisini bırakması için omuzlarına vuruyordu. Yere bırakıldığında başı döndüğü için düz durmakta zorlandı ve sallanarak yürümeye başladı.

 

Yurine: Seni aptal, tut beni.

 

Yurine’ye düz durmasında yardımcı olmak için elini tuttu.

 

Yu: Taşımamıza yardım et.

 

Veznedar ile birlikte keseleri faytona kadar getirdiler. 

 

Yu: Pekala, bu senin payın olan yüz altın.

 

Veznedar: Elbette.

 

Yüz altın yeni ve güzel bir hayat kurmaya yetecek kadar büyük bir paraydı. Veznedar yarın sabah buradan kaçmayı planlıyordu ve Yu da yarın buradan kaçacaktı.

 

Yu tekrar bankaya girdi ve sahte hesabının yazıldığı deftere paraları çektiğini ispatlayan sahte imzasını attı.

 

Banka hesabını sahte kimlikle açmış olduğu için kimse peşinden gelemezdi. Fayton Swann şirketine hareket etti.

 

---

 

Yu: Dört bin üç yüz doksak beş, dört bin üç yüz doksan altı, dört bin üç yüz doksan yedi, dört bin üç yüz doksan sekiz, dört bin üç yüz doksan dokuz, dört bin dört yüz! İşte tüm para burada!

 

Bankacıya verdikleri rüşvet çıkartıldığında bakır ve gümüş paralar ile birlikte toplam dört bin dört yüz altınlık bir meblağ karşılarında duruyordu.

 

Yu: Sana yüzde kırk dokuz, bana yüzde kırk dokuz ve Yurine’ye yüzde iki. Bu tarafa toplamda iki bin iki yüz kırk dört altın düşüyor ve sana da iki bin iki yüz yirmi altın düşüyor. Normalde böyle şeyler yapmam ama hadi kimlik için verdiğimiz rüşveti benim cebimden karşılamış olalım. Hadi gene iyisin, havadan on altın kazandın.

 

Yu paraları paylaştırmaya başladı.

 

“Yirmilik rüşvet çıkarılınca Denise’den gelen parayla birlikte iki bin yedi yüz yirmi dört altınımız oldu.”

 

Dünyanın parasıyla bu altınlar beş yüz kırk dört bin sekiz yüz dolara tekabül ediyordu.

 

Kazançlarını paylaştıktan sonra Marino onları hazırlattığı sofraya davet etti. Aldığı paraya güveniyor olacak ki önlerindeki tam bir ziyafet sofrasıydı, arasanız kuş sütünü bile bulabileceğinizi düşünürdünüz.

 

Yu: Teşekkür ederim ama sen yine de paranı böyle şeyler için fazla harcama.

 

Marino: Bugün özel bir gün, sorun değil. İçki ister misiniz?

 

Yu’nun boş bardağına içki koymak üzereydi ki Yu elini bardağın üzerine getirerek onu durdurdu ve Yurine için getirilen meyve suyundan içmek istediğini söyledi.

 

Yu: Kızıma örnek bir baba olmaya çalışıyorum.

 

Aslında içmiyor oluşunun sebebi alkolün ablalarının ölümüne sebep olmasından dolayıydı.

 

Yurine: Ben hala senin kızın değilim! Hmph!

 

Yurine meyve suyunu kafasına dikerken Yu bunu bir tartışmaya çevirmek istemediğinden farklı bir konu açtı.

 

Yu: Buradan sonra Elhaven’e mi gidecektiniz?

 

Marino: Evet. Qrath’a dönmek istemiyorum ve İlonya buraya fazla yakın. Hem Elhaven de yeni yatırımcılar için güzel imkanlar varmış, bir planınız yoksa siz de oraya gidebilirsiniz ama siz çoktan ne yapacağınıza karar vermişsinizdir.

 

Qrath haritanın doğusunda, Brahatul İmparatorluğunun güneyinde yer alan bir ada ülkesiydi ve Marino Swann’ın memleketiydi.

 

Yu’nun temin ettiği dünya haritasında bulundukları topraklar yeşilken doğuya gittikçe harita sararıyordu, buna Marino’nun ten rengine bakarak eklediği çıkarımla Qrath’ın Güney Afrika ya da Hindistan benzeri bir bölge olabileceğini düşünmüştü.

 

İlonya ise Yu ve Yurine’nin sonraki durağıydı. Duyduğuna göre İlonya, Rolderhelm’den sonra en yaşanılabilir ülkeydi ve ekonomik olarak Rolderhelm ile bir yarış halindeydi.

 

Sıra Elhaven’den bahsetmeye geldiğinde ise orası da Sivina’nın memleketiydi.

 

Ülkenin bulunduğu ada anakaraya uzaktı ve adadaki diğer ülkeler birbirleri ile sürekli olarak savaş halindeydi.

 

Konumu nedeni ile dışarıdan gelen işgalcilere kapalı olsa da hem ticaret yollarının uzunluğu hem de savaşlar sebebiyle tüccar ve yatırımcıların rotasından da uzak kalıyordu.

 

Elhaven kralı kötü giden ekonomiyi düzeltmek için ülkeye para sokmaya razı gelen kişilere yeni imkanlar sunmaya karar vermişti.

 

Vatandaşlık konusunda sıkıntı yaşamıyorlar, vergi indirimleri ile karşılaşıyorlar ve işlerine devlet tarafından yardım ediliyordu. Ayrıca Elhaven’in başkenti Elhaven, dünyadaki en güçlü surlardan birine sahipti ve insanlar oradayken kendini güvende hissediyordu.

 

Yu: Umarım şansınız yaver gider, biz buradan sonra İlonya’ya geçeceğiz

 

Yarın için Mora’ya gidecek bir gemi bulamamışlardı. Bu yüzden önce İlonya’ya gidecek, oradan da kara yoluyla Mora’ya ilerleyeceklerdi.

 

Marino: Size bol şans diliyorum ve tekrar teşekkür ederim, hayatımı kurtardınız. Eğer sizin için yapabileceğim herhangi bir şey varsa memnuniyetle yaparım.

 

Yu: Bu akşamın ardından bizi tamamen unutmanız yapabileceğiniz en iyi şey olur. Başka bir şey var mı bir düşüneyim, bir oğlunuz olursa belki Yu adını verebilirsiniz, ha bir de N-Pass istiyorum.

 

Marino: N-Pass ne oluyor?

 

Yu: Siz bana N-Pass vermeden söyleyemem, yalnızca veriyorum demeniz yeterli olur.

 

Marino: Peki veriyorum, ne demek o?

 

Yu: Sadece en çok ihtiyaç duyduğum anda söyleyeceğim bir kelime.

 

Marino kendisiyle dalga geçildiğini düşünerek güldü. Yaptıkları kutlamanın ardından birbirlerini unutacaklarına söz vererek ayrıldılar.

 

***

 

Yu: Toplamda iki bin yedi yüz yirmi dört altınımız oldu.

 

Yurine: Yu, bu parayla ne yapacağız?

 

Yu: Seni Başak Kardinal’i yaptıktan sonra güç elde etmek için kullanacağız. Ethalot’daki Nekonozwei’ya girmek için önce Ethalot kralı ile anlaşmayı deneriz ama işler kolayca halledilemezse askeri güç kullanmak zorunda kalabiliriz. Tabi annenin davasını çözmek için de paraya ihtiyacımız var, artık rakiplerimiz birkaç kaçaktan ibaret değil.

 

Bekleme odasında Bahis Şirketi Başkanı Barney Loyd’u bekliyorlardı. Barney’nin ayak seslerini duyduklarında yapacakları hakkında konuşmayı bıraktılar.

 

Barney odaya girdiğinde Yu yüzünde gülümsemeyle ayağa kalktı, dört bin beş yüzden fazla bahisçi kazanmış olmalılardı.

 

Barney de yaptığı anlaşmadan son derece memnun gözüküyordu.

 

Barney: Bahis Şirketi daha önce kılıç oyunundan böyle büyük bir meblağ kazanmamıştı, bunu beklemiyordum.

 

Yu: Benim başarısız olmam evrenin kurallarına haykırı. Neyse acelemiz var, fazla uzatmadan meselemizi halledelim istiyorum. Kaç bahisçi aldık?

 

Barney: Beş bin sekiz yüz elli bahisçi aldık.

 

Yu: Vay anasını sayın okuyucular.

 

Bahisçi sayısı dört bin beş yüzden daha fazlaydı. Yu şaşkınlığını gizleyemedi, daha fazla para kazanacağı için mutluydu.

 

Barney: Bin bahisçi eksik hesaplayacağız demiştik ama baştaki bahisçileri mi yoksa sondaki bahisçileri mi çıkartacağız kararlaştırmadık.

 

Yu: Sondakileri çıkartalım.

 

Fazla düşünmeden kararını verdi. Sondakileri çıkartmayı seçmesinin sebebi gün ve gün bankaya gelenleri izlediğinde yoğunluğun en az olduğu zamanlar son iki gündü.

 

Barney hesap defterini açtı ve son bin bahisçiden öncekilerin ödediği miktarı hesapladı.

 

Barney: Otuz iki bin altı yüz elli altın tutarında bahis oynanmış.

 

Yu: Yüzde on sizin ve sizin yüzde ondan yüzde yirmi bizimdi, değil mi?

 

Barney: Evet, öyleydi.

 

Yu: Bize altı yüz elli üç altın düşüyor, Allah bereket versin.

 

Böylece kazandıkları toplam para üç bin üç yüz yetmiş yedi altındı.

 

“Altı yüz yetmiş beş bin dört yüz dolar. Hayatımda bu kadar parayı bırak görmeyi, hayatım boyunca temas ettiğim toplam para bunun yanından bile geçemez.”

 

Barney: Bu kadar bahisçiyi nasıl getirdiğinizi söyleyebilir misiniz?

 

Yu: Meslek sırrı.

 

Paralarını aldılar. Sıradaki durakları eşyalarını toparlayıp gemiye yerleştirmek için kaldıkları handı.

 

Eşyalarını da toparladıktan sonra Sivina ve Ana ile buluştular ve eşyalarını toparlayıp yolculuklarını geçirecekleri kamaraya yerleştiler.

 

Yu altınları kamaradaki eşyaların arasına sakladıktan sonra odanın kapısını kilitledi ve diğer kamaraya yerleşmekte olan Sivina ve Ana’nın yanına gitti.

 

Yu: Öyleyse ilk göreviniz, bizim kamaranın kapısında nöbet tutun, başbakanın kendisi dahi gelse içeri almayacaksınız.

 

Ana: Anlaşılmıştır.

 

Altınların güvenliğini sağladıktan sonra Yu ve Yurine, final maçını izlemek için arenaya gittiler.

-------------------------

Bu bölüm biraz uğraştırdı umarım hesap hatası yapmamışımdır.


18.04.2021 - 15:25






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr