Güneşin kaybolmasına birkaç saat kalmışken Royng Klanının güney taraflarında yer alan bir evde etrafı çiçekler, hayvan kürkleri ve birkaç silahla kaplı odasında yatan Ashley turnuvanın bitiminden sonra hızlıca evine gelip kendini banyoya atmıştı.

Andrev'de onda ki farklılığı hissetse de üzerine gitmenin onu daha hırçın yapacağını düşündüğü için hiç uğraşmak istemedi ve onu kendi haline bırakarak tekrar meydana döndü.

Ashley ise uzunca bir süre düşündükten sonra sonunda yatağından çıkmıştı, Ovour'la ilgili düşüncesi ise tamamen görmezden gelerek eğlenmek için yaptığı küçük çılgınlıklar olarak kalacaktı.

Ve şuan bu durumu aynanın karşısında kabullenmeye çalışıyordu, 'Evet Ashley biraz abartmış olabilirsin ama ne olmuş yani hem Esta, Fiona, Pari, Sara ve ve Fana onlar benimle yaşıt olsa da erkeklerle benden çok zaman geçiriyorlar hatta bazıları bakire bile kaybetti ben ise sadece ilk öpücüğümü kaybetmişken niye bu konuya çok takılmıyorum ki?' Diye düşünüyordu.

Her ne kadar kendini kandırdığını bilmese de kız arkadaşları üzerinden örnekler yaparak kendini avutuyordu sadece.

"Evet ne o nede ben yaşadığımız çılgınca geceden üzgün yada pişman değiliz, sadece eğlendik ve bitti." Dilek feneri geçidi için kıyafetlerini denerken kendi kendine söyleniyordu.

Sonunda geceye uygun sade, tek parça siyah bir kıyafet, beyaz bir mücevher seti, topuz bir saç ve son olarak ta üzerine kalın örgülü beyaz bir şal alarak evden ayrılmıştı.

Çünkü bu gece geleneğin tüm bu eğlencenin son günüydü bu yüzden yüz binlerce insan son anlarını keyifli vakitler geçirmek için harcıyordu.

İmparatorluğun her yerinde ayrı bir heyecan ve mutluluk yaşanırken bu gece herkesin tek tutkusu dilek feneri geçidini gerçekleştirmekti.

Kıtaları etkisi altına alan büyük savaşın sonucunda insanlık aynı hatayı bir daha tekrarlamamak ve o savaşta yaşamlarını, ailelerini, dostlarını ve gelecek umutlarını kaybedenleri anmak için gerçekleştirdikleri bir gelenekti.

Dilek feneri geçidi aynı zamanda geçmişi aydınlatırken insanlara en karanlık gecede bile bir umut ışığının olabileceğinin mutlak göstergesi sayılıyordu.

Fakat kıtalar arasında mesafe olduğu gibi insanlar arasında da gelenek, kültür ve yaşam tarzı gibi farklılıklar mevcuttu bu yüzden başkent halkı her yıl bu anı festival havasında geçirip dilek fenerleri ile geçmişi ve geleceği aydınlatırken imparatorluğun başka bölgelerinde farklı bir şekilde de bu anı geçiren insanlar da vardı.

Bu son gece için halk toplanırken şu anda Royng Klanının meydanında insanlar başka bir olay için toplanıyordu.

Ve bu anı organize eden turnuvanın yardımcı hakemi olan Rink bir yandan alanı hazırlarken bir yandan da adayların ödüllerini hazır etmek için uğraşıyordu.

Ve o işleriyle ilgilenirken bir görevli ona yaklaşarak, "Efendi Rink Klan lideri Sevron meydana geldi." Dedi.

Rink etrafa bakarak, " Nerede?"

Görevli ise "Efendim yaşlı kıdemlilere konuşuyor." Dedikten sonra yerini işaret etti.

Rink ise elinde tutuğu parşömene bakarak Sevron'un yanına ilerledi.

Bu parşömende hem adayların sıralamaları hem de ödüllerin nasıl dağıtılacağı yer alıyordu ve ödülleri bizzat Rink seçmişti, eğer Sevron bu ödülleri onaylamazsa ne yapardı düşünemiyordu bile.

O bu durumla ilgilenirken Ovour ise sonunda annesi ile meydana varmışlardı.

"Anne şimdi ne yapıyoruz."

Carol çevreye bakındıktan sonra, "Babanı bulalım ne dersin."

"İmkansız derim anne, baksana ne kadar kalabalık ve kim bilir babam şimdi nerededir."

Carol üzgün ifadeyle etrafına bakındı ve bir ümit eşini görebileceğini düşündü ama tabi ki de bu umut boşa çıkmıştı ve oğluna dönerek;

"Sen ne yapmak istersin o zaman."

Meydanda ki kalabalığı inceleyen Ovour, "Yakında ödül töreni başlar bu yüzden bir yerde oturup sıcak bir şeyler içmeye ne dersin."

"Tamam." Carol'da kabul ettikten sonra sıcak içecek satan bir tezgahın önünde sıraya girdiler.

Onlar sırada beklerken meydandaki kalabalık sürekli artıyordu bir yandan da başkentteki dilek feneri satışları zirveleri zorlamaya devam ediyordu.

Sevron'da son hazırlıklarını tamamladıktan sonra, "Rink geriye sadece beklemek kadı." Diye etrafına bakınırken söyledi.

"Evet efendim ve umarım imparatorluk bir an önce şu göğü kaplayan fırtına bulutlarından kurtulur."

"Bence imparatorluğun biran önce kurtulması gereken tek şey imparatorlar takviminin ta kendisi." Dedikten sonra devam etti. "İmparatorluk tüm hazırlıkları bu takvime göre hazırlamıştı ama şu hale bak imparatorlar takvimine göre sonbahar mevsiminin ortalarında olmalıyız ama gel gör ki kış mevsiminin başındayız."

Sevron'un tepkileri yalnız olmasa da Rink'in bu konuda söyleyebileceği bir şey de yoktu.

İmparatorlar takvimi kıtaları etkisi alan savaşın hemen ardından tüm imparatorlar tarafından kabul gören yenilikler arasındaydı, temelde bu takvim hesaplamaları güneş, aynın ve yıldızların yörüngesel hareketlerine dayanıyordu.

Bu hesaplamalar ise dört mevsim olarak adlandırılan İlkbahar, Yaz, Sonbahar ve Kış mevsimlerinde imparatorluğun en yüksek bölgelerine çıkılarak güneşin doğuşundan başlayarak ayın batışına kadar geçen süreler hesaplanmıştı.

Bu dört mevsim içinde geçen süre 1 yıl olarak hesaplanmış ardından ise bu 1 yıl imparatorluğun coğrafi yapısına göre 14 aya ayrılmıştır.

Aynı zamanda bu hesaplamalar imparatorluğun Doğu, Batı, Kuzey ve Güney bölgelerinde hesaplandığı için bölgeler arası saat, gün, hafta, ay, yıl ve mevsim özellikleri nedeniyle imparatorluğun konumu ve yapısı yüzünden coğrafi farklılıklar gösteriyordu.

Buna göre imparatorluğun doğusunda yer alan başkentte 1 yıl şu şekilde geçiyordu;

Bulunduğu konumu göz önüne alarak ilk bahar mevsimini 3 ay olarak, yaz mevsimini 5 ay, sonbahar mevsimini 4 ay ve kış mevsimini ise 2 ay olarak geçiyordu. Tabi sadece bununla kalmıyordu her mevsimin kendi özellikler vardı, bazı aylar güneşlenme süresi uzunken, bazen kısaydı, bazen geceler uzun, bol yağmur veya da hiç yağmur yağmadığı aylar olurdu ve bu gibi birçok farklılık da mevcuttu.

Fakat bu takvim ilk oluşturulduğu zaman sadece güneşten yararlanıyordu ve kullanımı son derece sınırlıydı bu yüzden sadece soylu kesim bu takvimden yararlanıyordu, ama zamanla takvim gelişerek ayı ve mevsimleri de içine alarak çok daha yaygın bir hale gelmişti.

Ama her şeye rağmen bu 2000 yıllık takvim de zamana yenilmişti.

Gezegenin doğal afetler ve bilinmeyen fenomenler sonucu değişmesi bir çok sorunu da beraberinde getiriyordu, bu sorunları en büyükleri ise iklim değişikliği, güneşlenme süresi ve doğal afetler sonucu gelişen kıta hareketleriydi.

Canlılar bu durumu hissetmese de kıtalar hareket ediyordu ve yeni konumları yüzünden artık imparatorlar takviminin hesaplamaları yanlış çıkıyordu.

Fakat bunların hiçbiriyle ilgilenmeyen Ovour ve ailesi kendi aralarında sohbet ediyorlardı, Ovour ile annesi sıcak içeceklerini içerken onların buralarda bir yerde olacağını düşünen Lunel, eşi ve oğlunu arıyordu.

Şansına ise onları sıcak içecek satan bir tezgahın önünde beklerken bulmuştu.

Ve zaman akıp geçerken fırtına bulutları sarayın üstünden başlayarak dağılarak ay ve yıldızların tüm parlaklığı gözler önüne seriyordu, bu durumu izleyen insanlar dilek feneri geçidinin yaklaştığını düşünürken Sevron ise meydanda bulunan taş kürsünün üstüne çıkarak ödül törenini başlatmak için hazırlanıyordu.