Bölüm 123
'Güçsüz olduğumu söylemiştin peki ya şimdi güçlü olan kim?'
Rakibim hiç düşünmeden soruma cevap verdi.
'Geçici bir süreliğine elde ettiğin sahte güçle bile bu kadar havalandığına göre burada benden başka güçlü biri yok ama açıkçası beni şaşırttın senin gibi zayıf birinin bu miktarda ki bir büyü gücünü kullanıyor olması oldukça ilgi çekici hadi bana göster sahip olduğun sahte gücü Kazeru Yuuma'
Güzel bir cevap vermişti bana söyleyecek bir şey kalmamıştı hem bu işi uzatamazdım çünkü şu an inanılmaz bir büyü ile dolup taşıyorum ama bunu uzun süre sürdüremem nedeni ise basit şu an da ben sınırlarımı tamamen aşmış durumdayım uzun süre bu şekilde kalırsam sonuçları çok kötü olur. Benim kazanmaktan başka seçeneğim yok.
Kılıcımı kaldırdım, kılıcımın da güç ile dolup taştığını hissedebiliyordum ama öncesine göre çok daha ağırdı.
İnanılmaz bir hızla rakibimin yanına vardım, kılıcımı yukarıdan aşağı savurdum. Katanası ile karşılık vermişti. Darbemin etkisiyle altımızda ki yer parçalanıp içeri doğru biraz göçmüştü.
Rakibim hızlı bir şekilde geri doğru çekildi ona soluklanacak bir zaman vermek istemediğim için tekrar üzerine atıldım, kılıcımı savurdum, hızlı bir hareketle kaçmayı başarmıştı.
Kılıcımı boşluğa savurmuş olmuştum ve savurduğum tarafta ki zemin paramparça olmuştu. Bir an da arkamda belirmişti ona saldıracak zaman vermeden arkasına ışınlanmıştım. Anlaşılan bunu bekliyordu çünkü ben bunu yapar yapmaz arkasına katanasını savurarak hızlı bir dönüş yapmıştı ben de ikinci kez ışınlanmıştım hemen yan tarafına bunu fark edip tekrar katanasını savurdu ben de kılıcımı büyü ile kaplayıp bütün gücümle savurdum.
İkisi çarpıştığında inanılmaz bir güç dalgası yayılmıştı, o kadar güçlü bir dalgaydı ki bütün kulenin sallandığını hissetmiştim. Bunun etkisiyle tavandan bazı taşlar koparak yere düşmeye başlamıştı.
Hemen Melia'ların olduğu yere dönmüştüm onların üzerlerine de taşlar düşüyordu hepsini paramparça edip zararsız hale getirmiştim. Rakibim ise kendini taşlardan korumuştu. Tekrar ona döndüm ve üzerine atıldım.
Silahlarımızı ardı ardına çarpıştırıyorduk hiç durmadan seri ve vahşice, bütün saldırılarıma karşılık veriyordu. Çarpışmamız devam ederken sol eliyle hançeri arkamda ki duvara doğru fırlatmıştı inanılmaz bir refleks gösterip hançeri yanımdan geçerken sol elimle havada yakalamıştım aynı zamanda silahlarımızı tokuşturmaya devam ediyorduk. Hançeri onun hemen sağına yere doğru fırlatıp soluna ışınlanmıştım. Işınlandığım yerden hemen saldırıya geçmiştim.
Kendini savunmak için katanasını kullanmıştı bu olur olmaz hançere ışınlanmıştım. Bu kez de sol eli güçlü bir rüzgar büyüsü kullanarak bana saldırmıştı ben de arkasına ışınlandım hızla arkasına dönüp katanasını bana savurdu ama kestiği şey bir illüzyondu asıl ben önüne ışınlanmıştım yani o bana arkasını dönmüştü. Kılıcımı onu kesmek için bütün gücümle savurdum ama birden durmuştum daha doğrusu durdurulmuştum ortaya çıkardığı tarif edilemez bir güç beni ve kılıcımı geri itiyordu daha fazla direnemeyip geri uçmuştum.
Ona doğru baktım görünüşte hiçbir şey yoktu ama onu çevreleyen inanılmaz bir varlık hissediyordum. Böyle bir bölge de bile onu hissedebiliyordum ve ayırt edebiliyordum. Hızlıca kendimi toparladım. Büyüm tekrar bedenimi sarmıştı ama öncesine göre gücü biraz azalmıştı zamanım giderek azalıyordu.
Bu kadar güçlendikten sonra bile hala bir şey değişmemişti ne aklımla ne de gücümle ona karşı bir üstünlük kurabiliyordum. Kötü olan tek şey bu değildi o daha bir gram bile ciddileşmemişti. Beni küçümsüyordu. Bu yüzden onu ezeceğim.
Kılıcımı yukarı doğru kaldırdım sahip olduğum bütün büyüyü onda topluyordum. Kılıcımın etrafında adeta alevden bir fırtına vardı. Melia'dan aldığım tüm büyü gücünü kılıcım da toplamıştım.
Bunu yaptıktan sonra saçlarım ve gözlerim normale dönmüştü. Büyü aktarımının ardından aldığım güç yüzünden kullanamadığım kendi büyümü açığa çıkardım. Büyüm her tarafımı sarıyordu ve her zaman ki gibi bir karga şeklini almıştı.
Kanatlarından biri alev alev yanan bir karga,tüm gücümü toplamıştım ve şu ana kadar ki en güçlü saldırımı yapmak için harekete geçtim. Rakibim de bana yönelmişti .Birbirimize yaklaştığımızda silahlarımız bir kez daha çarpışmıştı.
Açıkçası görkemli bir çarpışma olacağını düşünmüştüm ama yanılmışım. Katanasının tek darbesinden elimde ki kılıcım uçup gitti bütün büyümde dağıldı. Dizlerimin üstüne düşmüştüm. Katanası boynumdaydı. Donup kalmıştım.
Tüm gücüm sadece 1 saniyede yok olup gitmişti.
Kafamı kaldırıp karşımda duran rakibime baktım üzerinde en ufak bir çizik bile yoktu birkaç darbe almıştı bizimle savaşırken ama onlar da kaybolup gitmişti çoktan.
Katanasını boynumdan çekti havaya kaldırdı adeta kellesinin koparılmasını bekleyen bir idam mahkumu gibi hissediyordum. Gözlerimin içine bakıyordu. Gözlerinde en ufak bir duygu kırıntısı bile yoktu. Soğuk ve boştu bakışları ama anlamsız değildi.
Kılıcını yavaşça indirip geri çekti ve konuşmaya başladı.
'Gözlerinde korku yok aynı zamanda yüreğinde de bir korku yok en azından kendi adına bir korku demeliyim. Güçlü değilsin ama aynı zamanda zayıfta değilsin garip birisin, tereddüt etmeyen birisin, akıllı birisin işte bu yüzden canınızı bağışlıyorum ve size ikinci katın kapısını açacağım ardından ise gideceğim ait olduğum yere yani en üst kata, seni orada bekliyor olacağım Kazeru Yuuma güçlen ve gel ayrıca beni çok bekletme senden ümitliyim'
Sözlerinin ardından duvarın birini kırdı ve bir geçit ortaya çıktı oradan geçip ortadan kayboldu. Üzerimde ki şoku atarak ayağa kalktım bedenim yanıyordu ve çok acıyordu ama yapacak bir şey yoktu bu sınır aşımının yan etkilerinden sadece biriydi.
Reiko'nun yanına koştum ve onu kendine getirdim. İlk önce Revika ile ilgilendi çok kan kaybetmişti ama bir şekilde hayatta kalmayı başaracaktı. Ondan sonra Junko'nun yanına gittik. O ağır bir yara almamıştı ama bilinci bir büyü yüzünden kapanmıştı.
Reiko onu da iyileştirip kendine getirdi. Melia ile de ilgilendikten sonra bir şekilde hepimiz iyiydik. Melia ayağa kalkacak gücü kazandıktan sonra hızla kalktı ve üzerime yürüyüp iki eliyle yakamdan tuttu.
Öfke dolu gözlerle bana baktı ve bağırmaya başladı.
'Böyle bir şeyi bir daha yaparsan seni affetmem!'
'Yine olsa yine aynı şeyi yaparım'
'Sen aptal mısın??? Neden böyle bir şeyi tekrar yapacağını söylüyorsun?'
Bu kız sinirlerimi bozuyor nedenini açık bir şekilde söyleyeceğim.
'Sen her zaman güler yüzlü, çok bilmiş, kendinden emin, küçümsüyormuş gibi davranan ama her zaman ciddi olan ve büyük bir lider olan hayran olduğum kişisin eğer bu kişiliğin dışına çıkmaya çalışırsan seni durdururum bir daha asla seni öyle öfkeli kendini kaybetmiş görmek istemiyorum bir daha asla hayran olduğum kişinin benim gibi yani bir aptal gibi davranmasını görmek istemiyorum.'
Melia cevap vermemişti yakamı bıraktı ve şapkasını öne eğip yüzünü sakladı.
'Ne-ne-ne diyorsun birdenbire'
'Düşüncelerimi dile getiriyorum tabii ki'
'APTAL'
Sonra ise arkasını dönüp diğerlerinin yanına gitti ben ise Merry'yi almak için onu koyduğum yere gittim. Bir süre hep beraber bir duvarın köşesinde oturup dinlendik.
Olan biteni diğerlerine anlattım açıkçası ben hariç hepsi iyi durumda sayılırdı. Melia'da hızla büyü gücünü geri topluyordu. Nasıl böyle bir karar verdik bilmiyorum ama büyük bir tartışmanın sonunda ikinci kata çıkmaya karar verdik.
Kılıcımı ve hançerimi bulduktan sonra geçide yöneldik ve ikinci kata geçtik...
Devam Edecek
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..