Tedavinin sonunda güneş neredeyse kaybolacak gibi ufukta son ışınlarını yer yüzüne yayıyordu.

Ay ise tüm ihtişamlı parıltısıyla birlikte gökyüzünde ki yeri için tırmanışına geçmişti.

Tüm bu yaşananların altında kalan Ovour ise sonunda mutfak masasındaki yerini almayı başarmıştı, yemekte ise Carol ve Eleta'nın sebzelerden yaptığı küçük aperitifler, ana yemek olarak ise Ovour ile Teno'nun mücadele ettiği Sarı çakal vardı.

Sofrada ise bir başa Lunel otururken diğer başa ise son saatlerde gelen Fabio oturmuştu, Lunel'in sağından başlayarak Carol ve hemen yanında Ovour otururken, Fabio'nun solundan başlayarak Elleta hemen yanında ise Teno oturuyordu.

Lunel, karşısında oturan Fabio'ya çocuklarının mücadelesini anlatırken Carol ise karşısında oturan Elleta ile başka konulardan konuşuyordu.

Ovour ile Teno ise sadece tabaklarında ki eti yiyordu ve özellikle her lokmada çakaldan intikam alırmış gibi zevkle çiğniyorlardı.

Bir süre sonra yemek masasından kalkan Ovour babasından meditasyon yapmak için izin istemişti bununla birlikte Teno'da kalkınca ikisi birlikte üst kattaki odalarına çıkıp meditasyona başlamışlardı.

Alt katta ise yemek son bulmuş, Elleta bulaşıkta Carol'a yardım ederken Lunel ve Fabio ise bahçede şarap içip sohbet ediyorlardı, bir süre sonra kadınlarda onlara katılınca konuları gündelik hayata değişmişti.

Fabio şarabından bir yudum aldıktan sonra "Eee doğum ne zaman?" Diye sordu.

Buna karşılık Carol gün geçtikçe büyüyen karnında elini gezdirerek, "Her hangi bir sıkıntı çıkmazsa İlkbahar mevsiminde doğacaktır."

"Bu durumda daha 5 aya yakın bir zaman var, ayrıca kış henüz kendini tam olarak göstermedi bu yüzden dikkatli olmalısın. Ne olacağı hiç belli değil." Diye konuşan Eleta, Caro'la karşı her türlü iyi niyeti göstermekte karalıydı.

Lunel ise bu durumları çoktan düşünmüştü ve bu yüzden kileri her sene olduğundan daha sağlam bir şekilde doldurmuştu, bu yüzen her hangi bir eksiklik çekeceğini düşünmüyordu.

Tek yapması gereken eşinin yanında durmasıydı ve bu hiç sorun değildi.

"Peki ya siz, Teno'ya bir kardeş getirmeyi düşünüyor musunuz?" Lunel konuyu hızlıca onlara çevirmişti.

Genelde ciddiyet sahibi olan Elleta şuanda oldukça rahat olduğu için tepkileri anlıktı bu yüzden Lunel'in sorusu karşısında yanakları kızarmadığını inkar edemezdi.

Carol ise eşini dürterken Fabio kısa bir kahkahadan sonra "Bende daha önce bu konuyu açmıştım ama hanımefendi çok meşgul olduğu için sürekli beni oyalayıp duruyor işte ama ben ne yapacağımı çok iyi biliyorum öyle ki kendisi kuc..." Dedeliği anda Elleta daha da kızardı ve Fabio'yu set bir şekilde dürttü.

Bu duruma gülen Lunel ile Carol Fabio'nun şarabı fazla kaçırdığına ikna olmuşlardı ama bu konu kapanmak yerine daha da büyümüştü, hatta Fabio'nun bazı sözlerinde Carol bile tepkisiz kalamayıp yanakları kızarmıştı.

En sonunda ise Elleta bu konuyu düşüneceğini söyleyerek konuyu kapatmıştı, fakat şarap testisinin dibine vuran Fabio'yu düşününce evlerinde rahat durmayacağını düşünüyordu.

Üst katta ise Ovour ve Teno meditasyonlarına devam ediyorlardı.

Başlangıç Alemi 5 katmana ayrılmıştı ve her katman bir seviyeyi temsil ediyordu ama bunun yanında bu alem enerjiyi hissetme, kaynak damarı yapılandırma, dantian oluşturma gibi kısımları oluşturduğu için beden ilk andan itibaren büyük bir açlıkla doğa enerjisini emmiş ve bu gelişim devamlılığını bilinçsizce sürdürmüştü ta ki bir sonraki aleme geçene kadar.

Artık Başlangıç Alemini geçtikten sonra beden daha fazla gelişimde rol oynamaz, bunun yerine Temel Vücut Alemine giren kişi tamamen kendi gelişimini kendisi sağlar.

Kısacası asıl gelişim burada başalar.

Gelişim yapmaktaki en önemli unsur ise doğal yetenektir, ancak sıkı çalışma ve azimde er yada geç kendini gösterir.

Fakat bu düzenin içinde zayıf ezilmeye mahkumdur, kimi yetenekli gençler gelişimini güçlü bir kan soyundan, yetenekli bir eğitmenden ve en iyi kaynakları kullanarak gelişip en tepeye tırmanırken kimisi ise zor engellerden geçerek en tepeye tırmanıyordu.

Bu durumu gözeterek Ovour şu anda, başkent sınırlarında ortalamanın biraz altında eğitim görüyordu.

Fakat herkes aynı çizgiden başlamasa bile hedefleri aynıydı ve yürüdükleri bu yolda önlerine ne çıkacağını kestirmek imkansızdı.

Belki yaşamlarına yön verecek bir talih belki de son verecek bir felaket!!

Fakat yakın gelecekte Ovour'u bekleyen tek şey onun seçimleri olacaktı, tıpkı şuan gözlerini açması gibi.

"Gelişimim, sanırım şu aralar ilk katmana varmam biraz zaman alacak gibi. Neyse daha sonra babama sorarım." Diye kendince konuştuktan sonra gelişimine devam eden Teno'yu rahatsız etmeden cama yaklaştı.

Gelişime başladığında ay daha yeni yükseliyordu şimdi ise çoktan en görkemli yere yerleşmişti, gözlerini bahçeye çevirdiğinde ise kimsecikler yoktu sadece içeriden yansıyan ışığın oluşturduğu gölgeler oynuyordu.

Biraz daha bahçeyi izledikten sonra yatağına uzanıp gözlerini kapatmıştı, aslında o da gelişimine devam etmek istiyordu ama bu gün yaşadıklarından sonra dinlenmesi gerektiğinin farkındaydı.

Ertesi gün ise tüm ev halkı tam manasıyla geç uyanmıştı, öyle ki güneş çoktan en tepede yerini almıştı.

Ovour sendeleyerek yataktan kalktı ve odaya öylece bir göz gezdirdikten sonra lavaboya gitti ardından odaya dönüp geceliklerini çıkartıp yerine günlük kıyafetlerini giydi, son olarak ta Teno'yu uyandırdıktan sonra aşağıya inmişti.

Lunel ile Carol çoktan uyanmış ama onları rahatsız etmemiştiler, şimdi ise Carol şöminenin karşısında bir şeyler örmekle ilgilenirken hemen karşısında olan Lunel ise gelişimine devam ediyordu.

Ovour "Günaydın anne." Diyerek oturma odasına ilerledi.

"Günaydın Ovour, sonunda uyandın demek."

"Bilirsin normalde erken kalkıp antrenman yaradım ama dün felaket yorulmuşum ve şimdi ise açım." Diyerek gülümsemesini sürdürdü.

Carol ise elindekileri bırakıp mutfağa doğru ilerlerken "Teno olmadan yemek masasına oturamazsın." Diyerek dolapları karıştırmaya başladı.

Ovour ise oflaya puflaya merdivenlere yönelirken Teno kendiliğinden aşağı inmişti, hayliyle bu duruma sevinen Ovour doğruca sofraya oturup kahvaltıyı bekledi ve beklerken bu gün neler yapacağını düşünüyordu.