Bölüm 65: Yagg'ı Öldürme - 5

avatar
1390 21

The King’s Avatar - Bölüm 65: Yagg'ı Öldürme - 5


Bölüm 65: Yagg'ı Öldürme - 5

"Ah, yardıma geliyorlar!" Kavgacı aniden söyledi. Sesinde hoş bir sürprizle karşılaşmış gibi bir ton vardı.

Ye Xiu iç çekti. Bu adam gerçekten içinde bulunduğu durumun hiç farkında değildi. Bu loncalar yardıma gelmiyordu. Patronu çalmaya geliyordu. Daha önce harekete geçmemişlerdi, çünkü onlardan çalmaya layık görmüyorlardı. Kanlı Silahçı onları öldürecek diye düşünüyorlardı.

"Gidin!" Ye Xiu söyledi.

"Ne?" Kavgacı bu komutu anlayamadı.

Diğer dört oyuncu da onun kadar olmasa bile acemiydi. Acemi olmasaydılar, Kanlı Silahçı'nın gücünü bilirlerdi. Etrafta dolanarak kendilerini öldürtmezlerdi. Ama Kavgacı'dan daha iyiydiler, en azından bu durumun iyi olmadığını fark ettiler. Buraya gelen adamlar şu ana kadar hiç hareket etmemişti. Patronla sorunsuz şekilde savaşmaya başladıktan sonra ise harekete geçmek akıllarına gelmişti. Yardım mı? İhtiyaç anında verilen desteğe yardım denirdi. Ama bu durumda sadece Tanrı, neyin peşinde olduklarını biliyordu.

"Kaçmazsan canına susamışsın demektir!" Ye Xiu söyledi.

"O zaman bu kadar hiç uğruna mı savaştık?" Gruptaki Berserker söyledi. Bu işte bir terslik olduğunu sezmişti. Ancak şimdi kaçarlarsa bu zamana kadar yaptıkları ne olacaktı?

"Şimdilik bilmiyorum." Ye Xiu söyledi.

Bu beş oyuncunun da kafası karıştı.

"Ama şimdi gitmezseniz çok geç olacak." Ye Xiu, Lord Grim'in saldırılarını devam ettirirken söyledi. Üç büyük lonca hızla yaklaşıyordu. Silahçı gibi uzun menzilli sınıflar çoktan hedef almaya başlamıştı.

"Kaçın!" Sonunda beş oyuncudan biri önderlik ederek kaçtı. Üç büyük lonca bu adamları umursamadı. Birbirlerine karşı boşluk bırakmak için biraz uzakta durunca patronu tamamen saramadılar. Bu beşlinin kaçtığını görünce onları öldürmek için birilerini göndermediler. Bunun yerine hepsi, diğer loncaların hareketlerini gözlemledi. Ana rakip onlardı. Üç loncanın lideri de aynı anda bağırdı. "Dur."

Sayısız oyuncu bir anda durdu ve birbirine baktı. Kanlı Silahçı neredeyse önlerinde duruyordu ama patronu kuşatmak için atılırlarsa, diğer loncalar onlara arkadan saldırdıklarında ne yapacaklardı? Üç büyük lonca lideri de bunu düşünüyordu.

Çünkü savaş hâlâ devam ediyordu.

Bu beş oyuncu, kaçarlarken birden arkalarında Lord Grim'in olmadığını fark ettiler. Geriye dönerek baktıklarında Lord Grim'in hâlâ Kanlı Silahçı ile savaştığını gördüler.

"Burada ne oluyor?" Beş oyuncu da şaşırdı. Oyuna pek aşina değillerdi. Aslında beyinsiz falan değillerdi. Bu oyuncu, onlara kaçmasını söyledikten sonra kendisi orada kalmıştı. Bu garip bir davranış olmuştu ama beşli, bu davranışın iyi mi kötü mü olduğunu anlayamadılar. Sonunda hareket etmeyi bıraktılar.

"Daha uzağa kaçın! Burası tehlikeli!" Ye Xiu aniden grup kanalından mesaj attı.

"Ama bizi öldürmeye gelmiyorlar!" Acemi Kavgacı söyledi.

"Sadece güven bana." Ye Xiu bu sefer sadece bu üç kelimeyi yazdı.

Bu acemiler çok bilgisizdi. Blue River seviyesindeki oyuncuların hepsi şimdi hayrete düşmüştü. Patronla yoğun şekilde savaşırken üstüne yazı yazmak için ne kadar yüksek el hızı gerekiyordu?

Kavgacı, arkadaşlarına bağırırken kaçmaya başlamaktan kendini alamadı. "Çabuk kaçalım."

Diğer dördü tereddüt etti ama sonunda ikisi bu Kavgacı'nın peşine düştü.

Diğer ikisi hâlâ asıl noktalarında bekliyordu. Ye Xiu'nun sözleri konusunda hâlâ biraz şüpheciydiler. Onlardan kasıtlı olarak kurtulmaya çalıştığını düşünüyorlardı.

Beş kişiden onların farklı düşündüğünü gören Ye Xiu'nun artık tek yapabileceği onlara acımaktı. Bu durumu açıklayacak zamanı yoktu. Tüm savaş boyunca onlara liderlik etmişti. Ayrıca yazmaya vakti de yoktu. Az önce üç kelime yazması zaten çok riskliydi ve önceki yazdıkları da neredeyse oyunun mahvedecekti.

"Uzun menzilli sınıflarımız saldırmayı denese mi?" Blue River astlarına danıştı. Daha ilerlemeyeceklerdi. Uzun menzilli sınıflar önce biraz hasar verecekti.

"Lord Grim'e vurmayacağımızı garanti edemeyiz..." Uzun menzilli sınıfların hepsi terlemeye başladı. Kanlı Silahçı'nın hızı onun en güçlü özelliğiydi. Onunla savaşmak, yüksek tempo ve hızlı hareketler gerektiriyordu. Şu anda Lord Grim ve Kanlı Silahçı, resmen her yerdeydi. Saldırılarının kimi vuracağını nereden bilebilirlerdi?

"Bu adamın aklından neler geçiyor!" Blue River kasvetle söyledi.

Diğer taraftaki Ot Bahçesi'nden Plantago Seed çoktan bağırmıştı. "Kahraman! Grubunu, benim grubuma ekle! Tüm düşenler senin olacak."

"Lanet olsun!" Mavi Nehir gizlice Sinir Otu'nun ihanetine sövdü. O grup, Ot Bahçesi'ne katılırsa, önceki hasarları o loncadan sayılacaktı. Kendisi ise bunu yapmayı düşünememişti!

"Lord Grim, benim loncama katıl! Eşyalar senin olacak." Blue River hemen öne atıldı. Lord Grim'e bir şekilde daha yakın olduğunu hissediyordu. Aynı şartlar altında Lord Grim'in, onların loncasına katılması için bir sebep yoktu.

"Bana katıl. Tüm ödüller senin olacak. Ayrıca sana 20 Beyaz Kurt Tüyü vereceğim." Endless Night de bağırdı. Ye Xiu'nun Beyaz Kurt Tüyü'ne karşı özel bir ilgisi olduğunu düşündü.

"Lord Grim, ona güvenme! 20 Beyaz Kurt Tüyü elde etmek için kaç kez Donmuş Orman'a girmek gerekiyor?" Blue River hemen bağırdı.

"20 tane, al senin olsun!" Plantago Seed bağırdı.

Bound Boat de kendi kendine mırıldandı. "Bu adamın gerçek amacı bu olabilir mi?"

Blue River'ın da başı ağrıyordu. Bu adam cidden... Hangi duygularla konuşacağını bile bilemiyordu. Bunun bir iş anlaşmasına dönüşmesi gerçekten gerekli miydi?

Lord Grim ise hâlâ kayıtsızca canavara saldırmaya devam ediyordu. Sonuç olarak üç lonca bu fiyatın yeterli olmadığını düşünerek fiyat yükseltmeye devam etti.

Kaçmayan iki kişi ise çoktan ölmüştü. "Tüm eşyalar senin olacak." cümlesi kalplerinin yerinden çıkmasına yetmişti. Üç loncanın vaat ettiği diğer şeyleri hiç duymamışlardı. Ama onları çıkarmaya cesaret ettiklerine göre kesinlikle değerli eşyalardı.

İki oyuncu da endişeliydi! Lord Grim adına cevap vermek için can atıyorlardı.

Ama hemen kendilerine geldiler.

Bunu kabul etseler bile önemsizdi! Çünkü şu anda grup lideri Lord Grim değildi. Bir gruba katılmak ve grup daveti almak, tamamen grup liderinin elindeydi.

İkisi hemen grup listesine baktı. Lider, o acemi Kavgacı idi.

İkili hemen grup kanalına yazdı. "GERİ GEL HEMEN!"

"Neden kaçmıyorsunuz?" Kavgacı yanıtladı.

"Kaçma salak! Bu loncalar, burada bize eşyalar veriyor. Onların gruplarına katılmamızı istiyorlar. Daha sonra eşyaların hepsi bize düşecek ve ayrıca bir sürü değerli eşya verecekler. Çabuk buraya gel grup liderisin!" İkili heyecanla konuştu ve mesaj göndermek için sıraya girdi.

"Demek öyle!" Acemi Kavgacı şaşırtıcı şekilde anlıyordu. Ekipmanları duyduğu anda gözleri döndü. Hemen geri koştu. Mesajı gören diğer ikisi de heyecanla harekete geçti.

Kayıtsız kalan tek kişi Lord Grim idi. Üç büyük loncanın liderleri, onları gruba katmak için çeşitli koşullar sunuyordu. Sonunda sistem duyurusunu gördüklerinde alınlarına vurdular ve kafalarına dank etti. "Siktir, grup lideri o değil!"

Başka seçenek yoktu, hiç ortalıkta görünmeyen diğer beş oyuncuya yönelmeleri gerekti.

"Grup lideri nereye gitti?" Üç büyük lonca lideri, görüş alanında bile olmayan o oyuncularla konuşmaya başladı.

O sırada Lord Grim aniden konuştu. "Herkes dikkatli olsun."

"Ne?" Herkes afalladı.

Lord Grim, bir Çember Salıncağı kullandıktan ve Kanlı Silahçı'yı geriye attıktan sonra, Kanlı Silahçı'nın bedeni aniden bir kan rengi ışık tabakası yaydı.

"Siktir! Öfkelendi mi?" Üç büyük lonca liderinin her biri veterandı. Deneyimliydiler.

"Şaka mı yapıyorsun? Canı ne alemde!!" Alandaki yüzlerce oyuncu şoktaydı.

(ÇN: Şimdi canavara son vuruş yapan almış olacak. Az çok kimin alacağını biliyoruz ama arkasından neler yaşanacağı çok önemli olacak, başkasına saldırmanın serbest olduğu bir yerde acaba bizim gruptan kim ölecek merak konusu.)






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46882 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr