Çeviren: Firienholt

Düzenleyen: Ratel

Ertesi gün öğleden sonra O’Connell herkesi Giza limanına götürdü. Evelyn ve kardeşi Jonathan onları bekliyorlardı. O’Connell’i gördükten sonra rahat bir nefes aldılar, fakat aynı zamanda Zheng’in grubunun O’Connell’ı takip ettiğini fark ettiler ve yüzlerinde tehlike ifadeleri oluştu.

Evelyn oldukça dürüsttü, bir kere O’Connell yaklaştığında hemen sordu: “Sadece bizi götüreceğini söylememiş miydin? Neden bu kadar çok insan var? Açıkça belirtmek gerekirse onların masraflarını ödemeyeceğim. Sen, sen O’Connell mısın? “

O’Connell hapisteyken pislikle kaplanmıştı ancak temizledikten ve yeni elbiseler giydikten sonra oldukça yakışıklı görünüyordu. Cevap vermek için şansı vardı ancak Evelyn tamamen şoktaydı. “H-hı…”

“Haha, bugün macera için güzel bir gün. Daha fazla insana sahip olmanın hiçbir zararı yok… ama güvenilirler mi? Elbette, altından bahsettiğimi biliyorsun. O kadar çok insana paylaştırılabilecek  altın yok…” Jonathan gülerek O’Connell’a kısık bir sesle sordu.

O’Connell onaylayarak başını salladı. “Evet, hava maceraya elverişli. Onlara gelince, muhtemelen altın ile ilgilenmiyorlar. Ayrıca yolculukta bizi koruyacaklar… Endişeli olduğum şey ise …”Elini cebine soktu ve cüzdanına baktı.

Jonathan yetenekli bir hırsızdı. Garip bir şekilde güldü. “Merak etme, kendi halkımdan/insanımdan çalmam. Hoho, altınla ilgilenmediklerini söylemiştin. Bu demek oluyor ki… zenginler mi?”

Zheng üç kişiye doğru yürüdü ve güldü. “Haha, dediğini duydum… Benim adım Zheng Zha ve bunlar da yoldaşlarım. Biz Amerikalı bir milyarder tarafından desteklenen bir keşif grubuyuz. Misyonumuz dünyadaki tüm olası gizli yerleri bulmaktır… Tabii ki efsanevi ölü şehir bu gizli yerlerden biridir. Yolculuk masraflarını karşılayacağız ve size yeterli koruma sağlayacağız. Elbette tavsiyemizi dinlemelisiniz ve bizi tehlikeye sokacak bir şey yapmamalısınız. Temel olarak bu…”

Evelyn bütün zaman O’Connell’a bakıyordu ve Zheng konuşmaya başlayana kadar uyanamadı. “N-ne! Biz sizin keşif grubunuza katılmadık! Kişisel olarak ölü şehri arıyoruz, neden tavsiyelerinizi dinlemeliyiz? Masraflarımızı ödemek için size ihtiyacımız yok, bunları göze alabiliriz…”

Zheng başını salladı ve dedi.“Sanırım yanılıyorsunuz. Misyonumuz araştırmadır, altın ile ilgilenmiyoruz … “

Kızın tepkisi şiddetlenmişti. Yüzü kıpkırmızı olmuştu ve hemen bağırdı, “Şimdi anlıyorum. Amacınız Ölüler ve Amun-Ra kitabı, doğru mu? İmkansız! Bu tür eski eserler var olsa bile, onları zengin bir adama teslim edemeyiz. Bu eserler tarihi hazineler, onlara sahip olmanıza izin vermeyeceğim!”

Zheng, etraflarındaki insanların kendilerine garip bakışlar attıklarını fark etti ve hafif düşmanlıklar sezdi. Başını iki yana sallayarak dedi. “Tamam,tamam,tamam. Bir şey almayacağız, tamam mı? Sadece keşif, keşif için…Keşif… kafayı yiyecem ya, kadınların… hepsi paranoyak.” Ve ardından gemiye bindi.

Evelyn hala vazgeçmemişti. O’Connell’ın gömleğini çekti. “Gerçeği söylediklerine dair söz verir misin? Onları buraya getirmen umrumda bile değil! Söz konusu iki kitabı almayacaklarına söz vermelisin. Aksi halde seni uyarıyorum…”

O’Connell yalnızca karamsarlıkla gülümseyebildi, özellikle de Zheng’in grubunun gemiye bindiğini gördüğünde…

Her neyse, sonunda Evelyn’le ilgilendi ve gemiye bindiği sırada Zheng birinci sınıf odalarının çoğunu altınlarıyla çoktan satın almıştı. Ve Jonathan’a bir altın külçe verdikten sonra onunla en yakın arkadaş haline geldi. Elbette, filmi gören herkes ondan uzak durmayı bilirdi, çünkü yetenekli bir hırsızdı.

O’Connell masaya yavan bir harita açtı. Çeşitli yerleri işaret ederek O’Connell dedi. “Bu nehri takip ettiğimizde, yarın öğle saatleri itibariyle gemiden ineceğiz. Ardından yarım gün batıya doğru gidip Hamunaptra yolundaki en büyük ve tek olan vahaya ulaşacağız. Ayrıca tüccarların eşya alışverişinde bulunacakları yerler de burada. Develer ve erzaklar satın alacağımız yer de orası. Bundan sonra güneybatı yönünde ilerleyeceğiz ve beklenmedik bir olay olmazsa eğer üç gün üç gece sonra orada olmalıyız…” 

Evelyn dedi. “Beklenmedik olay? Ne gibi beklenmedik olaylar?”

O’Connell bir şey söylemedi. Birden çantasını masaya attı ve açtı. Çanta tabancalar, tüfekler ve mermilerle doluydu. Her biri için yeterli miktardaydı.

Evelyn şok oldu. “Ben … Bir şeyi mi kaçırdım? Bir keşif gezisi için buradayız. Yoksa savaş için mi buradayız? “

O’Connell cevaplamadı ve bir tabancayı mermiyle doldurdu. “Hanımefendi, bu yer güvenli değil… Mezarın altında bir şey var ve gizemli bir grup tarafından korunuyor… Burası tam anlamıyla ölüler şehri.”

Evelyn hemen Zheng’e döndü. “Bizi koruyacağınızı söylememiş miydin? Ben sadece iki kitabı istiyorum, geriye kalan her şeyi alabilirsin… Kardeşim orada hazineler olduğuna inansa da, aslında altını bulacağını sanmıyorum…”

Zheng onaylayarak başını salladı. “Size sadece keşif için buradayız demiştim. Başka bir şeyle ilgilenmiyoruz… ama o iki kitaba çok aşina görünüyorsun.” 

Evelyn heyecanlı bir şekilde dedi. “Tabii ki, efsanevi Amun-Ra Kitabı, aynı zamanda canlandırmanın altın kitabı (filmden farklı olarak) da deniyor, ve Ölüm Kitabı. Bu iki kitap antik Mısır büyülerini içeriyor. Beni Mısır’a aşık eden bunlar…”

Honglu konuşmayı aniden kesti, “Saat kaç?”

Bir süre geri durdular. Zheng saatine baktı ve “Saat 10” dedi. Ardından durakladı ve Honglu’nun onaylarcasına başını salladığını gördü.

Lan herkese dün gece konaktayken Mumya’nın hikayesini anlatmıştı. Belki de zihinsel kapasitesinin artması nedeniyle, inanılmaz hafızası olduğundan dolayıdır bilinmez ama en küçük detayına kadar herkese aktarmıştı.

Zheng, tam olarak gece yarısı bu saatlerde Medjai tarafından saldırıya uğradıklarını hatırladı.

“Evelyn, gidip ke-… haritayı ve bulmaca kutusunu getir. Zero ve Jie, onu koruyun… O’Connell benimle Jonathan’ı bulmaya gel, o büyük ihtimalle Amerikalılar ile poker oynuyordur. Geriye kalan herkes burada bekçilik yapsın. Bir şey olursa, Lan, Tengyi ve Yinkong’un emirlerine uyun… Hadi gidelim. Hikaye şimdi başlıyor!”

Zheng ayağa kalktı ve kademeli bıçağını yüzükten çıkardı, daha sonra güverteye gitti.