Ormandan hızlıca uzaklaştıktan sonra karşısına bir yol çıktı. Yolun üzerinden, atlarının üstünde giden insanlar, kervanlar ve soylu ailelerin bulunduğu at arabaları vardı. Yol, büyük bir şehre gidiyordu. Sakinliğini yitiren genç hızlıca bir at arabasının önüne geçti ve gözlerinden yaslar akıyordu. Korkudan titrediği halde ayakta durmayı başardı ve konuşmaya başladı.
"Ormanın içinde bir cana-..." yüksek sesle bunları derken, aklına onların dilini bilmediği gelmişti ve sözünü yarıda bırakmıştı. Bacaklarının üstüne yere düştü, bir çocuk gibi ağlıyordu. Aklına ormandaki canavarın görüntüsü geliyordu. O sırada at arabasının içinden, uzun sakallı yaşlı bir adam çıktı. Gencin yanına giderek kafasını okşadı. Yaşlı adam sessizce bir kaç şey mırıldandıktan sonra çocuğun titremesi ve ağlaması durmuştu.
"Artık daha iyi misin evlat" dedi ihtiyar adam, son derece naif bir sesle. Genç adam zorla konuşarak: "Ne dediğini anlamıyorum" bunları söyledi ihtiyara bakarak.
"Bu dili daha önceden duymamıştım" ihtiyar bunları sessizce dedikten sonra elini bel çantasına atarak oradan bir kitap çıkartıp genç adama verdi. Şaşkınlıkla kitabı alan genç neden bu kitabı aldığını kavramaya çalışıyordu.
"Oku" dedi ihtiyar sakin gözlerle önündeki insansa bakarak. Genç adam şaşkınlıkla ihtiyara bakmıştı. "Az önce dediğini anladım ama nasıl?" bunları yüksek sesle tekrar ettikten sonra ihtiyar, tekrar oku demişti. Elindeki kitabın ilk sayfasında sadece bir cümle yazıyordu.
"Yeni hayatında başarılar, Yasahiro." bu cümleyi sesli bir şekilde okuduktan sonra elindeki kitap aniden kapanıp ihtiyarın eline geri döndü.
"Bu kitap sayesinde bu dünyadaki tüm dilleri konuşabilir ve okuyabilirsin. Bir de okuduğun cümle, senin yazgından bir parça. " dedi ihtiyar elindeki kitabı çantasına koyarak. Şaşkınlıkla önündeki ihtiyara bakan genç "Nasıl" diye sormuştu genç adam.
"Orasını kendin keşfet, önünde kocaman bir gizemlerle dolu kocaman bir dünya var." dedi ihtiyar, kollarını havaya kaldırıp gökyüzüne bakarak. "Sana yardımım karşılığında bana kim olduğunu söylersin artık" dedi ihtiyar genç adama bakarak.
"B-ben bilmiyorum" dedi, geçmişi hakkında en ufak fikri olmayan genç. İhtiyar adam kuşkulu gözlerle bakındıktan sonra "Geçmişini bilmeyen ve buralı olmayan bir insan evladı demek. Buraya gelirken ağlıyor ve bağırıyordun bunun nedeni neydi genç adam?" diye sordu ihtiyar. Gözlerinin önünde beliren o yaratığın simasıyla birlikte bir çığlık atan genç adam, parmağıyla geldiği ormanı gösterir. "Orada" tek diyebildiği buydu. İhtiyar adam şaşkınlıkla gencin gösterdiği yere bakmıştı. "Demek o şeytanı gördükten sonra bile hayatta kalan biri var" içinden bunları geçirdikten sonra önündeki gence baktı. "Kendi varlığının ismi olmayan genç, sana bir isim lazımdır" dedi ihtiyar. Kendi ismini bile hatırlamayan genç adamın aklına kitapta okuduğu isim geldi "Yasahiro, bundan sonra ismim bu" bunları sesli bir şekilde söyledi Yasahiro. İhtiyar adam gülümseyerek önündeki gence baktı daha sonra ise "Yasahiro, istersen seni şehre kadar götüreyim" bunları dedikten sonra ihtiyar adam, at arabasına binmişti. Yasahiro da at arabasna bindi, yavaşça ilerleyerek Hierapolis şehrine doğru yol aldılar.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..