91-Tek Çadır

avatar
401 2

Varoluşun Ötesinde - 91-Tek Çadır


Güneş hala göğe doğru tırmanışına devam ederken Arser ve Isabel'in liderlik ettiği gurup devasa boyutlara ulaşan çam ağaçlarının arasından ilerleyişlerine devam ediyorlardı.

Bu uzun yürüyüşe başlamadan hemen önce ise Arser ile Pug eğitim verecekleri kişileri kararlaştırdıktan sonra Ovour ve diğerlerine eğitimleri boyunca kullanacakları silahlarla birlikte bir yığın eşyayı da sırtlanmalarını istemişlerdi.

Ovour'un sırtında halatlarla bağlı tahta sandık elinde ise Yanan Cennet Klanı'nın arması bulunan filama ile Arsel ve Isabel'in hemen arkasından ilerliyordu.

Ve onun ardından tek sıra halinde ilerleyen kız ve erkekler vardı.

Fakat Ovour'da dahil kimse halinden memnun değildi. Kaygan ve engebeli ormanda ilerleyişleri bir yana taşıdıkları malzemeler ile bu durum daha zor oluyordu.

"Daha hızlı, neredeyse vardık." Bir kez daha baktığı haritayı kıvırıp arka  cebine yerleştiren Arser yavaş adımlarla ilerleyen gurubuna seslendi.

Onu duyanların akıllarından pekçok düşünce geçse de hepsi Ovour'a bakıyordu.

"Pıst..."

"Pıst..."

"Ovour hey.."

Arkasından ona seslenenlere kulak asmayan Ovour inatla ilerleyişini sürdürdü ama hala kendi hakkında atıp tutanları duya biliyordu.

"Sanki ben bu durumdan zevk alıyorum. Eğitmen Arser kamp  yapacağımız yere varana kadar mola vermeyeceğini söyledi neden hala ısrar ediyorlar ki?" Kendi kendine söyleyen Ovour'un bu liderlik görevinden pek de hoşlandığı söylenemezdi.

"Ovour su mataranı ver. Bütün suyumu içtim."

"Tamam." Ovour matarasını Ashley'e uzattı ve yoluna devam etti.

Ama bu esnada...

"Bizi duymaz!"

"O kız sevgilisi tabi ona cevap verecektir."

"Lider oldu ama bizi dinlemiyor bile."

"Şanslı piç... Lanet olsun!"

"Hiç adil değil."

Gibisinden konuşanlar olduğu kadar Ovour'a yaranmak için fırsat bekleyenler de vardı.

Ama bunların hiçbirini umursamayan  Ovour'un tek tesellisi Ashley'le aynı gurupta olmasıydı, diğerlerini ise artık düşünmeye gerek yoktu.

Geri kalanını umursamadan ilerledi.

Güneşi perdeleyen kara bulutlar, ağaçların arasında uğultusu duyulan o sert ve soğuk rüzgarlar yaklaşan fırtınanın habercisiydi.

"Su sesini duyabiliyordum yakında dinleneceğiniz kamp alanına varmış oluruz." İşaret parmağı ile ilerleyi gösteren Isabel'in peşine takılan kişiler sonunda o su sesini duyabilmişti.

Ve birkaç mil daha ilerledikten sonra kamp yapacakları alana ulaştılar.

Uzun ve yorucu yolculuğun sonunda kendini yere bırakan Ovour ne kadar yorulduğu yeni fark etmişti.

Tabi bu durum diğerleri içinde geçerliydi.

Sadece giydikleri kıyafetler ile zırh bile 25 - 30 kilo varken bunun üzerine de yük taşımak zorunda kaldılar, hem de kaygan ve engebeli bir orman arazisinde.

Fiziksel gelişimin sonucunda açığa çıkan bir güç olsa bile bu gücünde bir sınırı vardı ve hepsi için bu sınırları zorladıkları pekçok an vardı.

Yavaşça yorgunluğunu atan Ovour etrafına baktı ama buraya gelene kadar çok daha iyi kamp yerleri görmüştü. Bulundukları yerde ki tek fark ağaçların arasından akan küçük bir su akıntısı olmasıydı.

"Bu su ağaçların arasından geliyor ve yine ağaçların arasında kayboluyor." 

"Bunun bir önemi yok sadece ona ihtiyacımız var." Sözünü bitiren Ashley boş mataraları doldurmak için küçük dereye yaklaştı.

Bu sırada Arser ile Isabel...

"İyi bir kamp yeri olmasa da çokta kötü değil, ayrıca onlarda çok yoruldu. Dayanıklılık eğitimi için bu yükleri onlara taşıtık ve buraya kadar sorunsuz vardık." Dedi Isabel

"Fakat Roger'in bizim için seçtiği kamp alanına varmış değiliz."

"O malzemeleri taşırken ilerlemeleri çok zor ve kaldı ki devam etsek bile çok yavaş adımlarla ilerliyor oluruz."

"Pekala." Kısaca cevap veren Arser ellerini birbirine vurarak Ovour ve diğerlerinin dikkatini çekti.

"Taşıdıklarınızı boyutsal yüzüklere depolayın, ardından devam edeceğiz."

Devam edeceklerini duymak kötü hissettirse de taşımak zorunda kaldıkları yükten kurtulmak onlara devam edecek güçleri vermişti.

3 saat sonra...

Yaklaşmakta olan fırtına artık yaşanırken bir gurup siyah pelerinli insan ilerleyişlerine devam ederken sonunda durdular.

Rüzgarların savurduğu kar taneleri görüşü biraz engellese bile Arser bir şey gördü ve birkaç adım atıp ağacın gövdesine saplı olan kızıl hançeri aldıktan sonra.

"Burası kamp alanımızdır. Şimdilik fırtına dinene kadar çam köklerinin arasında bekleyeceğiz." Arser'in gösterdiği ağaçların kalın kökleri toprak yüzeyinin üzerine çıkarak doğal bir barınak oluşturmuştu.

Fırtına dinene kadar çam köklerinin arasında beklemeye başladılar.

Geçen saatlerin ardından kara bulutlar dağalmasa bile rüzgar eskisi kadar sert esmiyordu ve arada çam ağaçlarının dallarından kurtulan kar taneleri toprağa düşüyordu.

Süzülen kar tanelerini izleyen Ovour, Arser'in onu çağırması  ile son buldu.

Guruptan biraz ötede konuşan Arser ve Isabel, Ovour'un gelişi ile konuşmalarına son verdiler.

"O halde ben onların başında bekliyor olacağım size iyi eğlenceler." Diyerekten ayrılan Isabel'in ardından yanlız kaldılar.

"Ovour hızlıca yardımcı bir lider seçip geri gel."

Arkasını dönüp ilerleyen Ovour kısa süre içerisinde Ashley'in yanına vardı.

"Ovour ne kon..."  Demeye kalmadan.

"Artık yardımcı lidersin ve soru sorma."

"Peki."  Sessizce onun peşinden ilerlerken Eğitmen Arser'in yanına varmışlardı.

"Eğitmenin bu Ashley onu tanıyorum ve güveniyorum."

Arser ona bir bakış attıktan sonra Ovour'a döndü ve "Her şekilde sorumluluk sana ait olacaktır. Neyse şimdi bölgeyi gezeceğiz yanımdan ayrılma."

Ve böylece Eğitmen Arser'in liderliğinde kamp alanının çevresini keşfetmeye başladılar.

Yol boyunca Ovour'a bir takım talimatlar veren Arser arada onu tanımak içinde birkaç soru soruyordu.

Fakat şimdiye kadar arkadan sessizce ilerleyen Ashley bu durumdan biraz rahatsız olmuştu.

'Bunca zamandır tek kelime etmeden onları takip ettim ama dönüp bana bakmadılar bile. Off çok sinir bozucu.' Zihninde bu düşünce belirirken bir taraftan da Eğitmen Arser'in aşırı olduğunu düşünüyordu.

"Kısa dalgalı siyah saçları, beyaz teni...

Göz dolduran göğüsleri...

Dik duruşu ve ince beli..

Sıkı ve dolgun kalçası...

Uzun, ince bacakları...

O pelerinin altından böyle bir vücudun çıkacağını kim bilebilir ki?"

Bu düşünce silsilesi Arser'in üzerinde bulunan pelerini çıkarmasının hemen ardından oluşmuştu.

Başkentten ayrıldıklarından beri Arser pelerinin hiç çıkarmadığı için vücut hatları belli olmuyordu, şimdi ise gözler önünde ki yerini almıştı.

Geri dönüş yolunda bile konuşmayan Ashley gözlerini Ovour'a sabitlenmiş onun her hareketini izliyordu.

Ovour'da bu garip bakışları farketse de üzerinde çok düşünmedi ve onun yol boyunca hiç konuşma fırsatı olmadığını için böyle davranmaya başladığını düşündü.

Ve sonunda kamp alanına döndüler.

Onları fark eden Isabel, "Herkes ayağa kalksın keşif ekibi geldiğine göre yerleşme işlemine başlayabiliriz."

Isabel'in sözleri ile ayaklanan gurup biran önce çadırlarını kurup uyumak istiyordu.

"Çevrede dikkatini çeken herhangi bir şey var mıydı?"

"Hayır, buraya yerleşebiliriz."

Bu haberi duyan gençler biran önce çadırlarını kurup uzanmak istediler.

Bir yandan da Eğitmen Arser'in çekici
figürüne bakarken bazıları da Eğitmen Isabel'in de böyle güzel bir şok yaşayıp yaşatmayacağını düşünüyordu, sonuçta hala pelerini üzerinde duruyordu.

"Ovour yüzüğüne depoladığın sandığı çıkar." Isabel'in sözlerinin ardından Ovour'un önünde tahta bir sandık belirdi.

"Bu sandığın içinde büyük bir çadır var, fakat bu çadırı uyumak için değil antrenman yapmak için kullanacaksınız. Hep birlikte bu çadırı kuracak ve ardından kendi çadırlarınızı kuracaksınız."

Ovour sandığı açtıktan sonra yeşil çadırı boylu boyunca açtılar ve Isabel'in yönlendirmeleri ile merkez seçtikleri ağaç gövdelerine kancalı kalın çiviler çaktılar ve çadırın hayatlarını o kancalara bağlayarak sabitlenmiş oldular.

Ve sonunda uzunluğu 15, genişliği 10 ve yüksekliği 5 metreye ulaşan çadır hazır oldu.

Isabel büyük çadırın son kontrollerini
hallederken Arser ise küçük çadırı nasıl kuracaklarını anlatıyordu.

"Ve bu ipi şuradan geçirip buraya düğüm atıp şuraya çekerseniz çadırı kurmuş olursunuz." Birkaç adım geri çekilip, "Nasıl birleştirdiği mi inceleyin ve kendi çadırınızı kurun, tabi fazla uzaklaşmanız yasak bu bölgede kalın. Son olarak ta herkese birer çadır verilse de 2 kişi tek çadırı paylaşacak."

Eğitmen Arser'in gidişinden sonra kısa süreli bir sessizlik oluştu ve o kısa anda zihinlerde anlık oluşan ve kaybolan bir çok düşünce vardı.

Başlangıçta bu 42 kişilik gurubun içerisinde 23 erkek ile 19 kız bulunuyordu ve Arser ile Pug'un seçiminin ardından bu gurubu ikiye ayrıldılar.

Ve şu an Arser ile Isabel'in liderlik ettiği gurupta 12 erkek ile 9 kız bulunuyordu ve orada bulunan herkes aritmatik hakkında bilgi sahibi gençler di.

Yani 20 kişi, 10 çadır. Aralarından biri tak kalmak zorundaydı ve kimse o tek kalan olmak istemiyordu.

Özellikle de erkekler basit orantılı bir hesap yaptığında 9 erkeğe 9 kız gibi bir durum söz konusuyken ve de kesin sonuç olarak 1 erkek ile 1 kız tek çadırı paylaşacaktı.

Kızlar ise tam bir gizem di...

Ovour ise bir şeyler mırıldanırken Ashley'in ani çekiştirmesi ile birlikte kendine geldi.

"Ne diye o yırtıcılara fırsat veriyorsun? Eğer gelmeseydim kesin seni kapmaya çalışırlardı, çadırımızı şuraya kuralım."

Ashley tarafından hem çekilip hem de bağırtı yiyen Ovour sadece şaşkındı ve arkasına baktığında ise ona bakan 2 kızı gördü.

O ikisi Ovour'la aynı çadırı paylaşmak istiyordu fakat Ashley buna mani olmuştu.

'Sanırım beni kapacak olan yırtıcılar onlar, fakat Ashley'i tercih ederim.' Diye düşündü.

Güneş ufuk çizgisi üzerinde en koyu tonlarını açığa çıkarırken tüm çadırlar kurulmuş ve Ovour tüm erkeklerin nefretini kazanmış oldu.

Gurupta ki 8 kız birlik oluşturarak kız kıza kalmaya karar verdiler ve kalan tek kız ise Ovour'un çadırına girerdikten sonra bu konu kapanmış oldu.






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46886 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr