Bölüm 165 İkinci

avatar
969 2

Yeşil Karga - Bölüm 165 İkinci


Bölüm 165


Tekrar eğitime başlamadan önce Melia'lara haber vermeliyim ya da unutmuş gibi davranmaya devam edebilirim zaten 17 gündür haber vermedim. Evet en iyisi bu şu an onunla uğraşacak gücüm yok hem oraya gitmek için ışınlanmam gerekir ama Ay söyleyene kadar büyü yapmayacağımı söyledim.

Evet evet bu güzel bir bahane.

'Heyyy Kazeru beni daha ne kadar bekleteceksin.'

Evet haklı Merry'le bir süredir konuştuğum için birazcık beklettim.

'Geliyorum.'

Her ne kadar Merry beni delirtmeye çalışsa da kendimi şimdilik hızlı topluyorum ve şu ana kadar beni bazı anlar haricin de pek etkilemedi hem arada işime yarayacak konulardan bahsediyor. Sessizlik içinde Ay'ı takip ederken yine dağın bilmediğim bir yerine gidiyoruz. Bu bir yana Oreh beni bekliyor mudur acaba?

'Bir şeyler düşüneceğine ayaklarını çalıştır geri de kalıyorsun.'

Tam ona ısındım diyorum yine böyle kaba konuşmaya başlıyor sanırım tam anlamıyla onu sevemeyeceğim.

'Anlaşıldı.'

Üstümüze yağan pofuduk şekerler eşliğin de bu soğuk dağda yürümeye devam ediyoruz, merak ediyorum bu sefer ne gibi bir şeyle karşı karşıya kalacağım. Toplam da yarım saat kadar yürüdükten sonra bir mağaranın önüne geldik. Mağaranın giriş kısmının üzerinde ki taşta bir pençe izi vardı. Burayı sevmedim belki de geri dönüp sıcak bir şey içebilirim ya da Melia'larının yanına kaçabilirim. Ay bana döndü ve eliyle saçlarını arkaya attı.

'Bu sefer ki aşama hemen bugün bitecek.'

Garip.

'Demek öyle peki ne yapacağım?'

Sevimli bir şekilde gülümsedi.

'Sadece ölmemelisin'

'Ha?'

'Heyyyyyyyyyyyyyyyyyyy Urs sana meydan okuyorum çık ve savaş benimle'

hey hey hey başım belada ve bu manyak sesimi taklit ederek Urs denen şeye meydan okudu.

'Ay ne--'

Ay nereye kayboldu. Sadece bir saniye gözümü mağaraya çevirdim ve ortadan kayboldu. Peki her neyse sorun yok oradan ne çıkarsa çıksın sadece hayatta kalmayacağım aynı zamanda kazanacağım. Düşen pofuduk şekerlerin arasından kafamın üzerine farklı bir şey düştü ne ki acaba? Bir kağıt bakalım ne yazıyor.

''Urs en güçlü ikinci kişi bu yüzden dikkatli ol ve saf güç konusun da rakibi yok.

Yani sakın direk bir saldırı yeme yoksa ölürsün.

Not:'Benden bahsetme beni hiç sevmez. Adımı duyarsa sana karşı daha acımasız olur.'

''

Hmmmmmmmmm kısacası Urs denen kişiyi yenersem en güçlü ikinci kişi ben olacağım hehhe peki öyle olsun.

'GEL BAKALIM URS DENEN KİŞİ SENİ BİR GÜZEL BENZETECEĞİM'

Evet kendime güveniyorum.

'Whaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa'

Güçlü bir kükreme mağaranın derinliklerinden buraya ulaşıyor muhtemelen cüsseli bir tip. Yani güçlü, yavaş ve aptal olmalı. Mağaranın içinden gelen adım sesleri giderek şiddetleniyordu ve sonunda Urs denen kişi mağaradan çıktı. Koyu sarı gözleri oldukça keskindi ve yaklaşık iki buçuk metre boyunda cüsseli biri yani tahmin ettiğim gibi. Uzun vahşi saçları onun bu haline oldukça uyuyordu. Üzerinde de basit bir elbise parçası vardı sanırım pek üşümüyor. Ellerinden karın üzerine bir şeyler attı. Onlar kozalak olmalı ama burada onları nereden buldu ki? Neyse şu işi bitirelim. Zaten pek konuşkan bir tipe benzemiyor bu yüzden direk saldıracağım. Pelerinimi güvenli olarak gördüğüm bir taşın arasına sıkıştırdım ve şimdi dövüş zamanı.

Hızlanıp üzerine koşarken bir nara patlattım ve ona vurmak için sağ yumruğumu savurdum ama o hiç kıpırdamadı bu yüzden saldırımı durdurdum. Kafamı kaldırıp gözlerimi onun gözlerine diktim.

'Ne yapıyorsun?'

'Senin gibi küçük birinin hem de bir insanın fiziksel saldırısı bana hiçbir şey yapamaz.'

Demek böyle düşünüyor peki öyle olsun. Sağ ayağımı iyice gerip bacak arasına var gücümle tekmeyi attım. Evet acımasızın tekiyim ama buna bile hiçbir tepki vermedi arkasını dönüp mağaraya yöneldi. Peki öyle olsun.

'Ay bana söylemişti en güçlü İKİNCİ kişi aptalın teki diye'

Duraksayıp bana döndü.

'AY?'

'Evet Ay yani EN güçlü yani BİRİNCİ kişi'

'WHAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA'

Vahşi bir hayvan gibi üzerime geliyor sakin hareket etmeliyim. Kollarını açıp üzerime atladığın da ben de üzerine koşuyordum. Bana iyice yaklaştığında açtığı kollarını beni yakalamak için kapadığı sırada zıplayıp sol omzuna elimi atıp yükseldim ve kollarından kaçtım. Yükselirken bir yılan gibi kıvrak hareket ederek ayaklarımı onun boynuna doladım ve bedenimi aşağı sarkıtıp ellerimi yere dokundurduğum an ayaklarımda ki bütün güçle onu yere yapıştırmak için çektim ama uyguladığım güç yeterli gelmedi. Aslında oldukça havalı bir hareket yapıyordum ama şimdi gülünecek bir duruma düştüm. O beni yakalamadan ayaklarımı çekmek isterken sol ayağımdan beni yakaladı ve hava da beni çevirmeye başladı. Midem bulanıyor ve başım dönüyor. Çevirmeyi bırakıp beni ayağımı bırakmadan havaya savurdu ve sonra bütün gücüyle yere vurmak için tekrar savurdu.

Bu kötü.

Yukarıdan aşağı doğru savrulurken saçma bir çözümle kollarımla kafasına sarıldım. Vücudum esnek olmasaydı bunu yapamazdım şanslıyım. Boşta ki kolunu bana vurmak için savurdu ama tabii ki ondan destek alarak kendimi yukarı atıp bundan kaçtım. Yumruğu kendi suratına çarptığın da sendeledi ve ayağımı tuttuğu eli gevşedi bu sayede kaçabildim ama ayağım deli gibi sızlıyor. Sızlayan ayağımı birkaç kez yere sertçe bastım ve yeni yeni kendine gelen Urs'a doğru koştum. Zıplayıp çenesine bütün gücümle bir sağ yumruk geçirdim ve yere indiğim de tam boynuna sol ayağımla bir tekme attım. Beni yakalamak için harekete geçti ama ben daha hızlı olduğumdan bundan kaçındım. Saldıran taraf olsam da olmasam da durumum pek iç açıcı değil bu dev adam fazla dayanıklı ve güçlü. Belki saldırılarından kaçabiliyorum ama sadece bir tanesini bile vurmayı başarsa muhtemelen ayağa kalkamam. Yine de Ay bana kazan demedi hayatta kal dedi bunu başarmak pek de zor gözükmüyor ama sadece bu beni tatmin etmez. Ayrıca sanki bir şey unutuyor gibiyim ama neyse.

Urs altın gözlerini bana dikti ve konuşmaya başladı.

'Görüyorum ki sıradan bir insandan biraz daha iyisin. Herkes gibi bana karşı hızını ve çevikliğini kullanıyorsun ve bu görünen en iyi seçenek en azından senin gibi cılızlar için, ama beni yenen tek kişi beni sadece hızı ve çevikliği ile yenmedi tabii ki bunların etkisi büyüktü ama yeterli değildi. O zamandan beri ben de hızımı ve çevikliğimi geliştirmek için elimden geleni yapıyorum ama uzun zamandır bir rakibim olmadı. İyi bir antrenman kuklası olabilirsin insan.'

Demek bu şey aptal değil ilginç ve sinir bozucu.

'Beni dinle Urs'cuk ne düşündüğünü bir karınca kadar bile önemsemiyorum ama şunu o kalın kafana sok seninle bir derdim yok ama izlediğim yol seninkiyle kesiştirildi bu yüzden tahlisiz başına söylen çünkü seni yeneceğim. Tabii ki bir insan olarak.'

Sözlerim pek hoşuna gitmedi yüzünde ki bu ekşimsi ifadeden anlayabiliyorum ve bu da benim istediğim şey, sinirlen ve daha da kontrolden çık ki bütün dövüşü kontrol eden kişi ben olayım. Urs'dan garip sesler gelmeye başladı sanki değişiyordu evet unuttuğum şey buydu dönüşebildiği, neden böyle açık bir şeyi unuttum ki aptal ben. Urs'ûn deri rengi beyazlaştı ve kürkü oluşmaya başladı. Evet şüphem kalmadı dönüştüğü şey insanımsı bir ayı ama bir ayıya göre daha kalın ve uzun pençeleri var ayrıca iki ayak üstün de rahatlıkla duruyor. Tam bir ayı olmasa da kesinlikle bir ayının özelliklerini aldı ve boyu da uzadı, en az 3 metre olduğuna eminim. Zaten güçlü ve dayanıklıydı şimdiyse daha güçlü ve daha dayanıklı peki asıl sorun nasıl kazanacağım. Dört ayak üzerin de bana doğru koşuyordu ve gerçekten hızlı atılıp sağ pençesini savurdu. Soluma yuvarlanıp kaçtığım an çevik bir hareketle tekrar bana döndü ve tekrar pençesini savurdu. Eğilip bundan kuruldum derken sağ pençesinin üzerime geldiğini gördüm kendimi geri attım ama göğsüm inanılmaz bir acıyla kaplandı. Sağ pençelerinden temiz karın üstüne benim kirli kanım akıyordu aptal şeyin suratında bir gülümseme vardı. Kendimi geri attığım için derinlere inemedi pençeleri ama kesinlik iyi bir hasar verdi. Kendime gelecek zaman vermeden tekrar üzerime atıldı ben de onun üzerine gidip zıpladım ve sırtına çıkıp kollarımla boynunu sıkmaya başladım aynı an da bacaklarımı da beline bağladım. Benden kurtulmaya çalışıyordu ama kolları pek de esnek değildi bunu beceremeyeceğini anlayıp en yapılması gereken şeyi yapmaya karar verdi. Bir duvara doğru koşup sırtını dönüp zıpladı ben de çevik bir hareketle onu bırakıp zıpladım. O duvara çarptığın da ben direk onun önüne düştüm ve zıplayıp sağ gözüne bütün gücümle bir yumruk attıp geri çekildim.

'WAAAAAAAAAAAAAAA'

Acıyla bağırdı evet kesinlikle bunu hissetti. Gözünü ovuşturup tekrar bana döndü. Bu kez iki ayak üstünde üzerime koşuyordu biraz daha yavaştı ama hala dönüşümünden önce ki halinden daha hızlı. Pençelerini bir kılıçmışçasına bana savurmaya başladı çevik hareketlerle hepsinden sıyrılıyorum ama ucu ucuna bir şekilde. Bir şekilde kaçmalıyım derken ayağım bir taşa takıldı ve dengem alt üst oldu. Üzerime gelen saldırıdan kaçamayacağım. APTAL BEN. Durumu kabullendiğim sırada bedenimin hafiflediğini hissettim garip bir histi ve inanılmaz bir çeviklikle saldırıdan kaçınmayı başardım. Bir anlığına bedenim çok farklı hissettirdi ama bu his anın da kayboldu. Urs şaşkınca bana bakıyordu ve benden bundan yararlanarak aramızda ki mesafeyi açtım. Az önce ne oldu bilmiyorum ama kurtuldum ve garip bir şekilde az önce ki his çok farklı hissettirdi yani karga modun da bile böyle hissetmiyorum. Yine de sadece o anlık bir şeydi sanırım. Peki nasıl kazanacağım bakalım. Urs tekrar bana doğru atıldı yine pençeleriyle bana saldırıyor ben de yine çevikliğimle kaçıyorum ama böyle devam etmesine izin veremem. Biraz şansa ihtiyacım var ama başarabilirim. Onun beklemediğini yapıp üzerine gittim ve pençelerinden sıyrılıp zıplayıp kafasını tuttum ve kafasını indirip dizimi suratına geçirdim. Biraz sendeledi kendine gelmeye çalışırken yere indim ve bütün gücümle bir ayağını atlayıp dengesini iyice bozup devirdim. Üstüne çıkıp suratını yumruklamaya başladım ve bir yandan da karşılık vermesine karşı kendimi hazır tutuyordum. Pençelerini beni yakalamak için savurduğun da üzerinden kalkıp geri çekildim. O kadar vurmama rağmen hiçbir şey olmamış gibi ayağı kalkıyor. Şimdi düşününce benim fiziksel dövüşlerde kullanabileceğim kılıcımdan başka bir bitirici hareketim ya da silahım yok. 

Yarı-insanların hepsi dönüştüğünde bu bitirici hareketlere veya silahlara kolayca ulaşabiliyor peki ben bir insan olarak silahlar dışında ne kullanabilirim? Elimde olan tek şey bu beden daha fazlası değil o yüzden her şeyi bu bedene yüklemek zorundayım. Urs bir nara atıp tekrar üzerime koşmaya başladı, aptal şeyin enerjisi hiç bitmiyor. Pençelerini yine savurdu geri doğru kaçıp, hamlelerinden sıyrılırken hızını arttırmaya başladı ve ben kaçmaya çalışırken elinin tersiyle göğsüme vurdu. Bunun etkisiyle savrulan bedenim uçurumdan aşağı düşmek üzereydi son an da bir kayanın ucundan tutarak kendimi yukarı çektim ve kurtuldum. Urs'un üzerine koşup saldırmaya çalıştım ama buna fırsat vermeden beni savunmaya zorladı ve savunmaya çalıştığımda da beklemediğim kadar hızlı olduğu için yine bir darbe alıp uçtum. Neyse ki bu sefer uçurumdan uçmadım ama ikidir saldırılarını bir şekilde tamamen yemiyorum ama ikidir hızı artıyor. Benden hızlı değil ama yaklaşıyor ve sabit bir hızı olmadığı için zamanlamayı ayarlayamıyorum. Kaçmalıyım evet düşündüğüm buydu ama bedenim bana doğru yaklaşan canavara yöneldi. Açıkçası neden böyle oldu bilmiyorum ama anlaşılan kaçamıyorum. İki pençesini birden X şeklinde bana savurdu işte tam bu an yine bedenim hafifledi ve müthiş bir çeviklikle bundan sıyrıldım ve bu his devam ederken sağ yumruğumu boşluğuna vurdum.

'WAAA'

Acı bir bağırtı kopardı. Saldırım ilk kez işe yaradı. Bu his bedenimi sarmaya devam ediyordu hayır çoktan sardı. Sanki bedenim tamamen gerildi çok farklı hissediyorum. Bu ne bilmiyorum ama kullanacağım. Bu kez saldırı sırası ben de, hızlanıp üzerine gittim. Onu saldırılarından kolaylıkla sıyrılıp karnına yumruğu patlattım. Geri çekilmek istedi ama fırsat vermeden zıpladım ve suratına bir döner tekme attım. Geri uçup yere düştü. Hahah güçle dolup taşıyor gibiyim çok saçma ama güzel hissettiriyor. Düştüğü yerden yavaş ve sakince kalkıyordu ama bir şeyler ters, iç güdülerim bana bir şeylerin değiştiğini söylüyor. Kalkıp konuşmaya başladı.

'İlginç, gerçekten ilginç bir insana karşı kendimi kaybetmek üzereyim. Ay'dan sonra beni heyecanlandıran ilk kişisin bu yüzden lütfen beklentimi boşa çıkarma insa-- hayır Kazeru Yuuma'

Ne düşünüyor ya da ne bekliyor az çok anlayabiliyorum. Cevaplarımı hareketlerimle vereceğim. Ne olduğunu bilmediğim bu güç içimde akarken kazanabilirim. Hmm pençeleri kayboluyor neden ki?

Neyse devam edelim.

Düz bir şekilde üzerine koştum ve savurduğu sağ yumruğundan sağ çekilerek sıyrıldım ve hemen ardından gelen sol yumruğuna karşı hafif yana çekilip sağ elimle koluna vurdum. Sonraysa sağ yumruğu sıkıp karnına geçirdim ve ardı arkası kesilmeyen bir yumruk yağmuruna başladım. Ben bunu yaparken havada iki elini birleştirip bana doğru indirdi geri çekilerek sıyrıldım ve tam suratına zıplayarak bir döner tekme attım. Sendelediği sırada yere indim sol ayak dizinin arkasına güçlü bir tekme atıp tek düzünün üstüne çöktürdüm ve zıplayıp arkasından kafasını tutup zemine yapıştırdım. Yer de hareketsiz bir şekilde yatıyordu ve ben de yorulmaya başladığımı hissetmeye başladım ama gücümde bir eksilme yok.  Tahmin ettiğim gibi yerden kalkmaya başladı ama bu kez bariz bir fark var, gözleri kıpkırmızı evet bu gözleri daha gördüm Felina hapis de tutulurken onu ilk gördüğümde de gözleri böyleydi. Bir ara bunun ne olduğunu Felina'ya sormuştum cevabı ise basitçe çıldırmaktı. İnsani yönü bir kenara bırakıp vahşi iç güdülere teslim olmak ve kontrolden çıkmak. Bunu göreceğimi hiç aklımdan geçirmemiştim.

'WHAHAHAHAHAAHWAAWHHAWHAWHAWAWH'

Evet tamamen delirdi.

Dev gibi bedeni bir şimşek edasıyla üzerime geldi ve bana savrulmuş sol yumruğu görebiliyorum. Sıyrılmak için harekete geçtim ama ben bunu yaptığım da sol yumruğunu durdurup, sağ yumruğuyla beni gafil avlayıp uçurdu. Uçuruma doğru giderken beni hava da yakalayıp bir kayaya fırlattı. Bedenimden garip sesler geliyor bu iyi bir şey olamaz sanırım. Ben ayağa kalkmaya çalışırken tekrar saldırdı ve suratıma yumruğu geçirdi. Tekrar kayaya yapıştım. Neyse ki bilmediğim bu güç sayesinde dayanıklılığım arttı bu yüzden hala hayattayım. Yumrukları fazla güçlü ve artık hızı da çok fazla ama kaybetmek istemiyorum. Ben yerdeyken tekrar yumruğunu savurdu, yana yuvarlanıp sıyrıldım ve elini çekerken koluna tutunup kalktım. Çevik bir hareketle kolundan sallanıp kafasına bütün gücümle bir tekme atıp geri çekildim. Saldırımın ona bir etkisi olmamış gibi üzerime geldi ve sol yumruğunu savurdu ben de sağ yumruğumu savurdum. İkisi çarpıştı evet canım yanıyor ama içimde ki bu garip güç sayesin de bununla baş edebilirim. Ve ardı arkası kesilmeyecek gibi gözüken bir yumruk mücadelesine başladık. Her seferin de yumruklarımız birbiriyle çarpışıp duruyordu ve en sonunda onunkilerden biri suratımın ortasına indi. Geri doğru uçtum ve yere yapıştım. Kollarımı zar zor hissedebiliyorum ve o hale üzerime geliyor. O kıpkırmızı gözleri parlıyordu. Böyle bir şeyi Ay nasıl yendi merak ediyorum çünkü şu an da beni öldürmek için gelen bu canavar yenilmez gibi hissetmeye başladım. Oysa ki kazanacağımdan emindim ama sanırım biraz kibirli biriyim. Bir büyücü olarak bir yarı-insanı sadece fiziksel özelliklerimle yenebileceğimi düşündüm.

Evet gerçekten kibirliyim.

Zar zor ayakta dururken o kırmızı gözlerin bana yaklaşmasını izliyordum ve sonunda o kırmızı gözler eşliğin de yumruğunu savurdu. Savrulduğu gibi de durduruldu. Evet önümde aniden beliren Ay onu durdurdu ama tekrar saldırmak için harekete geçti.

'Sen, kime saldırdığını sanıyorsun?'

Sesi sert ve güçlüydü, Urs'un hareketleri durdu. O kıpkırmızı gözleri tekrar sarıya döndü. Neler oluyor bilmiyorum ama kurtuldum. Urs'un gözleri normale döndükten sonra dönüşümü de bozuldu ve yıkılıp kaldı. Uyuyor olabilir. Ay bana döndü ve masmavi gözlerini ilk kez görme şerefine ulaştım.

'Eminim aklın da birçok soru vardır hepsini yanıtlayacağım ama önce geri dönelim dışarısı soğuk.'

Sözleriyle beraber ölü deniz mavisi gözleri tekrar kendi rengine yani koyu griye döndü. Onun ince vücudunun yavaşça önümden ilerlemesini izlerken konuşmaya başladım.

'Vücudumu saran bu güç hala kaybolmadı ne olduğunu biliyor musun?'

Önümden yürümeye devam ederken cevap verdi.

'Biliyorum ama onu açıklamadan önce sahip olduğun gelişmiş bir özellikten bahsedeyim.'

'Dinliyorum.'

'Sana daha önce açıklamıştım ama yarım bir şekilde neyse iyi dinle adaptasyon herkesin sahip olduğu bir yetenek ama büyücülerin ki daha gelişmiştir. Senin ki büyücülerden bile daha gelişmiş bir seviyede bu da neden bütün büyü türlerini yapabildiğini biraz açıklıyor. Şu an vücudunu içten saran şey büyü gücün, bu kadar zaman onu kullanmadın ve sürekli fiziksel dövüşlere girdin bunun sonucun da büyün seni desteklemeye başladı. Şu an kullandığın şey senin için yeni bir form artıları bir yana iki tane önemli eksisi var. Birincisi bu form da büyü kullanamazsın ikincisi bu formdayken aldığın hasara bağlı olarak formu bozduğun da güçsüz düşeceksin. Çünkü vücudunun limitlerini aşmasını sağlarken bir yandan da bu limit aşımın da yaşanabilecek zararları sürekli durduruyor. Bu da vücudunu epey yoruyor. Bunlar bir yana karga formunda sahip olduğun fiziksel özelliklerin nedeni de bu forma benzer bir durum içermesi. Karga formun Ankanın aksine büyü gücünün bir kısmını vücudunu güçlendirmek için harcıyor. Anka ise hepsini ortaya çıkarıyor.'

Anlattıkların da anlamayacağım bir şey yok ama nasıl benim hakkım da bu kadar şey biliyor?

'Ay benim hakkım da bu kadar şeyi nasıl biliyorsun?'

Duraksamadan cevap verdi.

'Okudum.'

'Ha?'

'Sana bahsettiğim şu gözcü onun bazı kitapları sadece büyücüler hakkındaydı. Orada seni anlatan kısımlar da vardı daha çok büyü gücünü anlatan.'

'İlginç, peki başka ne yazıyordu?'

'Hmmmm büyü gücünün sürekli evrimleştiğini ve hala asıl formuna ulaşmadığı yazıyordu. Adaptasyon ve ışınlanman hakkında bir şeyler yazıyordu. Yazanlara göre ışınlanma yeteneğin asıl büyü türünün küçük bir parçası ama bu büyü türünü geliştirmen için yeterli büyü kaynağın yokmuş. Son olarak da kargayı veya ankayı kullanmayı bilmediğini yazmıştı.'

Karga ve anka mı? Ne demek yani? Neyse.

'Demek beni baya izleme fırsatı olmuş peki bu bir yana az önce yaptığın şey neydi yani Urs'u kolayca durdurup çıldırmış halini kendine getirdin.'

'Basitçe açıklamam gerekirse yarı-insanlar arasında eğer bir kişiden bir kere bile korkarsan ve yenilirsen içgüdüsel olarak ona karşı gelememeye başlarsın. Güçlü olan saygı görür anlayışımız budur. Lider olmak isteyenler ne olursa olsun asla boyun eğmezler ve korkmazlar. Felina'yı düşün hiç boyun eğdiğini ya da korktuğunu gördün mü?'

'Hayır.'

'Sana bir şey anlatacağım ama sakın Felina'ya bundan bahsetme anlaştık mı?'

Meraklanıyorum.

'Anlaştık.'

'Felina küçükken buraya kısa süreliğine geri dönmüştüm o zamanlar Felina korkak ve sulu gözlünün tekiydi. Bense herkesin korkuyla baktığı bir canavardım. Bir gün o kız ağlayan gözlerle ve titreyen bacaklarıyla karşıma çıktı. Sonraysa bana beni yeneceğini ve herkesi koruyacağını söyledi. Sonra aptalca bana saldırdı ve ben de onunla biraz oynadım. Sonra öğrendim ki bazı çocuklar onu kandırmış ve benim buradakilere zarar vereceğimi söylemiş o da her şeye rağmen karşıma dikilip bana savaş ilan etmişti. O herkesin korktuğu mavi gözlerimle ona baktığım da o kızın bacakları titremesine rağmen gözlerin de yaşlar olmasına rağmen, yumruğunu sıkıp bana doğru kaldırdı ve kıpkırmızı kan kırmızı gözlerle bana baktı. Kendini kaybetmemişti tamamen saf azminden doğan gözlerdi onlar ve o günden sonra o kızın bir daha bacaklarının titrediğini görmedim. O yani KRALİÇE, köy de en çok korkulan kişiye karşı dikilmiş olmanın verdiği cesaretten midir bilmem ama o gün bütün korkularını yendi.' 

Felina'yı sulu gözlü ve korkak bir şekilde hayal etmesi bile imkansız geliyor. Demek o geçici liderle savaşırken bahsettiği korkularımı yeneli çok oldu repliği buradan geliyor.

'Haha o halini görmek isterdim.'

Ay cevap vermeden yürümeye devam etti. Nazikçe yağan kar eşliğin de yürümeye devam ettik hızımı artırıp onun yanında yürümeye başladım.

Birini arkasından takip etmek nedense hoşuma gitmiyor sanırım arkada bırakılmaktan korkuyorum...


Devam Edecek






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr