Sevron'un açıklamasından sonra binlerce kişilik seyirci gurubunun coşkulu sesleri ve alkışları arenanın çok ötesinden duyulacak seviyeye çıkmıştı, bu esnada ise arenanın altından çıkan yarışmacıların heyecanı da artarken herkes desteklediği kişiye tezahüratlar yapıyorlardı.
Kısa bir süre içerisinde tüm katılımcılar sahaya çıkmış ve dağınık bir şekilde olacakları bekliyorlardı.
Sevron seyircilere baktıktan sonra, "Pekala pekala bu kadar tezahürat ve alkış yeter." Demesinin hemen ardından sesler yavaşça kesildi ve gözlerini sahaya çevirdikten sonra ise;
"Binlerce yıl önce patlak veren savaş tüm insanları etkisi altına alarak milyarlarca canlının yaşamına son verdi, bu savaşın ne kadar sürdüğü bilinmese de tam bu gün ayakta kalan imparatorlar bu savaşa son verdiler.
İste ogün yeni bir çağın ve takvimin başlangıcı oldu, bizler ise barışın ardından kurulan ilk kuşağın nesilleri olarak savaştık atalarımızdan kalan barışın devamı için imparatorluk ve siz gençlerimiz için.
Şimdi ise siz gençler geçmişte yaşanan savaşların ve şimdiki barışın temsili olan bir kuşağın sonu ve aynı zamanda yeni bir barış kuşağını oluşturacak ve koruyacak olan ikinci kuşağın ilk genç nesillersiniz, artık bu sorumluluk siz ve sizin kuşağınızdadır."
Bu konuşmanın ardından ilk kuşağın nesilleri olan yaşlılar kaybettikleri aileleri, dostları ve yoldaşları için hüzün, bu gün için gurur ve kendilerine emanet edilen sorumluluğu gençlere teslim ettikleri için mutluydular.
Gençler ise üzerilerine binen sorumluluğun bilinciyle göğüslerini kaldırarak dik duruşlarını sergilediler.
Sevron yerine dönerken mavi ve kırmızı cüppe giyen iki adam sahada ki gençlerin karşısında durdu ardından ise, "Ben Rink bu turnuvanın sorumlusu ve yardımcı hakemi alarak turnuvanın başladığını ilan ediyorum." Ve tüm gözler seyirciler ve misafirlerin tam orta noktasında duran mavi saçları ve sarı cüppesiyle Rink'e dönmüştü.
Rink birkaç nefes sonra, "Turnuvaya katılan gençlerin sayısı fazla olduğu için ufak bir düzenleme yaptık, sahada gördüğünüz görevlilerin her birinde 58 tane kırmızı ve mavi rozet olmak üzere toplam 116 rozet bulunmaktadır. Siz gençler ise kırmızı veya mavi rozetlerden birini alıp kırmızılar sağda, maviler ise solda toplanacak ve ardından birbirinizin rozetlerini kapmaya çalışacaksınız." Mavi ve kırmızı rozeti kaldırarak.
"Bu turu geçmek için elinizde 2 renk rozet olsa yeter ama isterseniz daha fazlasını da toplaya bilirsiniz, bir tütsü vaktiniz var ve bu zaman dolana kadar rozetlerini kaybetmiş kişiler de tekrar rozet toplaya bilir. Şimdi rozetleri alın ve ayrılın."
Sahada ki gençler rozetlere doğru ilerlerken Ovour ve Teno ise bir karar vermeye çalışıyorlardı.
"Bence en iyisi farklı renkleri almamız." Ovour önerisini sürmüştü.
Teno ise, "Dediğin gibi olsun, ben mavi rozet alacağım." Dedikten sonra kalabalığa karıştı, Ovour ise çoktan kırmızı rozet için sıraya girmişti.
10 dakika içerisinde rozetler dağıtılmış ve gençler yerlerini almıştı, Rink ise "Son olarak birbirinizi sakat bırakacak hareketler ve benzeri şeyler yasaktır, bunun haricinde dur denildiği anda birbiriyle savaşan ve benzeri durumlar da yasak."
Ve ardından tüm arenayı etkisi altına alan Sevron, "BAŞLAYIN!!!" Diye gürledi.
Birkaç saniyelik sessizliğin ardından izleyenler çılgınlar gibi tezahürat yaparken savaş nidalarıyla birbirine giren gençlerin sesiyle arena dolmuştu, hemen ardından ise sahadan toz bulutuna karışık acı dolu sesler, kırılan kemik ve çarpışan soğuk metal silahların sesleri yükseliyordu.
Bu sırada dış klanın yaşlılarının, birkaç kıdemlinin ve Sevron'un bulunduğu özel bir odada yaşlılar gözlerine kestirdiği çocukları kıdemlilere not aldırıyor ve onlar hakkında yorumlarda bulunuyorlardı.
"Şansımız oldukça iyi efendim" Bu konuşan kişi henüz 23 yaşına basmış olan Sevron'un en sevdiği torunu Pohpe'idi, kendisi oldukça güzel bir kadın olmasıyla birlikte yetenekleriyle herkesi etkilemeyi başarmış bu sayede dış klanda söz sahibi olmuştu.
"Öyle gözüküyor, bu seneki taze kan hasatı klanımıza büyük bir gurur getirdi." Sevron gözlerini en güvendiği adama yani yardımcısına bakarak söylemişti.
Bu genç adam ise dış klanın yardımcı lideri olan Lavrey'di. "Ben sadece görevimi yaptım efendim."
"Yinede 9 yıl önceki jenerasyon ekimi görevini sana vermiştik ve yaptığın plan sonucu evlilik oranları arttı, ince hesapların sayesinde ise daha fazla aileye doğum öncesi besin hapı dağıtabildik, bununla gurur duymalısın sonuçta bu kadar güçlü bir nesli sana borçluyuz."
Sevron ve Lavrey kısa bir söz alış verişinden sonra sahaya döndüler, Pohpe ise sevdiği adamın başarısından mutluluk ve gurur duyuyordu.
9 yıl önceki görev ise ne zaman başladığı bilinmeyen ama küçük veya da büyük klanlar için bile fark etmezsiniz her 50 yılda bir yapılan bir gelenek haline gelmişti ve bu olaya ise jenerasyon ekimi denmiştir. Zamanla gelişen bu olay şimdilerde kuşağın devamı için büyük bir rol oynuyordu.
İmparatorlar takvimi oluşturulduktan. sonra her 1000 yıl bir kuşak anlamına getirilmiş ve bu kuşak içinde ki her 50 yıl ise bir jenerasyon haline gelmişti.
Bu ilk 1000 yıl içinde doğan ve gelişim yolunda yürüyen herkes bu kuşağın bir parçası haline getirilmiş ve kuşağın devamını sürdürebilmek için ise her 50 yılda bir bu süreç gerçekleştirilmişti.
Bu sürece ise jenerasyon ekimi denmişti, yani kısaca çocuk yapmaktı.
Bu yüzden son jenerasyon bitimine 1 yıl kala jenerasyon geçişi için evlilik oranı artar klan, tarikat ve buna benzeri güç odaklı yapılarda birkaç ay boyunca birçok faaliyet durur ve evli çiftler 1 ila 2 ay arası çocuk yapmak için birlikte olurlardı ve doğan çocuklarda yaşlarına göre 5 gruba ayrılırdı.
Bu guruplarda ise 1 aylık ile 9 yaş arası çocuklar 1.nesil, 10 ile 20 yaş arası 2.nesil şeklinde yaş ilerledikçe devam ederdi.
Ve 50 yaşına geldiklerin de ise jenerasyondan çıkıp sadece bulundukları kuşağın bir parçası haline gelirlerdi. Bunun sebebi ise yaş ilerledikçe potansiyelin azalması şeklinde görülürdü.
Şu anki dış kılanın lideri Sevron 1. kuşağın 921. jenerasyonun aitti.
Ovour ise 1. kuşağın son jenerasyon geçiş döneminde ki jenerasyon ekiminde anne rahmine düştüğü için doğrudan 2. kuşağın 1.jenerasyonun 1.nesline ait olmuştu.
Bu konulardan uzak olan Ovour ise göğüsüne taktığı kırmızı rozeti korumakla meşguldü ama rakibi olan mızrak kullanan uzun boylu çocuk ona nefes alacak süre bile tanımıyordu.
'Bu böyle giderse kaybedeceğim.'
Sürekli olarak kısa kılıcıyla savunmada kalan Ovour ani bir hareketle kılıcını mızrağa doğru savurup babasından öğrendiği bir taktiği uygulamaya başladı, mızrağa yakın durarak kılıcını mızrağın yüzeyinde kaydırdı ve rakibin ellerine saldırdı.
Rakibinin yüzünde ki zafer ifadesi yavaşça kaybolurken yerini tedirginlik aldı ve mızrağı çekmeye çalıştı ama Ovour buna izin vermeyerek birden kılıcı rakibinin boğazına doğru savurdu.
Rakibi ise korkuya kapılarak mızrağı bırakıp geri çekilmesi ile Ovour'un göğüsüne attığı tekmeyle yere düştü.
Hızlıca mavi rozeti kaptıktan sonra sahanın dış kısmına ilerleyerek olası tehlike risklerini azaltmak için yola koyuldu ama arkasını döndüğü anda içini saran tehlike hissiyle birden eğilmesiyle üstünden geçen okun etkisinde kalmıştı.
Oku atan kapüşonlu kız ise ıskalamanın verdiği öfkeyle Ovour'un üzerine atıldı, "Üçüncü kırmızı rozetim geliyorum."
Üzerine gelen kızı gören Ovour yerde dönerek uzaklaştı ve ardından kılıcıyla saldırıya geçti, hançerin ve kılıcın buluşmasıyla geri itilen Ovour daha temkinli davranmaya başladı ama o saldırıya geçmeden kapüşonlu kıza arkadan saldıran başka bir kız onun dikkatini dağıttı, bu fırsattan yararlanan Ovour ise kendini sahanın kenarına attı ve duvara yaslanarak soluklanmaya başladı.
Karşısında birbirini kırıp geçiren gençleri görünce içinde yaşadığı şaşkınlığı, heyecanı ve adrenalin sayesinde savaşma isteği artıyordu, ama o bir savaş dahisi veya da aptal değildi arenanın tam ortasında ki çarpışmalarda ani hareketler, nereden geleceği belli olmayan saldırılar ve bunun gibi birçok durum mevcuttu.
Ovour ise kendini sağlama aldıktan sonra gözüne kestirdiği rakibe doğru hücum tekniğini kullanarak saldırdı ve kılıcın kazasıyla rakibinin ensesine vurarak bayıltıp rozetini aldı. "Bu epey kolay oldu." Diye düşünmeden edemedi.
Saldırılarını sıklaştıran Ovour bazen rakibini gafil avlarken bazende birbirleriyle savaşan ve savaştan sonra yaralanan kişiye saldırıyordu.
Bu taktik ise bizzat bir askerin yazdığı ve muharebe sahasında nasıl hayatta kalacağın ile ilgili bir kitaptan hatırlamıştı.
Bu durumu sürdürürken bazen yere düşen rozetlere gözü takılıyordu ama tehlikeli olduğu için ana planına uygun davranıyordu.
Gözle, görünme ve saldır.
Sahada ki sesler zamanla azalırken yerde yatan gençlerin sayısı giderek artıyordu, şu ana kadar Ovour 6 mavi rozet toplamayı başarmıştı ama bunun sonucunda kırık bir burun bedeninin farklı yerlerinde kesikler ve darbelere bağlı olan ezik ile morarıklar oluşmuştu.
"Şu anki halimi annem görse ne düşünürdü acaba." Diye söylendiği sırada çevresinden gelebilecek saldırıya hazırlıklı durumdaydı.
Göğsünde takılı olan 6 mavi rozet ona saldırmak isteyenleri ikilemde bıraksa da rozetini kaybetmiş olan mavi takım için ise büyük bir hedef haline gelmişti.
Bu sırada yardımcı hakem Rink göz ucuyla sol tarafta yanan tütsüye baktı, son yeşil rengini de kaybedince tamamen kül haline gelmiş ve esen soğuk rüzgarla birlikte gökyüzüne doğru yükseldi.
Hemen ardından yükselen bir ses, "Turnuvanın ilk turu bitmiştir, şu andan itibaren hareket eden herkes elenecektir."
Rink'in konuşmasının ardından heyecan, coşku, hüzün ve acı dolu sesler tekrardan arenayı sarmıştı, görevliler hemen sahaya inip durumu kontrol altına alınırken yaralılar ise sedyelerle şifacıların bulunduğu revirlere taşınıyordu.
Görevliler mavi ve kırmızı iki veya da daha fazla rozete sahip olan kişileri tespit edip isimlerini yazıp bekleme bölümüne gönderiliyordu, aynı şekilde Ovour'a yaklaşan görevli;
"Adın?"
"Ovour Royng."
Görevli Ovour'un göğüsünü işaret ederek, "6 rozete sahipsin doğrumu?" Tedbir amaçlı sormuştu.
Ovour'da kısaca, "Evet efendim." Diye söyledi
Görevli elinde ki kağıtta birkaç şey yazdıktan sonra, "Pekala dinlenme odasına gidebilirsin." Dedi.
Görevli diğer gençlere ilerlerken Ovour ise sahadan yavaşça ayrıldı.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..