28-Anne, Baba Kardeş İstiyorum

avatar
529 2

Varoluşun Ötesinde - 28-Anne, Baba Kardeş İstiyorum


Esen akşam rüzgarında ulu meşe ağacının dalları bir bir sallanırken kalan son yaprakları da yavaşça dökülüyordu.


Bu sırada ağacın altında iki kişi yükselmekte olan ayı izliyorlardı, bedenlerinde ki yorgunluk son noktaya ulaşana kadar hiç durmadan birbirlerine vurmaya devam eden bu ikili sonucun da ise hareket dahi edemeyecek bir halde yerde yatıyorlardı.


"Hey Ovour canın çok acıyor mu?" Zorlukla oturur pozisyona gelirken söylendi.


"Hhahaha benim canım senin ki kadar yanmıyor, sonuçta suratında ki izlerden bile beli oluyor halin."


Teno uzun bir uğraşın sonucunda Başlangıç Alemi 1.Seviyeye ulaşmıştı, önce ki antrenmanlarda Ovour'a vuracak gücü yoktu ama şimdi varabilmişti.


Ve Ovour'da belli etmese de canı fazlasıyla yanıyordu.


Ovour'da acılarına rağmen ayağa kalkmayı başardı ama dik durma için henüz erkendi. "Teno benim artık gitmem gerek, annem akşam yemeğini hazırlamaya başlamıştır. Geç kalırsam başımın etini yer." Dedi alaylı bir sesle.


"Tamam sen git, ben biraz daha oturacağım."


Ovour Teno'ya kısa bir konuşmanın ardında yönünü evine çevirdi. Bu sırada Carol akşam yemeğini hazırlamış ve masayı kurmakla ilgileniyordu.


"Şunu da koyarsam masa tamamen hazır olacaktır." Yemek işini hallettikten sonra bahçede antrenman yapan Lunel'i çağırmak için mutfak penceresine yaklaştı.


"Hey Lunel yemek hazır, temizlen ve gel hayatım." Dedikten sonra masaya oturup bekledi.


Kısa bir süre sonra ise Lunel terli kıyafetlerini değiştirmişti, mutfağa gelip eşine küçük bir öpücük verdikten sonra masaya oturdu. "Görüyorum ki yine masayı donatmışsın tatlım." Gözleri masada geziniyordu.


"Tabi ki de Lunel, benden daha azını bekleyemezsin." Dedi, her zaman yemek yapmada başarılı olmuştur ve eşinden iltifat alıca da çocuk gibi gururlanır.


"Ama görüyorum ki masada önemli bir şey eksik gibi."


"Ovour köşkün bahçesinde Teno'yla birlikte antrenman yapıyordu, muhtemelen geç gelir. Ayrıca ne söyledin de onları böyle ateşledin?" Gözlerin de merak duygusu belirmişti.


Lunel bir an sabah ki konuşmayı hatırladı ve, "Tatlım sadece 1 ay sonra genç nesil için yapılacak olan turnuvadan bahsettim ve başka bir şey söylemedim." Eğer akademi olayından veya daha fazlasından bahsederse Carol'dan çekeceğim var diye düşündü.


Lunel ve Carol akşam yemeğine başlamış ve bazı ufak konular üzerinden sohbet ederken sonunda Ovour eve ulaşabilmişti ve kapıdan girince ise annesinin sesi kulaklarına geldi.


"Ovour temizlen ve masaya gel." Diye mutfaktan seslendi.


Ovou ise geri cevap vermeden odasına çıkıp üzerini değiştirirdi ardından mutfağa gelip masaya oturdu.


Söze ilk giren Caro oldu, "Köşkün karşısından geçerken Teno'yla seni gördüm ve köşkte bile antrenman yapmanızın sebebi 2 ay sonra ki turnuva mı?" Dedi sakin bir sesle.


Ovour ilk başta annesinin sözü bitince ardından alacağı ceza geleceğini düşünürken annesi farklı bir soru sormuştu, ama çok üstelemeden hemen cevap verdi. Yoksa ceza alabileceği hala aklındaydı. "Evet anne sabah babam söyledi ve akad..."


"Öhö! öhö! öhö!"

Carol birden öksürmeye başlayan eşine baktı ve, "İyi misin hayatım, biraz su getireyim sana" Diyerek masadan kalkıp tezgaha ilerledi.


Carol masadan kalkınca Lunel bakışlarını oğluna kitledi ve, "Annene akademiden ve ya başka şeylerden bahsetme, sorarsa da kendimi denemek için katılıyorum de."


Ovour nedenini anlamsa da kafa salladı, ardından Carol elindeki suyu eşine uzattı. Devamında ise Ovour zihninde ailesine bahsedeceği konuyu düşünürken olaysız bir şekilde yemeği yediler. Sonra ise Lunel ve Ovour oturma odasına geçtiler.


"Baba neden mutfakta anneme akademiden bahsetmeme izin vermedin." Diye sordu.


Lunel ise, "Şöyle ki evlat eğer annene bu konudan bahsedersen seni turnuva günü eve kitler, beni ise ne yapar bilmiyorum gerçi ama sonum iyi olamaz. Bu yüzden bu konu ikimizin arasında kalacak." Dedi.


Ovour ise babasının bu kadar güce sahipken neden annesinden bu kadar korktuğunu veya çekindiğini anlamıyordu, ama çok ta üstelemeden merak ettiği diğer soruları sormaya başladı.


Ve ardından masayı toplayan ve bulaşığı yıkayan Carol elinde iki tabak kuru yemişle birlikte oturma odasına geçidi.


"Ne konuşuyorsunuz öyle fısır fısır hıh?" Diye sorduğunda Ovour ve Lunel Carol'un geldiğini bile fark etmemiştiler.


Lunel hızlıca eşine bir cevap vermek için hazırlandı ve, "Tatlım gençken yaşadığım maceraları anlatmıyordum da." Diyerek gülümsedi.


Caro ise biraz şüphelenmişti, bunu Lunel ve Ovour'da fark etmişti, ikisi de aynı anda yutkunduktan sonra, Carol sertçe elinde ki tabakları masaya koydu ve birden Lunel'in ayağına bastı. "Sanırım gençken yaşadığın o maceralar sırasında yanında başka bir kız olduğu için mi sezince Ovour'a anlatıyordun?" Sesinin tonu nedensiz bir kıskançlıktan dolayı biraz yüksek çıkmıştı.


Bu durumda Ovour rahatlarken, Lunel ise eşine kendini ispat etmek için anlamsız bir telaş içine girmişti. Babasının bu hallerini gören Ovour ise, "Sanırım gerçekten aşık olunca insanın birkaç tahtası eksiliyor anlaşılan." Diye bir düşünce aklında yer etmişti.


Anne ve Babasının anlamsız tartışmasına şahit olurken o masadaki kuru yemişleri yemekle ilgileniyordu. Ve tüm bu zaman zarfı içinde Ovour, babasının annesine karşı sarf ettiği birkaç güzel söz karşısında annesinin nasıl yumuşadığını fark etmiş.


Ve sanki bu olay hiç yaşanmamış gibi beraber çıktıkları maceraları Ovour'a anlatıyorlardı. O ise sessizce dinlemekle yetiniyordu çünkü birazdan söyleyeceği şeye kendini hazırlıyordu.


Lunel ve Carol bir maceradan diğer maceraya atlarken Ovour ise birden, "Anne, baba ben bir kardeş istiyorum." Diye konuşmanın arasına daldı.


Kısa süreli bir şok yaşayan Lunel ve Carol sesiz kaldılar, bu sessizliği bozan Ovour ise devam etti.


"Dün akşam babamla ailemiz ve klanımız hakkında konuşmuştuk ve ben fark ettim ki sizden başka kimsem yok. Babam klan bir ailedir dese de ben anlamıyorum." Biraz sustuktan sonra devam etti.


"Babam tek çocukmuş ve ailesini hiç tanıyamadım, büyük annem babam küçükken ölmüş. Dün ise büyük babamın bir avcı olduğunu öğrendim ama o da ölmüş. Annemin ailesi ise ben doğduktan hemen sonra ölmüş, bir de dayım varmış fakat o da zehirli bitkiler üzerinde araştırma yaparken zehirlenerek ölmüş. Benim soyadımı taşıyan binlerce insan olsa bile birazının gözümde bir değeri var, geri kalan herkes benim için yabancı." Diyerek sözünü bitirdi.


Tüm konuşma boyunca ne Lunel ne de Carol araya girmişti. Konuşma bittiğinde ise yaşlı gözleri ile oğluna sarılan Carol oğluna diyecek bir şey bulamıyordu. Çünkü Carol'un da oğlu ve eşinden başka kimsesi yoktu.


Carol bir süre sonra göz yaşlarını silip, "Aslında sana daha önce söylemeliydik ama uygun anı bir türlü bulamadık."


Annesinin dediğinden bir şey anlamayan Ovour, "Neyi söylemeliydiniz de uygun anı bulamadınız ki?"


Carol yaşlı gözlerine rağmen gülümseyerek, "Ben hamileyim, yakında abi olacaksın." Dedi.


Annesinin sözlerinden sonra Ovour'un içini bir mutluluk hissi kapladı ve bu mutluluk yüzünde belli oluyordu. O kardeş istemişti ama bu kadar erken kavuşacağını hiç düşünmemişti.


Tüm konuşma boyunca sesiz kalan Lunel, "Artık ailemiz daha da büyüyor ve annen haklıysa bir erkek kardeşin olacak." Dedi samimi bir ses tonunda.


Carol ise hızlıca Lunel'e dönüp, "Ne yani Lunel benim annelik hislerime güvenmiyor musun?" Diye karşılık verdi.


Lunel ise, "Tatlım anneliğine bir sözüm yok ama erkek dersin, kız çıkar. Tek dersin ikiz hatta üçüz doğar, bu tanrının bileceği iş yani."


"Hımpf!!! Sen öyle san, bak görürsün erkek olacak. Ayrıca tek çocuk olarak doğacak."


"Tamam tamam zaten şikayetim yok, ne gelirse kabulüm ben."


"Şimdide dilenci ayaklarına yatıyorsun, sen kesin çocuğu istemiyorsun. İlk söylediğimde de böyleydin zaten." Diyerek tekrar ağlamaya başladı.


"Ama tatlım sende nereden nereye yani, hem açıklamıştım, beni affetmiştin. Odamıza çıktık hatta unuttun mu?" Açıkçası Caro'un bu haline bir anlam veremiyordu.


Ovour anne ve babasının atışmasını büyük bir mutlulukla izliyor, aynı zamanda da bir kardeşi olacağının heyecanını yaşıyordu.


Tüm bu olaylardan uzakta, İmparatorluğun kuzeyinde yer alan Heizering Krallığında ise kış ayının ilk karı yağmaktaydı.


Bu sırada krallığa ait büyük bir konvoyun ilerlediği bir at arabasında 11 - 12 yaşlarında bir kız çocuğu camdan yağmakta olan karı izliyordu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46886 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr