Bölüm 166 Mor Cadı ve Gösterisi

avatar
843 2

Yeşil Karga - Bölüm 166 Mor Cadı ve Gösterisi


Bölüm 166

Fırtınadan önce ki sessizliği andıran nazik kar yağışı oldukça korkutucu çünkü Meravir'in şu an ki durumunu anlatıyor. Büyük bir savaş yaklaşıyor ama her şey oldukça sakin sanki hiçbir şey olmayacakmış gibi ama gerçek öyle değil. İşin korkutucu kısmı bu sakinlik sanırım. Bu bir yana Ay yine bir yerlere kayboldu. Gidip trol rakibim Oreh'i görmek eğlenceli olabilir nerede olduğunu bilmiyorum ama onun varlığını uzaktan bile algılayabilecek kadar onunla vakit geçirdim. Yani bir sorun olmayacaktır.

(Birkaç saat sonra)

'AAAAAAAAAAAA DELİRECEĞİM NASIL KAYBOLMAYI BECERDİM.'

'Sakin ol abi sana yolu göstereceğim. Önce 50 metre kuzeye sonra güneye sonra kuzeye sonra güneye'

'Merry ben aptal değilim. Senin dediğini yaparsam başladığım yere geri dönerim.'

Merry sırıtıp sırtıma atladı.

'Abi bir şeyin aptallık olarak gözükmesi onun aptalca olduğu anlamına gelmez.'

'Peki dediğini yapacağım.'

(Bir süre sonra)

'Hey Merry başladığımız yere geri döndük.'

Merry sırtımdan atlayıp bir kayaya oturdu.

'Ne bekliyordun ki? Yaptığın şey aptalcaydı.'

Ha hahahah evet haklı. Yakınlarda birinin varlığını hissediyorum ama varla yok arasında bir his veriyor. Açıkçası bir hayalete benziyor ve şu an tam arkamda.

Dönüp bakalım.

'Yahahaha oldukça eğleniyorsunuz gibi'

Tahmin ettiğim gibi.

'Pek öyle sayılmaz Aiko'

Aiko sol eliyle şapkasını düzeltirken cevap verdi.

'Sen öyle diyorsan, peki burada ne yapıyorsunuz?'

'Kayboldum. Bu bir yana sen burada ne yapıyorsun?'

Sırıttı ve cevap verdi.

'Sana birkaç şey öğretmeye geldim hani şu aklına takılan karga ve anka olayı.'

Evet Ay'ın bahsettiği mevzu, tabii ki nereden biliyorsun gibi aptalca bir soru sormayacağım çünkü bilmediği bir şey olduğunu sanmıyorum. Ayrıca neden ya da niçin de demeyeceğim.

'Aslında çok isterim ama Ay diyene kadar büyü yapamam.'

'Endişelenme ben çoktan onunla konuştum.'

Artık hiçbir şeye şaşırmıyorum.

'Evet eminim ki konuşmuşsundur madem öyle seni dinliyorum.'

Gözlerini arkamda ki bir şeye çevirdi. Dönüp baktığımda arkamda ki tek şey kaya ve kayanın üzerinde oturan Merry'di. Bir dakika deminden beri 'sunuz' diyor yani.

'Aiko sen Merry'yi görüyorsun öyle değil mi?'

'Hmmm zümrüt gözlü, kızıl saçlı, kısa boylu, yeşil elbiseli ve güzel olan, kayanın üzerinde oturan küçük tatlı kızı tabii ki görmüyorum.'

Demek gerçekten görüyor ama nasıl?

'Hey Aiko nasıl onu görebiliyorsun?'

Birkaç adım atıp kendi etrafında bir tur dönüp şapkasını sol eliyle ucundan tutup cevap verdi.

'Sadece senin zihninin bir ürünü olmadığı için onu görebiliyorum. Bu bir yana asıl olaya geri dönelim.'

'Nasıl istersen.'

Ondan tatmin eden bir cevap almak imkansız sanırım.

'Bana bir şeyler öğretmek istediğini söyledin ama ne öğretmek istediğini daha söylemedin.'

Sağ elini kaldırıp şaklattı ve kelimelerle tarif edemeyeceğim büyüklükte bir büyü gücü vücudundan yukarı doğru vahşi bir alev gibi yükseliyordu. Yükselen büyü gücü her bir rengi taşıyordu tıpkı bir gök kuşağına benziyordu ama mor renk ağırlıktaydı hem de çok fazla. Bu vahşi büyü gücü zaman kaybetmeden bir şekil almaya başladı devasa bir yılan şeklini. Aiko'nun etrafını tamamen sarıyordu ama büyü saydam olduğundan Aiko'yu görebiliyorum. Yılanı işaret ederek konuşmaya başladı.

'Bu gördüğün güzellik tıpkı senin kargan gibi ama aralarında ki en büyük farkı şimdi sana göstereceğim iyi izle.'

Hiçbir şey yapmadan öylece bana bakmaya devam ederken devasa yılan harekete geçti birkaç saniyede yanıma geldi ve etrafımı sardı. Hmmmmm buraya geldiği yerde ki karı tamamen ezdi yani fiziksel olarak var. Benim kargam ise sadece büyüsel olarak var.

'Ho ho ho demek hemen anladın Yuu, güzel. Yine de birkaç şeyi açıklığa kavuşturalım. Hani şu daha önce birkaç kez kullandığın hatta turnuva sırasında Alya'yı yenmek için kullandın. Hani onun kontrol ettiği herkesi serbest bıraktın. İşte bu tamamen kargayla alakalı.'

'Hmmm nasıl yani?'

'Benim büyüm fiziksel olarak var olabilir ama senin büyün gibi diğerlerine yardım edemez. Daha basit bir şekilde senin büyün diğerlerini desteklemeye ve korumaya yatkınken benim büyüm yıkıma yatkın. Tıpkı Melia'nın ki gibi. Bu bir yana benim aksime senin bu şekil alan büyü üzerinde net bir kontrolün yok bu yüzden bu kadar vahşi bir havası var.'

Az çok ne demek istediğini anlıyorum ama hala aklıma takılan bir şey var.

'Peki bu şekil alma olayı neden herkes de olan bir şey değil, bir dakika aslında diğerlerinde de zaman zaman oluyor ama hepsinin ki sadece birer motif gibi. Senle benim ki ise daha çok birer varlık gibi.'

Bana bir alkış tutup cevap verdi.

'Çok doğru şimdiyse kendini o kargayla koru ... BAŞLAAAAAAAAAAAAAAAAAA'

'Ha?'

Yanımda olan yılan ben durumu daha yeterince kavrayamadan patladı ve ortaya yüzlerce küçük yılan çıktı. Hepsi zaman kaybetmeden üzerime gelmeye başladığın da harekete geçip kargayla kendimi korumak istedim ama nasıl yapacağıma dair bir fikrim yok. O zaman acil durum müdahalesi yapmalıyım. Evet anka formuna geçtim ve tahmin ettiğim gibi yılanlar bana yaklaştığı an onları geri püskürtüyor. Olivya'yla savaşırken de beni korumuştu.

Peki şimdi ne yapacaksın Aiko?

Gözlerimi ona çevirdim ve oldukça sinirli olduğunu çatmış kaşlarından anlayabiliyordum. Açıkçası korkutucu bakışları var ve beni tedirgin ediyor.

'Sana kargayla savun dedim sözümü dinlemediğin için küçük bir ceza ödeyeceksin.'

Bir şey aniden beynime hücum etti anlık bir acı tüm bedenimi kapladı bir saniye bile değildi bu acı ama bir ömre bedeldi. Acı kaybolduğunda kendimi yere düşerken buldum. Dengemi sağlayıp ayakta kaldım ama sadece bir saniye sürseydi bilincim kapanırdı. Ne yaptı bir fikrim yok ama tahmin ettiğim gibi tehlikeli biri.

'Güzel hala bilincin yerinde şimdi kargayla kendini koru.'

Koru diyor ama nasıl o kontrol edebildiğim bir şey bile değil sadece büyümle beraber ortaya çıkıyor ve büyümün aksine onu hissetmiyorum bile sanki tamamen bağımsız gibi. Ama ankayı veya başka bir şeyi kullanırsam muhtemelen yine bana o acıyı çektirecek. Peki deneyelim.

'Haaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa'

Dengesiz bir biçimde bütün büyümü serbest bıraktım. Şimdi koru beni karga.

...

...

Yılanlar beni ısırıp durdu anlaşılan saf güçle kontrol edebileceğim bir şey değil.

'Hey Yuu neden kendini korumayı beceremiyorsun?'

'Biliyor olsaydım bu durumda olmazdım.'

'Anlıyorum o zaman seni biraz motive edelim eğer sırada ki saldırımı kargayla savunursan sana senin hakkında ki her şeyi anlatacağım. Anlaştık mı?'

'ANLAŞTIK.'

Parçalara ayrılmış yılanlar birleşip tekrardan büyük yılanı oluşturdular.

(( Benim aptal efendim iyi dinle anahtar kelime kontrol değil anahtar kelime illüzyon))

Kılıcımın sesi normale göre daha uzaktan geliyordu ama sanırım ne demek istediğini anlıyorum. Peki deneyelim. Devasa mor yılan üzerime atılmışken karganın onun gözlerini oyduğu bir düşünceyi kafam da resmettim ve karga harekete geçip gerçekten de yılanın gözlerine saldırdı ama oyabilecek kadar güçlü değil ama en azından onu durdurmayı başardı yani bir sıkıntı yok.

Aiko şaşırdı.

'Ho hO HO Bu hızlı oldu sorun değil kılıcının gizlice verdiği cevabı görmezden geleceğim. Peki o zaman asıl konuya gelelim.'

Asıl konu beni eğitmek değil miydi yani? Gerçekten anlaması zor biri ama ne söyleyeceğini çok merak ediyorum.

'Dinliyorum Aiko.'

' Öncelikle uzun hikayeleri anlatmayı sevmediğim için oldukça kısa ve anlaşılır bir özet geçeceğim birazcık ağır bilgiler olacak ama başlayalım. Yuuki Persovil öncelikle ilk ismin bu değil yani tamamen bu değil. İlk ismin Yuuki Karasu. Annenin adı Aemulor Karasu. Bu arada adı ve soyadı iki farklı dilden geliyor. İsmi kıskanç anlamına geliyor ve soyadı karga anlamında. Neyse bu ek bilgi bir yana ismiyle bilinmekten çok ünvanıyla bilinen biriydi. Yani Kıskançlığın ve Açlığın Cadısı Yeşil Cadı. Ama hemen heyecanlanma çünkü tam olarak şu an ki senin annesi değil. Çünkü sen onun oğlunun bir nevi reenkarne olmuş halisin ama bu da tam olarak doğru değil çünkü kesinlikle ona benzemiyorsun. Tabi fiziksel olarak aynı sayılırsınız ama diğer her şeyiniz tamamen farklı. İşte sen reenkarne olduğun için birçok kişi senin hakkında senden fazla şey biliyor. En basit örneği Olivya'nın ikiz kılıçları ikiz ejderhalar, onları ustası o zaman ki Yuu'ydu. Ayrıca o zaman ki Yuu diğer bütün cadılardan daha güçlüydü. Hatta ve hatta kızıl cadıyla savaşıp kazandıktan sonra onun büyü özünü alıp başkasına verdin ve o zamandan beri her gün gücü biraz daha azalıyor. Ayrıca birkaç Teyton'da öldürdü. Oldukça eğlenceli zamanlardı. Bunlar bir yana sana ilgi duymamın en büyük nedeni o zaman ki Yuu'yu yeşille beraber ben büyüttüm. Ayrıca eğittim de. Tabi bu söylediklerimin şu an ki senin geçmişi değil ama ne yazık ki şu an ki seni de ilgilendiriyor. İşte bu yüzden bunları anlatıyorum.'

Öncelikle sakin bir şekilde bazı cevaplara ihtiyacım var.

'Yeşile yani anneme ne oldu?'

'Öldü.'

'Anlıyorum. Başka söyleyeceğin bir şey var mı?'

'Şunu iyi anlamalısın her ne kadar reenkarnasyon desem de biraz ağır kaçacak ama o zaman ki Yuu'nun sadece kötü bir taklitten başka bir şey değilsin. Yeşilin gücü senin içinde akmıyor sadece renge sahipsin ki bu da bir anlam ifade etmiyor.'

'Söylesene Aiko nasıl reenkarne olabildim.'

'Aemulor yani annen seni öldürdü. Ardından kendi yaşamı ve büyüsü karşılığında rastgele bir zamanda yeniden doğmanı sağladı ama dediğim gibi maalesef aynı kişi değilsiniz.'

Vücudum titremeye başladı sanırım biraz sonra alacağım cevaptan korkuyorum.

'Neden beni öldürdü?'

'Biraz başa sararsak sen en güçlü büyücü olan Yeşilin bütün özelliklerine sahiptin ve daha fazlasına her geçen gün daha da inanılmaz bir hale geliyordun. Sanki yer yüzünde doğmuş bir yaratıcı gibiydin. Zamanla bu güçten sarhoş oldun demeyeceğim tam aksine oldukça iyi idare ediyordun ama oldukça tehlikeli biriydin. Kızıla yaptıkların bunun en büyük kanıtıydı onun gözleri önünde ailesini tek tek öldürdün üzerine onun gücünü alıp başkasına verdin ve son olarak bütün bunlarla yaşaması için ona bir büyü yapıp yüz yılarca yaşayacağından emin oldun. Bu olaydan bir süre sonra gri ve maviyle bir savaşa girdin. Onlarla savaşırken büyü gücün kontrolden çıktı ve sonunda sen de kontrolden çıktın. Birinin seni durdurması lazımdı ve işte o an karşına annen dikildi. Uzun bir savaşın sonunda seni öldürdü. Bütün her şeyin özeti bu sayılır.'

'Aiko, teşekkürler biraz yalnız kalmaya ihtiyacım var.'

Kılıcımı kınından çıkarıp yere sapladım ve düşünmeden ışınlandım...


Devam Edecek






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44388 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr