Not:Birisi sitede ki türk yazarlarla röportaj yapıyor benle de yaptı ilginizi çekiyorsa linki bıraktım :D https://www.epiknovel.com/seri/roportaj
Bölüm 135
Güneş dağın yamacının üstünden ışıklarıyla ağacın kovuğunu aydınlatmaya başladığında Riraru gözlerini araladı. Sersem bir şekilde etrafına baktıktan sonra Kazeru'nun kafasını tekmelemeye başladı.
'Heyyy uyan sabah oldu'
Kazeru umursamadan uykusuna devam ediyordu.Riraru kanatlarını açtı ve esnedi. Kendine geldikten sonra Kazeru'yu o minnacık elleriyle tokatlamaya başladı ama Kazeru üzerinde hiçbir etkisi olmuyordu. İç çektikten sonra hamlelerine devam etti ama sonuç alamıyordu son çare olarak bütün gücüyle bağırdı.
'Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa !!!'
Kazeru panikle kalktı ve kafasını ağaca çarptı. Hafif sersemlemişti ama hemen kendini toparladı ve etrafına bakmaya başladı.
'Uyandın'
'Riraru ne oldu?'
'Uyanmıyordun bende seni uyandırmak için çığlık attım'
'Anladım demek öyle yaptın'
'Söylenmeyecek misin?'
'Hayır senin için en azından erken kalkabilirim bana epey yardımcı oldun sonuçta'
'Demek mükemmelliğimi fark ettin'
'Evet, ayrıca kılıcım bana hikayeni anlattı'
'Demek öyle, tahmin etmeliydim'
'Bir şey sormak istiyorum diğer periler nasıl öldüler?'
'Öncelikle şu yanlış anlamı düzelteyim onlar öylece ölmediler, öldürüldüler şimdi baştan başlayalım. Yaşadığım dünya sizin Teyton dediğiniz ırk yüzünden ölmeye başladı en azından büyü ile yaşayanlar için, bu olaydan sonra bütün periler güçlerini kaybetmeye başladı ama benim için güçlü kalmanın bir yolu vardı diğerlerinin gücünü almak ben de hayatta kalmak için gördüğüm her periyi öldürdüm. Sonuçta bunu yapacak güce sahiptim.'
Kazeru hiç şaşırmamışa benzemiyordu.
'Demek öyle bence tam olarak doğruyu söylemiyorsun'
'Gerçek bu onları ben öldürdüm'
'Sen Riraru savaşçı bir tip değilsin sen destek, illüzyon ve oluşturma büyüleri kullanabiliyorsun öldürme kabiliyetin olduğunu sanmıyorum'
'Söyledim ya güçlerimizi kaybediyorduk bende büyük bir kısmını kaybettim. Tıpkı diğerleri gibi'
'Anlaşılan yüzde yüz gerçeği söylemeyeceksin öyle olsun eminim ki bir nedenin vardır'
'Bu yüzde yüz gerçek Kazeru Yuuma'
'Ya da sadece öyle olduğuna kendini inandırdın.'
'Aaaa yeter bu kadar benim gibi bir şaheserin dediklerine inanmıyorsan kendin kaybedersin ayrıca yeni kalkmana rağmen oldukça dinçsin'
'Eski bir alışkanlık diyelim'
'Kule de geçirdiğin zamanlardan kalan mı?'
'Evet, her neyse hadi diğerlerinin yanına gidelim'
Riraru uçarak Kazeru'nun kafasına konup oturdu. Sağ eli ile ileriyi işaret ederek bağırdı.
'İleri !!!'
Beraber kraliyet bölgesine doğru gidiyorlardı onları gören yarı-insanların gözünde kötü bir bakış vardı. Doğal olarak kimse Kazeru'dan hoşlanmıyordu. Kazeru havasını hiç bozmadan yavaş ve emin adımlarla ilerliyordu. Ortam onun yüzünden gerginleşmişti bunu fark etmek zor değildi. Bu sırada biri ona seslendi.
'Başın dertte gibi sana eşlik etsem iyi olur'
Kazeru arkasından seslenen kişiyi görmek için döndü.
'Merhaba en güçlü beşinci kişi iyi olmana sevindim'
'Evet iyiyim ama orada bana vurmuş olsaydın şu an konuşabilecek durumda olmazdım'
'Muhtemelen'
'Bu arada benim adım Wisst'
'Kazeru Yuuma'
'Bende Rurururarirarirararu Rarurururira Raririra kısaca Riraru'da diyebilirsin'
'Benimle dalga mı geçiyor ?'
'Hayır gerçekten ismi bu'
'Anladım, saygısızlığım için üzgünüm sayın peri'
'Nihihi peki bu seferlik seni bağışlıyorum'
'Sanırım bunun için sağol demeliyim.'
Bu muhabbet devam ederken diğer yarı-insanlar Wisst'in Kazeru'yla arkadaşça konuşmasına hem şaşırmış hem de sinirlenmişlerdi ama bir şey demiyorlardı sadece yollarına devam ediyorlardı.
'Kazeru yaptığın şey için teşekkür etmeliyim eskiden ben de Felina'nın destekçilerinden biriydim ama onun insanlara karşı iyi olması beni delirtmişti açıkçası bizim için insanlar canavardan farksız, acımasız, merhametsiz ve kana susamış varlıklardı ama sen benim fikrimi değiştirdin bütün öfkene rağmen orada bana vurmadın işte yaptığın bu hareket düşüncelerimi tekrar gözden geçirmem gerektiğini söyledi bana'
'Peki şimdi ne düşünüyorsun yani insanlar hakkında'
'Aralarında senin gibilerinin de olduğunu'
Kazeru belli etmese de bu cevap gururunu okşamıştı ve onu mutlu etmişti sonuçta bu tarz bir övgü alan biri değildi. İstemeden yüzünde bir sırıtma ile yürüyordu.
'Demek cevabın bu Wisst her neyse Felina'ların yanına gidiyorum yolu gösterebilir misin?'
'Zevkle'
Wisst rehberliğinde kolayca Felina'ların kaldığı yere gelmişlerdi. Wisst kraliyet bölgesi yerine bir eve getirmişti onları ev tavşan şeklindeydi.
'Buradalar kraliçe hala bu topraklarda yaşarken burada kalırdı. Ben gidiyorum umarım sonra görüşürüz'
'Teşekkürler Wisst, görüşürüz'
Wisst ayrıldıktan sonra Kazeru eve dikkatlice baktı gerçekten bir tavşana benziyordu. Kapıya yaklaştı ve tavşan patisi şeklinde ki tokmağı çaldı.
Birkaç saniye sonra kapı açıldı, kapıyı açan Melia'ydı.
'Kazeru bütün gece neredeydin?'
'Sana da merhaba Melia'
'Hmmm şüpheli bir cevap'
Melia biraz tuhaf gözüküyordu.Gözleri kısıktı ve sesi biraz değişikti. Kelimeler ağzından tam olarak doğru çıkmıyordu. Daha doğrusu telaffuz etmekte zorlanıyordu.
'Sen iyi misin?'
'Elbette iyiyim neden kötü olayım ki? He? He? Söylesene?'
Melia Kazeru'nun üzerine yürüdü ve yakasına yapıştı. Bu sırada içeriden koşarak Felina geldi ve Melia'yı omuzlarından tutup geri çekti.
'Üzgünüm Kazeru, Melia biraz sarhoş oldu.
'Anlıyorum'
'Bunu boş ver içeri gel Melia ile ben ilgilenirim'
'Aaaa bırak beni seni adi kraliçe yoksa her yeri havaya uçururum'
Melia'nın bağırtıları devam ederken Felina zorla onu üst kata çıkarmıştı. Kazeru'da olanları hiç umursamadan içeri geçti. Büyük bir salona girdi ve salonda Olivya'yla Reiko bir şeyler konuşuyorlardı.
Kazeru içeri girdikten sonra direk konuşmaya başladı.
'İyi eğlenmişsinizdir umarım çünkü ben bu manyak periyle beraber bir ağaç kovuğundaydım'
Olivya sinsi bir şekilde gülümsedi.
'Birilerinin yemek çaldığını duymuştum bu epey bir olay oldu'
Kazeru ve Riraru gözlerini kaçırarak aynı anda cevap verdiler.
'Bir şey bilmiyoruz'
'Hey hey aynı anda cevap verdiniz bu oldukça şüpheli öyle değil mi Reiko?'
Reiko nazikçe gülümsedi ve cevap verdi..
'Oldukça şüpheli'
Sonra dayanamayıp Reiko ve Olivya kahkaha atarak gülmeye başladılar. Riraru Kazeru'nun kulağına yaklaştı ve bir şeyler fısıldadı.
'Hey bu başımıza epey büyük bir bela açar Riraru'
'Sorumluluğu alıyorum'
'Peki o zaman'
Olivya ve Reiko gülmeye devam ederken Kazeru büyü ile su oluşturup üzerlerine doğru fırlattı eş zamanlı olarak Riraru'da suyun sıcaklığını düşürüyordu muazzam bir takım çalışmasıyla Olivya ve Reiko'yu oldukça soğuk bir suyla yıkamışlardı.İkisi de gülmeyi bırakmıştı.Olivya tam kılıçlarını çekeceği sırada
Kazeru ve Riraru kaybolmuştu. Olivya sinirli bir şekilde konuşmaya başladı.
'Zaman geçtikçe daha da cesurlaştığını düşünmüştüm ama hemen kaçtın demek'
'Aslında tam arkanızdayız dışarı ışınlanmadım'
Olivya bir an duraksadı ve arkasını döndü.
'Benimle dalgamı geçiyorsun ahh işte şimdi gerçekten sinirlendim sizi antrenman maçına davet ediyoruz Kazeru Yuuma ve Riraru'
'Üzgünüm havamda değilim başka bir zaman yapalım'
Bu şakayı daha fazla uzatmamak için Kazeru büyü ile ikisinin de üzerini saniyesinde kurutmuştu. Reiko gidip içmek için çay bir getirmişti karşılıklı koltuklara oturup konuşmaya başladılar.
'Olivya biraz erken ama bundan sonrası için planın ne?'
'Ailemin yanına döneceğim her ne kadar işler iyi olsa da hala orada olup sorumluluk almalıyım'
'Anlıyorum peki sen Reiko bir planın var mı?'
'Ben seninle ve Melia'yla beraber yolculuğumuza devam etmek istiyorum'
Olivya iç çekti ve konuşmaya devam etti.
'Bende seninle aynı şeyi istiyorum ama ayrılacak olmamız kötü olacak'
Aslında kimse bu gruptan ayrılmak istemiyordu ama hepsinin alması gereken önemli sorumlulukları vardı. Konuşmalarına devam ettiler bir süre sonra onlara Felina'da katıldı. Bir şekilde Melia'yı uyuttuğunu söyledi. Konuşma devam ederken Felina'nın aklına bir şey geldi.
'Kazeru aslında bu yüzüğü sen almalısın benden çok daha fazla ihtiyacın olacak'
Felina Kazeru'nun turnuvadan sonra verdiği yüzüğü çıkarıp Kazeru'ya uzattı.
'Onu istemiyorum sende kalsın.'
'Ama bununla çok daha güçlü olabilirsin'
'Bunun farkındayım ama bir büyücü özellikle gelişmek isteyen bir büyücü öyle bir şeye sahip olmamalı çünkü öyle bir yüzük gelişmeni engeller ama senin sahip olmanda bir sakınca yok çünkü senin gelişmesi gereken gücün büyü değil'
'Anlıyorum eğer böyle düşünüyorsan yapacak bir şey yok, bunun yanında merak ettiğim bir şey daha var bundan sonra nereye gideceksiniz?'
'Bu konuda biraz düşündükten sonra Vel'in yanına gitmeliyiz diye düşünüyorum. Riraru'ya orada ki ağacı göstermek istiyorum'
'Neden böyle bir şey yapmak istediğini bilmiyorum ve öğrenmekte istemiyorum çünkü öğrenirsem sizinle gelme isteğimin daha da artacağına eminim'
Olivya konuşmaya dahil oldu.
'Yuu oraya nasıl gidileceğini biliyor musun?'
Kazeru bir an duraksadı, kısa bir süre düşündü.
'Bu konuda hiç düşünmemiştim, bilmiyorum'
Riraru Kazeru'nun kafası bir tane vurdu.
'Aptal yanında ben varım uçabildiğimiz sürece oraya gidebiliriz sonuçta perilerin yaptığı ağaçlar arasında havada olan tek ağaç o'
'Demek onları hissedebiliyorsun'
'Elbette sonuçta ben bir tanrıçayım'
Reiko konuşmaya katıldı.
'Tanrıça mı ama sen peri olduğunu söylememiş miydin?'
'Haklısın o zaman şöyle diyelim ben bir TanPer'im yani yarı-tanrı yarı-peri'
'Oooo müthişsin Riraru'
'HA HA HA müthişim'
Riraru'nun övünmeleri akşama kadar devam etti. Bütün günü konuşarak geçirmişlerdi. Akşam olunca Felina onlar için son kez bir şeyler hazırladı daha doğrusu bir ziyafet hazırladı. Melia'da bir şekilde uyanmayı başarıp yemeği kaçırmamıştı. Oldukça güzel ve eğlenceli bir yemekten sonra Felina onları dışarı çıkardı.
Onları bir dağın tepesine çıkardı ve onlara havada dans eden esrarengiz ışıkları gösterdi. Felina dışında hepsi bunu ilk kez görmüştü ve hepsi büyülenmişti. Bir an bile gözlerini kırpmadan bu güzel dans eden ışıkları izlediler. Soğuk bir esinti onlara eşlik etse de aldırmadılar. Dağın soğundan korunmak için büyü kullanıyorlardı. Gün doğumuna kadar orada kaldılar ve gün doğumunu beraber izlediler.
Sonra hepsi yorgun olduğunu için eve gidip yattılar. Öğleden sonra uyanmışlardı ve artık buradan ayrılma zamanı gelmişti. Çantalar hazırlanmıştı, geriye kalan tek şey elveda demekti.
İlk olarak Reiko Felina ile vedalaştı. Reiko oldukça üzgün gözüküyordu. Felina'ya uzun uzun sarıldı ve onu çok özleyeceğini söyledi.
İkinci olarak Olivya vedalaştı. Olivya ilk kez o havalı duruşunu bozarak duygu dolu bir şekilde Felina'ya sarıldı. Felina bile bunu beklemiyordu ve belli etmese de o da oldukça üzülüyordu.
Üçüncü olarak Kazeru gitti, Kazeru ilk kez böyle bir durum yaşadığı için ne yapacağını bilmiyordu. Bu yüzden sağ elini yumruk yapıp kaldırdı. Felina'da aynı şeyi yaptı ve yumruklarını tokuşturdular.
Dördüncü ve son olarak Melia gitti. Felina'nın karşısında dikildi ve şapkasını çıkardı. Kısa saçları rüzgarda dalgalandı ve daha önce kimseye göstermediği bir yüz ifadesi takındı. Masum ve güzeldi aynı konuşurken çıkan sesi gibi
'Felina Felin Festa sana söyleyebileceğim bir şey yok çünkü ben seninle geçirdiğim her an ne düşünüyorsam söyledim yine de bir şey söylemeliyim o yüzden işte bu sana ayrılık cümlem. İyi bir kraliçe ve sadık bir dost ol aptal goril'
Kelimeler ağzından dökülürken göz yaşları da kelimelere eşlik ediyordu. Daha fazla dayanamayıp şapkasını geri taktı ve arkasını dönüp yürümeye başladı.
Felina ağlamamak için kendini zor tutmuştu. Bu duygusal vedalaşmadan sonra ayrıldılar. Wisst ve diğer yarı-insanlar da arkalarından el sallamıştı.
Felina arkalarında baktı ve kendi kendine konuştu.
'Elveda sevgili ailem ve Merhaba benim küçük krallığım'...
Devam Edecek
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..