Bölüm 94
Parça 1 Karşılaşma
Yeni Arc Ölüm Meleği ve Karga
Güneş ışınlarının bile uzak durmak zorunda kaldığı yer karanlık orman normal de sadece belli başlı varlıklara ev sahipliği yaparken nadir de olsa Vinilia
gibi birinin yürüyüş yaptığı yerlerden biridir bugün de Vinilia'nın yürüyüş yaptığı yerlerden biri bunu bilen birkaç kişiden biriyim benim adım Aiko,
ben Melia'nın annesiyim bu bir yana bugün Vinilia ile konuşmak için buradayım bundan pek hoşnut olmayacak ama bunu yapmak zorundaydım.
Nazik ve yumuşak bir ses tonu ile seslendim ona 'Merhaba Vinilia'
Bana sert bir bakış attı ve 'Seninle bir anlaşmamız var burada olmamalısın' dedi.
İki elimi birleştirdim ve gülümseyerek 'Hadi ama biz eski arkadaşız hem beni tanırsın boş yere bu karanlık yere gelmem'
İç çekti ve biraz daha yumuşak bir ses tonuyla 'Son karşılaşmamız da yine benimle konuşmak istediğini söyleyip bana yeni yaptığın cadı şapkasını gösterip nasıl olduğunu sormuştun'
Bu söylediklerini duymazdan geldim 'Ciddi bir konu için buradayım biliyorsun büyük bir şeyler olmak üzere'
Sözlerimi duyduktan sonra biraz sinirli ve daha ciddi bir şekilde bana baktı gözlerinde ki bakıştan ne hissettiğini çok rahat anlıyordum
'Evet büyük bir şeyler olacak ama bu artık seni ilgilendirmiyor git ve saklandığın deliğe geri dön cadı'
Gülümsememi bozmadım ama biraz sinirleniyorum 'Hadi ama Vinilia'ya ne yapılması gerektiğini biliyorsun herkezi bir araya toplamalısın Vel'i, Reynold'u, Berlin'i, avcıları ve diğer büyücüleri
hepsini bir araya getirip Büyücüler Konseyini tekrar yapmalıyız'
Daha da sinirli bir şekilde bana baktı gözleri sinirden neredeyse alev alacak gibiydi ve sert bir ses tonu ile 'Avcılar mı? Cidden bunu söyledin mi daha ne kadar
alçalabilirsin Aiko daha fazla beni sinirlendirmeden git buradan eğer sinirlenirsem tek canı yanan sen olmazsın biliyorsun bütün cadılardan nefret ediyorum'
İşte şimdi beni gerçekten sinirlendirmeyi başarmıştı, öfkeli bir şekil de gülümsedim ve kendinden emin bir ses tonu ile 'Hohoho hoo Vinilia bakıyorum da görüşmeyeli
tehdit etmeyi de öğrenmişsin seni sadece bir kez uyaracağım kızıma en ufak bir zarar vermeyi denersen kendini dünyada ki cehennemi yaşarken bulursun'
Tehditkar bir şekilde gülümseyip ardından küçümseyici bir bakış attı 'Dünyada ki cehennem mi? Çabalarını izlemek eğlenceli olabilirdi ama Büyücü Konseyi
gibi saçmalıklarla beni yeterince eğlendirdin şimdi git buradan değerli vaktimi daha fazla işgal etme'
Öfkemi dizginleyip biraz sakinleşmenin ardından ciddi bir şekilde tekrar konuşmaya başladım 'Vinilia Avcılara ihtiyacımız var bu bir gerçek, onlar
yüz yıllardır Meravir'in koruyucusu oldular şimdi onları düşman olarak görmenin zamanı değil burada konu sen, ben değil burada ki konu çok daha derin ve işin kötü yanı
bunu bilen muhtemelen yalnızca birkaç kişiyiz bu yüzden senden harekete geçmeni istiyorum beni dinlemeyeceklerdir ama sen onları harekete geçirebilirsin eğer bütün
dağılmış parçalar bir araya gelirse olacakları engelleyebilme şansımız var'
Vinilia'nın yüzünde ki sert ifade yerini hüzne bırakmıştı daha sakin bir şekilde konuşmaya başladı 'Anlamıyorsun öyle değil mi Aiko onları bir araya
getiremeyiz hem getirsek bile bir şey değişmeyecek bunu biliyorum olacakları engelleyemeyiz sadece zararı minimuma indirebiliriz elimizde ki en iyi seçenek bu
çünkü yeterli gücümüz yok zamanla kendimizi güçsüzleştirdik bir zamanlar Meravir'in her yerinde olağanüstü büyücüler vardı peki ya şimdi geriye kim kaldı?'
Vinilia'nın sözlerinde haklılık payı vardı ne kadar kabul etmek istemesem de haklıydı, yüzüm de çaresizlik içinde kalmış bir ifade vardı 'Peki ya Gri Cadı?'
Vinilia tekrar iç çekti ve gözlerini bana dikti 'Gri cadı eğer serbest kalırsa olacakları engelleyebiliriz ama ya sonrası Meravir'de ya da başka bir yerde
gerçekten onu durdurabilecek bir büyücü var mı?'
Yine onun sözleri doğruydu giderek daha da çaresiz hissetmeye başlamıştım yüzümde ki çaresizlik ifadesinin yanına birde hüzün eklenmişti 'Gerçekten hiçbir şey yapamaz mıyız?'
Vinilia kendinden emin bir şekilde konuştu 'Yapabileceğimiz tek şeyi kendimiz için yapabilecek durumdayız şu an ki durumumuz da bir kahraman olmayacak, kahramanlar olacak
ve bu kahramanlar gelecek için bir umut olabilirler her neyse bu kadar karamsar konuşma yeter ne zaman ne olacağını tam olarak bilmiyoruz hala biraz zamanımız var
belki bir mucize gerçekleşir'
Vinilia'nın bu güzel sözleri sadece boş sözlerdi çünkü çaba olmadan mucize gerçekleşmez 'Ben gidip biraz çabalayacağım sen de denemelisin'
Vinilia gülümsedi ve tekrar bana gözlerini dikip 'Melia'yı gördüm gerçekten çok büyümüş ve kesinlikle çok güçlü bir büyücü olmuş ayrıca sana oldukça benziyor özellikle kişiliği'
Ben de gülümsedim ve 'Eğer kişiliği gerçekten bana benziyorsa bu iyi değil bu onun tam anlamıyla iyi biri olmadığı anlamına gelir çünkü ben iyi biri değilim gerçi kötü de
değilim ama her neyse bunun şu an bir önemi yok Melia iyi arkadaşlara sahip eminim ki yolundan şaşmayacaktır'
Vinilia artık gitmek istediğini açıkça belli ederek 'Peki o zaman tekrar görüşmemek üzere Aiko'
Beni tekrar güldürmüştü 'Elinde sonunda cehennem de görüşeceğiz Vinilia'
İkimiz de bu konuşmadan gülerek ayrılmayı başarmıştık ama bu gülüşmeler mutluluktan değil sadece geleceği bilip hiçbir şey yapamayacak olan kendimize karşıydı...
Parça 2 Herkesin Bir Sorunu Vardır
Meravir'in harabeye dönmüş bir köyün de esen rüzgar yıkıntıların ses çıkarmasına sebep oluyordu, yıkıntıların arasından artık çürümeye başlamış olan cesetlerin
kokusu rüzgarla birlikte etrafa yayılıyordu ve bu yıkıntıların arasında yürüyen iki kişi vardı kendilerini pelerinle sarmışlardı. Aralarından daha uzun olan konuşmaya başladı.
'Sence sırada ne var Fulmine'
Fulmine pelerinin kukuletasını kaldırdı, beyaza yakın solgun bir cildi vardı, sarımsı gözleri ve koyu kahve ipeksi saçları olan güzel bir kadındı, saçlarının uzunluğu çenesine kadardı.
Yüzünde ki düşünceli ifade ile beraber konuşmaya başladı 'Bilemiyorum efendim, yakında olacaklardan sonra artık bir şey yapmamıza gerek kalmayacak gibi'
Uzun olan biraz sinirlenmişti ve daha ikna edici bir ses tonu ile 'Sana sürekli söylüyorum bana Vahas de efendim değil ayrıca şimdi aklıma geldi de
hala karşılaşmam gereken birileri var Reynold ve Kazeru gibi onlarla işim daha bitmedi'
Fulmine tedirgin bir şekilde konuştu 'Vahas, bence onlarla uğraşmak iyi bir fikir değil özellikle o Kazeru denen aptalla kendi başına bir şey ifade etmiyor ama
etrafı onu korumak isteyen güçlü kişilerle çevrili'
Vahas'ın yüzünde soğuk bir ifade oluşmuştu 'Fulmine ben kimim?'
Fulmine başını öne eğip cevap verdi 'Ölüm büyücüsüsünüz'
Vahas sorularına devam etti 'Kazeru dediğin kişi kim peki?'
Fulmine tedirgin bir şekilde cevap verdi 'Sıradan bir büyücü'
Vahas sert bir şekilde 'Sıradan mı? Hayır o sıradan bir büyücü değil o benim hakkım olan kılıcı çalmış olan adi bir büyücü ben ölüm büyücüsü oldum çünkü
ölüm kılıcını istedim onun gücüyle ben yenilmez olabilirim eğer onu alırsam hiçbir şey yolum da duramaz işte bu yüzden onunla tekrar karşılaşacağız ve onu öldürüp
kılıcı alacağım'
Fulmine başını kaldırdı ve gözlerini Vahas'ın gözlerine dikti 'Bunu yaparsanız ne olacak karşınızda duracak biri kalmayınca eline ne geçecek? Sen gerçekten ne istiyorsun
intikam mı? Egonu tatmin etmek mi? Yoksa sadece çocukça bir kıskançlığa teslim olmak mı?'
Vahas bir kahkaha atmaya başladı 'İşte senin bu yönünü seviyorum Fulmine sinirlendiğin zaman karşın da kim olduğunu umursamıyorsun söylediklerinin hiçbiri doğru değil
istediğim şey gücü elime alıp daha iyi bir Meravir inşa etmek sadece büyücülerin hüküm sürdüğü herkesin mutlu ve eşit olduğu büyüyle yönetilen bir Meravir
istediğim bu başka hiçbir şey değil'
Fulmine bu cevaptan tatmin olmamış bir şekilde cevap verdi 'Gerçekten sadece bu mu? O zaman Reynold ve Kazeru'yu öldürmene gerek yok öyle değil mi onlarda birer büyücü'
Vahas aynı şekilde konuşmaya devam etti 'O ikisi birer istisna sadece Reynold amaçlarımı gerçekleştirmem için önümde ki engellerden biri Kazeru ise sadece
sinirlerimi bozuyor benden çok daha güçsüz olmasına rağmen bana karşı koydu bana karşı savaştı ve hayatta kaldı hem de ben onu öldürmeye çalışmama rağmen işte bu yüzden o ölmeli'
Fulmine hala tatmin olmamış hissediyordu ama söyleyecek başka bir şey aklına gelmiyordu bu yüzden sessizce yürümeye devam etti.
Vahas Fulmine'nin önüne geçti ve gözlerinin onun gözlerine dikip ellerini tuttu 'Fulminehayallerim gerçekleştiğinde sana verdiğim sözü yerine getirebileceğim ve
hep arzuladığın yaşamı yaşamaya başlayacağız bundan emin olabilirsin yaptığım her şey ikimiz için'
Fulmine gülümsedi ama hiçbir şey söylemedi sadece tek bir şey söylemek istiyordu ama sustu kelimelerini adeta yutmuştu çünkü konuşursa her şeyin bozulabileceğini düşündü,
bu yüzden bir kez daha düşüncelerini içine attı yanılmış olduğunu umarak...
Devam Edecek
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..