"Enerjinin, seni sarıp sarmalamasına izin ver. Bırak enerji vücudunda aksın."

Babasının dediklerini uygulayan Frost, tüylerinin diken diken olduğu hissetti. Serin bir esinti vücudunda aktı, bu his ile beraber Frost'un yüzünde bir gülümseme oluştu ve içinden, "Sonunda... Eğlence başlıyor." dedi.

----------------------------------------

Frost gözleri kapalı şekilde yetişim yapmaya devam etti. Serin esinti her saniye vücudunda akıyor, onu ferahlatıyordu. Bu sırada ise Vein, Frost'un etrafına toplanan Dünya Enerjisini fark etmişti. İfadesini koruyarak tekrardan konuşmaya başladı.

"Aferin... Şimdi ise enerjiyi vücudunda topla. Tüm organlarını, uzuvlarını ve damarlarını gezmesine izin ver. Enerjinin, senin bir parçan olmasını sağla."

Frost iyice odaklandı ve enerjiyi, tüm vücudunu gezecek şekilde yönlendirdi. Enerji süratle tüm vücuduna akın etti. Yavaş yavaş her bir organ, her bir uzuv ve her bir damardan geçti bu enerji.

Şu anda Frost bir döngünün içindeydi. Bu enerji vücudundaki her bir parçada dünya enerjisi akmaktaydı. Ne zaman nefes verse bu enerji dışarı akıyor ve sonraki nefes alışında ise tekrar doluyordu. Bu yetişim yapmanın en doğru yoluydu.

"Oğlum, şimdi yapman gereken şu; enerjini kullanarak kendi çekirdeğini oluşturmak. Şimdi, enerjini karnının biraz altına yoğunlaştır ve çekirdeğini oluştur."

Frost tekrar odaklandı ve enerjiyi yönlendirmeye başladı. Enerji bir hışımla karnının altına doğru akın etmeye başladı, bu tüm enerji birikene kadar devam etti. Yeteri kadar enerji biriktiğinde Frost, enerjiyi bir girdap gibi döndürmeye başladı.

Girdap gibi dönen enerji yavaş yavaş yuvarlak bir hal almaya başladı. Bir süre yuvarlak şekilde girdap gibi dönen enerji, yoğunlaşmaya ve başka bir şekle dönüşmeye başladı. Enerji tam bir küre şekline gelene kadar boyutlandı.

En sonunda ise küre şeklindeki, saydam ve içinde girdap gibi dönen bir enerji grubuyla bir çekirdek oluşmuştu. Frost, her nefes alışında ve verişinde yoğun enerji yeni oluşmuş çekirdeğe doğru akın akın gitmeye başlamıştı.

"Gök Girdaplı Çekirdek... Sonunda benimsin!" Frost içinden haykırdı.

"Oğlum, artık Oluşturma Aşamasındaki bir yetişimcisin. Biliyorsun ki aşamalar kendi içinde, Başlangıç-Erken-Geç-Zirve olacak şekilde dörde bölünüyor. Oluşturma Aşamasına yeni girdiğin için sen şuan Başl-" Frost'a bakan Vien, bir anlığına duraksadı.

"O-oğlum... Sen, Geç aşamada mısın?!"

Frost, bunun olacağını biliyordu. Oluşturduğu girdap ve heyecanından dolayı aşırı emilen enerji, direkt olarak çekirdeğe gitmiş ve onu güçlendirmişti. Bu konuşma sırasında bile yakındaki dünya enerjisini emen [Gök Girdaplı Çekirdek]'i düşünürken yapabileceği tek şey iç çekmekti.

Tamamlama aşamasının amacı, çekirdeği güçlendirmek ve zorlanmadığı sürece parçalanmaz hale getirmekti. Son aşamada çekirdek bir çelik gibi olup kırılmaz oluyordu. Frost, babasına sessizce bakarak durmaya başladı.

"Koren, Hayatım. çocuğumuz bir dahi!" Vien heyecan ve mutluluk ile bağırdı.

Bu sırada ise düşüncelere dalmıştı. Neden mi [Gök Girdaplı Çekirdek]? Sebebi çok basitti. [Gök Girdaplı Çekirdek], siz meditasyon yapmadığını sürede bile çevredeki enerjiyi azar azar emen bir [Çekirdek Yapısı] idi. En güzel yanı ise, aşamanız ne kadar yüksekse o kadar etkili oluyordu.

Bu sayede ise asla işlevsiz kalmıyor, yıpratma savaşı gibi uzun süren şeylerde de etkili oluyordu. Frost'un bunu seçme sebebi buydu. Çok fazla meditasyon yaparsa aşırı hızlı yükselirdi ancak şimdi onu güçlendirecek olan çekirdeğinin yapısıydı. Meditasyon yapmadan, yavaş yavaş ve rahatça yükselecekti.

Bir süre sonra annesi Koren, babasının seslenişine gelmiş ve babasının detaylı anlatımından sonra gözleri sevinçten parıldamıştı. Kafası anında Frost'a dönmüş ve onun üzerine atlamıştı, mutluluk ile oğlunu öpüp, koklamaya başlamıştı.

O akşam, güzel bir ziyafet ile bütün aile mutlu tebessümleriyle birlikte yataklarına girmişti. Frost, yüzündeki memnun ifadesiyle gözlerini kapadı ve düşüncelerini vücuduna odakladı. Bunu yaptığında sanki içini görebiliyor gibi oldu ve vücudunda saklanan bazı bölümler olduğunu gördü.

"Yeteri kadar var..." Sözlerini bitirmesiyle düşüncelerinden kurtuldu ve kendini uykuya bıraktı.

Sonraki gün, tüm aile uyandığında yemek yendi ve yemek sırasında babası Frost'a, bir yere gideceklerini söyleyerek beklemesini istedi. Frost başıyla onaylayıp yemeğine dönmüş ve yemek sonrası onu beklemeye başlamıştı.

Bir süre sonra babası, merdivenlerden siyah-altın takım elbisesi ile ve hafif grilikler bulunan siyah saçıyla aşağıya inmeye başladı. Geceyi süsleyen bir lale gibi olan mor gözlerinde sevgi vardı.

Frost ve babası evden ayrıldu ve Gece Yeleli Atlar tarafından çekilen at arabasıyla şehrin merkezine yöneldiler. Frost, yol boyunca camdan çalışan halka ve temiz gökyüzüne baktı. Bir süre daha seyahatin ardından at arabası durdu.

Aracın kapısını aralarken, "Geldik..." dedi babası. Babasının ardından aşağı inen Frost, karşısındaki binayı görünce neler olduğunu anladı. Büyük ve süslü binanın büyük bir kapısı vardı. Kapının üstündeki tabela benzeri tahtanın üstünde, "White Light Okulu" yazıyordu.

Babası, onu okula girmesi getirmişti. Frost, babasını takip ederek okulun kapısına ilerledi. Elinde mızrak tutan nöbetçiler babasını görünce selamladılar ve girmesine izin verdiler. Okul içerisine girip birkaç dakika yürüdüklerinde Frost artık fark etmişti.

Burası, White Fang şehrinin en iyi okuluydu ve çok büyük bir boyutu vardı. Onlar yolda yürüdüğü sırada Frost, çok ağır bir baskı hissetti. Vücudu ezilecekmiş gibi olduğu sırada kalbi ağrımaya başlamıştı.

"White Light Okulumuza hoşgeldiniz." Yaşlı ve uzaklardan gelen bir ses kulaklarında yankılandı.