Bölüm 336: Tavuğu Çalarken Başarısız Olmak

avatar
11237 33

Tales of Demons & Gods - Bölüm 336: Tavuğu Çalarken Başarısız Olmak


 

Çevirmen: AllenWalker Düzenleyen: Asile

 

Allen: Daha önce de bahsetmiştin bu deyimden. Uzun hali; Tavuğu çalayım derken pirinçten olmak. Anlamı, Bir avantaj elde etmek isterken öncekinden daha kötü bir duruma düşmek.

 

 

Nie Li hiç duraksamadan Gu Heng ve adamlarının arasına doğru ilerledi.

 

Hemen arkasından Yılan İmparatoru geldi. O da Gu Heng ve adamlarının arasına daldı.

 

"Annecim!!"

 

"Kurtarın beni!"

 

Gu Heng'in adamlarının olduğu yerde bir anda kaos patlak verdi.

 

Boom!! Boom!! Boom!!

 

Yılan İmparatoru çok hızlıydı. Dev bedeni Gu Heng'in adamlarının arasına daldığı anda onlarca adam anında ölmüştü. Ayrıca Yılan İmparatoru bir de alev saldırısını kullanmıştı. Alevler daha da fazla adamın ölmesine sebep olmuştu.

 

Yenilmez bir varlıktı şu anda!

 

Gu Heng gördüğü sahne karşısında salağa dönmüştü. Küçük bir grupla birlikte arkasına bile bakmadan kaçmaya başladı.

 

Gu Heng Yılan İmparatoruyla nasıl baş edeceğini bilmiyordu. Sonuçta rakibi Ejderha Yolu Alemi gücünde bir şeytan canavarıydı!

 

Nie Li'nin gözleri Gu Heng'e kilitlenmişti. Gülümsemeye başladı. Nie Li ölümden kaçamayacağını biliyordu. Gu Heng'in burada olması kendi suçuydu. Nie Li siyah ve beyaz kanatlarını çırptı ve Gu Heng'in bulunduğu tarafa doğru ilerlemeye başladı.

 

Nie Li'nin arkasında olduğunu fark eden Gu Heng sinirli bir şekilde "Piç! Beni takip etme! Beni takip edersen seni korkunç bir ölümle buluştururum!! Nie Li kesinlikle senin ruhunu yok edeceğim!"

 

Nie Li her ne kadar Göksel Kader Alemi gücünde olsa da çok hızlıydı! Onun hızı Gu Heng'in hızıyla aynı bile sayılabilirdi.

 

Gu Heng'in asıl endişelendiği şey Yılan İmparatorunun hızıydı. Aralarındaki mesafeyi sürekli olarak azaltıyordu.

 

Nie Li kanatlarını hiç durmadan çırpmaya devam ediyordu. Gu Heng'in hemen arkasındaydı. Nie Li sahte bir yüz ifadesiyle "Genç Efendi Gu, bunu bilerek yapmıyorum. Yılan İmparatoru beni takip etmekten bir an bile olsa vazgeçmiyor ve ben nereye gideceğimi bilmiyorum." dedi.

 

"Siktir git başka yerde öl! Beni ne diye yanına çekiyorsun?" diye bağırdı Gu Heng.

 

"Ben seni yanıma çekmeye çalışmıyorum. Gerçekten başka çarem yok. Neden bir kaç adamını Yılan İmparatorunu oyalamak için göndermiyorsun? Eğer bunu benim için yaparsan senin peşinden gelmeyi bırakırım!" dedi Nie Li. Çok korkmuş gibi davranıyordu. Ama içinden Gu Heng ve adamlarını bu şekilde görmek onu mutlu ediyordu.

 

Gu Heng öfkeden deliye dönmek üzereydi. Nie Li çok utanmazdı! Kendisinden kaçması için adam göndermesini mi istiyordu gerçekten de?

 

"Millet, şu piçi engelleyin. Onu durdurun!!" diye kükredi Gu Heng. Gu Heng'in sesi daha kaybolmamıştı ki birkaç adam Nie Li'ye doğru atıldı.

 

Çok güçlü birkaç aura Nie Li'ye kilitlenmişti. Onu biraz da olsa yavaşlatmıştı.

 

Sonuçta Nie Li sadece Göksel Kader Alemi gücünde bir uzmandı. Gu Heng'in adamları ise Göksel Yıldız Alemiydiler. Nie Li'nin önünü kestiler.

 

Görünüşe göre Nie Li bu durumdan kaçamayacaktı. Zaten bunun olmasını da bekliyordu. Gu Heng'in çok fazla adamı çoktan ölmüştü.

 

Hemen arkalarında olan Yılan İmparatoru ağzını açtı ve alevler üflemeye başladı.

 

Boom!!

 

Alevler Nie Li'nin bedenini içine almıştı. Nie Li anında kararmıştı.

 

Dış dünyaya çıktığı zamandan bu yana ilk defa ölmüştü!!

 

Nie Li'yi öldürdükten sonra Yılan İmparatorunun kafası biraz karışmıştı. Nie Li'nin aurası tamamen kaybolmuştu fakat bedeninden hiçbir şey düşmemişti. Bu insan Tanrı Gölünden kesinlikle bir şey almıştı!

 

Peki o zaman neden çaldığı şey düşmemişti?

 

Yılan İmparatoru, Tanrı Gölüne bakmaya başladı. Tanrı Gölünün neden parçalandığını ve parçalanmasını nasıl durduracağını bilmiyordu. Kalbini tamamen öfke kaplamıştı!

 

Piçler!!! Ölen insan gölden aldığı şeyi başkasına vermiş olmalıydı!!!

 

Vahşi bir parlaklık Yılan İmparatorunun gözlerinde ortaya çıktı! Öfkeli bir şekilde bir ışık demetine dönüştü ve çevresinde kaç tane insan varsa hepsini tek tek katletmeye başladı.

 

Gu Heng, Nie Li ölünce ufaktan rahatlamıştı. Gerizekalı herif sonunda ölmüştü. Yılan İmparatoru daha fazla onları takip etmeyecekti!

 

Fakat Gu Heng arkasını döndüğü anda korkunç sahneyi gördü. Nie Li öldükten sonra Yılan İmparatoru daha da fazla çıldırmıştı ve etrafı birbirine katıyordu. Yılan İmparatoru, Gu Heng'in adamlarının peşinden geliyordu.

 

Yılan İmparatoru Gu Heng'in adamlarının başa çıkamayacağını bir rakipti!

 

Adamlarını tek tek öldürdükten sonra Yılan İmparatoru Gu Heng'in bulunduğu tarafa doğru ilerlemeye başladı. Gu Heng korkmaya başlamıştı.

 

Gu Heng geri çekilmeye başladı. Bir yandan da adamlarına "Çabuk beni koruyun!" diye bağırdı.

 

Gu Heng'in adamlarını Gu Heng'in etrafını sarmışlardı.

 

Yılan İmparatoru adamlarını tek tek öldürmeye devam ederken Gu Heng'in grubunu gördü. Yılan İmparatoru bir bakışta Gu Heng'in buradaki en önemli kişi olduğunu anlamıştı. Etrafındaki bütün insanlar onun kaçması için ona yardım ediyordu.

 

Yılan İmparatoru etrafındaki adamlara odaklanmayı bırakmıştı. Kanatlarını çırptı ve Gu Heng'e doğru ilerlemeye başladı.

 

Yılan İmparatorunun kendisine geldiğini gören Gu Heng olan biteni anlamıştı ve "Benden uzaklaşın. Başka birini koruyun." dedi.

 

Wossh!! Wossh!! Wossh!!

 

Grup bir anda dağılmıştı.

 

Grup dağıldıktan sonra bile Yılan İmparatoru Gu Heng'in peşini bırakmamıştı.

 

Hala peşini bırakmayan Yılan İmparatorunu görünce Gu Heng ne yapacağını bilememişti. Burada çok fazla adam olmasına rağmen Yılan İmparatoru yine kendisini kovalıyordu. Neden???

 

Yılan İmparatoru Gu Heng'e hızla atıldı!

 

Bunlar olurken Li Xingyun ve adamları başarılı bir şekilde geri çekilmişti. İki yüz civarı adamı ölmüştü.

 

Gökyüzü Enstitüsü Ruh Salonu!

 

Ruh Salonu oldukça geniş bir mekandı. Havada süzülmekte olan kapkara kutular vardı.

 

Ruh Salonunda bir anda sarı bir ruh parlamaya başladı ve yeni bir beden oluşturdu.

 

Altı yedi saat sonra Nie Li, Ruh Salonundan dışarı çıktı.

 

Gelişim seviyesi İki Kadere düşmüştü. Ama farklı bir şeyler olduğunu hissetmeye başladı. Ruh Bölgesinde hala üç tane ruh vardı. Tek fark sarı ruh biraz daha az parlıyordu.

 

Normalde bir uzman Üç Kaderden İki Kadere düştüğünde ruhlarından birisi yok oluyordu. Fakat Nie Li'nin ruhu kaybolmamıştı.

 

Ruhu yok olmadığı için Üç Kader olmak için çok fazla uğraşmasına gerek kalmayacaktı.

 

Nie Li bedenini esnetti. Dış Dünya’ya yaptığı bu gezide elde ettiği kar çok fazlaydı. O, bir tane Orta Kalite Tanrı Gölü elde etmişti! Bu Tanrı Gölünün On Bin Nehirler ve Dağlar resminin içinde ne kadar Ruhani Taş üreteceğini merak etmeye başladı. Bunun için ölmüş olsa da yine de değmişti.

 

Li Xingyun ve adamları Nie Li'nin geldiğini görünce ona doğru hareketlendi.

 

"Yazık oldu. Seni korumayı başaramadık. Tanrı Kökü de kayboldu değil mi?" dedi Li Xingun acı bir şekilde gülümseyerek.

 

Nie Li kafasını iki yana salladı ve "Tanrı Kökü bende. Yardımların için çok teşekkür ederim Kardeş Xingyun." dedi.

 

Nie Li'nin söylediklerini duyduğu zaman Li Xingyun hafiften şaşırmıştı. Nie Li’nin öldükten sonra Tanrı Kökünü nasıl koruduğunu bilmiyordu. Tanrı Kökü hala onda olduğu için bu gezi başarılı olmuştu!!

 

"Kardeş Xingyun hadi senin mekanına gidelim." dedi Nie Li gülümseyerek.

 

"Tamam." dedi Li Xingyun.

 

Onlar tam ayrılırken Ruh Salonunda bir anda onlarca adam dışarı çıktı.

 

Onların hepsi Gu Heng'in adamlarıydı.

 

Gu Heng de onların arasındaydı. Nie Li ve Li Xingyun'u görünce yüz ifadesi değişmişti.

 

Li Xingyun gülümseyerek Gu Heng'e baktı ve "Ah, Genç Efendi Gu bu siz misiniz? Ne oldu size? Neden Ruh Salonundan çıkıyorsunuz?" dedi.

 

"Li Xingyun, Nie Li bu yaptıklarınızı unutmayın. Ben asla unutmayacağım çünkü!" dedi Gu Heng dişlerini sıkarak.

 

"Genç Efendi Gu sözleriniz çok ağır geldi. Sizi sinirlendirmeyi nasıl başardık?" dedi Li Xingyun. Gu Heng ve adamları onlara tuzak kurmuştu. Fakat kurdukları tuzağa en sonunda kendileri düşmüştü!

 

Gu Heng kalbinin kanadığını hissediyordu. Yanında yedi yüz adam vardı. Ve kaç tane adamının öldüğünü bile bilmiyordu. en az üç yüz adamının öldüğünü düşünüyordu. Gu Heng burada kaldığı sürece Li Xingyun ve Nie Li'nin alaylarına maruz kalacağını biliyordu. Suratsız bir şekilde "Çok mutlu olmayın! Bundan sonra sürekli arkanızı kollasanız iyi edersiniz!" dedi.

 

Gu Heng ve adamları uzaklaştılar.

 

Gu Heng ve adamlarının gidişini izleyen Li Xingyun gülümsemeye başladı. Dış Dünya’da çok fazla savaşa katılmıştı. Binlerce savaşta bulunmuştu! Onun kimseden korkusu yoktu!

 

Nie Li gülümseyerek "Bu olay Gu Heng'i bir süre meşgul eder. Hadi gidelim." dedi.

 

Li Xingyun ve adamlarıyla birlikte Li Xingyun’un mekanına gittiler. Nie Li hızlıca bir hesaplama yaptıktan sonra Ruhani Taşları Li Xingyun'a verdi.

 

İşleri bitirdikten sonra Nie Li, Xiao Yu'nun avlusuna geldi ve gelişim yapmaya başladı.

 

Hava kararmıştı.

 

Tak! Tak! Tak!

 

Nie Li gözlerini açtı ve ayağa kalktı. Kapıyı açtığı zaman Long Yuyin'i gördü. Üzerinde beyaz bir elbise vardı her zamanki halinden çok daha farklıydı.

 

Bu beyaz elbise ona nazik bir görünüm katmıştı. Nie Li, Long Yuyin'in güzelliğini artık kabul etmişti. Ne giyerse giysin her zaman güzel görünüyordu.

 

"Usta, bana meridyenlerimi açmak için yardım eder misin?" dedi Long Yuyin. Nie Li ona meridyenleri açtığı zaman tam potansiyeline çıkacağını söylemişti. Onun kişiliğindeki birisi bu haberi aldıktan sonra çok fazla bekleyemezdi. Nie Li'nin geri döndüğünü duyduğu anda onun yanına gelmişti.

 

Meridyenleri açıldığı zaman nasıl bir şeyler olacağını çok merak ediyordu.

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr