Bölüm 9: Anlaşma ve Tehdit

avatar
342 0

The Hunted - Bölüm 9: Anlaşma ve Tehdit


"Görüyorum ki herkes tembellik ediyor. Verdiğim işleri bitirdiniz mi bakayım?" Teru kendilerini yere atmış Maya, Asu ve Mizu'ya tek kaşını kaldırarak baktı. Hepsi nefes nefese kalmıştı ve sinirle Teru'ya bakıyordu. 


"Of Senpai en zor işleri hep bize yaptırıyorsun."


"Bitti mi bari?"


"Evet hepsini gömdük." Teru bahçedeki üzerine birer tane tahta dikilmiş mezarlara baktı. 


"Onlar için elimizden daha fazlası gelmez." Herkes üzgünce başını salladı. Kısa bir sessizlikten sonra Asu konuşmaya başladı. 


"Rumu nerde?" 


"Halletmesi gereken ufak bir iş kaldı."


"Gidip bakabilir miyiz?" 


"Hayır." Hızla gelen kesin hayır cevabı hepsini tedirgin etmişti. Duvardaki değişken başlarını topladıktan sonra eve girmelerine izin verilmemişti. Onlar başları gömerken Teru ve Rumu içeride bir şeyler yapmıştı ama kızların ne yaptıklarından haberleri yoktu. Adamın sesinin kesilmesinden bir şeyler olduğunu anlamışlardı ama Teru'nun kesin hayır cevabından sonra hiç biri içeri girmeye cesaret edememişti. 


  Kısa süre sonra Rumu dışarı çıktı. Elindeki poşete giydiği tulumu ve eldivenleri koymuştu. 


"Cidden ne yaptınız içeride?" Mizu endişeyle sordu kanlara bulanmış tuluma bakarken.


"Bu bir sır~" Rumu göz kırparak gülümsedi. Evden çıktığında onunda gözüne derme çatma mezarlar takılmıştı.


  Hepsi yan yana gelip mezarlara baktı. Ellerini açıp ölen soydaşları için sessizce dua etmeye başladılar. 


"Ruhunuz huzur bulsun."


**


"Lavi, Blood üyeleri geldi."


"Onları hemen toplantı odasına al Yuuya bende geliyorum." Lavi önündeki ilaç şişesini eline aldı ve bir ilacı avucuna koydu. İlaca kısa bir bakış attıktan sonra ağzına attı ve ardından ilacın yanında duran suyu içti.


"Bu kadar ağrı kesici kullanmayı bırakmalısın." Nathan bir iç çekerek koltuğa Lavi'nin yanına oturdu.


"Elimde değil şu an aşırı stresliyim başım çatlıyor." Lavi parmaklarıyla başını ovdu. Karşısında zor sorunlar olması onun için önemli değildi, onu deli eden önünde duran bu denklemde bilmediği değişkenler olmasıydı. Polisin yapmaya çalıştığı şeyden haberi var mıydı? Bu yüzden mi Blood'u peşlerine takmıştı? Haberi varsa neden kendi harekete geçmemişti? Ve bütün bunlara ek bir şey daha vardı...


  Blood ile arasını düzeltmeyi hala başaramamıştı. Yaşanan şeylere rağmen kendine düşman olurlarsa işler kendi aleyhine dönebilirdi. Ne yaparsa yapsın onlarla müttefik olmak zorundaydı. Diğer bir sorun da şu liderlerinin değişken özelliğiydi, ne olduğunu öğrenmeden onları kendi tarafına çekecek yada yenecek bir strateji düşünemiyordu. Bu bilgi şu an kelimenin tam anlamıyla onun için kilit noktaydı! Bugün yapacağı hamle ile bir şeyler öğrenmeyi planlıyordu, eğer işler planına uygun giderse bir taşta iki kuş vurmuş olacaktı.


"Hoş geldiniz hanımlar. Sizin gibi güzel bayanları burada görmek ne güzel." Lavi bir asilzade kibarlığıyla karşısındakilerin önünde hafifçe eğildi. Odada geniş bir toplantı masası olmasına rağmen Teru kenardaki tekli deri koltukta bacak bacak üstüne atmış bir şekilde oturuyordu, diğer kızlar gibi onunda üzerinde kendine has takım elbisesi vardı. Koltuğun önünde ufak bir sehpa vardı ve karşısında da aynı tarzda bir koltuk bulunuyordu. Rumu, Maya, Asu ve Mizu da Teru'nun arkasında gergin bir şekilde ayakta bekliyorlardı.


"Buraya geldiğiniz için çok mutluyuz. İyi bir iş olsun." Lavi Teru'ya elini uzattı, Teru ise yerinden hiç kalkmadan küçümseyen bakışlarla Lavi'ye baktı.


"İş olup olmayacağını göreceğiz." Lavi havada kalan elini geri çekti, biraz siniri bozulmuş olsa da yüzündeki gülümsemeyi bozmamaya çalıştı. 


"Masaya geçelim isterseniz."


"Böyle iyi." Bütün kızlar sertçe ona doğru baktı, bakışların altında gitgide ezildiğini hissediyordu. Daha fazla soru sormadan karşıdaki koltuğa oturdu, Teru gibi bacak bacak üstüne attı.  Aren, Yuuya  ve Nathan arkasına geçti, Yuuya'nın yaydığı tehditkar aurayı arkasına bile bakmadan hissedebiliyordu. Bakışlarını kendisine dik dik bakan Teru'ya kaydırdı, değişken özelliğini aktif etmeden bile koyu kahve gözleriyle oldukça haşin bir görüntü sergiliyordu.


"İçecek bir şeyler falan ister miydiniz?" Sorusuna karşılık ufak bir sessizlik oldu, Teru artık sabrı kalmadığını belli eder şekilde bir iç çekti ve diğer kızlar da 'Ciddi mi bu?' der gibi birbirlerine baktılar.


"Peki, peki. Daha sonra misafirperver olmadığım için beni suçlamayın. O zaman işe geçelim." Lavi yüzündeki gülümsemeyi silip ciddileştiğinde Aren elindeki dosyayı ona verdi.


"Basitçe bir koruma işi bu. Sizden yarın akşam beni korumanız için teminat istiyorum." Lavi dosyaya bir göz atıp önündeki sehpaya koydu ve Teru'ya doğru uzattı. Teru aldığı dosyadaki tek kağıda baktı. Üzerinde Lavi'nin tek gece için korunan kişi olduğuna ve karşılığında bir miktar para vereceği söylenen bir cümle yazıyordu. Altında da iki kişi için imza yeri vardı.


"Bir sorum var." Lavi elini hafifçe kaldırarak Teru'ya devam etmesini işaret etti. "Neden seni korumaları için kendi adamlarına güvenmek yerine bize geliyorsun?"


"Durumumu çoktan bildiğinizi düşünüyorum. Şu anda Bone ile olan bağım bilinmiyor ve bu böyle kalmak zorunda. Bir yönetici ve varis olarak imajımı sağlam tutmak zorundayım." Teru tek seferde bunun davette ona 'Deak' diye seslenmeleriyle alakalı olduğunu düşündü. İki isimden biri sahteydi yada ikisi birden. Her iki durumda da Lavi'nin Blood'a gelmek için kendince nedenleri olduğunu düşündü.


"Diğer bir önemli nokta ise, koruma görevini sadece tek bir kişi yapabilir. Bu yüzden bende seni düşünüyorum Teru." Lavi kendinden emin bir şekilde gülümserken parmağıyla Teru'yu işaret etti, Teru ise buna karşılık olarak gözlerini kısarak baktı.


"Neden?"


"Elbette tek kişi olmasının özel bir sebebi var. Gideceğim yere sadece tek bir koruma sokabilirim." Arkadaki kızlar biraz endişelenmeye başlamıştı.


"Evet önemli kısma geçelim. Bizim bundan kazancımız ne?" Lavi kendini beğenmiş bir şekilde gülümsedi.


"Bir milyon." Arkadaki kızların gözleri fal taşı gibi açılsa da Teru sakince durdu.


"Sadece bir milyon mu? Bende iş yapacağız sanmıştım. Görüyorsun paranın miktarını duyunca arkadaşlarım şaşkınlıklarını gizleyemediler. Bu şartlar altında çalışmamız çok zor." Teru yavaşça kalkmaya hazırlandı.


"D-Dur! İki milyon tamam mı? İki!" Teru elini çenesine götürüp düşünür gibi yaptı sonra gülümseyerek başını hayır anlamında salladı.


"Ü-Üç milyon.." Teru bir iç çekip tekrar kalkar gibi hareketlendi.


"BEŞ MİLYON!" Lavi heyecanlanmış ve aynı zamanda sinirlenmiş bir şekilde ayağa fırladı. "Son teklifim."


"Beş buçuk ve nakit isterim." Kendi arkadaşları dahil herkes Teru'ya şaşkınlıkla baktı.


"Bu kadar nakidi benim bile yarına kadar hazırlayabilmemin imkanı yok.."


"O zaman iş yatar." Teru Öne doğru eğilip tek dirseğini dizine koydu, aynı eline de yanağını yerleştirdi. Yüzünde yarı çekici yarı tehditkar bir ifade vardı. "Biz başkalarına benzemeyiz tatlım, anlarsın ya? Bize sadece nakit çalışır, nakit.." Bir yandan eliyle para işareti yaparken bir yandan da göz kırpıyordu. Elbette parayı nakit istemesinin özel bir sebebi vardı, polis tarafından her an enselenme ihtimalleri varken herhangi bir bankada para bulundurmak saçma olurdu.


  Lavi sinirli bir şekilde yutkundu, bütün ipleri Teru'nun eline vermek istemiyordu ama şu an çaresiz durumdaydı.


"Anlaştık.."


"Harika~ Paranın yarısını işten önce yarısını da işten sonra alırım. Yarın gece 11'de malikanenin önüne gelsem uygun mudur?"


"Tabi." Teru neşeli bir şekilde gülümsüyordu ama bu halinde bile tehditkar bir hava vardı. 


"Bu arada gideceğimiz yer neresi?" Teru işi onaylamak için elini Lavi'ye uzattı, o da kendinden emin bir şekilde el sıkışmak için uzanırken cevap verdi. "Felix'in yeri." Bütün kızlar şaşkınlıkla bakarken Teru'nun yüzünde bir anlığına da olsa bir korku ifadesi oluştu. Ardından kaşlarını çatarak hızla ayağa kalkıp kapıya yöneldi. 


"Anlaşma falan yok!" Erkekler şaşkın bir şekilde onlara bakarken kızlar Teru'yu takip ederek kapıya kadar geldi. Lavi şaşkınlığını atlatıp hızla Teru'nun önüne geçti.


"Bunu yapamazsın! Daha şimdi anlaşmıştık!"


"Oraya gidemem." Teru bakışlarını kaçırdığında Asu önüne geçti.


"Teru'yu oraya gitmesi için zorlayamazsın." Rumu da yanına gelip tehditkar bakışlarıyla Asu'yu destekledi.


"Ama bir anlaşma yaptık."


"Anlaşma falan umurumda değil tilki çocuk. Yolumuzdan çekil yoksa seni çok fena yakarım." Rumu korkutucu gözlerini Lavi'ye dikmiş bir şekilde ona doğru yaklaştı. Aren atlayarak ikisinin arasına girdi.


"Hey hey sakin olun! Tatsızlık çıksın istemiyoruz!" Lavi derin bir nefes verdi. Bu kadar ileri gitmek istemiyordu ama sanırım pek çaresi kalmamıştı. 


"Çekilin ben konuşmayı liderinizle yapıyorum." Lavi önündeki iki kadına sert bir bakış attı.


"Tamam kızlar sakin olun." Teru'nun sözleriyle kızlar yana çekildi ve tekrar yüz yüze geldiler.


"İçinde olduğunuz durumun farkında değilsin galiba Teru? Polis bizi birbirimize düşürmeye çalıştı ama başarısız oldu. Bundan haberi varsa sizi her an enseleyebilir?"


"Haberi olsaydı şimdiye kadar harekete geçerdi." Teru gözlerini kısarak Lavi'ye baktı.


"Ah. Ama her an haberi olabilir, değil mi?" Duyduğu tehdit karşısında kan Rumu'nun beynine sıçradı ve bıçağını çıkarıp doğrudan Lavi'yi hedef aldı. "Seni şerefsiz!" 


  Herkes hamle yapmak için hareketlenirken Teru Rumu'nun bileğini sertçe yakaladı. Onu durdurabilmek için değişken özelliğini biraz aktive etmek zorunda kalmıştı.


"Yapma. Sakin ol." Mizu ve Maya Rumu'nun kollarına girerek onu geri çektiler ve bıçağı da elinden aldılar. O kadar öfkelenmişti ki onu durdurmak için güçlerini kullanmak zorunda kalmışlardı. 


"Bak. Ben kabul etsem bile inan orada yanında olmamı istemezsin." Böyle söylemesi Lavi'nin daha çok istemesine sebep oluyordu.


"Nedenmiş?"


"Orada...beni sevmezler." Lavi gülümsedi bu işten ne çıkacağını inanılmaz merak ediyordu.


"Yani beni koruyamayacağını mı söylüyorsun?"


"Hayır bunu söy-"


"O zaman endişelenecek bir şey yok." Lavi el sıkışmak için elini uzattı.


"Yarın 11'de." Teru kendisine uzatılan ele hafif endişeyle baktı. "Sabrımı zorlama Teru, çoktan sınırını aştın." Yanındaki kızlar Teru'ya adeta bakışlarıyla hayır demesi için yalvarıyordu ama ortada yapacak bir seçim yoktu.


  Teru karşısındaki eli sıktı. Lavi gülümseyerek karşılık verirken Teru sinirleri bozulmuş bir şekilde bakıyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44746 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr