-Uzun süren ikna konuşmaları ve benim de istekli olmam sayesinde annemin iznini almayı başarmıştık.
Rayne beni öğrenci olarak almak için fazlasıyla hevesliydi, beni resmi bir krallık mensubu yapacağını ve soylu olmamı bile sağlayabileceğini söylediğinde ailemin gözlerindeki şaşkınlığı tabi ki fark etmiştim.
Bütün bu imkanlar dışında beni yine de ilgilendiren şey büyüydü, bu dünyanın kanunlarının büyü üstünden geçtiğini anlamak çok zor değildi.-
Lucas, o günün akşamına kadar yolculuk hazırlığındaydı, gününü harcaması akşama hazır olmasına sebep olmuştu.
Annesi Siel oldukça melankolikti, daha 4 yaşındaki bir çocuğun, oğlunun uzaklara gitmesini gönlü kabul etmese de Lucas'ın yeteneğinin bu vasat yerde harcanmasını da istemiyordu.
Oğlunun geleceğinin parlaklığıyla gurur duyacak bir anneydi Siel, duygusal olsa da hırslı birisiydi.
Zaten hayatı da buna kanıttı, o hiç yılmadan çabalamaya hep devam etmişti.
-Kapının önünde durduğumuzda ve at arabası hazır olduğunda uzun süredir hissetmediğim burukluk kalbimdeydi.
Aile, ailem hiçbir zaman tam olmamıştı, önceki hayatımdaki çocuklarımın her biri kaçamaklarımın sonucuydu, annem zaten benim tanımadığım birisiydi, babamsa. . . ondan pek de haz etmemiştim.
Ama bu sefer, kalbimde bir yer edinmiş bu yerden ayrılmak bana üzüntü veriyordu.-
Lucas babasıyla vedalaştı, ona uslu duracağına dair söz bile verdi. Evin hizmetçisi Lillia Lucasa sıkıca sarıldı, o bir şey söylemese de o da bir miktar üzülmüştü.
En sonunda Lucas annesine döndü, Siel onu sımsıkı ve sıcacık bir sarılmayla tuttu. Elini başının üstüne koyup kendisine doğru bastırdı.
"Lucas, bir sorun olursa annene haber ver tamam mı? Bana mektup yazabilirsin, ne olursa olsun yaz tamam mı?"
"Tamam"
"Rayne'nin sözünü dinle, geceleri sıkı sıkı örtün ki hasta olma. Yemeklerini de tamamen yemen lazım."
Bu konuşma Rayne'ye komik gelmiş olacak ki küçük bir kahkaha attı.
"Anne, rahatlamalısın. Kendime senin gibi bakacağım tamam mı?"
"Canım benim."
Siel'in kolları istemese de açıldı, Lucas arkasını dönüp arabaya yürürken geriye bakmadı, bakarsa göz yaşlarını tutamayacağını biliyordu.
"Hadi, gidelim artık biz. Görüşmek üzere hepinize. Lucas bundan sonra benim sorumluluğumda ona en iyi şekilde ustalık yapacağım."
Rayne de vedalaştıktan sonra arabanın önüne, atları kontrol edeceği yere oturdu ve yavaşça çıtırdayan araba ilerlemeye başladı.
Lucas bir süre arabada oturdu, sıkılınca da öne, Rayne'nin yanına geçti.
"Nasıl bir yere gidiyoruz Bay Rayne?"
"Lucas, bundan sonra bana Usta diye seslen. Evinin bahçesinden çıktığımız andan itibaren benim bir öğrencimsin."
"Tamam Usta."
"Aferin sana, gittiğimiz yere gelince, kraliyet şehrine gidiyoruz. Arson Krallığının kalbine, kral, kraliçe, prens ve prenseslerin yaşadığı yere."
-OOO Prensesler diyorsun.-
"Prensesler."
"Hahaha, babana benziyorsun. Evet, bütün kraliyet taht şehri olan Beyaz Şehir'de yaşıyor. Ben de krallığın konseyinden bir savaş büyücüsüyüm.
Normalde kraliyet akademisinde büyü eğitimi almadan büyü kullanman yasaklıdır ama senin gibi dört yaşında birisi de okula gidemez. Bu yüzden benim özel öğrencim olarak evimde sana büyü eğitimi vereceğim.
Altı yaşına geldiğinde akademiye girmek istersen girebilirsin, sekiz yaşına kadar beklesen de olur ama daha fazlası olmaz, sekiz yaşından sonra büyü kullanabilen herkes bir akademiye gitmek zorunda olur.
Anladın mı?"
-Demek büyücüleri böylece kontrol altında tutuyorlar, altı yaşında gitmenin bir sorun olmaması lazım. Gerçi akademinin durumuna da bağlı, gelecekte düşünürüm.-
"Tamam, peki . . ."
Neredeyse bütün yol boyunca sohbet ettiler, Rayne ve Lucas iyi anlaşmış gibilerdi.
Lucas bir gariplik fark etmese de Rayne dört yaşında bir çocuğun bu kadar olgun olmasına anlam veremiyordu.
"Peki başka bir öğrencin var mı Rayne Usta?"
"Tabi ki, bütün akademi benim öğrencim sayılır. Özel öğrencim açısından sen üçüncüsün. Onlarla gittiğimizde tanışacaksın zaten. Bir tanesi ailesini kaybetmiş bir elf, Phisys. Tatlı genç bir kız.
Diğeri de ikinizin ablası sayılır. Lacey'i de senin gibi ailesinin yeteneklerini keşfetmesiyle buldum ve altı yaşında yanıma aldım. Sekiz yıldır benim öğrencim, akademide hala çalışmaya da devam ediyor.
Onlarla umarım iyi anlaşırsın, ikisi de seninle döneceğimi bilmiyor yani biraz sürpriz olacaksın."
Yolculuk Lucas için bir noktadan sonra eğlenceli geçmeye başlamıştı.
Durmadan sorduğu soruların her birini sağlıklı bir şekilde cevaplayan Rayne'ye saygılı davranmayı da ihmal etmiyordu. Yorgunluğun bastırmasıyla birlikte arabanın arkasındaki koltuklardan birine uzanıp uyuduğundaysa sakin güzel bir uyku çekmişti.
-Uhh, ne oluyor be dışarıda?-
Seslere uyandığında Rayne hala atları kullanıyordu. Lucas yanına çıktığında etrafına baktı.
-Vay be! Demek burası beyaz şehir!"
Etraflarında onlar gibi şehrin kapısına doğru giden araba ve yayalar vardı. Kimisinin üstü saman ve tahıl doluydu kimisinde çeşit çeşit kumaşlar vardı. Onların geldiği gibi insanların bazıları da yolculuk arabalarıyla gelmişti.
Atlarına binenler de vardı, yayan gelenler de.
"Demek uyandın, tam vaktinde.
Beyaz şehre geldik çünkü."
Karşılarında yüksek ve beyaz duvarlar vardı, şehrin açık kapısı bile devasaydı. İçeriden insanların gürültüsü geliyordu.
Bir tepenin üstüne kurulan şehrin tam ortasında, her yerden görünebilecek kraliyet sarayı duruyordu, güzelliği büyüleyici ve hissiyatı nefes kesiciydi. Büyük, ince ve kudretli bu şehri tanımlayacak kelimelerdi.
Kapıya yanaştıklarında Rayne gardiyanlara bir belge gösterdi ve içeriye girebildiler. Etrafta Lucas'ın en azından bu hayatında göremediği bir kalabalık vardı. Herkes kendi işi için koşturuyordu, etrafta mutlu insanlar olduğu kadar kavga edenler ve o an çok da mutlu olmayan kişiler de vardı.
Çok etnik karışımın olduğu bir şehir değildi anlaşılan, yine de Lucas ilk kez bir elf görmüştü.
Uzun kulakları ve ince figürüyle bir kadın alışveriş yapıyordu. Kahverengi saçları uzundu ve kadının güzelliğini bir fırça ile bütünlüyordu.
Birkaç cüce de görmüştü, bir tezgahın önünde hararetli bir pazarlık dönüyordu ve tok sesleri oldukça dikkat çekiciydi.
"Elfler, büyü yapmakta doğal yeteneklerdir. Tabi ki onların da içinde iyi ve kötüler olsa da ilk büyülerin çoğu elfler tarafından yazılmış büyülerdi.
Cücelerse, demir ve taşla kafayı bozmuş bodur insanlar gibiler. Fazlasıyla inatçılardır onları bir konuda ikna etmek sağlam sabır ister."
Rayne'nin bu gibi anlatımlarıyla ilerlemeye devam ettiler. Şehrin biraz daha kuzeyinde, daha büyük bahçeleri olan ve daha lüks görünen evlerin olduğu bir bölgeye geldiler. Evlerin etrafı uzun duvarlarla çevriliydi ve kapılarda gardiyanlar bekliyordu. Etraftaki insan sayısı da oldukça azalmıştı. Nezih bir semt olduğu anlaşılırdı.
"İşte, geldik Lucas. Yeni evin de diyebileceğin yere."
Belirli bir kapının önüne geldiklerinde kapıdaki gardiyanlar saygılı bir şekilde Rayne'yi ve Lucas'ı selamladı.
"Atları ahıra koyun seyis onlarla ilgilenir. Arabayı da bir tamir etmek lazım gibi, fazlasıyla çatırtı geliyor. Size bırakıyorum bu işleri.
Bu arada bu Lucas, yeni öğrencim."
Gardiyanlar saygıyla başlarını hafifçe eğerek selamladılar Lucas'ı.
"Genç efendi hoşgeldiniz."
"Hoşbulduk."
"Gel Lucas, içeriye geçelim de diğerleriyle tanış."
Kapıdan geçtiklerinde Lucas'ı büyük ama sade bir bahçe karşıladı. Bir köşesinde eğitim için olduğu belli olan düzlük, çimensiz bir bögle duruyordu. Kaldırım gibi taşlarla döşenmiş yürüyüş yolu bahçenin ortasındaki eve uzanıyordu.
Ev dışarıdan büyük görünüyordu, Lucas'ın aile evinin en az üç katı kadar büyük bir malikane bile denilebilirdi. Dışında bir süs havuzu vardı ve çeşitli ağaçlar etrafını süslüyordu. Sadelikten ödün vermemesi de oldukça hoştu.
Onlar yürürken evin kapısından bir genç kız çıktı, yeni olgunlaşmaya başlayan bir vücudu vardı.
-Bu herhalde Lacey, güzel . . ."
Kızın çok da uzun olmayan siyah saçları figürünü bir aksesuar gibi mükemmelleştiriyordu. Masmavi gözleri bu siyah saçların arasında iki mücevher gibi parlıyordu. Güzel bej rengi gömleği ve kahverengi pantolonu kıvrımlarını biraz saklasa da hala çok güzeldi.
-Son 45-50 yıldır kadınlara karşı zaafı olan ben, bütün dünyanın en güzellerini zevkle hisseden beni bile etkilemek, bu kız gerçekten güzel. Ya da bana öyle geliyor.-
Kız ustasını gördüğünde yüzüne bir gülümseme yerleşti. Hızla yanlarına geldi.
"Usta, sonunda geldin!"
Rayne'ye geldiği gibi sarıldı Lacey.
"Oh, yavaş ol Lacey. Bak yanımda kimi getirdim."
Lacey sarılmayı bırakıp Lucas'a baktı meraklı bir ifadeyle.
"Lucas Wildstar, memnun oldum abla."
"Lucas bundan sonra bizimle yaşayacak, o da artık sizin gibi benim öğrencim. İyi geçinin tamam mı?"
Lacey'in suratında biraz şaşkın bir ifade vardı.
"Usta, Lucas. . Kaç yaşında?"
"Küçük değil mi? Daha dört yaşında."
"Dört?"
"Lacey, o yetenekli. Ablası olarak da onunla iyi geçin. Bu arada bir yere mi gidiyordun?"
"Biraz alışverişe çıkacaktım aslında."
"İyi önemli bir şey değilmiş, Lucas'a evi gezdir bir de hizmetçilere söyle boş bir oda ayarlasınlar. Sonra da biraz takılın, onu öğrencim olarak aldığımı kraliyet akademisine bildirmem lazım onlarla uğarşayım ben de."
"İyi, gel bakalım Lucas."
-Güzel bir yer gibi duruyor-
Adımlarını Lacey'in arkasından gelerek takip etti.
"Usta başka bir öğrencisi olduğunu söylemişti abla. O nerde?"
"Ah, bana abla deme. Lacey yeterli tamam mı, o kadar da yaşlı değilim. Phisys de içeride birazdan tanışırsınız."
İçeriye girdiklerinde hoş bir salon karşıladı onları. Salonun bir tarafında şuan yanmasa da bir şömine duruyordu. Etrafında güzel işlemeli ahşap koltuklar vardı. Salonun diğer tarafındaysa uzun bir yemek masası vardı. İçeride temizlik yapan bir hizmetçi de vardı.
Güzel tablolar ve çeşitli heykelciklerle süslenmiş bu salon oldukça lüks ama biraz da yaşlı hissettiriyordu. Gerçi Rayne de çok genç değildi.
"Burada yemek yiyoruz, onun dışında çok salonda duran olmuyor. Gerçi kışın şöminede toplanırız ama bu zamanlar burası çok çok çok sıcak. Gel, bizim odalarımız üst katta olacak.
Merdivenleri çıktıktan sonra koridorun iki tarafında da kapılar vardı. İlk kapının önünde durdular.
"Burası Phisys'in odası."
Kapıya eliyle nazikçe birkaç dokunuş yaparak çaldı kapıyı Lacey.
"Phisys, müsait misin? Yanımda Usta'nın yeni öğrencisi Lucas var."
"Gelin."
Kapıyı Lacey açtığında ayakta, meraklı gözleri olan bir kız duruyordu. Sivri kulakları, yeşil gözleri ve sarı saçlarıyla altın bir çocuk gibiydi.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..