Bölüm 100 Paslanmış Zincirler

avatar
1758 2

Yeşil Karga - Bölüm 100 Paslanmış Zincirler


Bölüm 100

Parça 1

Aptalca bir şekilde bana meydan okudu, aptalca bir şekilde kimle ya da neyle karşı karşıya olmadığını bilmeden karşıma dikildi.

Onu ezeceğim, tıpkı yolda yürürken fark etmeden ezdiğimiz karıncalar gibi sürekli sürekli ezdiğimiz toprak gibi.

Benim yutmaya çalışan bu duyguları da onu da yeneceğim.

Yanlış bir şey yapmadım, yapmayacağım da ama yoluma çıkan vahşi otları yolacağım ki beni yavaşlatmasınlar.

Hiç olmadığım kadar kasvetli bir havadayım garip hissediyorum ve zihnim de yankılanmaya başlayan sesi tanıyorum.

'Hmmmm kendini fazla kaptırma efendim bu tarz bir hava sana yakışmıyor, biliyorum moralin bozuldu ve kardeşini bu olayla hatırlamak öfkeni körükledi ama sakin ol sen güçlü biri değilsin seni zafere ulaştıran saf gücün değil.

Bu yüzden sakin olmalısın ki kazanmak için bir yol bulmaya devam edebilesin. Gerektiğin de öfkeni körükleyen ben olacağım, gerektiğin de vahşi otları kül edeceğim, gerektiğin de sana yardım eli uzatacağım ve gerektiğin de senden kurtulacağım bu yüzden sadece kendin ol benim zayıf efendim.'

İlginç, gerçekten ilginç çünkü nedenini anlamadığım bir şekilde seni dinlemek gerçekten içimde ki bu fırtınalı havayı dağıtıyor ama şundan emin olabilirsin benden kurtulmana izin vermeyeceğim sen serbest kalana kadar sana yapışıp kalacağım benim güzel kılıcım.

(...)

Peki cevap vermene gerek yok sana güveniyorum bu yüzden sen de bana güven ve bana yol göstermeye devam et çünkü az önce ki gibi kaybolmaktan korkuyorum.

Kafamda ki bu konuşmayı bitirip gerçekliği döndüğüm de bana meydan okuyan güzel kadın karşımda dikiliyordu ve asil bir şekilde konuşmaya başladı.

'Benim adım Aceline(soylu,asil kimse) şimdi sen de ismini söyle ve cevabını ver ta bi yaptığım şeyin ne anlama geldiğini biliyorsan'

Gülümsedim ve cevap verdim 'Kazeru diyebilirsin Acelina, şimdi cevabıma gelecek olursak açıkçası pek isteğim olduğunu söyleyemem ama anladığım kadarıyla bu düello büyü içermeyecek

sadece kılıç yetenekleriyle mücadele edeceğiz öyle değil mi?'

Acelina hızlı bir şekilde cevap verdi 'Doğru anlamışsın Kazeru peki cevabın?' oldukça net bir şekilde 'Kabul ediyorum' dedim ve eldiveni yerden aldım.

Acelina ince kılıcını yavaşça kınından çekti, sol ayağı geri, sağ ayağını ileri, bedeni ise ileri doğru bakıyordu, kılıcını tuttuğu sağ eli ilerideydi, sol elini ise sırtına yasladı,

aldığı duruş oldukça asilceydi aynı zamanda oldukça meydan okuyucuydu. Kılıcımı çektim, kendi duruşumu aldım ve Aceline artık başlayacağımızı işaret edercesine kılıcı ile havaya

bir kesik attı.

Batmakta olan güneşim kızıl ışıkları bize bir sahne hazırladı ve bu sahneye arka plandan hafifçe esen rüzgarın ağaçlar ve çimenlerin yardımıyla oluşturduğu orkestra eşlik ediyordu.

Kılıcımı sıkıca kavradım tıpkı asla bırakmayacağım birinin eli gibi ve istediğim zafer için ilk adımımı attım.

Avına atılan bir karga gibi harekete geçtim ve kılıcımı kendi sol çaprazıma doğru biraz yatırarak savurdum, o ise ince ve dayanıksız gözüken kılıcıyla kolayca

beni engelledi ve kılıcımı geri ittirdi.

Hemen ardından hareketleri hızlandı ve ayak oyunlarıyla sol tarafıma geçti. Kılıcı ile hızlı bir saldırı da bulunduğunu görüp kendimi sağ tarafa doğru attım

ama koluma küçük bir çizik atmayı başardı, hemen kendimi toparlayıp saldırmaya hazırlandım ama bana fırsat vermeden fırtına gibi hızlı bir şekilde saldırmaya başladı ardı ardına kesilmeyen şiddetli güçlü bir rüzgar dalgaları gibiydi,

bu yüzden savunmaya geçtim elimden geldiğince saldırılarını engelliyorum ama zamanla her tarafımda küçük çizikler oluşmaya başladı, bir türlü savunma pozisyonundan

çıkıp saldırabileceğim bir konuma gelemiyorum. Oldukça iyi kılıç kullanıyor şu ana kadar karşılaştıklarımın arasında en iyisiydi. Sadece kılıç kullanmakta iyi değildi etrafım da adeta dans ediyordu, hareket ediş tarzıyla sürekli farklı bir açıdan üzerime geliyordu.

Kendimi bir fırtınanın tam merkezin de hapsolmuş gibi hissetmeme neden oluyor bu durum.

Her geçen saniye hapsolduğum alan daralıyor ve beni git gide sıkıştırıyordu. Basitçe tamamen eziliyorum.

Son olarak onun saldırılarını umursamadan kaba kuvvetle kılıcımı savurdum ama yaptığı çevik hamle ile kılıcımı havaya fırlattı bu bir sona benziyordu ama tabii ki

son değildi hızlı bir şekilde hançerimi yani Yooko'yu çektim, kılıcımı havaya fırlattığı için bir anlığına gardını düşürdüğüne eminim bundan yararlanarak saldırdım, harekete geçtiğim

an o ince kılıcının iğne ucunu boğazım da hissedip durdum gözlerini gözlerime dikmiş bana bakıyordu oldukça güçlü bakışları vardı. Ellerimi yavaşça havaya kaldırdım ve pes

ettiğimi söyledim kılıcını indirdi, ardından kınına soktu. Bu büyü içeren bir mücadele olsaydı kaybedeceğimi sanmıyorum ama büyü olmadan benden çok daha üstün olduğunu kabul etmekten başka seçeneğim yok.

Bu olanlardan sonra ise başını hafifçe öne eğdi ve 'Teşekkür ederim Kazeru, eğer sen olmasaydın burada ki kayıp sayısı daha artabilirdi.' şaşırtıcı bir gelişme böyle bir şey beklemiyordum ama hoşuma gitti bu yüzden nazikçe cevap verdim.

'Teşekküre gerek yok, sadece buradan geçiyordum ve olanlara seyirci kalamadım'

Başını kaldırıp gülümsedi 'Ayrıca adamlarımın davranışları yüzünden de özür diliyorum özellikle yanında ki güzel kadından ve lütfen bir isteğiniz varsa söyleyin yapabileceğimiz bir şeyse zevkle yaparız.'

İlk izlenimimin aksine iyi biriymiş meğersem, güzel. Demek bir istek hakkım var o zaman isteyeceğim şey ortada, Bir şey söylemeden önce Junko'ya baktım takındığı parlak ifadeden anladığım kadarıyla duydukları oldukça hoşuna gitti.

'Peki o zaman bir daha ki sefere geç kalmayın ve ailesini kaybeden çocukla ilgilenin bugünden sonra hayatı çıkışı olmayan bir labirente benzeyecektir bu yüzden ona nasıl bir çıkış yolu yapılacağını öğretin'

Sözlerimin ardından yürümeye başladım artık burada durmak için bir neden kalmadı ama neden düello istediğini merak etmiyor değilim yine de sormayacağım burada durup etrafta ki ceset kokusunu daha fazla solumak istemiyorum. Junko'da hemen yanımda benimle beraber yürüyordu.

Ama unuttuğum bir şey aklıma geldi böylece gidemem sonuçta arkamı döndüm ve Aceline'ye seslendim 'Eldiveni yanımda götürüyorum daha sonra sana meydan okumak için onu kullanacağım' sözlerimden sonra

eldiveni çantama attım ve tekrar yürümeye devam ettim. Acelina arkamdan bağırdı 'Bekliyor olacağım Asil Büyücü' bir süre Junko'yla beraber sessizce yürüdük, acıkmaya başlıyorum bu yüzden

durup bir şeyler yemeyi önerdim. Junko ise sırtında ki çantasından sandviç çıkardı, bir tane bana verdi içinde birkaç çeşit bir şeyler vardı ne olduğunu

bilmiyordum ama oldukça güzel ve doyurucuydu. Onları yedikten sonra Junko bana nereye gittiğimiz sordu. Güzel bir soruydu gerçekten nereye gitmeliyim?

Aslında Felina'nın yanına gidebilirdim ama gelmememin daha iyi olacağını söylemişti, şu gizemli değ gidebilirim belki ama gerçekten gerekli mi ki? Emin değilim bu yüzden Junko'ya şu anda belirli bir yer yok dedim.

Junko nedense düşünceli gözüküyordu ama ne olduğunu sormadım ve yürümeye devam ettik nereye gittiğimizi bilmeden.

Parça 2 Asil Kişi

Acelina kızıl ışıkların aydınlattığı kanlı çamurum içinde yürürken etrafında ki cesetleri bu iğrenç hale getiren kişinin az önce savaştığı kişi olduğuna pek inanamıyordu.

Kendisi büyü gücü olmayan biriydi, bu yüzden tek yapabileceği şeyi yapıp kendini temel yeteneklerini geliştirmeye adamış biriydi çocuklu arkadaşı bu konu da ona epey yardımcı olmuştu.

Hatta Kazeru'nun vahşi tarzını çocuklu arkadaşının ilk kılıç kullandığı zamanlara benzetiyordu.

Etrafı inceledikten sonra kasabada ki herkesten öne eğerek özür diledi sonraysa adamlarını azarlamaya başladı her şeyi düzeltip çocuğun iyi olacağından emin olduktan sonra kendi kendine mırıldandı.

'Böyle bir durumda bile seni hatırladığıma göre seni gerçekten özledim Olivya'

Parça 3 junko

Bir katliam güzümün önünde gerçekleşiyordu ama onlar için üzüldüğümü söyleyemem çünkü hak ettikleri buydu. Sanırım.

Ama kendini kaybetmiş Kazeru'nun etrafını saran bir şeyler vardı ve garip sesler duyuyorum. Derinden gelen sesler basık ve ürkütücüydü.

Bunlar ruhlardı kızgın ve öfkeli ruhlar, boyunlarına vurulmuş paslanmış zincirin sesi diğer sesleri bastıracak kadar güçlüydü ama yine de duyuyordum.

Öldür, öldür, öldür, kurtar, öldür, bize katıl. Öfkelen.

Bunları söyleyip duruyorlardı ve o paslanmış zincirin kaynağı en başından beri beni rahatsız eden o kılıçtı.

Gördüklerim ve duyduklarım bir iki saniye sürdü bu yüzden gerçek mi emin değilim çünkü hiç yaşanmamış gibi bir an da yok oldular.

Ayrıca ruhları hissedebilsem bile onları görmek ve duymak çılgınca bu imkansız sadece anlık bir rüyaydı. Sanırım.

Belki de hayal gücümdü bilmiyorum ama şimdilik bu konu da konuşup zaten oldukça kötü bir durumda olan arkadaşımın kafasını karıştırmayacağım.

En azından emin olana dek...



Devam Edecek






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr