Bölüm 131
Parça 1 Kazeru
Bu acı sadece biraz büyü gücü kullandığım için mi? Benimle dalga geçme seni aptal, eğer normal bir durumda olsaydık kesinlikle bayılırdım ama şu an öyle bir lüksüm yok.
Sanki her yerime iğne batırıyorlar ama ayağa kalkmalıyım fazla zamanım yok. Bu kadar acıyacağını bilsem ölü numarası yapıp beni bırakmasını beklerdim. Her şeye rağmen ilginç bir şekilde hala epey büyü gücüm var anlaşılan istediğim gibi hepsini kullanamadım. Yine de beklediğimden daha etkili oldu. Peki zor olsa da ayaktayım şimdi çantayı ve kılıcımı alıp buradan gitmeliyim. Yavaş adımlarla başlamalıyım.
İşte çantam burada, kılıcım o da diğer tarafta kalmış biraz uzak hızlı olmalıyım. Bir dakika neden yanına gidiyorum ki onu kendime getirebilirim tek yapmam gereken elimi uzatıp çağırmak.
Beklediğim gibi uçarak geldi. Bu yol oldukça pratik. Hmmm dışarıdan bir ses geliyor.
'Hey ona ne olmuş böyle sen onunla ilgilen ben yardım çağırıyorum!!!'
Bu kötü beklediğimden hızlı geldiler neyse ki şu an sadece 2 kişiler ama durum gerçekten kötüye gidiyor.
'Aptal efendim savaşmalısın, nasıl falan diye saçmalama çoktan geçmemen gereken sınırı geçtin ya da yıktın, bu dakikadan sonra geri dönüşün yok büyü yap ve şu aptallara haddini bildir.'
'Vücudum acı içinde yanarken benden böyle bir şey beklemen, saçmalayan sen değil misin?'
'Hadi ama benim cesur efendim sadece savaş ve biraz dayak ye şu an tek istediğim bu'
'Neden bahsediyorsun sen?'
'Eskiden daha akıllıydın gerçi herkes arkandan iş çeviriyor yani her neyse bunu boş ver sadece biraz daha acı çek planım büyük ihtimalle başarı ile sonuçlanacak sadece rolünü oyna'
'Ne saçmalıyorsan kes şunu beni sinir ediyorsun'
'İyi dinle Yuu o kibirli peri sana bir bağlama büyüsü yaptı tek taraflı bir şey senin acıların onu kendine getirecektir. O kibirli peri bu havada ki zehrimsi büyüden etkilendi ama vücudu bağışıklık kazanıyor onu mağarada bıraktığın zaman fark etmedin mi büyüsü toparlanıyordu, kısacası seni buraya yönlendirmem sadece bu durumu yaratmak içindi aynı zamanda senin de buna inanman gerekiyordu ben de bu yolu düşündüm kısacası seni kurtarmak için seni kullandım ama bu durumu kendi gücünle düzeltebileceğine inanman senin hatan, bu kadar kibirli olmamalısın sen sadece aşırı güçlü bir kılıca sahip sıradan birisin, ama bunu unutmuşa benziyorsun kule de bile Melia'nın gücünü emip sadece saf güçle rakibini yenmeye çalıştın bu senin henüz yapabileceğin bir şey değil, önemli olan ne kadar güce sahip olduğun değil onu nasıl kullandığındır eğer anladıysan dediğimi yap ki günü kurtaracak kahraman uyansın'
Kılıcımın sözlerinden sonra hissettiğim şeyler şu an çektiğim bütün acıdan daha beterdi, cevap veremedim. Sinirliydim ama aynı zamanda onu anlıyordum. Planı en başta bana söylese, bunu uygulamazdım.
Bu işi kendi başıma çözebileceğime inanmıştım ama şu ana kadar neyi kendi başıma başardım ki? Son zamanlarda aklım başımda bile değil eskisi gibi düşünemiyorum, sırf biraz güçlendim diye beni güçlü yapan yönümü unutmaya başladım ben sadece gücüyle övünen biri değil aynı zamanda aklıyla da övünen biri olmalıyım.
Ben bu düşüncelerle boğuşurken birkaç dakika geçmişti ve az önce yere serdiğim kişi kükreyerek bana doğru koşuyordu. Ona karşılık vermeyi düşünmedim bile dizlerinin üstünde olan beni kolumdan tutup havaya kaldırdı ve yere vurdu kolumu sıkıca tutmaya devam ediyordu adeta bir sopaymışım gibi etrafa benle vuruyordu, artık acıyı hissetmiyordum en sonunda beni sertçe bir duvara fırlattı. Her şey kılıcımın istediği gibi gidiyor.
Yüz üstü yerde yatıyordum, onun adımlarını duyabiliyordum bana yaklaşıyordu zar zor kafamı kaldırıp dağılmış suratımla ona baktım ve ağzımdan beklemediğim bir cümle çıktı.
'Tüm yapabileceğin bu mu?'
Sarı gözleri bir anda kan kırmızısına dönmüştü, öfke ile üzerime atıldı ama bir güç onu geri uçurmuştu. Güzel sesli biri konuşmaya başladı.
'Söyle bana kedicik ne yaptığını sanıyorsun? ''Benim'' köleme ne yaptığını sanıyorsun yarı-insan?'
Riraru sonunda gelmişti, gözleri öfkeyle parlıyordu. Gerçi tamamen iyileşmediği belliydi gücünü hissede biliyorum.
Kurt adam yerden kalktı ve bağırdı.
'Whaaaa işime karışma lanet yaratık'
'Kapa çeneni küstah kedicik sana acı çektirmek isterdim ama şimdilik bu aptal kölemle ilgilenmeliyim ama bir dakika onu buradan nasıl çıkartacağım?'
Riraru bu sorunun cevabını ararken etraf yarı-insanla dolmuştu. Tamamen köşeye sıkışmıştık. Anlaşılan Riraru'nun da aklına bir fikir gelmedi çünkü endişeli gözüküyor.
Eskiden olsa şu an bütün kemiklerim kırılmış olurdu ama bir kırığım bile yok gerçekten sağlam bir dayanıklılık kazandım. Bu durumdan kurtulabiliriz.
Zar zor ayağa kalktım.
'Hey kölem ne yapıyorsun yerde kal bir çaresine bakacağım'
'Ben iyiyim'
'Bunu böyle dağılmış bir suratla söyleyince hiç inandırıcı gelmedi'
'Kafama otur bizi buradan götüreceğim'
Konuşmamızı duyan yarı-insanlar hepsi aniden üzerimize atılmıştı, Riraru soru sormadan dediğimi yaptı. Hızlı bir şekilde çantayı yerden aldım ve kılıcımı elime çağırdım ve hepimizi bu lanet yerden ışınladım.
Tabii ki mağaraya evet, bir şekilde başardım, bütün bu yaralara rağmen ben hala...............................
Parça 2 Riraru
'Hey Kazeru, hmmm sanırım bayıldı ya da ölmek üzere, hemen onu iyileştirmeliyim. Bir dakika onun kalbi durdu neler oluyor hemen bir şeyler yapmalıyım'
Peki iyileştirme büyüsü uygulamalıyım hem de durmadan çünkü sürekli içinde ki büyü onu öldürmeye çalışıyor. Ne kadar sürecek bilmiyorum ama başarabilirim.
'Hey kibirli peri endişeli gözüküyorsun merak etme o aptal ölse bile onu geri getireceğim tabi karşılığın da senin hayatını kullanacağım. Yani elinden geleni yap çünkü bugün sadece biri ölü kalabilir ve o da sensin.'
Ona cevap vererek zaman kaybetmedim.
Saatlerce iyileştirme büyüsü uyguladım aynı zamanda illüzyonla mağaranın yerini gizledim. Uzun saatlerin sonunda yaşamaya devam ediyordu.
Çok fazla kan kaybetmiş ve büyü yapmanın verdiği dayanılmaz acıyı kalbi kaldıramamış neyse ki onu kurtardım. Ayrıca onu öldürmeye çalışan büyü sonunda uysallaştı.
Bu aptalla tanışalı çok kısa bir süre geçmesine rağmen ikinci kez ölümden dönüyor, ilki kuledeydi ama bu sefer ki epey farklı oldu daha doğrusu yararlı oldu bu kadar zorlanmanın ödülünü aldı. Uyandığın da çok şaşıracak. Kazeru ölümün kıyısından dönmeye alıştı ama eminim ki bundan sonra ölümün kıyısından dönen ya da dönemeyenler rakipleri olacak.
'Hey lanet kılıç sen bu aptalı nasıl yetiştirdin böyle'
'Oldukça iyi değil mi?'
'Aptallaşma neredeyse ölüyordu'
'O buna alışık sorun değil, ayrıca sen ona neden bu kadar ilgilisin'
'Çünkü onun benim türümle bir anlaşması var bu da ona bizimkine benzer bir büyü sağlıyor bu sayede uyumlu oluyoruz.'
'Anlaşma mı? Bir dakika bahsettiğin şey o büyülü ağaç mı?'
'Evet büyülü ağaçları biz yaptık.'
'Bir sır perdesi daha ortadan kalkıyor demek o ağaçları siz yaptınız çok iyi, peki diğer periler nerede?'
'Başka bir peri kaldığını sanmıyorum hepsi yok oldu büyük ihtimalle geriye kalan tek peri benim'
'Nasıl yok oldu? Sizler oldukça güçlüsünüz.'
'Bu olay sizin dünyanızla ilgili bir şey değil endişelenme her neyse kölem birazdan kendine gelir ona getirdiği otlardan bir şeyler hazırlayacağım'
'Demek simyadan anlıyorsun'
'Hayır doğanın kendisini anlıyorum'
'Demek öyle son bir sorum var, amacın ne Riraru?'
'Şu anda ki asıl amacım bana perileri anımsatan tek kişiyi hayatta tutmak daha sonra ise Avcılar tarafından öldürülen büyülü ağacı eski haline getirmek'...
Devam Edecek
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..