Ovour tatlısından son kaşığı da aldıktan sonra kaseyi masanın ortasına sürükleyerek babasına baktı ve, "Baba Teno'ya bu gece için söz vermiştim gidebilir miyim?" Diye sordu.
Lunel ise bir süre düşündükten sonra "Pekala gidebilirsin ama çok gecikme." Diye karşılık verdi.
Ardından Ovour'un turnuvadan kazandığı altın dolu keseyi oğlunun kucağına fırlattı ve "Bu kesede ki altınlar sana ait ve nasıl kullanacağında sana kalmış." Dedi.
Elindeki keseyi tartan Ovour içinde ki altından emin olmuştu aynı zamanda kesede orta kademe 1 yıldızlı büyülü yaratık çekirdeği de vardı, hemen ardından ise keseden 1 altın alıp gerisini masaya bırakarak "1 altın bile oldukça fazla." Dedikten sonra masadan kalkıp bahçe kapısından çıkarak Teno'nun evine doğru ilerlemeye başladı.
Ovour'un arkada bıraktığı masada ise Carol gözlerini sorgulayıcı bir şekilde eşine bakıyordu.
"Neden gecenin bir vakti ona izin verdiğimi öğrenmek istiyorsun ama öncelikle oturma odasına geç ve bekle ben bu kaseleri mutfağa bırakıp geliyorum."
Carol bir şey demeden masadan kalkarken Lunel ise masadaki kase ve kaşıkları tepsiye yerleştirip mutfağa geçti, bir süre sonra ise şöminenin karşısına oturmuş olan eşinin yanına oturdu.
Carol"Dinliyorum." Diye söylendi.
Ama Lunel'in yüzündeki sırıtışa bakarken bile bir cevap alamayacağını biliyordu ve tıpkı düşündüğü gibi oldu, sonra ise dudakları eşinin dudaklarıyla buluştu ama karşı koymak için ne bir nedeni nede bir isteği vardı.
Şöminenin sıcağı altında sevdiği adamla öpüşen Carol bir süre sonra dudaklarını yavaşça geri çekti ve "Yüzünde ki o gülüşü ve bu öpücüğü neye borçluyuz?" Oldukça sevimli bir şekilde sordu.
"Eşimi öpmek için bir nedene mi ihtiyacım var?"
"Hayır ama eşimi oldukça iyi tanıyorum." Cevabını verdi Carol.
Bu cevabın üzerine gülümsemesi büyüyen Lunel, "Cevap veriyorum, gülüşümün nedeni mutluluğum onun sebebi ise oğlumuz."
"Peki ya oğlumuz seni nasıl bu kadar mutlu etmeyi başardı, turnuvadaki performansı mı? Yoksa masada ki davranışı mı?" Meraklı bir tonda sordu.
"Aslında ikisi de geçerli ama bunları dış kılanın muhafız liderinden duymak ayrı bir mutluluk ve gurur vericiydi, ama asıl haberim bu değil. Ben şu andan itibaren kıdemli bir muhafız kaptanı oldum ayrıca izin isteğim kabul oldu hemde tamı tamına 1 yıl boyunca izin verdiler."
Eşinin tarifsiz mutluluğunu gören Carol'un gözleri yaşardı ve sıkıca Lunel'e sarıldı çünkü bu konudan birkaç kere ona bahsetmişti ama bu terfi onun için şimdilik oldukça uzaktı, fakat oğlunun başarısı sayesinde bu terfiyi kazanmıştı.
Carol kollarını gevşeterek mutluluk gözyaşlarını sildi ve "Peki ya öpücük ne içindi?" Aslında kendi içinde bu sorunun cevabını bilse de eşinden duymak istemişti.
"Tabi ki de bana böyle bir oğul verdiğin içindi." Ardında elini Carol'un göbeğine götürerek "Eminim doğacak olan çocuğumuz da tıpkı abisi gibi ailesini gururlandırıp mutlu edecektir."
Carol ve Lunel şömine başında sohbetlerin devam ederken Ovour, Teno'nun evinin kapısını çalmak için yaklaşıyordu.
"Tak..Tak..Tak..Tak..."
Kısa bir süre sonra kapıyı açan Elta şaşırmadan edemedi ama her hangi bir soru sormadan Teno'ya seslenip içeri geçti.
İki arkadaşın arasında gerçekleşen konuşmanın ardından zorla ikna edilen Teno ailesinden izin alarak klan meydanına doğru yola koyuldular.
Ovour ve Teno yol boyunca pek bir şey konuşmadı, zaten Teno az çok ne için klan meydanına gittiklerini tahmin edebiliyordu, Ovour'un düşüncesi ise bu gece Ashley ile bir şekilde konuşup aralarındaki bu gerginliğe son vermekti.
Bir süre sonra Teno duyduklarını ve bildiklerini birleştirerek kendi tahminini öne sürdü, Ovour ise hemen geçiştirmeye çalıştı ama her çabasının sonunda başarısız olmuş ve tüm yaşananları bir bir Teno'ya anlatmıştı.
İkili yol boyunca konuşmaya devam ederken çoktan Altın yonca meydanına varmıştı bile.
Bir süre çevresine bakınan Teno "Eee şimdi ne yapıyoruz Ovour." Dedi.
"Yolda dediğim gibi Ashley'i bulup bir şekilde onunla konuşmam lazım." Şeklinde cevap vererek Teno'yu geçiştirdi ama kendisi bile Ashley'i nasıl bulacağını bilmiyordu.
Teno ise farklı düşünüyordu, "Yaptıklarından sonra turnuvada neden yanında gözükmediği belli ve bu durumu göz önünde bulundurarak onunla konuşman biraz zor olabilir."
"Hey, neden tüm suç benimmiş gibi konuşuyorsun sen?"
"Sonuç ne olursa olsun ilk hamleyi sen yaptın, hatırlatmama gerek var mı? Sarhoşken onu öptün sen!"
Ovour'un aklında o gece canlanırken kafasını sallayarak bu düşüncelerden kurtuldu ve "Neyse ne işte oldu ve biti! Şimdi sadece Ashley'i bulmamız lazım, eğer bu bölgede ise arkadaşları ile kutlama yapıyordur. Biz onu bulursak güzel ama birkaç saat içinde onu bulamazsak tekrar burada buruşuruz."
Teno artık konuyu uzatmadan bildiği eğlence mekanlarına bakınmak için kalabalığa karıştı, hemen ardından da Ovour da kalabalıkla bir olup tam tersi yöne ilerledi.
Ovour ve Tone şu anda Ashley'i ararken o ise arkadaşlarıyla eğlenmekte idi.
Bulunduğu mekan ise dış klanın iç bölgesinde bulunan birkaç küçük restoran tarzında bir yerdi, iki katlı olmasının yanında tamamen kırmızının ile siyahın tonları hakim olup ve bu güne özel olarak bir çok süslemeye de sahipti.
Bu restoran özellikle avcı gençlerin takıldığı ve eğlendiği bir yerdi, sahipleri de birer eski avcı olunca binanın tasarımı ile iç döşemesi onları rahat hissettiriyordu ve olmazsa olmazları ise burada sadece et ile içecek bulunuyordu.
Ashley ve arkadaşları ise restoranın ikinci katındaki terasta bulunan ve yola bakan bir masaya oturmuştu, dört kız ve altı erkek olmak üzere masanın etrafını çevreleyip tabakların da ki çeşit çeşit etleri yerken soğuk içeceklerini içip eğleniyorlardı.
Andrev'in kucağında oturan Anya oldukça çekici ve yaşına göre olgun bir kız olmasının yanında tamamıyla bir sarışındı, sarı saçları, sarı gözleri ile tek parça sarı bir kıyafet giymişti. elinde ki soğuk içeceğinden bir yudum da aldıktan sonra hemen yanındaki mutsuz ama eğlenmeye çalışan Ashley'e baktı ve...
"Ashley arenada güzel mücadele ettin ve hakkını vermeliyim beni oldukça zorladın, bence bununla gurur duymalısın." Ve kulağına yaklaşıp, "Bu kadar mutsuz olma, ayrıca dikkat edersen Karl seninle oldukça ilgileniyor neden ona bir şans vermiyorsun."
İkisinin fısıldaşmalarına ilgiyle bakan arkadaşlarını fark eden Ashley gülümseyerek "Ama seni yenseydim dördüncü olup kardeşimle mücadele edebilirdim." Deyip tuhaf atmosferi dağıttı.
Anya ise Andrev'e sarılarak "O zaman bende erkek kardeşine kaybetme zevkinden yoksun kalırdım." Diyerek gülümsedi.
"Sanırım haklısın."
Ashley içeceğinden bir yudum daha alırken bir çok kişi onun her zamankinden farklı davrandığını fark etmişti ve bu durumu fırsata çevirmek isteyen erkekler ise kıskançlık ve imrenmeyle onun hemen yanında oturan Karl'a bakıyorlardı, çünkü hiçbiri kendini onun kadar şanslı hissetmiyordu.
Andrev'de bu durumun farkında olsa da kucağında oturan kızla ilgilenmek onun için daha ilgi çekiciydi ama aklını kemiren başka düşüncelerde vardı, babasına kendini kanıtlamak için turnuvada birinci olacağına kesin gözüyle bakıyordu ama Ovour'la olan mücadelesi onu rakiplerine karşı zayıf düşürmüştü ve bu durumun sonucunda üçüncülükle yetinmek zorunda kalmıştı.
Anya ise onun yüz ifadesini görüp ne düşündüğünü anlamıştı çünkü o mücadeleyi kendisi de izlemişti ve onu bu düşüncelerden kurtarmak için kalçalarını biraz oynatmış ve ellerini onun göğüsünde dolandırmaya başlamıştı ama bir anda Andrev'in yüzü acılı bir hal aldı, bunun nedeni ise Anya'nın Ovour'un açtığı yaralardan birine dokunmuş olmasıydı.
Anya kendi içinde öfkelenirken Karl ise şu anı eline geçirdiği en iyi fırsat olarak görüyordu ama sabırla Andrev'e bakıyordu çünkü Ashley konusunda ondan yardım istemiş ve o da kabul etmişti.
Karl'ın tek yapması gereken Andrev'den gelecek işareti beklemesiydi, daha sonra ise kendi hamlesini yaparak Ashley'e kendi duygularını söyleyecekti.
Ama Andrev acısıyla meşgulken Anya ise Ovour'a karşı büyük bir öfke beslemeye başlamıştı ve "Eğer o Ovour denen çocuğu görürsem kesinlikle canının yandığından emin olacağım." Diye elini masaya vurarak söylenmişti, tabi bu durum çevredekilerin ve özellikle Ashley'in dikkatinden kaçmamıştı.
Bu sırada Teno onların yerini öğrenmiş ve Ovour'la buluşup Ateşli et restoranına varmışlardı.
Hemen ardından ise Anya ile aynı masada oturan bir avcı aşağıdaki yolu işaret ederek, "Sanırım dileğin gerçekleşecek şu Ovour denen çocuk aşağıda ve sanırsam buraya bakıyor." Diye her kesin duyabileceği bir şekilde söyledi.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..