Cilt 1 - Bölüm 5: Kapının Ardında Harika Olmayan Bir Dünya Var (1/2)

avatar
762 8

Start - Kapının Ardındaki Dünya - Cilt 1 - Bölüm 5: Kapının Ardında Harika Olmayan Bir Dünya Var (1/2)


Kule yanarken ve Rie yaralıyken merdivenlerde silahlarını kuşanmış iki palyaço ile karşılaştılar. İki palyaço da gayet rahat hareket ediyor, kendilerinden birkaç basamak altta duruyorlardı.

 

“İyileştiremiyorum, mana dışarı çıkmıyor!” Neko tüm denemelerine rağmen annesini iyileştirmeyi başaramıyordu. Büyü gücü elinden alınmıştı.

 

“Ço~k özür dilerim, bizim yanımızda büyü kullanılamaz.” Keder’in sesini duyan birisi gerçekten de üzgün olduğunu düşünebilirdi. Oldukça içten, pişman, affedilmeyi arzulayan bir çocuğun masumiyetinde çıkmıştı sesi.

 

Ama Yu aslında onun üzgün olmadığını biliyordu. Büyü engelleme özelliği sayesinde karşılarındaki rakipleri, daha doğrusu kendilerine denk gördüğü tek rakibi pençeleri olmayan bir kartal, dişleri olmayan bir kurt gibiydi.

 

Hâl böyleyken Yu, Keder’in üzgün olmasına ihtimal vermiyordu. Rakibinin üzgün çıkan sesinin sebebi kendisinin sapık, hasta bir ucube olmasından kaynaklıydı. Ne Keder ne de kardeşi Neşe sağlıklı insanlar değillerdi.

 

Karşılaştıkları ilk seferin aksine şu anda Yu’nun ani bir saldırı yapma fırsatı yoktu çünkü yine takımın en arkasında kalmıştı ve palyaçolar Rie’nin önündeydi. Şansını bulsa ve ani bir saldırı deneyecek olsa bile rakiplerinin bu sefer hazırlıksız yakalanmayacağını düşünüyordu.

 

“Dövüşmeyi bilmeyen bir adam, büyü kullanamayan bir büyücü, küçük bir çocuk.”

 

Rie, Neko ve Yu takımının aksine rakipleri yakın dövüş konusunda uzman olmalılardı. Yu’nun yapabileceği tek şey ani saldırıydı ve artık onu da yapamayacağının farkındaydı.

 

“Öyleyse ne yapmalı?”

 

Rakipleri sanki daha önce hiç darbe almamışlar gibi davranıyorlardı. Sanki bu bir oyundu da o ikisi tüm canlarını yenilemişti. Bir deri bir kemik olan Neşe bile sanki yeni başlıyormuş gibiydi.

 

Keder’in kasıklarına vurduğunda canını yakmayı başarmıştı, Rie’nin kırmızı taşı da Neşe’ye isabet ettiğinde canı yanmıştı. Şu anda hiçbir şey yaşanmamış gibi gözükse de onların canını yakmak mümkündü. Eğer hassas bölgeler olan kasık, boğaz, burun ve göze yapılacak saldırıları etkili olursa onları saf dışı bırakabilirlerdi.

 

En azından Rie’nin vücudu göründüğünden daha güçlü olduğundan sadece Yu’nun bu noktaları seçmesi gerekebilirdi ki bunu yapması düşünmesinden daha zordu ve yapmak zorunda kalmamayı istiyordu.

 

Silah olarak yumrukları dışında yanlarında yalnızca Rie’nin taşları vardı. Rie’nin Yu’nun önünde iki kez kullandığı taşları rakibin kafasına isabet etmiş olsa da onları öldürememişti ama yine de canlarını yakabiliyordu. Kendilerine dezavantaj yaratacak bir başka durum ise Rie’nin kaç tane taşı olduğunun belirsiz olmasıydı.

 

“Bundan kötüsü olabilir mi acaba? Tamamen dezavantajlıyız.”

 

Rakipleri ile olan savaşı uzatarak ilk yorulan tarafın kaybedeceği bir dayanıklılık mücadelesine gidebilirlerdi ama burada da kuledeki yangın faktörü planın karşısına bir engel koyuyordu. Eğer palyaçolar kendileri de kulenin içinde oldukları hâlde yangın çıkarttılarsa hayatta kalacakları bir önlemleri olmalıydı ve Rie, Neko ve Yu yangına karşı bir önleme sahip değildi.

 

Rie bir şekilde büyüsü ile yukarıdaki yangının ilerlemesini engellemişti ama büyüleri bozma özelliğine sahip palyaçolar buraya geldiyse yukarıdaki yangını kontrol altında tutan büyü de bozulmuş olmalıydı ve aşağıdaki yangın yukarıya çıkarken, yukarıdaki yangın aşağıya inecekti.

 

Yu, ablalarının nasıl hissettiğini anlamaya başladı. Kurtulma şansları yoktu, onları kurtarabilecek kimse yanlarında değildi, yalnızca ölmeyi beklemek dışında bir seçenekleri yoktu. Yaşama dair güçlü bir arzuya sahipken sadece ölmeyi beklemek, bunu anlamak Yu’yu öfkelendiriyordu. En çok da kendisine öfkeliydi ve öfkesinin hiçbir işe yaramayacak oluşunu bilmek onu çıldırtıyordu.

 

Dövüşün ilk hamlesi Keder’den geldi; iki metreden daha uzun olan palyaço, elindeki tırpanı kaldırarak Rie’nin başına doğru savurdu.

 

Rie kenara çekilerek Keder’in tırpanından sıyrıldı ve dizini Keder’in karnına geçirdi. Hamle hantalca yapıldığından hiçbir işe yaramadı, hamlenin yavaşlığı Rie’nin yorulduğunu gösteriyordu. Keder, Rie’nin suratına bir yumruk atarak onu kendinden uzaklaştırdı.

 

“Lanet olsun!”

 

Yu dudağını ısırıp izlemek dışında hiçbir şey yapamıyordu. Rie’nin yumruk yediğini görünce öfkelendi ama dövüşe katılırsa öleceğinin farkındaydı.

 

Rie’nin yediği yumrukla sersemlemesini fırsat bilen Neşe, Keder’in omuzlarından destek alarak Rie’nin üzerine atladı ve iki elinde tuttuğu şişleri Rie’ye saplamayı denedi.

 

Rie rakibinin tahmin ettiğinden daha hızlı toparlandı. Şişler ona ulaşmadan rakibinin altına girdi ve bileklerini kavrayarak Neşe’yi yere yapıştırdı. Keder ikinci kez tırpanını Rie’ye savururken Rie tekrar sıyrıldı, Neko ise yere düşen Neşe’nin yüzünü tekmelemeye başladı.

 

Neko’nun hızlıca attığı birkaç tekmeyle Neşe’nin maskesi kırıldı ve kadının siyah teni açığa çıktı. Kadın bağırarak Neko’yu üzerinden attı ve kardeşine yardım edip Rie’yi öldürmek için zıpladı.

 

“Saldırsana!” Neko öfkeyle Yu’ya bağırdı.

 

Yu onu duymuştu ama hareket edecek cesaretten yoksun şekilde, ne ye yapacağını bilmeden bekliyordu. Rie’nin durumu umutsuzdu, Keder dövüşlerinde daha baskındı ve Neşe arkasında bıraktığı iki rakibi umursamadan Rie’nin üzerine atladı. Yu onların arasına girip ne yapabilirdi? Onlar birbirini öldürmek üzere dövüşüyordu.

 

Rie arkasından gelen tehdidi hissederek kenara çekildi fakat omzu duvara çarptığında Keder dirseğini Rie’nin yüzüne geçirerek başını duvar ile dirseği arasına aldı.

 

Rie kurtulmak için Keder’in kasıklarına tekme attı. Neşe tekrar Rie’nin üstüne atladığındaysa Rie kaçıldı ve Neşe, ağabeyinin üzerine düştü.

 

Keder, Neşe’yi tutarken Rie, Neşe’nin beline bir tekme attı ve ikisini merdivenlerden aşağıya gönderdi.

 

“Yukarı!”

 

Yukarıda olduğu gibi aşağıda da bir yangın vardı ama aynı zamanda aşağıda yanlarında bulunmamaları gereken, Rie ve Neko’nun büyü kullanmasına engel olan iki ucube yer alıyordu. Aşağıya indiklerinde büyüden yoksun kalırlar ve yanarak can verirlerdi.

 

Büyü kullanma kabiliyetlerini kaybetmemek için yukarı gitmeyi tercih ettiler. Palyaçolar aşağıdayken Rie büyüsüyle bir şeyler yapabilirdi. Yu, Rie’nin neler yapabileceğini bilmiyordu ama bir şekilde onları buradan kurtarmasını umuyordu.

 

Zaten umut etmekten başka hiçbir şey yapamazdı.

 

Süratle merdivenleri tırmanırken tekrar standartlaşan pozisyonlarını aldılar. Rie alevlerle yüzleşmek için öne geçti ve gruba sonradan katılan Yu en arkada kaldı. Neko da ortadaydı.

 

Arkalarından gelecek katiller olduğu için Yu pozisyonlarından memnun değildi ama önündeki alevlerle yüzleşecek güçten mahrum olduğu için durumu kabullenmesi gerekiyordu.

 

Beş ya da altı kat çıktıktan sonra yanan kısma varmışlardı. Sıcak, bunaltıcı seviyeyi aşmış ve öldürücü seviyeye gelmişti. Düşünmeyi bile zorlaştıran ısı seviyesindeki ortamda Yu’nun duymak istemeyeceği bir cümle kulaklarına ulaştı.

 

“Büyü kullanamıyorum.” Rie’nin sesi Yu’yu ağlatacak derece umutsuzdu.

 

Büyü yoktu, bu da alevlerin arasından geçemeyecekleri anlamına geliyordu ve eğer büyü yoksa palyaçolar da burada demekti.

 

“Neden acaba?” Neşe’nin sesi hiç neşeli değildi. Kırılmış maskesini tamamen çıkarmıştı ve altın rengi gözleri bir canavarınkileri andırıyordu. Sıcaklık onu rahatsız etmiyormuş gibi gözükürken ismine ters düşen öfkeli ses tonu onun korkunçluğunu arttırıyordu.

 

İri bir cüsseye sahip olan Keder de, Neşe’nin arkasındaki yerini aldı. Eğer rakiplerinin durdukları yönü ilerisi olarak kabul ederlerse bu sefer Yu en öndeydi ve Rie en arkadaydı.

 

Neşe aradan çekilirken Keder tırpanını Yu’ya indirdi ve tırpanın menzilinden kurtulmak için geri adım atan Yu merdivene takılarak Neko’nun üzerine düştü. Tırpansa Yu’nun iki bacağının arasına denk gelmiş, şans eseri ona isabet etmemişti.

 

Neko ile Yu yere düştüğünde açığa çıkan Rie kırmızı bir taş fırlatarak mücadeleye katıldı. Rie’nin taşı Keder’in kolunda patlarken başka bir ısı ve ışık patlaması yarattı.

 

Artık geri çekilme şansları bulunmadığı için Rie saldırıya geçmek zorundaydı. Rakipleri yanmış gözlerini tutarken zıpladı ve havadaki tekmesinin hedefi olarak Keder’in yüzünü seçti.

 

Tekmesi Keder’in yüzüne isabet ettiğinde, Keder’in yüzünden destek alarak havada kalmayı başardı ve dönerek Neşe’nin kafasına da bir tekme indirdi.

 

Keder dengesini kaybedip tekrar aşağı düşse de Neşe ayakta durmayı başarmıştı. Elindeki şişi Rie’ye saplamak için doğrulttuğunda Rie hamleden kurtulmayı başardı ve şişi Neşe’nin elinden alarak kalbine sapladı.

 

Neşe beklemediği bu hamle karşısında acısını belirtememişti bile, sadece şaşkınlıkla gözlerini açtı ve Rie onu omuzlarından tutarak aşağıya, kardeşinin yanına gönderdi.

 

“Şimdi gidebiliriz.”

 

Rakiplerini o kadar havalı bir şekilde yenmişti ki Yu da Neşe gibi şaşırıp kalmıştı. Rie’nin gücü, durumlarının zannettiği kadar umutsuz olmadığını düşünmesine sebep oldu ve Yu’ya hayatta kalabileceklerine dair inanç verdi.

 

Ayrıca artık Rie’nin büyüsünü kullanması için bir engel olmamalıydı. Tekrar yukarıya yöneldiler.

 

Fakat kulenin üst katı, onlar mesafe kat edemeden gürültülü bir şekilde çöktü. Yu kulenin başlarına yıkıldığını düşünüp tiz bir çığlık atmıştı. Neyse ki korktuğu şey yaşanmamış ve yalnızca üst kat çökmüştü ama yakında kulenin tamamen çökeceği belliydi.

 

“Siktir ya...”

 

Sinirleri bozulan Yu gülmeye başladı. Tam da palyaçolardan kurtulmuşken ve umutlarını tazelemişken dünya şakasını yapmış ve üst kat çökerek onları kulenin içine hapsetmişti.

 

“Büyünle yolu açamaz mısın?”

 

“Yukarısı tamamen çöktüyse, hayır,” Rie ellerini kanatacak kadar yumruklarını sıkıyordu.

 

Şimdiye kadar hiç sakinliğini kaybetmeyen Rie, şimdi kendini kontrol etmekte ve sakin kalmakta zorlanıyordu.

 

Aşağıya inmekten başka şansları kalmamıştı, aşağıdaysa onları bekleyen palyaçolar yüzünden büyü kullanamayacaklardı.

 

“Eğer Neşe öldüyse üç kişi Keder’i yenebiliriz.”

 

Üç kişi onu yenebileceklerini söylüyordu ama aslında dövüşmeye korkuyor ve Rie’nin tek başına Keder’i yenmesini bekliyordu.

 

Grupları hızla merdivenleri inmeye başladığında artık kuleyi kaplayan duman yüzünden nefes almakta da zorlanmaya başladılar.

 

“Camdan atlamak ve büyü ile düşüşümüzü yavaşlatmak bir seçenek.”

 

Rie büyüsü ile asansör benzeri bir yapı oluşturarak güvenle aşağıya inmelerini sağlarsa kurtulabilirlerdi. Rie durumu analiz edebilmek için duvardaki pencereden dışarı baktı.

 

“Diğer kuleler de, aşağısı da yanıyor.”

 

“Büyü kullanabiliyor musun?”

 

“Hayır.”

 

Rie’nin cevabının hemen sonrasında alevlerin içerisinden çıkan bir tırpan canını almak için savruldu. Rie son anda tırpandan kurtulmayı başardı ama Rie tırpandan kaçar kaçmaz Keder’in ikinci hamlesi geldi ve arkasında duvar olan Rie geri çekilemedi.

 

Geri çekilemeyen Rie, ileriye giderek üzerine gelen tırpanın altına girdi ve tahta kısmını bir eliyle tutarken diğer elini de rakibinin çenesine geçirdi.

 

Rie’nin hamlesi sanki vurmak istemiyormuş gibi yavaştı, Keder yediği yumruktan hiç etkilenmedi. Yu’nun yumruğu bile Keder’in canını daha çok yakmıştı. Keder, Rie’yi kafasından yakaladı ve aşağıya attı.

 

“Yardım etmeliyim!”

 

Yu yardım etmek istiyordu ama ölüm korkusu vücudunu kaskatı kesmişti. Kendi yardım etmediği gibi bir de annesinin peşinden gitmeye çalışan Neko’yu sıkıca tuttu.

 

Rie ise merdivenlere tutunmayı başararak alevlerin arasında düşmekten kurtuldu ve kendini hemen toparlayarak Keder’e saldırdı.

 

“Yardım etmeliyim!”

 

Yu ona yardım etmek istiyordu ama izlemek dışında hiçbir şey yapamıyor, ölüm korkusu hareket etmesine engel oluyordu.

 

Silahı olmayan Rie’nin yumrukları da düşmanı durduracak güçten yoksundu. Yumruklarından daha etkili olacağını düşündüğü tekmesini kullandı.

 

Yu burun kırılmasının birisini öldürebileceğini duymuştu. Aynı şeyi Rie de duymuş olacak ki tekmesi doğrudan Keder’in suratını, maskesinin altındaki burnunu hedef aldı. Rie’nin saldırısı başarılı olursa doğrudan burnunun ucuna isabet eden tekme burnundaki kemiklerin kırılıp beynine saplanmasına sebep olabilirdi ama bunun için biraz da şans gerekiyordu.

 

Neko yardıma koşmak için Yu’nun korku yüzünden kasılmış kollarından kurtulmaya çalışırken Keder, kendisinden beklenmeyecek bir hızla Rie’nin saldırısından kaçındı ve bacağından tutarak onu duvara çarptı.

 

Rie yere düştüğündeyse tırpanını kaldırdı ve ona toparlanma şansı vermeden kalbine, Rie’nin Neşe’yi öldürdüğü yere sapladı.

-------------------------

15.11.2021 - 19:27






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr