Büyüleyici bir ormanın içinde akan, sükûnet içerisinde ilerleyen bir nehir... Bu büyük ve büyüleyici ormanı tam ortadan bölüyordu. Doğu ve Batı olarak adlandırılmalarını sağlıyordu. Ormanın "Batı" tarafında, halkın daha çok olduğu tarafında, nehre doğru bir genç yaklaşıyordu. Uzun ve dağınık siyah saçları, kahverengi gözleri ve biraz sıska kalmış uzun boylu olan bu gencin elinde hiçbir şey yoktu. Yüzü ve üstü kirliydi fakat düz bir ifadeye sahipti, sadece nehre doğru yürüyordu...
Aradan çok geçmeden adımları onu nehrin yanına getirmişti. Genç, nehre vardığında başını eğerek suya baktı. Sudaki yansımasına baktığında vücudunu bir hüzün ve acıma kapladı... Kendi kendine acıyarak dizlerini aynı anda bükmüş ve dizleri üstüne çökmüştü. Kirlenmiş ellerini nehre daldırıp temizlemesinden sonra avuçlarına bir miktar su doldurdu, suyu yüzüne sertçe vurdu. Su yüzünü ıslatıp sertçe vurduğundan anlık kendini afallatırken ellerini geri suya daldırmış ve tekrardan bir avuç suyu yüzüne vurup ellerini yüzüne sürmüştü, yüzü de temizlendiğinde "Fena değil" denebilecek tipi ortaya çıkmıştı.
Tamamen temizlenmiş yüzünü sağ kolunu öne getirip koluna silmeye başladı. Koluna yüzünü sürdüğü sırada arkasındaki çalılardan bazı çatırdamalar ve yaprakların birbirine sürtüşmesinin çıkardığı sesler duymuştu. Bu onu duraksatmıştı, seslerin sebebini bilmeyerekten tereddütle kolunu geriye çekmiş ve yavaşça ayağa kalkarak vücudunu çalılara döndürmüştü.
"M-Merhaba?.. Kimsiniz?" Genç, titrek ama naifliğiyle kulağa güzel gelen sesiyle konuşmuştu.
Onun sorusuna gelen yanıt, seslerin yoğunlaşması ve artmasıydı. Bununla beraber Genç hızlıca yana doğru adımlayıp çalılara baka baka geri uzaklaşmaya başlamıştı, çok uzaklaşmadan önce kısıkça şu sesi duymuştu;
"Hrrr!"
Duyduğu kısık sesle beraber çalıların yapraklarının arasında bir çift mavi göz görmesiyle kendi, kahve rengi gözleri, fal taşı gibi büyümüş ve korkuyla dolmasıyla Genç hızlıca arkasını dönerek koşmaya başlamıştı. Koşarak tüm korkusuyla bağırdı.
"K-KU-KURTLAR!.. İMDAT!"
Gencin bağırışı, onun yapabileceği en yanlış hareketti aslında. Genç koşarken önündeki çalılar dahil dört bir yanındaki çalılardan aynı sesler yayılmaya başlamış ve birçok göz çalılarda görünüp sonraki saniyede kurtlar kendini göstermeye başlamıştı. Gümüş rengi tüylere sahip kurtlar etrafındaki çalılardan akın akın çıkıyor, onun etrafını sarıyordu.
Etrafının sarıldığını gördükçe gencin korkusu artıyordu, adımlarını durdurup soğuk soğuk ecel terleri dökerken korkudan titreyen gözlerle her bir tarafına bakmaya çalışıyordu. İşte, tam bu sırada iki kurt diğerlerinin arasından öne çıkmıştı. Diğerleri ortalama 1,50-1,60 boylarında kurtlar olsalar da öne çıkmış olanlardan biri 1,84 boyu olan gencimizi geçiyor ve 2,10 metre boya sahipken diğeri ise sürünün en küçüğü olup 1,30-1,35 boylarındaydı. Büyük olan kurt, küçük olanla bir süre bakışmıştı. Bakışmanın sonunda büyük olan olduğu yerde kalırken küçük kurt öne doğru salyalarını akıtarak adımlamaya başlamıştı. Sanki, önlerindeki av ona bırakılmıştı...
"Bir reşitlik törenine falan mı denk geldim?.. Ahh, lanet..." Şansına karşın genç içinden geçirmişti bu sırada.
Küçük kurt, yavaş yavaş gence doğru yaklaşırken bir anda hızlanmış ve koşmaya başlamıştı. Bununla beraber tüm sürü aynı anda uluyarak sanki yavruyu desteklemişlerdi.
"AUUUUUUUUUU!"
Kurtların uluyuşu genç üzerindeki baskıyı ve korkuyu arttırırken üzerine hızla gelen kurda baktı, salyalar akan ağzında yer alan sivri dişlerinin etine girdiğini hayal etti... Kurdun kendine biraz daha yaklaşmasına izin verip kendini hızla kenara doğru atmıştı. Genç, toprakta yuvarlanırken kurt ise havaya sıçrayıp boşluğu ısırmış şekilde geri yere inmişti. Genç kollarını hızlıca yere koyup kurda bakmasıyla apar topar ayağa kalkmış ve kurda dönmüştü. Kurt ise ona atılmak için ön ayaklarını eğerek pozisyon almasıyla tekrardan gence atılmıştı. Bununla beraber genç hızlıca ağaçlara doğru koşmaya ve koşarken ağaçlara göz gezdirmeye başlamıştı, yaşamak istiyorsa silaha ihtiyacı vardı... Gerçi, yaşasa bile sadece kısa süre yaşayabilecekti. Sürü, yavruya bir şey olursa muhtemelen onu parçalayacaktı.
Genç koşarken, sırtında bir nefes hissetti. Gözleri büyürken hızla kendini yere attı. Sırtında aniden yükselmiş bir acı ve yanma hissi... Yavru kurdun pençesi üstündeki paçavra kıyafetin sırt kısmını delerek etini kesmişti, genç acıyla gözleri dolarken sert bir nefes verip ellerinden destek alarak tekrar ayaklandı ve zaten yakınında olduğu ağaçlara doğru devam etmeden önce kurda baktı.
"Seni kurt kavurma yapacağım... Küçük piç!"
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..