Bölüm 153 Yarının Gerçekleri

avatar
1152 2

Yeşil Karga - Bölüm 153 Yarının Gerçekleri


Bölüm 153

Kara Orman'dan sonra hızlı bir şekilde Melia'ları yakalayıp elflerin şehrine doğru yolumuza devam ettik. Riraru'nun keyfi yerine geldiği için kimse onun o kötü halini öğrenmedi. Dakikalar saatleri, saatler günleri, günler ise haftaları kovaladıktan sonra sonunda elflerin o görkemli şehrine, büyüyle yapılmış binaların şehrine vardık. Melia'larla oradan ayrılmadan önce yarattığımız karmaşadan geriye hiçbir iz kalmamıştı şehir eski haline geri dönmüştü. Şehre girerken yine Simon'la karşılaştım. Bir süre bize eşlik edip diğerlerinin kaldığı yere götürdü sonraysa şehirde işi olduğunu söyleyip ayrıldı. Turnuva sırasında sinirlerimi bozmuştu ama şu an kendini affettirdi. Sonunda Rias'larla karşılaştık. Hepsi beraberdi. Junko, Koneko, Akeno ve tabii ki ejderha revika ve anka merry. Anka yani Merry Rias'ın omzunda duruyordu. Beni gördüğünde direk bana doğru uçtu ve omzuma konup bana sürtünmeye başladı. Gerçekten garip onunla doğru düzgün vakit bile geçirmeme rağmen beni oldukça seviyor. Diğer tarafta ejderha yani Revika var gücüyle Reiko doğru uçup yanına geldi. Biraz hasret giderip Olivya ve Rias'ın konuşmalarını dinleyip neler olup bittiği hakkında konuştuktan sonra hava almak için Riraru'yla beraber dışarı çıktık hemen arkamdan Melia geldi.

'Hey Yuu'

'Efendim'

'Buradan ayrılmadan önce yapmamız gereken bir şey var.'

'Ne?'

Sinsi bir gülüşten sonra aynı sinsilikle bir ifade takınıp cevap verdi.

'Daha önce bahsettiğim geleceği gören yaşlı bunağın yanına sızmalıyız. İstediğim bazı cevaplar var ve yarım kalmış bir konuşmayı sonlandırmalıyım.'

'Yani onunla daha önce konuştun.'

'Evet ben küçükken annem beni onun yanına götürmüştü.'

'Sanırım annen istediği her yere gidebilen biri sonuçta şu kimsenin yerini bilmediği efsanevi kütüphaneye bile gittiğini söylemiştin.'

'Haha evet biraz öyle biri her neyse konumuz bu değil konumuzu biliyorsun anlatmama gerek yok.'

'Peki yeri tarif et bende hızlı bir şekilde oraya ulaşmamızı sağlayayım.'

'Öncelikle bu şehirde değil başkente gitmeliyiz.'

'Orası uzakta değil mi?'

'Daha önce gittin ya hani elf kralı seni ışınladı işte oraya gitmeliyiz.'

'Yani benden kraliyet odasına ışınlanmamı mı istiyorsun?'

'Evet sonra hemen oradan çıkacağız ve bunağın yanına gideceğiz.'

Normalde böyle riskli bir plana girişmezdim ama geleceği görebilen biriyle konuşmayı bende istiyorum bu yüzden yapacağım.

'Peki o zaman gece olduğunda herkes dinlenme safhasına geçtiğinde harekete geçeceğiz Yuu.'

Başımla onu onayladım ve sabırla beklemeye koyulduk. Zaman su gibi akıp geçti ve harekete geçme zamanımız geldi. Planladığımız gibi yola koyulduk ve ışınlandık ama geç bile olsa bir şeyi fark ettim normalde yanımda kimseyi ışınlayamıyordum tabi Riraru hariç onun durumu biraz değişik. Şu an da ilk kez yanımda biriyle beraber ışınlandım ve bunu oldukça kolay bir şekilde yaptım. Sanırım bu büyü konusunda giderek daha iyi olduğumun en iyi kanıtı olabilir.

Bu bir yana tahmin ettiğimiz gibi taht odasında kimse yoktu.

'Peki Melia şimdi nereye gidiyoruz?'

Melia birkaç saniyelik duraklamadan sonra cevap verdi.

'Önce dışarı çıkalım.'

Şüpheli bir cevap vereceğine emindim. Birkaç dakikanın sonunda dışarı çıkmayı başardık. Şu an sarayın çatısındayız ve elflerin gösterişli yapıları önümüze serilmiş durumda, güzel bir manzara ama yarı-insanların şehri daha etkileyiciydi. Tabii ki ben yıkana kadar.

'Evet şimdi nereye Melia?'

Cebinden bir kağıt parçası çıkardı ve havaya fırlattı. Kağıt parçası rüzgardan savrularak kısa sürede kayboldu. Melia birkaç hmmm hmmm yaptıktan sonra soruma cevap verdi.

'Evet şuradan gidiyoruz.'

İşaret ettiği yön kağıdın savrulduğu yöndü. Gerçekten ciddi mi? Şikayet etmeye hakkım yok böyle olacağını bile bile geldim. Bunlar bir yana Riraru oldukça sessiz sanırım bir şeyler düşünüyor. Melia'nın söylediği tarafa doğru ışınlanarak gitmeye başladık. Çatıdan başka bir çatıya ama böylesine önemli birini gerçekten saraydan uzak bir yerde bırakırlar mı ki? Bir süre ilerledik etrafa baktık ama aradığımız şeyi bulamadık gerçi tam olarak ne görüp onu bulacağız ki bir yerde tabela falan mı var yani?

Melia heyecanla bağırdı.

'Hey bak bak bak!!!'

İşaret ettiği yöne baktım ve orada bir, bir, bir, bir aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa tabela vardı ve üstünde bir yön oku, okun altında da yazı vardı. Yazı da saçma bir şekilde geleceği görenin yerine 100m yazıyordu. Bu tam bir saçmalık ve ben bunlara alıştığımı düşünüyordum ama yanılmışım hala alışamadım. Yine de böyle bir şey olması imkansız değil mi yoksa mümkün mü? Her neyse bu şüpheli olduğu gerçeğini değiştirmiyor benim aksime Melia için bir problem yok gibiydi. Tabelanın söylediği yere ilerlerken Riraru zihnime fısıldadı.

'O şey bir illüzyondu gerçek değil kulum'

O zaman şüphemde haklıydım muhtemelen Aiko'nun işi gerçekten bizi izliyor ve bunu nasıl yaptığına dair en ufak bir kanıtım yok açıkçası bu beni ürkütüyor. Ayrıca daha önce hiç böyle bir şey olmadı hayır bir dakika Riraru olmasaydı bunu fark edemeyecektim yani daha önce kim bilir kaç kez bizi yönlendirdi. Bu saçma ve soğuk düşünce beynimi sarıp sarmalamaya başladı açıkçası Aiko'nun kötü biri olduğunu düşünmüyorum ama iyi biri olduğuna dair bir kanıtım da yok yani yaptığı şeyleri bizim için mi yapıyor? Kızı için mi? Yoksa sadece kendisi için mi? Bu soruları ben cevaplayamam ama gideceğimiz yerde ki kişi bazı konuları açıklığa kavuşturabilir.

Darma dökme küçük bir eve vardık oldukça eski gibiydi ve hiç buraya ait bir yapıya benzemiyordu. Direk içeri girdik kapı açıktı. Hoş bir koku vardı insanı kendinden geçirebilecek kadar hoş etraf mum ışıklarıyla aydınlanıyordu ve oldukça loş bir atmosfer vardı. Gözlerim bu evin sahibini arıyordu ve sonunda onu buldum. Büyük hem de oldukça büyük bir yastığın üzerinde bağdaş kurmuş oturan biri vardı. Gri gözleri yorgun bakıyordu ona eşlik eden dağınık gri saçları yaşını ele veriyordu ama tüm bunlara rağmen oldukça güzel görünüyordu yani yaşlı olmalı ama pek de öyle gözükmüyor. Üzerinde tek parça mavi ve kırmızı renklerle bezenmiş bir elbise vardı. Bizi gördüğüne hiç şaşırmamıştı sanırım bu normal.

Gri gözlerinde ki yorgun bakışlar bizi gördüğünde oldukça değişmişti ve oldukça enerjikleşmişti.

'Hoş geldiniz, Azrail'in Yeşil Kargası ve Manyak Büyücü Kız'

Azrail'den kastı Berlin, demek beni eğittiğini biliyor ilginç.

'Ben manyak büyücü kız falan değilim seni yaşlı kaçık Avenir'

Ben cevap vermeden önce Melia agresif bir şekilde karşılık verdi ve bu sayede ismini öğrendim. Avenir alaycı bir gülümsemeden sonra konuşmaya devam etti.

'Melia'cık senin buraya gelmen uzun süre önce yasaklanmıştı yanlış hatırlamıyorsam ortalığı epey karıştırmıştın bu yüzden annen epey uğraşmak zorunda kalmıştı.'

'Ben hiçbir şey yapmadım.'

'Yanlış hatırlamıyorsam önce gizlice benim yanıma gelmek istedin ama askerler seni durduklarında onlara alev toplarıyla saldırdın, sonraysa onlardan kaçarken şehrin birçok yerinde patlama büyüsü kullandın ve şehre epey hasar verdin bunların yanında seni durdurmak için gelen birkaç büyücüyü etkisiz hale getirdin ve birkaç boş binayı havaya uçurdun. Son olarak kral Orion'a bile saldırdın aslında oldukça eğlenceli bir gündü ama sadece benim için.'

Ben ağzım açık bir şekilde olanları dinlerken Melia bakışlarını kaçırıp cevap verdi.

'Tamam belki birazcık sorun yaratmış olabilirim ama bu benim suçum değil seninle görüşmeme izin vermediler. Ben de istediğimi zorla aldım.'

Açıkçası diyecek bir şey bulamıyorum ama neden bu kadar çok onu görmek istedi ki? Belki de sormalıyım.

'Melia senin çılgın biri olduğunu biliyorum ama neden bu kadar şeyi yaptın yani ne öğrenmek istedin?'

Melia bir anlığına şaşırdı ve kısa bir tereddütün ardından cevap verdi.

'Avenir'e sorduğum şey seninle karşılaşa bileceğim bir gelecek olup olmadığıydı ve o da bana olduğunu söyledi. Ayrıca nasıl olduğunu da anlattı ama tabii ki bunlar kesin şeyler değildi yine de küçük bir ihtimalde olsa elimden geleni yaptım. Söylediği gibi bir yerden görev aldım o da beni başka bir göreve sürükledi ve sonra Merasim kulesi yakınlarında bir yere geldik en sonunda ise biraz çalışmak için kuleye geldim ve seninle karşılaştım. Yani karşılaşmak istediğim kişiyle.'

Ağzımdan bir kelime çıkmıyordu oldukça beklemediğim bir şey duydum ve garip bir şekilde beni mutlu etmişti yani bütün o çılgınlıkları benim için yapmıştı. Yani karşılaşmamız şans eseri değildi beni aradığı içindi.

Böyle bir durumda söyleyebileceğim tek bir şey aklıma geliyor. İçtenlikle gülümsedim.

'Teşekkürler Melia, beni bulduğun için.'

Melia'nın gözleri şaşkınlıkla büyüdü ve yüzünü başka bir tarafa çevirip cevap verdi sanırım kızarmıştı.

'Ö-Ö-Ö-Ö önemli değil asıl ben teşekkür ederim bana seni bulacak fırsatı verdiğin için.'

Bu sırada Riraru kulağıma fısıldadı. (Ne fırsatı?)

Zihnimden cevap verdim. (İlk karşılaştığımızda onun hayatı bağışladım.)

Melia'nın karşılığından sonra bir süre sessizlik oldu ve bunu bozan kişi Avenir'di.

'Peki bu kadar flörtleşme yeter söyleyin bakalım ne öğrenmek istiyorsunuz ya da ben mi tahmin etmeliyim?'

Melia öne atıldı ve konuşmaya başladı.

'Avenir büyük bir şeylerin olmak üzere olduğunun farkında olduğunu biliyorum ve öğrenmek istediğim şey tam olarak neler olacağı.'

Avenir'in gri gözleri parladı ve gülümsedi.

'Bu cevaplaması basit bir soru değil zaten oldukça fazla değişken varken böyle büyük çaplı bir şeye cevap vermek daha zor oluyor. Görebildiğim tek şey büyük bir savaş ve savaşın getireceği büyük bir değişim. Net olarak söyleyebileceklerim bunlar. Tabii ki birçok kişi ölecek belki de büyük savaştakinden daha fazla emin değilim. Düşmanımız diyebileceğimiz kişiler Meravir'den değiller ve Kazeru sen onlardan biriyle karşılaştın öyle değil mi? Hatta neredeyse ölüyordun, gururun zarar gördü ve kılıcın tarafından kurtarıldın.'

Kimden bahsettiğini anlıyorum şu ölümsüz şerefsizden bahsediyor demek o bu büyük şeyin bir parçası yani onunla tekrar karşılaşma şansım var. Güzel. Melia duyduklarını sindirdikten sonra bir soru daha sordu?

'Peki ben ve grubumdakiler hakkında ne söyleyebilirsin?'

Avenir hızlı bir şekilde cevap verdi.

'Hmmmm Olivya ikiz dişlerin sahibi oldukça büyük bir tehditle karşı karşıya kalacak ama ne olur bilmiyorum. Reiko aranızda ölme ihtimali en az olan kişi, Kraliçe Felina açıkçası ölme ihtimali en yüksek kişi o nedenini bilmiyorum ama böyle, Kazeru kesinlikle hayatta kalacak garip bir şekilde onun etrafını saracak herhangi bir tehlike göremiyorum ve son olarak Melia sen de güvende gözüküyorsun, ama her gelecekte değil senin durumun en değişkeni bu yüzden okuması zor. Ayrıca sizin aklınızda olan bir soruyu daha cevaplayayım. 'Ne zaman?' açıkçası belli değil ama kesinlikle bir savaş gerçekleşecek. Yine de yakın bir zamanda olmayacak yani şimdilik rahat olabilirsiniz.'

Duyduklarımız kolayca sindirilecek şeyler değildi ama bir şekilde başardık. Biz etrafta eğlenirken arka planda bu kadar büyük bir şeyin hazırlandığına dair en ufak bir fikrim yoktu. Bunlar bir yana benimde sormak istediğim bir şey var.

'Avenir benim hakkımda ne biliyorsun? Yani geçmişim hakkımda demek daha doğru olur.'

'Hmmm sanırım şu Merry'den öncesi konusundan bahsediyorsun, evet az çok bir şeyler biliyorum ama bunları öğrenmek istesende inan bana sana herhangi bir yararı olacak şeyler değil bu yüzden söylemeyeceğim kafanı daha fazla karıştırmaman gerek.'

Sinirlerim bozulmaya başladı herkes benim hakkımda benim bilmediğim şeyler biliyor ve kimse ne bildiğini söylemiyor.

'Avenir bilmek istiyorum.'

'Dediğim gibi söy--'

Sözlerini bitirmeden anlık bir öfkeyle yakasını yapışıp oturduğu yerden onu kaldırdım ve gözlerimi gözlerinin içine diktim. Büyüm bedenimin dışına akıp etrafımı sarmaya başladı.

'Söyle'

Avenir herhangi bir tepki vermedi ya da bir cevap bu sırada Melia sol koluma nazikçe dokundu ve konuşmaya başladı.

'Yuu sakin ol lütfen, senin için ne kadar zor olduğunu asla anlayamam ama lütfen dur, Avenir birinin kötülüğü için hareket edecek biri değil ona güven.'

Açıkası sözler öfkemi dindirmiyordu ama yaşlı Avenir'i bıraktım Avenir hiçbir şey olmamış gibi konuşmaya devam etti.

'Başka sorunuz yoksa dinlenmek istiyorum. Ama bir dakika bir sorunuz daha var ama geç aklınıza gelecek şu kafanda ki perinin sorusu ağaçlar hakkında hemen cevaplıyorum. Kara Ormandaki ağcın dirilme ihtimali var ama bu nasıl olabilir bilmiyorum sadece bir ışık büyücüsüyle ilgili efsane benzeri bir şey var o ışık büyücüsü ağcı diriltebilir diye evet hepsi bu kadar iyi geceler gidin ve bir güzel dinlenin.'

Başka bir konuşma olmadan burayı terk edip kaldığımız yere ışınlandık. Melia'da bende oldukça uykuluyduk ve açıkçası ikimizde pek konuşacak havada değildik ikimizde dinlenmek için oturduğumuz koltukta uyuya kaldık. Sabah olduğunda iyi bir kahvaltıdan sonra Melia'yla beraber öğrendiklerimizi herkese anlattık. Olivya olanların az çok farkında olduğunu söyledi ve bu yüzden ailesinin yanına geri dönmek istediğini söyledi. Açıkçası bu savaş olayı pek umrumda değil asıl umrumda olan sonuçları, eğer bu konu hakkında daha çok bilgi istiyorsak eminim ki Vel bir şeyler biliyordur zaten onun yanına gideceğimiz için yakında daha fazla bilgi edineceğiz.

Burada biraz daha kalmak istiyorduk ama artık daha hızlı hareket etmemiz gerektiğini düşündüğümüz için hazırlanmaya başladık. Adaya gidecekler ben, Melia, Reiko ve Riraru olacak aslında Rias'da gelecekti ama öğrendiklerinden sonra vazgeçti. Muhtemelen bizim dışımızda adaya giden olmayacaktır. Olivya ve Rias tabii ki memleketlerine dönecekler ayrıca Rias'ın arkadaşları da öyle, Junko ve ankam Merry burada kalacak anlaşılan elf kralı ona hayalini gerçekleştirmek için bir fırsat sunmuş onun adına mutluyum umarım başarılı olur. Merry'de onunla bırakacağım.

Unutmadan ejderha Revika'da bizimle geliyor Sonunda vedalaşma zamanı geldi. Junko'yla karşılıklı olarak birbirimize iyi şanslar diledik ve bir gün tekrar görüşeceğimize dair söz verdik. Anlaşılan bana güçlenmiş halini göstermek istiyor. Daha sonra Acelina ile vedalaştık ve ona eldiveni hala taşıdığımı söyledim. Son olarak Olivya ile vedalaştık. Bana söylediği tek şey hayatta kal ve hayatta kalmalarını sağla oldu. Olivya daha sonra Melia'ların yanına gitti bu sırada Rias'la göz göze geldik.

'Turnuvada beni yenmiş olabilirsin ama bunun rövanşı olacak Kazeru Yuuma bir dahakine seni yeneceğim bu yüzden bir gün gel ve beni bul.'

Cevap vermeme izin vermeden ayrıldı. En son ankam Merry ile vedalaştık ve ayrıldık.

Açıkçası uzun bir yol vardı ama tek seferde herkesi oraya ışınlayacaktım bu yüzden hepsi bana tutundu ve ışınlandık...

 

Devam Edecek






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr