START AGAIN SPECIAL HİKAYESİ – BÖLÜM 1: BAYRAM SABAHI
Yurine: Yu! Yu! Yu! Hadi Yu, kahvaltı hazır!
Yatağının üstünde Yurine’nin zıplamasıyla apar topar, telaşla yataktan dışarı fırladı. Bir an için deprem olduğunu zannetmişti.
Yu: Ne yapıyorsun sen? Normal uyandırsan da uyanırdım.
Yurine: Halam diyor ki, “O çocuk kahvaltıya gelmek için davetiye mi bekliyor?”
Yu: Hayret, normalde “Bugün bayram, erken kalkın çocuklar” diye şarkı söyleyerek sabahın köründe beni kaldırmaları, sonra da kahvaltıyı bana hazırlattırmaları gerekiyordu. Bu bayram ne oldu acaba?
Yaşadığı tüm bayramlar da her sabah aynı olay gerçekleşirdi, Yu güzelce uyurken iki kadın kulağının dibinde bağırarak “Bugün bayram” şarkısını söylemeye başlar, sonra da kahvaltıyı hazırlaması için onu mutfağa yollarlardı.
Kahvaltı işini halletmek onun göreviydi ve her sabah kahvaltı sofrasını Yu kuruyordu. Akşam yemekleri de ablaları tarafından halledilirdi çünkü Yu’nun yemek yapma becerisi makarnadan ibaretti.
Ama bugün bir farklılık vardı, sabahın körü değildi ve Yu ilk kez bir bayram sabahı kargalar uyandıktan sonra uyanmıştı.
Yu: En son ne zaman hazır sofraya kalktığımı hatırlamıyorum, bu iyi oldu. Ama yatağın üstünde zıplaman gerekli miydi? Yüreğim ağzıma geldi.
Sabah kızı tarafından uyandırılmaktan memnundu ama daha sakin bir uyandırılış biçimini tercih ederdi.
Yurine daha fazla konuşmadan Yu’nun karşısına geçti ve yanağını döndü. Günaydın öpücüğü bekliyordu.
Yu: Günaydın kızıma.
Yurine’nin başını okşayıp yanağından öptü. Sonra da kendi yanağını dönüp Yurine’nin de günaydın öpücüğünü vermesini bekledi.
Bu baba ve kızın her sabah ve her gece gerçekleştirdiği bir günaydın-iyi geceler ritüeliydi.
Yurine de Yu’ya günaydın öpücüğünü verdikten sonra kahvaltıyı yapmak için balkona geçmeye hazırlardı.
Yurine: Yu, bugün bayram.
Yu: Yani?
Yurine: Yanisi uyuduğun kıyafetlerle kahvaltıya gelme.
Yu: En son ne zaman bayramlık kıyafet aldığımı hatırlamıyorum, ne giyeyim ki?
Yurine: Başka bir şey giy, halalarımı kızdırma.
Yu: Bana kızmazlar ki.
Yine de önlemeni alıp kıyafetini değiştirmekte fayda vardı. Ablaları ona ciddi bir şekilde kızmayacak olsa da hafif azarlar arada sırada işitilmekteydi.
Kıyafetlerini değiştirdi ve şimdi tamamen kahvaltıya geçmeye hazır hale geldi. Yurine de bayramlık için aldıkları kıyafetleri giymiş, cici bir kız olmuştu.
Ryu: Beyefendi sonunda teşrif etti. Hiç gelmeseydiniz, biz ayağınıza getirirdik.
Yu: Günaydın abla, sana da günaydın abla.
Myu: Kahvaltıyı sen kaldırırsın ona göre.
Yu: Günaydına verilecek cevap bu mu?!
Myu: Günaydın tatlı kardeşim.
Tatlı kardeşim lafı onu utandırmıştı. Eskiden böyle şeyler duymak hoşuna gidiyordu fakat bu yıl yirmi birine girecek bir babaydı ve hala böyle laflar duymak utandırıcıydı. Yine de bir yandan hoşuna gidiyordu.
Ryu Valarfin ve Myu Valarfin onun ablalarıydı. Yu ile aralarında beş yaş vardı ve görünüşleri kardeş olduklarını bariz şekilde belli ediyordu. Yu’dan bir - iki santim kısaydılar, Yu ile aynı renkte kahverengi saçlara ve yine ailelerine özel aynı renk mor gözlere sahiplerdi. İkisi de Yu’nun yakışıklı olduğu kadar güzeldi ve bu Valarfin ailesinin özelliğiydi.
Yu okula giderken ablaları çalışıp evi geçindirme görevini üstleniyordu. Yu başlarda onlar tarafından geçindiriliyor olmayı kendine yedirememişti ama yalan söyleyemezdi, bu düzene kolay alışmıştı. Ablaları ondan derslerine odaklanıp başarılı olması dışında bir beklentiye sahip değildi ve Yu bu beklentiyi fazlasıyla karşılıyordu.
Ryu: Biz de günaydın öpücüğü alacak mıyız?
Yu: Olur.
Bundan çekinmezdi, ablası yanağını döndü ve Yu günaydın öpücüğünü ona verdi. Sonra da kendi günaydınını aldı.
Myu: “Tatlı kardeşim” gibi kibar laflar eden benim ama neden öpücük Ryu’ya gidiyor, ablanı kıskandırma, buraya gel.
Myu ablasıyla da günaydınlaştıktan sonra balkona kurulmuş masaya oturdu.
Myu: Sen de mi öpücük istiyorsun, gel bakalım.
Yurine: Hya!
Myu tarafından aniden kucaklanıp kaldırılan Yurine’nin yanakları defalarca kez öpüldü ve en sonunda kızardı. Ryu da Yurine’nin sevgi zorbalığına uğradığını görünce yere indirildiği gibi onu kucaklayıp diğer yanağını öpmeye başladı.
Yurine: Amma da öpücük dolu bir gün.
Bayram sabahı olsa da fazla şaşaalı bir kahvaltı değildi; yumurta, peynir, zeytin, ekmek ve çikolata kahvaltıdaki besinleriydi.
Yu: Ben size böyle mi kahvaltı hazırlıyordum?
Ryu: Hazır sofraya oturup hala söyleniyor musun sen?
Yurine’nin ekmeğine çikolatayı sürdü ve önüne koydu. Kendisi de ekmeğine çikolatayı sürdükten sonra yemeğe başladı.
Myu: O yumurtayı boşuna mı getirdim? Ye onu.
Yu: Abla daha ekmekten bir ısırık aldım.
Myu: Onu ben yaptım, yiyeceksin. Peyniri de ye.
Yu: Bu yumurtanın neden sarısı akıyor?
Yumurtayı kestiği bıçak yumurta sarısı tarafından lekelenmişti. Yu yumurta bu şekildeyken yiyemiyordu.
Yurine: Yu, ondan yemelisin.
Yu: Bu evin babası benim ama sanki çocuğuymuşum gibi ne yemem gerektiği söyleniyor. Ne zaman saygı göreceğim?
Ryu: Büyüdüğün zaman görürsün.
Yu: Daha ne kadar büyüyeceğim?
Ablaları Yu bir çocukmuş gibi davranıp hala ne yemesi gerektiğini söylese de Yu kendi çocuğunun kahvaltısıyla daha çok ilgiliydi. Babalık işini ciddiye alıyordu ve Yurine’nin iyi beslendiğinden emin olmalıydı.
Myu: Ne çok soru sordun, dört yaşındaymış gibi soru sormayı bırak, büyürsün.
Ryu ve Myu yeğenlerine karşı yoğun bir sevgi zorbalığı gösterdikleri gibi Yu’ya karşı da yoğun bir ilgi zorbalığı gösteriyorlardı. Yurine’nin Yu’nun çocuğu olması gibi o ikisi de Yu ile çok uzun bir süredir ilgilendiklerinden artık çocuklarıymış gibi görmeye başlamıştı.
Kahvaltının ardından sıra bayramlaşmaya geldi, ailenin bir dakika farkla en büyük üyesi olan Ryu en başa geçti ve elini zevkle Myu’ya öptürdü. Aralarında sadece bir dakika fark olmasına rağmen büyük kardeş oydu ve Myu’ya küçük kardeş muamelesi yapmak hoşuna gidiyordu.
El öpme sırası Yu’daydı. Önce Ryu ablasının elini öptü, ardından da Myu ablasınınkini. Daha sonra da kendi yerine geçti ve ailenin en küçük üyesinin el öpme sırası başladı.
Ryu: Bayramın kutlu olsun.
Myu: Bayramın kutlu olsun.
Sıra Yu’nun eline gelince Yurine duraksadı. Halalarının elini sorunsuzca öperken iş Yu’nun elini öpmeye gelince utanmıştı.
Yu: Hadi, hadi.
Yu elini uzattı ve Yurine uzatılan eli öpüp beklemeye başladı.
Yu: Ne için bekliyorsun?
Yurine: Şeker için.
Yu: Haa… şeker işi…
Şeker yoktu.
Myu: Evet Yu, sana şeker al demiştim.
Yu: Virüs var şimdi nasıl çıkayım dışarı.
Myu: Kendine bir şey almak istediğinde çıkıyorsun ya, bahane arama.
Yu: Ben şeker gibi ailem var, şekere gerek olmaz demiştim.
Ryu: Git bakkaldan kıza şeker, çikolata bir şey al.
Yu’nun toparlama denemesi başarısızlıkla sonuçlandı.
Yu: Ben bu evin babasıyım, niye ben gidiyorum.
Ryu: Ablanı mı göndereceksin?
Evin küçük kardeşi Yu’ydu ve bakkala gitmek küçük kardeşin göreviydi ama Yu’dan da küçüğü Yurine’ydi.
Yurine: Bana hiç bakma, kendi kendime şeker mi vereceğim.
Yu: Koskoca babayım beni bakkala gönderiyorsunuz.
Myu: Gazete de al.
Yu: İnternetten baksana.
Myu: Aynı etkiyi yaratmıyor.
Ryu: O masayı da kaldır, unuttuk sanma.
Yu derin bir nefes aldı ve başını sallayarak kendisine verilen görevleri sırasıyla yerine getirdi.
-------------------------
Hayırlı bayramlar.
Endless Desire yazarının önerisiyle bayram özel bölümü atmaya karar verdim. Biraz ani gerçekleştiği için üzerinde fazla düşünülmemiş bir bölüm oldu ama kısa olsa da yetiştirdim.
Bayram özel bölümü olarak attığım bölüm bir special serisinin ilk bölümü. Bunu mini seri şeklinde yapıp arada sırada paylaşmak istiyorum. Ama arada sırada dediğime bakmayın, belki bir ay sonra gelir yeni bölüm belki bir yıl sonra, belli değil. Ne zaman bu special serisi için yazacak bir şeyler bulurum bilmiyorum, zaten hikayeye katkısı olmayan bir seri.
Bu seride Yu hiçbir zaman paralel dünyaya geçiş yapmıyor ve Yu’nun ablaları da yaşamaya devam ediyor. Paralel dünyada tanıştığı karakterleri de, tıpkı Yurine gibi, burada görebiliriz.
Yurine’nin fiziksel özellikleri orijinal serideki ile aynı, o hala bir kedi kız fakat bu dünyadaki hiç kimse onun fiziksel özelliklerini garipsemiyor. Aynı şekilde Yurine’nin Yu’nun kızı olması da sorgulanmadan kabul edilmiş durumda (Hikayenin ilerlemesi için böyle).
Hikayenin geçtiği ülke neresi diye soracak olursanız, Yu için bir ulus belirlememiştim. Bu yüzden hikaye dünyadaki ülkelerden birinde değil de hayali bir ülke olan Muz Cumhuriyetinde geçiyor.
Son olarak discord sunucumuz var, sunucuda birkaç farklı orijinal serinin yazarı ile birlikte okuyucular da bulunuyor. Ama en önemlisi sunucuda waifu avlanıyor. Sunucu linkini yorumlarda, gelebilirsiniz.
Okuduğunuz için teşekkürler, tekrar bayramınızı kutluyorum.
13.05.2021 - 13:20
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..