Kısım 2: Karakterizasyon
Bölüm 9: Üçünü Birden Kullanmak
Önceki karakterizasyon bölümlerinde iç sesin, diyalogların ve hareketlerin okuyucuyu hikayenize bağlamadaki rolünden bahsettik. Dostumuz John'a dönelim ve üç prensibin kısa bir sahnede kullanılışını canlandıralım.
Göstert, Anlatma Metadolojisinin temel konsepti yazarın arka hikaye ve kurguyu anlatıcıdan uzak tutması gerektiğidir. Arka hikayeyi anlatıcıya eklemek okuyucuyu köşeye sıkıştırır ve sıkılmalarına sebep olur. Göstert, Anlatma bu problemi okuyucuyu hikayeye eğilmeye ve kurguyu çözmeye zorlayarak çözüyor. Bu üretilen ilgi okuyucuyu aktif tutuyor ve hikayenin içine çekilmesine neden oluyor.
Arka hikayeyi anlatıcı üzerinden aktaramadığında yazar hikayeyi anlatmak için başka yöntemler aramaya zorlanır. İşte karakterizasyon oyuna burada dahil oluyor.
DAha önce değindiğimiz gibi, bir yazar herhangi bir karakterin üç yönüne sahiptir:
İç sesleri. Dış sesleri. Hareketleri.
İç ses yazarın gizli silahıdır ve karakterin dünyayı algılayış şeklidir. Dış ses karakterin konuşmalarıdır ve arka hikayeyi ve kurguyu aktarmak için kullanılabilir. Son olarak, bir karakterin içine atıldığı duruma verdiği tepkiler okuyucuya ipuçları vermek için ufak ancak güçlü bir yöntemdir.
İç sesin, dış sesin ve hareketlerin birleşimine genelde karakterizasyon denir.
Karakterizasyonun henüz ele almadığımız son bir yönü daha var.
Sık sık üç boyutlu karakterlerle alakalı konuşulduğunu duyarsınız. Bu gerçek ve sınırları düzgün çizilmiş sınırları olmayan tabirlerden biridir. (Fenerbahçe’nin tarif kabul etmez büyüklüğü gibi).Okuyucular (ve eleştirmenler) üç boyutlu karakterlerden bahsederlerken genelde karakterlerin gerçekçiliğini ve hayata uygunluğunu tarif ederler.
Yüzleşeceğiniz sorunlardan biri sizin bir belgesel çekmediğiniz bir hikaye anlattığınızdır. Özleri itibariyle, karakterler gerçek insanlar değildir. Bir romanın/novelin amacı okuyucunun duygularını harekete geçirmek ve insan doğası hakkındaki bazı derin gerçeklere dokunmaktır. Bu ise, okuyucunun zihnini bu karakterlerin gerçek olduğuna inandıracak bir şekilde gerçek dünyayı taklit eden karakterler aracılığıyla yapılır.
Şanslısınız ki bu kitapta size anlatılan karakterizasyon tekniklerini gerçekçi karakterler oluşturmak için kullanabilirsiniz.
Ne sıklıkla bir insanın bir şekilde konuşup tamamen farklı bir şekilde hareket ettiklerine şahitlik ediyoruz?
Ya da ne sıklıkla bir insanın bir şey söyleyip, söylediğine tamamen inanıp, tam aksi yönde hareket ettiklerine şahit oluyoruz?
Ya da ne sıklıkla bir şey söylüyor, bunun doğru olduğuna yürekten inanıyor ve bunun aksine işler yapıyorsunuz?
Basit cevap insanların konuşmalarıyla hareketlerinin birbirini tutmadığıdır. Bu aynı zamanda karakterinizi üç boyutlu yapacak olan şeydir. Toparlamak gerekirse gerçekçi karakterler yaratmak istiyorsanız, karakterlerinizin düşüncelerinin, konuşmalarının ve eylemlerinin birbiriyle zaman zaman çelişmesi gerekiyor.
İyi haber şu ki küçük bir ek çabayla bunu yapabilecek aletlere zaten sahipsiniz. Sadece karakterinizin arka hikayesini göz önünde bulundurarak karakterlerinizin beklenmedik ancak mantıklı(size göre) bir şekilde hareket edecekleri sahneler/olaylar tasarlamalısınız.
John’a bir örnekle geri dönelim:
John üç odalı sıkışık eve üstüne devasa pembe bir kurdele bağlanmış kocaman bir koliyle girdi. Kız kardeşini açık arka kapıdan dışarı sarkarken yakalamıştı, elinde neredeyse bitmiş bir sigara vardı. John’u gördüğünde ızmariti bahçeye fırlattı ve parıldayan bir gülümsemeyle ona doğru döndü.
“John, bu benim için mi?” dedi, başıyla kutuyu işaret ederek.
John da bacısının gülümsedi, kutuyu mutfak masasına bıraktı, garip bir ağırlığı olduğu açıktı.
“Çevrede başka bir doğum günü kızı göremiyorum, ya sen?” John bacısını yanağından öpmeden önce abartılı hareketlerle etrafa bakındı. “Hemen açsan fena olmaz. pek bekletilmeyi seven türde bir hediye değil.”
Pembe kurdeleyi çekerken,dans ederek ağırlığını bir ayağından diğerine aktardı. Kurdele çözülür çözülmez, karton kutunun kapağı kulakları, gözleri ve bir burnu olan siyah bir tüy torbası tarafından açılıverdi. John’un bacısı köpeği kucaklayarak kutudan çıkarttı.
“Bir enik. onu sevdim.”
John bacısına bir köpek almış. Gerçekten mi? Neler oluyor? John’un köpeklerden nefret ettiğini biliyoruz, yani bu akla yatkın değil. John mantıksız hareket ediyor.
Ya da gerçekten öyle mi?
Eh, bu tamamen bakış açınıza bağlı.
Bunun bir karakterizasyon örneği olduğunu hatırlayın. Buradaki mesele insanların garip şeyler yapıyor olması. Sık sık bir şey düşünür/söyler farklı bir şey yaparlar. İnsanlar akla yatkın olmayan şeyler yaparlar, onları insan yapan da budur zaten. Karakterlerinizi üç boyutlu ve ilginç kılacak olan şey de bu.
Karakterlerinizin okuyucuya tamamen mantıksız gelen şeyler yapması sıkıntı değil ve hatta aslında istenilen bir şey. Karakterler okuyuculara tamamen deli saçması gelen şeyler yapsalar da, yazara tamamen mantıklı gelmeli. Bir karakter bir okuyucuyu şaşırtabilir fakat bir yazarı asla şaşırtmamalı.
İşte John ve bacısı hakkında sizin, okuyucunun, bilmediği ancak benim, yazarın, bildiği bir sır.
Küçüklüklerinde, John’un bacısı hep bir köpek isterdi ancak John’un korkusu yüzünden bu aileleri için asla bir seçenek olmadı. Hızla günümüze sararsak, John’un bacısı ilk defa kendine müstakil bir ev aldı ve burayı bir yuva yapmaya uğraşıyor. John ise bu köpek teranesi yüzünden hep suçlu hissediyordu ve bunun günahlarını telafi etmek için iyi bir fırsat gibi görünüyor. John köpeklerden nefret ediyor ancak bacısını bu nefretini yenecek kadar çok seviyor.
John’un karakter kağıdında kalıp asla okuyucu ile “paylaşılmasa” da gerçek arka hikaye bu. John için oluşturulan karakter profilinin parçalarından biri de buydu. Yukarıdaki pasajda John’un iç sesini etkileyen bu oldu.
Bu sahnede John’u etkileyen iki arka hikaye parçası oldu:
John köpeklerden nefret ediyor. John bacısını seviyor.
Yani… John hem köpek nefretinden etkilenerek konuşacak ve hareket edecek HEM DE bacısını sevmesinden etkilenerek konuşacak ve hareket edecek. Bu durumda, John’un sevgisi nefretine galip gelmiş gibi gözüküyor.
Sonuç olarak John’un hareketleri okuyucu için bir gizem olmayı sürdürse de yazar açısından oldukça mantıklı ve oturaklı. Yazar okuyucuyu John’a bağlanmaya ve John’un hareketlerini gerekçelendirmeye zorluyor.
Sonuç mu?
John artık üç boyutlu.
____________________________
Ratel Notu
Buradan sonra diyaloglara giriyoruz, kemerleri bağlayın!
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..