Ovour ile Teno son hazırlıklarını da bitirerek yavaş adımlarla soyunma odasından ayrılıp Eğitmen Tark'ın yanına yönelmişlerdi.
"Ovour hiç konusunu açmadık ama Andrev ile Ashley'i görmediğini söyleme bana." Dedi.
"Nereden açtın şimdi bu konuyu?"
Diye Teno'yu üstelese bile 42 kişilik gurup çokta büyük sayılmazdı ve toplu bir şekilde durdukların da ise çevredekiler ile göz temasında bulunmammak imkansızdı.
Hal böyle olunca ise Ovour ile Ashely'in de bakışları kesişmişti fakat ne o ne de diğeri aşırı bir tepki göstermişti, hatta Ashley, Ovour'u görmezden geldiği bile söylene bilirdi.
"Dedeiğin gibi onu gördüm fakat beni görmezden gelmeyi seçti ve sanırım 1 ay boyunca görüşmeyince aramızda geçen her şey unutuldu." Diye söylendi.
Teno'un görüşü ise "Yanlış düşünüyorsun belki de ilk hamleyi senden bekliyordur." Yönün de olmuştu.
Koridorun sonunda ki ışığa yürüyen Ovour, Teno'nun sözlerini ciddi bir şekilde düşündü ve günışığına çıktığında ise ani bir karar almıştı.
Bu sırada ise çoğu genç hazırlıklarını birirmiş, Eğitmen Tark'ın yanında bekliyordu ve bekliyenler arasında Ashley'de vardı.
Ovour'a verilen ile aynı tarzda giysiler ve zırh kuşanmıştı.
Görünüşte dizlerine kadar uzanan tek parça kırmızı bir kaban giymişti, kabanın koltuk altı kısmı ile göğüsünün bir kısmı siyah deri ile kaplıyken, kenerlarından uzanan gümüş kısımları bulunuyordu ve bu kaban da erkekler de ki gibi siyah zincir örgüleri ile dirsek kısımların da siyah deri kısımları bulunuyordu.
Hemen altında ise oldukça dar beyaz bir pantolun bulunuyordu ve diz bölgesi ile kalaça kısmı siyah deriler ile kaplanmıştı.
Ayriyetten ise pantoluun sağ ve sol kenarında çapraz bir şekilde geçisen siyah ipler bulunuyordu, son olarak ise diz kapağına kadar ulaşan siyah botlar giymişti.
Yarım set zırhı ise erkeklere oranla daha az ve küçük yapıdaydılar.
Haif miğfer takmamıştı ve göğüs bölgesini ile sırtını kaplayan zırh tek parçadan oluşuyor gibiydi, boyun, omuz, kol ve elerini kaplayan zırhların arasında bile ince zincirler bulunuyordu.
Bunun haricinde belini samalayan zırh benzerinde kemere bağlı zincir bir etek bile bulunuyordu ve diz kapğını sarmalayan zırh parçasıyla son bulunuyordu.
Giysi ve zırh haricinde ise Ovour'a verilen deri çanta belinde asılıydı fakat üzerinde kapşınlu pelerin bulunmuyordu.
Ve Ovour açıkça kabul etmişti ki kızlara verilen her şeye daha fazla özen gösterilmişti, onun zırhı da bir set olarka geççse de her parçayı ayrı şekilde takmak gerekiyordu.
Kızlarınkin de ise çoğu parça zincirler sayaesinde tek bir parça olarak kulanılıyordu.
Gözlerini bir süre Ashley'den çeken Ovour diğer gençlere baktı.
Tamamı aynı renkte ve bezner zırhları kuşanan gençlerin bazılarında pelerin ile hafif miğifer bulunmaz iken bazıları ise Ovour gibi boyutsal yüzükte bulunan her şeyi kuşanarak sahaya çıkmıştı.
Şimdi ise Teno ile Ovour'da kalabalığa karışarak guruba dahil olup beklemeye başladı.
Çoktandır gökyüzünü kalın gıri bulutlar sarmalamış ve fazlalıkalarını bırakırmışçasına başkenti ve çevresini kar ile kaplamaya devam ediyordu, fakat Ovour'un bulunduğu eğitim arenasının üstünün yarısı kırmızı bir çadır ile kaplıydı.
Ama bu çadır bile doğa ananın kuralarına karşı gelemyerekten soğuk rüzgarları ve beyaz kar kaistalleri ile arenayı kaplanıyordu.
Ve çok kısa bir süre sonra ise 42 kişi de Egitmen Tark'ın karşısında altışar kişilik sıralar halinde bekliyordu.
Eğitmen Tark gençleri nizami bir sıraya soktuktan sonra gür sesi ile sözlerine başladı. "İlk önce sizlere verilen miğifer ile pelerinleri kuşanın." Ardından 2 eşyayı kulanmayan gençler saniyeler içinde denileni yaptı.
"Egitim kampı boyunca ben ve diğer eğitmenler söylemediği taktirde uyurken bile üzerinizden her hangi bir şey çıkarmanız yasak, bu sizlere söylediğim ilk kural ve Derin çam vadisine vardığımızda detaylı bir açıklama yapacağım. Şimdi arenann dışında bekleyen araçlara binip hedefimize dogru yola çıkacağız."
Ve şimdi 42 kişilik gurup Eğitmen Tark'ın öncülüğünde arenadan ayrılarak dışarıda bekleyen araçlara binerek Derin çam vadisine doğru hareket ettiler.
Toplamda 1 yük araçı ve 3 tane seyhat araçı bulunuyordu.
Yük araçı üzerinde Royng Klanının arması bulunan beyaz bir çadır ile kaplıydı. Uzunluğu 15 metre olup yerden yüksekliği 10 metre ve genişliği 8 metre kadardı.
Seyhat araçları ise 20 metre uzunluğa,
7 mere genişliğe ve 11 metre yüksekliğe sahipti.
Ayrıca 1 araç 20 kişiyi rahatlıkla taşıyabilecek büyüklükte sahipti ve klan için özel üretildiğinden klan bayağı ve ablemi olan özel ateş kabartmalarıyla dikkat çekiyordu.
Çoğunlukla kırmızı ve siyah renkler ile kaplıydı. Araçlar olası bir saldırıya karşı zırh ile kaplanmış, tavanda da olmak üzere 7 küçük pencereye sahipti. İçi ise görsellikten uzak olmasıyla birlikte konforlu sayılabilecek düzeydeydi ve her bir araçı çeken 2 tane Yeşil toynaklı yaban atı bulunuyordu.
Bu büyülü hayvan türü beyaz postu, yeşil gözleri ve yeşil toynakları ile tanınır, saldırgan olmamasıyla birlikte ise oldukça kullanışlı ve eğitimi kolaydı.
Fakat bu büyülü hayvanlar vahşi doğa da sürü halinde yaşadıkları için yakalanması zordu. Özellikle de Yeşil toynaklı yaban atları kendi ırkı içerisinde bile özel kabul edilen bir tür olduğu için bulunup, yaklanması ve evcilleştirme süreci oldukça güç durumlar yaratabiliyordu.
Yine de Yeşil toynak olarak çağrılan bu atlara ilgi oldukça fazlaydı ve sadece nüfuslu ailler bu tür bineklere sahip olabiliyordu.
Ovour daha önce Yeşil toynakların bulunduğu ahıra annesi ile birlikte gittmişti ve bunun yanında başka büyülü hayvanlar da görmüştü.
"Bu özel atları daha önce de gördüm ama hiç onların çektiği bir araça binmedim." Diye söylenen Ovour, Teno ile birlikte bir araça bindiler.
Cam kenarına yerleşen Ovour, ailesini, evini ve klanını terk edişini bu küçük camdan seyeretti.
Bir yandan da hep hayalini kurduğu başkentin ötelerine gitme arzusu gerçek olduğu için sevinçliydi.
Ovour merkez bölgenin geniş sokklarından geçti ve sonunda merkez bölge ile dış bölgeyi ayıran devasa yükseklikte ki taş kemerli kapıdan geçerek ilk kez iç bölgeye girmiş oldu.
Kitaplardan okuduklarıyla yola çıkan Ovour iç bölgenin pekte düşündüğü gibi olmadığını fark etti, ama şöyle bir gerçek vardı ki merkez bölgenin sokakları daha geniş iken şu anki araçın ilerlediği yol daralmıştı.
Merkez bölgeye göre iç bölgenin alanı daha geniş ve bu çevrede yaşayan nüfus daha fazlaydı.
Yol boyunca çeşitli dükan ve tabelalar ile karşılaşmıştı, sokakların daha çok insanla kaplı olduğunu ve bina aralarında ki mesafenin çok sıktı olduğunu gördü.
Bununla birlikte kış aylarını yaşayan başkent, kar ile kaplıyken seçici olmak çok zordu ve halkının çoğu da evlerinde olduğu için o canlı ve renkli ortam yoktu. Ovour'un görebidiği sadece beyaz rengin hakim olduğı sakin sayılabilecek bir iç bölgeydi.
Fakat daha önceden iç bölgeyi gezen Teno bazı bölgeleri ve tabelaları ona açıklamıştı.
Ve böyle devam ederek sonunda iç bölgeden ayrılarak dış bölgeye ulaştılar.
Aslında manzara çok değişmemişti fakat dış bölgede göze çarpan ilk şey evler olmuşştu, çeşit çeşit bolca ev, sonrasında ise analamsız bir insan klabalığı olmuştu. Sanki bir amaçalrı yokmuş gibi dolanan binlerce insan Ovour'un ilğisini çekmişti.
Sonunda ise başkentin 4 büyük kapısından birine yaklaşan Ovour devasa surdan gözlerini alamadı.
'Evimin çatısından bu kadar büyük gözükmüyordu.' Diye geçirdi aklından ve sonrasında o devasa kapıdan çıkarak artık başkentten ayrılmış oldu.
Başkentin çevresi ise dış bölgeyle bire bir aynı ortama sahipti, tek fark etrafını çevreleyen surların olmayışıydı.
Güneş yükseldiğinde ise Ovour artık evinden oldukça uzaklara ulaşmıştı bile.
Aradan geçen koca 2 günün ardından ise Yeşil toynakların çektiği araç konvoyu ormanın içerisinden ilerlemeye devam ediyordu ve 2 gün boyunca aralıksız devam eden yolculuga dayanamayan birçok genç sıkıntılarını sesizce birbirleri ile paylaşıyorlardı.
Ovour ile Teno ise o sıkıntılarını paylaşan kişiler içindeydi.
Olduğu yerde ayağa klakan Ovour imkanı olduğu kadar hareket edip kendini esnetiyordu. "Bu zırhlar ile hareketsiz klamak oturduğum yereden bile beni yoruyor."
"Ben artık yorgunluğu geçtim, giysiler ile zırhın verdiği ağırlık yüzünden eklemlerimde ağrılar ve kasılmlar başladı." Dedi Teno.
"Siz yine iyisiniz, benim oturduğum yer tekerleğin hemen yanı ve lanet aracın her sarsıntısından etkileniyorum." Dedi bir başkası.
21 kişi 2 gündür aynı araçta seyhat ediyordu ve doğal olarak yol boyunca birbirleri ile sohbet ederek birbirlerini tanıma fırsatları oldu.
"Bu nasıl eğitim kampı, 2 gündür aç susuz ilerliyoruz. İhtiyaç molası bile vermedik." Dedi bir başka genç kız.
Ve tabi doğal olarak ta araçta bulunan gençler de ona hak verdi. Ama yine de hiçbir şey değişmedi ve bu yolculukları öylece devam etti.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..