Kita’nın yaptığı bildiri büyük bir etki yaratmıştı. Özellikle Dermigon ve ona yakın kasabalar Termia’ya doğru yola çıkmışlardı bile.
Nist’in zamanında yardım ettiği ve sevdiği kişilerse ise Nist’e olan sevgilerinden ve özellikle Axia’nın idolü Nesp’in kaçırılması yüzünden büyük bir isyan çıkardılar ve Termia’ya doğru yola koyuldular.
Başkent’in içinde ve çevresinde çıkan isyanlar ile ortam iyice gerilmişti. Kral’ın Özel birliği ve başkentteki ilk 20 klan çoktan krallığı korumak için isyanları bastırmaya ve Kitaların gelmesine hazırlıklıydılar.
Bu sırada birinci klanın lideri Sai ile Syber krallığın planlama odasına konuşuyorlardı.
Syber elindeki piyonları Termia’nın haritası üzerinde yerleştiriyordu.
“Sai, senin klanın isyanlarla uğraşmasın. Özel birliği 4’e bölerek bütün kapılara yerleştirdim. Kuzey, Güney, Doğu ve Batı kapılarında 25 tane özel birlik üyesi var.”
“Yeterli olacak mıdır?”
“Axia’dan gelenler sıkıntı yaratabilir o yüzden en sağlam adamlarımı doğu kapısına yerleşirdim.”
“Bu Kita’nın ismini birkaç kere duymuştum fakat bu kadar sıkıntı yaratacağını düşünmüyordum.”
“Nist olmasa bir bok yapamaz zaten, tam yakalayacakken onun sayesinde kaçtılar.”
“Nist’in böyle bir şey yapacağını düşünüyordum aslında ama bu şekilde değil, o çocuğa çok güveniyor olmalı.”
Syber sinirini bastırarak.
“Neyse... geçelim şimdilik bunu. İlk 20 klandaki üyeleri diğer yerlerdeki isyanları bastırmaya ve Kitaları aramaya yolladım.”
“Benimkilerin burada kalması çok daha mantıklı olur…”
“İşin aslı düşüncem ş-“
Sai kaşlarını çatarak “Senin düşüncen umurumda değil Syber, kendi klanımın ne yapacağına ben karar veririm.” diyerek böldü.
“Bak, geçmişte sıkıntılar yaşadığımızı biliyorum ama en azından bugün tartışmamamız lazım.” diye cevapladı Syber sakin bir şekilde.
“Kitaların nereden geleceğini biliyor muyuz?”
“Kuzey’den gelecekler!”
“Nasıl bu kadar eminsin…?”
“Nist’in hançerlerini nereye bıraktığını biliyorum. Ayrıca her yerde yüzlerce adamımız var. Bu kadar uzun süre saklanabilecekleri tek yer-“
“Dev ormanları, evet mantıklı o zaman kuzeye gidiyoruz.”
“Bütün klanın ile mi?”
Sai gözleri büyüyerek,
“Evet, uzun zamandır bu kadar heyecanlanmamıştım. Uzun süredir rakipsizim belki, belki… bu sefer dişime göredirler. En azından biraz dans edebilirim.”
“Senin gücün ile kapışacak bir varlık olduğunu düşünmüyorum bu dünyada. Neyse o zaman! Biz de kuzeye doğru yola koyulalım. Kral’a rapor verip geliyorum sen aşağıda bekle.”
Sai yumruğunu sıkarak “Syber, bana bir kere daha emir verirsen seni gebertirim.” dedi.
Syber arkasını dönerek giderken “Gerizekalı, kimi gebertiyorsun sen! Şu olay bitsin kafanı gövdenden koparacağım!”
Bu sırada Nist’in hançerleri neredeyse ormandan çıkmış olan ekip, uzum zaman sonra ilk defa bir yerleşim görmüştü.
“Yaklaştıkça çok heyecanlanıyorum!” dedi Hiki.
“Etraf çok durgun gibi, beklediğim etkiyi veremedim sanırım…”
“Efendim önemli değil, birlikte başarabileceğimize ben inanıyorum.”
“Daha demin artist artist konuşurken diğer insanlara güvenerek mi kuruyordun bu cümleleri Kita?” dedi Hiki.
Bu sırada geçtikleri köyün yanından grubu gören bir kadın onlara daha yaklaştı.
“K-Kusura bakmayın d-daha demin, daha demin Kita mı dediniz siz???”
Düşman mı?
“Bir sorun mu vardı?” diye sordu Nist.
Önlerindeki kadın parmakları ile Asphy ve Hiki’yi gösterdi. Ardından Kita ve Nist’ baktı.
“Gözlerime inanamıyorum iki kız ve iki erkek. S-Siz gerçekten onlarsınız!!!”
Kita şaşkınlıkla sordu “Sakin ol, bizden misin?”
“Efendi Kita önünüzde bu şekilde konuştuğum için beni affedin!”
Dedi kadın ve hemen kafasını yere gömdü.
“Kaldır başını ne yapıyorsun!?”
Kadın ayağa kalktı ve hemen toparlandı.
“Lütfen burada bekleyin, hemen geleceğim efendim.” dedi ve koşarak uzaklaştı.
Ne olduğunu anlamayan ekip bir süre beklemeye karar verdi.
“Ne olur ne olmaz hazırlıklı duralım, düşman olabilirler.” dedi Nist.
“Daha çok Kita’ya tapıyor gibiydi.” dedi Asphy.
Bana mı tapıyor?
Bir süre sonra kadın arkasında koca bir orduyla geldi.
“S-Siktir!”
“Nist dik-“
Bir saniye bize saldıracak gibi durmuyorlar.
“İşte buradalar, bakın demiştim size!
Kita orduyu süzerek şüpheli bir şekilde baktı.
Önden liderleri gibi gözüken bir adam yaklaştı ve atından indi.
“Efendi Kita gerçekten sizsiniz, beklettiğimiz için özür dileriz. Hepimiz hizmetindeyiz efendim.”
Atların üzerinde yüzlerce insan Kita ve onun ekibine hayranca bakıyor, ağzından çıkacak kelimeleri merakla bekliyordu.
Karşısında her yaştan insan olan bu ordudakilerin bazılarının elinde kılıç, bazılarında sopa, bazılarında ise taşlar vardı. Etraftaki köy ve kasabadan toplanan insanlardı bunlar.
“Bu kadar mıyız?” dedi Kita.
“Hayır tabii ki, bildiriniz bütün dünyada çok büyük bir etki bıraktı. Bizim gibi onlarca grup şu an sizin emrinizle Termia’ya doğru gidiyor. Biz sadece sizle karşılaşabilecek kadar şanslı olduk o kadar.”
Nist gülümseyerek Kita’ya yaklaştı.
“Sakin ol, düşman değiller. Hem ne demiştim, yalnız değiliz!”
Kita gülümseyerek Hiki ve Asphy’e döndü.
“Madem bu kadar çok yoldaşımız var, onları başıboş bırakamayız. Hiki sen Termia’nın doğu kapısına doğru git. Muhtemelen en büyük ekip oradan gelecek. Hem Axia’dan hem Dermigon’dan gelen ekibin senin korumana ve liderliğine ihtiyacı var.”
Hiki normalde ne kadar kendine güvenmese de şu an kendini hiç olmadığı kadar özgüvenli ve özgür hissediyordu.
“Tamamdır! O zaman Termia’da görüşürüz.”
Hiki atlardan birine bindi ve ufak bir grupla beraber doğu kapısına doğru yol aldı.
“Asphy senin ise batı kapısına gitmeni istiyorum, oradaki birlik doğudaki kadar güçlü değildir. Senin savaş gücüne orada ihtiyacımız olacak.”
Asphy güldü ve,
“Bana güvenmene sevindim, sakın öleyim demeyin tamam mı?”
Kita gülümseyerek Asphy’nin atına binmesini izledi, bindiği atın kıçına vurdu ve Asphy’nin ufak bir grupla batı kapısına doğru yola çıkışını izledi.
Nist Kita’ya yaklaşarak “Efendim, sanırım benim de güney kapısına gitmemi istiyorsunuz?”
“Hayır, senin güney kapısına gitmen çok saçma olur.”
“Emredersi- ne? Nasıl yani, o zaman güney tarafına kim bakacak?”
“Zaten güney kapısı buradan en uzak nokta ve gitmen için ya etraftan dolaşman ya da başkentin içinden geçmen gerekecek. Ayrıca yüzün inanılmaz bilindiği için bunu yapman çok riskli olur. Ayrıca senin benle kalmana ihtiyacım var, sonuçta kuzey kapısında bizi kimin beklediğini bilemiyoruz.”
Ardından Kita daha demin konuştuğu grup liderine dönerek.
“Bize iki at bırakın ve geri kalan hepiniz güney kapısında doğru yol alın. Sen beni orada temsil edeceksin, her ne kadar şimdi tanışmış olsak bile sana güveniyorum!”
Adam şaşırarak,
“Benim için onurdur efendim!” dedi ve Kita ve Nist’e iki at getirtti.
“Efendi Kita, iki kişi iyi olacak mısınız?” diye sordu kadın.
Kita gülerek “Karşındaki bu iki kişi onlarca orduya bedel sen merak etme.” dedi.
Ardından Nist “Hadi geç kalmayın, Termia’da görüşürüz!” dedi ve ordu ile vedalaştı.
İki kişi kalan Kita ve Nist önlerindeki atlara bindiler ve gözleri ile ufuğa doğru baktılar.
Kita hızla çarpan kalbini sakinleştirdi.
Ne kadar sakin... o kadar iy-
“Hadi efendim, siz de hepimiz gibi heyecanlısınız değil mi!”
“...Heyecanlıyım.”
Nist gülümserken bir anda durup Kita’ya döndü.
“G-Gerçekten mi?”
Kita gülümseyerek Nist’e döndü.
“Evet.”
Gözleri parlayan Nist atını kamçıladı ve Kita’nın omzuna küçük bir yumruk attı.
“Hadi bakalım o zaman, deh!”
“Hey hey, Nist! Sakinleş bakalım biraz, bu hızla gidersen yolun ortasında atın yorgunluktan ölecek!”
“Deh, deh, deh!!!”
“Beni dinlemiyor bile...”
Kita bindiği atın boynunu okşadı, “Cream yanımda olmasa bile, yanımda olduğun için teşekkürler.”
Kişneyen at sevinçle zıplamaya başladı.
“Gidelim bakalım o zaman, deh!”
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..