Bölüm 185: Uçurumdan Düşmek

avatar
8952 26

True Martial World - Bölüm 185: Uçurumdan Düşmek


 

Çeviri: bebebiskuvisi

 

 

İllüzyon hâlâ sürüyor, Yi Yun ona yakalanmış gibi davranırken bir yandan da ilk tür bitkiyi yakalamanın bir yolunu düşünüyordu.

 

‘Kutsal Yaban’ kitabında yazılanlara göre, ilk tür bitkilerin çoğu toprağa veya suya dalma yeteneğine sahipti. Tıpkı insancıl ginseng meyvesi hakkında, “Suyla temas edince çözünür, toprakla temas edince derinlere dalar…” diye kaydedilmiş bazı kitaplarda olduğu gibi.

 

Böyle ilk tür bitkiler suyla temas hâlinde çözünür, toprakla temas hâlinde yerin derinliklerine dalardı. Bir kere kaçtıklarında onları bulmak imkansız olurdu!

 

Onları yakalamak için tek bir hızlı saldırı gerekliydi!

 

Dağın derinliklerine kaçarlarsa bir bilge bile onları yakalayamazdı.

 

Yi Yun ise, ilk türleri yakalama konusunda ne tecrübeye ne de yeterli hıza sahipti. Yakalamak için acele bir saldırı yaparsa başarısızlık kesin olurdu.

 

Bu ilk tür, Yi Yun’un onu görebildiğinden hâlâ habersizdi. Yi Yun Bin Ordu Kılıcı’nı çekip ona atılırsa daha ona ulaşmadan önce bitki saklanır ve bir daha asla bu kadar tedbirsiz davranmazdı.

 

Bu konuyu Kutsal Şehir’e rapor edip topu bilgelere mi atmalıydı?

 

Şüphesiz bu bilgiyi paylaşır ve bitki yakalanırsa ödüllendirilirdi. Ama onunla birlikte bir bilge geldiğinde bitki bilgenin varlığını fark edip kaçmayacak mıydı?

 

Ve öyle olursa yalancı çobanlıkla itham edilmez miydi?

 

Bilge, olağanüstü yöntemler kullanarak ilk türü yakalasa bile, ilk türün yerini nasıl bulduğunu nasıl açıklayacaktı?

 

Kolayca şüpheleri üstüne çekebilirdi.

 

Biraz düşündükten sonra, her şeyini tek bir teşebbüse yatırması gerekse de bunu kendisi yapmaya karar verdi!

 

Ama...Bugün değil!

 

Hazırlıkları yetersizdi neticede!

 

Düşüncesizce bir adım atmak düşmanı kaçırabilirdi.

 

İlk tür kaçarsa onu bir daha bulabilmesinin bir yolu yoktu. Gerçi Yi Yun onun yerini bulabileceği konusunda kendine güveniyordu; bu güven de Yang Kan Çiçeği’nin çözünme veya yerin dibine kaçma yeteneğinin olmamasından dolayıydı.

 

Yang Kan Çiçeği’ni bulmak, ilk türü de bulmak anlamına geliyordu.

 

Yi Yun, ilk türün Yang Kan Çiçeği’nin yakınlarına saklandığına ve kendisine ait olanı koruduğuna inanıyordu.

 

“İlk türün gizlenme yeteneği kesinlikle çok iyi. Daha önce ruhani enerjimle Mor Kristal’i eşleştirdiğimde sadece Yang Kan Çiçeği’ni görebildim, onu gözden kaçırdım. Çok uzakta olmasına imkan yoktu ama yine de göremedim. Acaba onu sadece sihrini kullandığı zaman mı bulabilirim?”

 

Tamamen rastlantı sonucu bir ilk tür bulduğu için kendini çok şanslı hissetti.

 

Ama aynı zamanda yetişimini arttırması gerektiğini düşündü, anca öyle ruhani enerjisini arttırabilirdi. Yeterli ruhani enerji seviyesine ulaşmadığı sürece ilkel bitkileri de, ölümsüz bitkileri de, ilk türden bitkileri de bulamazdı.

 

İllüzyonun içindeki gelgit dalgalarına benzeyen birbiri ardına gelen ceset dalgalarının onu uçurumun bir köşesine doğru ilerlemeye zorladığını fark etti.

 

Bulunduğu yer dümdüz bir alana sahip ıssız bir mezarlık gibi görünüyordu ama Yi Yun arkasında bir uçurum olduğunu biliyordu.

 

Bir adım daha geri çekilirse uçurumdan düşecekti.

 

Otuz metre çok yüksek olmasa da illüzyonun içindeki biri bu durumu fark edemez ve tedbir alamazdı.

 

Yi Yun uçurumdan baş üstü düşecek olsaydı, giydiği Akan Cıva Elbisesi’nin tüm ağırlığı kafasına ve boynuna binecekti. Bu olursa ciddi bir şekilde yaralanırdı ve hatta boyun kırılmasından ölebilirdi bile!

 

Bunu düşündüğünde bu ilk türü yakalama arzusu güçlendi.

 

İlk tür bitki öldürme yeteneğine sahip olmasa da büyüsünü kullanarak karşısındakinin ölümüne sebep olabilirdi.

 

Yi Yun’un geri çekilecek yeri yoktu. Akan Cıva Elbisesi’nin ağırlığını en aza indirdi ve kayıyormuş numarası yaparak ve bir çığlık atarak uçurumdan düştü!

 

Havadayken şaşırmış ve korkmuş gibi davranıyordu ama gizlice dengesini kaybetmemeye çalışıyordu.

 

“Boom!”

 

Yi Yun sırt üstü yere çarptı ve çarpmanın etkisiyle kayalar etrafa fırladı!

 

Akan Cıva Elbisesi asgari düzeyde olsa bile otuz metreden düşmenin etkisi hâlâ muazzamdı.

 

Yi Yun yere serildi. Büyük bir krater oluşturmuştu. Aslında yere ulaşmadan önce düşüşünü hafifletmek için bedenine Yer ve Gök Yuan Qi’si toplamıştı. Ama yine de bedeninin her tarafı ağrıyordu.

 

Yaralanmamış olsa da ölmüş gibi davranıyordu. Ama bir yandan da Mor Kristal’in sağladığı görüş ile sessizce uçurumun tepesindeki ilk türü gözlemliyordu.

 

Yi Yun bitkiden yayılan hafif bir küçümseme duygusu hissetti.

 

“İlk tür, şu piç…”

 

İlk türe bu yaptığının bedelini ödeteceğine dair yeminler etti.

 

Çok geçmeden ilk tür, Yi Yun’a olan ilgisini kaybetti ve tasasız bir şekilde oradan ayrıldı.

 

Aslında ilk tür için Yi Yun bir karıncadan farksızdı. Başını çevirip bakmasına bile değmezdi.

 

Bu ilk tür bir ruh oluşturduğundan beri binlerce yıldır Kutsal Şehir’in bitki dağında büyümekteydi.

 

Onun gözünde tüm yetişimciler karıncalar gibi önemsiz hayvanlardı ve onlara olan davranışları da öyleydi.

 

Hem genç hem de güçsüzdüler, üstelik aptallıkları bitki dağından bile büyüktü. Bitki topladıklarını söylüyorlardı ama etrafta rastgele dolaşan aptal sinekler gibiydiler. Burunlarının dibinde o kadar bitki varken onları göremiyorlardı.

 

Bu ilk tür, her ne kadar bu yetişimcilere musallat olup biraz eğlenmek istese de Kutsal Şehir’de bilgeler olduğunu biliyordu. Yetişimcileri maskara yaparken yanlışlıkla birkaçını öldürürse, Kutsal Şehir’in bilgeleri alarma geçerdi.

 

Ve bu gerçekleşirse, rahat rahat takıldığı günleri son bulurdu.

 

Bu bilgelerin hedefi olursa, her zaman tetikte olmak, yeraltında saklanmak ve dışarıdaki faydalardan mahrum olmak zorunda kalırdı.

 

Birçok bilgenin varlıklarını saklama yeteneğinin olduğu bilinmeliydi. İlk tür bitki ne kadar dikkatli olursa olsun veya duyuları ne kadar keskin olursa olsun bilgeler, bitkiye hissettirmeden yaklaşabilirdi. Bu bir kez olduğunda da her şey biterdi.

 

Yi Yun uçurumun dibinde bir saat yattıktan sonra kalktı.

 

Uçurumun yerini ezberledi. Mor Kristal’in verdiği görüşle baktığında Yang Kan Çiçeği’nin henüz oradan ayrılmamış olduğunu gördü. O kadar büyük bir olay yaşamışken birkaç gün boyunca yer altında kalacak, Yang Qi özümsemek için yeryüzüne çıkmayacaktı.

 

Yang Kan Çiçeği etrafta olduğu sürece de Yi Yun’un fırsatı olacaktı.

 

Yi Yun uçuruma tırmanmak yerine ters yöne doğru ilerledi. Erkenden bitki dağından ayrılmadan önce birkaç bitki toplayıp sepetine attı.

 

Bitkileri teslim etmeye gittiğinde, Zhao Qingcheng ile arkadaşlarının da orada olduğunu gördü.

 

Zhao Qingcheng, Yi Yun’u gördüğünde utangaç bir gülümseme sergiledi. Geçen gün Yi Yun’dan borç aldığından dolayı ne zaman Yi Yun’u görse yüzü kızarıyordu. Görünüşe göre bundan dolayı hâlâ utanıyordu.

 

“Qingcheng Abla, merhaba!” diyerek selamladı Yi Yun.

 

Yi Yun’un bugünkü hasadı sadece yüz ejder runuydu.

 

Wang bitkileri tarttıktan sonra Yi Yun’a şaşkın bir ifadeyle baktı. Ama çok da şaşırmamıştı. Bir uzman bile ara sıra kötü günler geçirebilirdi. Ara sıra daha az bitki toplaması normaldi. Ama Yi Yun böyle aksaklıklar yaşarsa Zhong Yi’nin rekorunu kırma şansı olmazdı.

 

“Wang Abla, ilk türden bitkileri tanıtan bir kitap var mı?” Bitkileri teslim ettikten sonra kısık bir sesle sordu. ‘Kutsal Yaban’ kitabı acemiler içindi.

 

Kutsal Şehir’in acemileri ilk türden bitkilere rastlama şansına sahip olmadığından ‘Kutsal Yaban’ kitabında sadece temel bitkiler hakkında bilgiler vardı, ki bu yüzden de Yi Yun’un rastladığı ilk tür hakkında hiçbir bilgisi yoktu.

 

Bu bilgisizlik, Yi Yun’un o bitkiyi yakalama planlarının önündeki en büyük engeldi.

 

Bu soruyu duyan Wang iç çekti. Görünüşe göre Yi Yun hâlâ hayallerinden vazgeçmemişti.

 

Zhong Yi bile ilk tür bitkiyi yakalamayı başaramamıştı! Bilgeler bile onlardan birini yakalamak için plan program yapmak zorundaydı. Sadece şansları varsa yakalayabilirlerdi. Yi Yun gibi bir çocuk için onlardan birini yakalamak nasıl mümkün olabilirdi ki?

 

Yi Yun geçen birkaç günde keskin gözlem gücünü kanıtlamış olmasaydı, Wang ona küfrederdi. Küfür etmemeyi tercih etmiş olsa bile sesi küfür ediyormuş gibi çıkıyordu.

 

“Evlat, biraz bitki toplama yeteneğin var, gözlerin de biraz iyi diye mükemmel olduğunu falan mı sanıyorsun? İlk tür mü? Onlar için yedi sekiz yıl daha bekle! Bir bok bilmiyorsun, bari konuşma!”

 

“Oh...Sadece okumak istiyorum.” dedi Yi Yun.

 

“Okuyup ne yapacaksın? ‘Kutsal Yaban’ kitabı senin için yeterli! Önce orada yazılanları öğren!”

 

Wang her zamanki gibi huysuzdu.

 

Yi Yun burnuna dokundu ve ısrar etmekten vazgeçti. Wang onu yutabileceğinden büyük lokmaya göz dikmekle suçlarken tekrar soramazdı. Bunu sormak, kavga çıkarmak için ‘Ne bakıyorsun lan?’ demekle aynı şeydi!

 

“Küçük Kardeş Yi Yun, ilk türler ile ilgili kitaplar mı bulmak istiyorsun?” O sırada Zhao Qingcheng, Yi Yun’un kulağına sesini iletti.

 

“Evet, bu konuda bir şeyler biliyor musun?” Yi Yun hoş bir şaşkınlık içindeydi.

 

“Evet...Tai Ah Kutsal Şehri’nde bir kütüphane var, bilmiyor musun? Kütüphane de çeşitli şeyler hakkında bilgiler ve yetişim teknikleri kılavuzları falan da var. Kütüphane pek çok kısımdan oluşuyor. Girmesi en zor kısım, değerli yetişim yeteneklerinin bulunduğu kısım!”

 

“Ama ilk tür bitkilerle ilgili bilgiler okumak istiyorsan, onlar orta seviyeli kısımlarda olmalı. Kitabı ödünç almak için küçük bir miktar ejder runu ödemelisin sadece.”

 

“Ha, anladım. Teşekkür ederim Qingcheng Abla.” Yi Yun minnettarlığını ifade etti. Onun için en uygun yer kütüphaneydi. Bu konuyu başkalarıyla konuşmak onu biraz zora sokabilirdi.

 

“Küçük Kardeş Yi Yun, başının etini yemek istemem ama neden ilk tür bitkileri soruyorsun? İlk tür bir bitki görmüş olamazsın, değil mi? Onlarla karşılaşmak kolay değil.” Zhao Qingcheng, Yi Yun’un ilk türleri küçümsemesinden ve kendini tehlikeli bir duruma sokmasından korkuyordu. Kitapları okuduktan sonra, Yi Yun bir heyecanla ve aceleyle ilk tür bitkileri aramaya çıkabilirdi. Bu da büyük bir zaman kaybı olurdu.

 

On iki ya da on üç yaşında olanların çoğu, özellikle de başarı kaydetmiş olanlar kendilerini dünyanın merkezinde sanıyordu. Kendilerini dev aynasında görüyor, diğerlerinden farklı olduklarını düşünüyor ve bir şeyler başarmak konusunda kendilerine haddinden fazla güveniyorlardı.

 

Ama gerçeklik acımasızdı. Böyle düşüncelere sahip olanlar, sefilce başarısız olma eğiliminde olurdu.

 

“Endişelenme. Endişeni çok iyi anlıyorum. Ben sadece merak ediyorum ve daha çok şey bilmek istiyorum.” Yi Yun, Zhao Qingcheng’in bu uyarıları iyi niyetle yaptığını biliyordu. Hatta ağzı bozuk Wang kadını bile şefkat göstermek için öyle davranmış olabilirdi.

 

Ç.N.: Yi Yun 0 - 1 İlk Tür Bitki :D  Umarım kaliteli bir rövanş izleriz. Otlar tarafından yerden yere vurulan, dalga geçilen bir ana karakterimiz var :D

 

 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44344 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr