Bölüm 164 Bir İnsan Olarak

avatar
924 2

Yeşil Karga - Bölüm 164 Bir İnsan Olarak


Bölüm 164


Bilmediğim bir dağın bilmediğim bir yerin de, soğun ortasında hiçbir şey için büyü kullanmadan bir trolle dövüşmek üzereyim ve bu beni birazcık geriyor aynı zaman da burası uçuruma yakın olduğu için aşağı düşme riskim de var. Bunlara ek olarak taşın üzerinde oturup beni destekleyen hayali Merry'de işe eğlence katıyor. Ben trolle bakışırken Ay oturduğu kayanın üzerinden bağırdı.

'Hadi soğuktan donmadan önce başla'

Evet biliyorum şu trolle dövüşmemi istedi. Büyüsüz bir şekilde hatta karga moduna geçip gücümü bile arttırmam yasak bunun yanında kılıcımı da kullanmam yasak. Doğal olarak. Bir dakika donmak mı? Gerçekten o kadar üşüyor mu? Garip.

Neyse hızlıca bitirmeliyim.

Seri adımlarla Trole yaklaştım ve boşluğuna bir yumruk geçirdim ama sadece elimin acısıyla kaldım. Sağ kolunu bana savurduğunu görüp eğildim ve ayağına doğru sert bir tekme attım ama bu da bir işe yaramadı. Yerden kalkarken çenesinin altına yumruğu geçirdim ama yine ben zarar gördüm. Hantal bir şekilde tekrar bana saldırdı ben de hızlıca geri çekildim. Onu nasıl yeneceğim saldırılarım bir işe yaramıyor, çevreyi kullanmak istesem de bu onun doğal çevresi. Ondan daha hızlı ve akıllıyım ama o da benden daha güçlü ve dayanıklı bunu sevmedim. En mantıklısı suratına çalışmak ya da en basit şekilde gözlerini oymak ama bunu yaparsam sadece onu yenmiş olurum bana bir şey katmaz. Onunla beni dövüştürmesinin nedenini anlayabiliyorum, fiziksel gücümün ve dayanıklılığımı fark etmemi sağlamak istedi. Ben durumu değerlendirirken trol üzerime koşuyordu ben de onun üzerine koşmaya başladım ve o daha kolunu kaldırmadan seri yumruklarımı yüzüne geçirmeye başladım. Sol kolunu savurdu sağ elimi bir kalkan gibi kullanıp durdurdum ama dengem bozuldu. Hızlıca dengemi sağlayıp aramızda ki mesafeyi açtım ama ayağım kaydı. Yere düşerken trolün beklemediğim kadar hızlı bir şekilde bana yaklaştığını gördüm kaçınmak istedim ama başaramadım ve onun tekmesiyle savrulup bir kayaya çarptım.

Canım epey yandı ama neyse ki aşağı uçmadım. Ay bağırdı.

'Hey hey altı üstü bir trolle karşı karşıyasın ne oldu Meravir'de isim yapan Yeşil Karga'nın gücü bu kadar mı?'

Manyak kadın sinirimi bozuyor. Yeşil Karga ismini büyümle aldım. Yine de aptal bir trole yenilmek istemiyorum. Hızlanıp üzerine atıldım savurduğu sağ elinden çevikliğimle kurtuldum ve yanağına tüm gücümle geçirdim.

Bu kez kafası yerinden oynadı hehehe bunu hissettiğine eminim.

Beklemeden sol yumruğumu diğer yanağına savurdum sağ kolunu bir kalkan gibi kullanıp bunu durdurdu ve ben de geri çekildim. Bir dakika yaptığı savunma şekli pek trole benzemiyor az önce benim yaptığım hareketin aynısını yaptı.

Ay konuşmaya başladı.

'Suratında ki ifadeden fark ettiğin belli oluyor. Troller doğuştan savaşçılardır ve kimse fark etmese bile öğrenme kabiliyetleri fena değildir. Sen de görüyorsun seni taklit edip yeni bir hareket öğrendi.'

Saçmalık ama başka bir açıklaması yok sanırım. Onu sadece basit bir trol olarak görmek benim hatam. Peki seni yeneceğim. Duruşumu aldım ve iyice odaklandığımda bana vurmak üzere olan bir taş parçasını hissedip durdurmak için hamle yaptım ama ben durduramadan omzuma çarptı.

Ay güldükten sonra konuşmaya başladı.

'Sadece bir şeye odaklanma çevrene karşı açık ve duyarlı olmazsan savaş alanın da ne kadar güçlü olursan ol ölürsün. Savaş alanı senin yaptığın teke tek dövüşlere benzemez, savaş alanına kaos hakimdir. Turnuvada ki yarı final maçında hepsine karşı dövüştüğün anı hatırla. İşte o sadece okyanusta ki bir damla.'

Bu kadını bir türlü sevemesem de doğru söylüyor. Bu yüzd--

'Ahhh'

Evet kafama çarpan taşla bir kez daha sinirlendim ve Ay kahkaha atıp konuşmaya başladı.

'Sana şimdi söyledim aptal karga'

Olayı ne bilmiyorum ama bunları ona ödeteceğim ama önce şu trolü halletmeliyim.

Tam hazırdım ki bu kez Merry konuşmaya başladı.

'Seninle epey dalga geçiyor abi eskiden olsa buna katlanmazdın.'

Zihnimden cevap verdim.

'Katlanmak zorundayım Merry bu yüzden abinin ne kadar havalı biri olacağını iyi izle'

'Havalı mı şu an oldukça sıkıcı birisin ama belki de şu kadını o güzel kılıcınla öldürsen seni havalı biri olarak görebilirim abi.'

Daha fazla cevap vermeme gerek yok.

Garip bir şekilde beni bekleyen Trole gözlerimi çevirdim ve elimden gelen her şeyle tekrar saldırdım. Birkaç saat boyunca yumruklaştıktan sonra ayakta duracak enerjim bile kalmadı, gerçi o da yani Trolde epey yoruldu ama bir kazanan yoktu. Benim aksime trolün yürüyebilecek enerjisi vardı ve bunu yavaşça geri dönmek için kullandı. Garip bir trol. O gittikten sonra ayağa kalkmak istedim ama üzerime biriken kar birikintisi, soğuk, sert rüzgar ve yorgunluk beni engelliyordu.

Her geçen saniye kara gömülürken Merry'nin tiz sesi kulağımı tırmaladı.

'Bir trolü bile yenemedin bu yüzden ölsen daha iyi abi'

Cevap vermek istemiyorum ama burada biraz daha durursam öleceğim.

Giderek yaklaşan adım seslerini duyuyordum ve sahibini de biliyorum. Beni tek eliyle kaldırıp omzuna attı ve yürümeye başladı. Bu tarz bir taşınma olayı turnuvada da olmuştu. Felina beni taşımıştı ve oldukça utandırıcıydı. Şimdi ise sadece taşındığım için mutluyum ne kadar ironik. Onun olduğunu düşündüğüm eski eve geri döndük. Yıkık dökük bir yerdi ve dağın hemen dibine yapılmış. İçeri girdik ve beni eski bir koltuğun üzerine atıp şömineyi yaktı. Daha sonra mutfağa gitti ve birkaç dakika sonra elinde duman tüten iki bardakla geri geldi. Birini bana uzattı, gücümü biraz yenilediğim için doğruldum ve bardağı alıp yudumladım. Sert bir tadı var ve biraz acı ama yine de güzel.

O da içeceğinden yudumlarken konuşmaya başladı.

'Büyü kullanmadan basit gözüken bir trole karşı savaşmak nasıl hissettirdi?'

Dürüst olacağım.

'Korkutucu'

'Haha güzel cevap evet korkmalısın, büyücülerin büyük bir çoğunluğu büyü yapabilmenin ne kadar büyük bir hediye olduğunun farkında değiller tabi onu kaybedince hemen anlıyorlar.'

'Haklısın ben de onlardan biriydim ama şimdi biraz anlıyorum.'

Gülümsedi ve konuşmaya devam etti.

'Konumuzla alakası yok ama şunu iyi anlamalısın siz büyücüler için bile bu dünyada birçok şey korkunç ve tehlikeliyken büyü yapamayanlar dünyayı nasıl görüyor sence?'

Daha önce düşünmediğim bir konu yarı-insanların dönüşümü var, elflerin hepsi büyü yapabiliyor, oveyler de elflerle aynı ama insanların büyük bir kısmı büyü yapamıyor onlar için bu dünya yaşanmayacak kadar korkunç olmalı.

'Aşırı derece de korkmaları gerek ama pek de öyle gözükmüyorlar.'

Ay bilmişce sırıttı.

'Irkların başlangıcından beri büyü yapamayan bir sürü kişi var ama o kadar yıl sonra bile hala varlıklarını sürdürüyorlar. Sonuçta iki büyücünün çocuğu kesinlikle büyücü olurken bir büyücü bir normalin çocuğu tamamen şansa bağlıdır. İki insanın çocuğuysa neredeyse hiçbir zaman büyücü olamaz. Buna rağmen hala varlıklarını koruyorlar. İşte bu zayıf olduğunu bilip bu zayıflık etrafında bir yaşam kurmakla ilgilidir. Sen bir büyücüsün Kazeru Yuuma hem de oldukça potansiyeli olan bir büyücü ama aynı zaman da zayıf bir insansın işte her şeyini bu zayıf insan halinin etrafında şekillendirmelisin çünkü senin sınırlarını belirleyen şey sahip olduğun bu zayıf insan vücududur. O zayıf olduğu sürece senin de büyük bir zayıflığın olacak ne kadar büyü gücüne sahip olduğundan çok bedeninin ne kadarıyla başa çıkabileceği önemli.'

Bu kadın her ne kadar zaman zaman sinirim bozuyor olsa da onun hakkında ki fikirlerimi değiştirecek kadar bilgece konuşuyor.

'Yani?'

İç çekti.

'Tamam tamam özet geçeceğim bu zayıf insan bedeninde ki zayıflıktan büyücü olmayanlar kurtulamazlar ama büyücü olan sen bu zayıflıktan tamamen kurtulamasan bile onu bir zayıflık gibi gözükmekten çıkartabilirsin. Biliyorsun ki bedenlerimizin güçlü bir adaptasyon yeteneği vardır sahip olduğun hızlı iyileşme normal bir insanın asla erişemeyeceği bir seviye de bunu nasıl kazandın?'

Kötü anılarım aklıma geliyor.

'Berlin adında ki biri beni bir süre eğitmişti ve neredeyse her gün ağır yaralarla kurtuluyordum o sürecin içinde iyileşme hızım oldukça arttı.'

Gülümsedi.

'Anlıyorum yani bedenin duruma adapte oldu aynı zaman da sahip olduğun büyü gücü bu adapte olma sürecine etki edip çok daha iyi bir hale getirdi. İşte burada sana yaptıracağım çalışma yine bunun olmasını sağlamak için, kısaca ben sana diyene kadar bir daha büyü kullanmayacaksın ve her gün fiziksel gücünle beraber dayanıklılığının sınırlarını zorlayacağız. Bedenin güce ihtiyacı olduğu fark edip gelişmeye başlayacak ama sonra bakacak ki zaten fiziksel olarak mükemmel durumdasın tabi normal bir insan olarak işte burada büyün devreye girecek ve sahip olduğun o insani sınırları yıkmanı sağlayacak. Tabii ki bu kısa ve kolay bir süreç olmayacak ama üstesinden gelebileceğini düşünüyorum.'

Garip bir şey var.

'Söylediklerini çok iyi anladım ama aklımı kurcalayan bir konu var neden senin gibi bir yarı-insan büyü ve insanlar hakkında bu kadar şey biliyor?'

Şaşırdı ve ciddi bir ifadeyle cevap verdi.

'Uzun bir süre önce burayı terk edip insanların şehirlerin de yaşadım. Gerçi sürekli geziyordum ve onlar hakkında bir şeyler öğreniyordum. Bir gün kendine Gözcü diyen biriyle karşılaştım biraz kaba ve sert biriydi ama bir şekilde onunla anlaşmayı başardım. Kısa bir süre de olsa onla beraber yolculuk ettim bu sırada da ona sorduğum sorulara cevap verdi ve kitaplarını okumama izin verdi. Bildiğim birçok şeyi ondan ve kitaplarından öğrendim.'

Bu şok edici bir cevap.

'Gözcü demek, onunla bir kez karşılaştım ve beni öldürmekle tehdit etti kılıcım yanımda olsaydı ona gününü gösterirdim ama maalesef değildi. Bu arada neden buradan ayrıldın yani yarı insanlar insanlardan nefret ediyor.'

İç çekti.

'Ben etmiyorum ve istesem de edemem sonuçta babam bir insandı. Yani ben bir Melezim'

Gülümsedim.

'Bu neden kalın giyindiğini açıklıyor.'

'Haha şaşırmadın bile'

Şaşırmasam bile belki de türünün tek örneği ile karşı karşıyayım. Birkaç şey sormalıyım.

'Peki Melez olmanın sana getirisi ne?'

Biraz düşündü ve cevap verdi.

'Yarı-insanların aksine ben büyü yapamasam bile büyüyü hissedebiliyorum. Ayrıca acayip güçlü ve hızlıyım ama insani zayıflıklar taşıyorum. En iyi örnek kolayca üşüyorum. Bir de iyileşme hızım yarı-insanlara göre oldukça yavaş, ama en kötü yanı diğerleri gibi gücümü dramatik bir şekilde etkileyecek bir dönüşümüm yok. Dönüştüğüm de olan şeyler basitçe tırnaklarım pençeye dönüşüyor, saçlarım uzuyor, fiziksel özelliklerim birazcık artıyor ve göz rengim mavi oluyor.'

İşte bu şaşırtıcıydı yarardan çok zararı var her zaman melezlerin güç olarak mükemmel olduğunu düşünmüştüm.

'Anlıyorum bu da senin neden insanların tarafını merak ettiğini ve oraya gittiğini açıklıyor. Benden başka bu durumunu kim biliyor?'

'Sadece sen ve Felina diğerleri bilseydi sorun çıkardı.'

Mantıklı, bir şeyi daha merak ediyorum gerçi sormak için biraz geç oldu ama.

'Neden beni eğitmek istedin?'

'Ben geleceği düşünen biriyim Kazeru Yuuma işte bu yüzden seni eğitmek istedim ki Felina yani kraliçe de benimle aynı düşünceye sahip olduğu için seni güçlendirmek istiyordu. Bu savaştan Felina'nın sağ çıkma olasılığı oldukça düşük ve o gittiğin de sen yaşıyor olmalısın ki yarı insanlara yardımın dokunsun. Şu an ki gücünle neredeyse hiçbiri seni kabul etmez. İşte bu yüzden seni eğitmek istedim.'

Sinir bozucu bir düşünce eğer Felina'ya ya da diğerlerine bir şey olacağını fark edersem onları alıp ışınlayıp uzaklaşırım ne düşündükleri umrumda olmaz. Bu savaş ya da tanımadığım kişiler umrumda değil ben sadece sahip olduklarıma bakarım bunun dışındakiler sadece baş ağrısı olur. Yine de herkesin aksine Felina'ya bir şey olacağını düşünmüyorum, ne olursa olsun karşısına ne çıkarsa çıksın o bir şekilde üstesinden gelecektir. Bir lider olarak yapması gereken şey bu ve yapacağını biliyorum.

'Nedenini anlıyorum Ay ve beni eğittiğin içinde teşekkürler.'

Gözlerini cama çevirdi ve cevap verdi.

'Düşüncelerin ve sözlerin uyuşmuyor gibi hissediyorum ama sorun değil ben biraz dolaşacağım sen de dinlen.'

Bardağını mutfağa bıraktıktan sonra ayrıldı.

O gittikten sonra hemen yanımda oturan Merry konuşmaya başladı.

'İlginç biri öyle değil mi? Acaba kanının rengi normal mi? Ne dersin abi merak etmiyor musun?'

'Haha etmiyorum.'

'Ben merak ediyorum ama neyse başka bir zamana kaldı. Keşke şu peri burada olsaydı eğlenceli biriydi. '

'Haklısın eğlenceli biri, bu bir yana biraz uyuyacağım bu yüzden sessiz ol.'

Sevimli bir şekilde gülümsedi.

'Elbette abi'

Garip bir şekilde uysal belki de rüyalarıma girip bir şeyler deneyecektir. Birazdan anlayacağız.

...

Gayet güzel bir uykudan sonra gözlerimi aralayıp üzerime ben uyuduktan sonra örtülmüş battaniyeyi kaldırdım. Yüzümü yıkamak için büyüyle sıcak su yapacakken aklıma büyü yapmamın yasak olacağı bir balyoz gibi indi. Bu yüzden evin içinde bir şey aradım ama yoktu. İlla ki bir yerde olmalı ama ev de olmadığı kesin bu yüzden pelerinimi giyip dışarı çıktım. Etrafı dinlemeye odaklandım ve bir yerde akan su sesi kulağımı okşamaya başladı. Sesi takip edip buldum, bir yarıktan bir tür kuyuya akan minnak bir şelaleydi. Suyu hiç düşünmeden avuçladım ve suratıma vurdum. Evet düşünseydim yapmazdım çünkü inanılmaz soğuk ama başka çarem yok onun kurallarına uyacağım. Yüzümü yıkadıktan sonra kısa bir yürüyüş yapıp evin yolunu tuttum. Eve döndüğüm de mutfaktan sesler geliyordu. Kısa bir süre sonra sesler kesildi ve elinde iki sandviçle geldi. Birini bana verdikten sonra karşıma oturup diğerini yemeye başladı ben de öyle yaptım ve yedikten sonra dünkü trolle kapıştığım yere gittik. Beklemediğim bir şekilde dünkü trol kayanın üzerine oturmuş bizi bekliyor gibiydi. Beni görünce ayağı kalkıp kendi göğsüne iki kez vurup beklemeye başladı.

Tamam mantıklı bir şekilde bakarsak bu trol bana meydan okuyor peki öyle olsun.

'Ay bir şey demeyeceksen başlıyorum.'

Kafasını sallayıp beni onayladı ve ben de beklemeden saldırıya geçtim.

Onun saldırısından sıyrılıp suratına bir yumruk geçirdikten sonra bir de hemen arkasından boynunu hedef alan bir sağ tekme savurdum ama sol koluyla beni durdurdu ve ayağımı sıkıca kavrayıp beni havaya kaldırıp bir kayaya doğru fırlattı. En az hasar alacağım şekilde kayaya çarptıktan sonra ayağa kalktım ve tekrar saldırıya geçtim. Yaklaşık üç buçuk saat kapıştık ve ikimiz de sonunda tükendik. Düne göre çok daha akıllı ve iyi bir şekilde mücadele etti. Açıkçası birçok sefer kaybedecek noktaya geldim ama bir şekilde kurtulmayı başardım.

Ay'ın dövüş sırasında attığı toplam 10 taştan 3'ünü durdurabildim. Eve döndükten sonra Merry'le biraz uğraştıktan sonra yatıp uyudum. İkinci günde böyle bitti.

Ve hemen ardından üçüncü gün başladı.

Trol yine beni orada bekliyordu ve tekrar dövüşmeye başladık.

Bugün ki dövüşümüz yumruk yumruğu bir dövüş oldu. Karşılıklı birbirimizi yumruklayıp durduk sayılır ve yaklaşık dört saat sürdü. Lanet trol her gün daha güçlü olarak karşıma çıkıyor.

Ay'ın attığı 10 taştan 4'ünü durdurabildim. Hala kafam acıyor aptal kadın.

Geri dönerken Ay'la beraber biraz etrafı dolaşıp konuştuk.

Eve döndükten sonra bir şeyler içtik ve her zaman yaptığı gibi dışarı çıktı.

Ben de Merry'nin ve onun iğneleyici cümleleriyle uğraşıp durdum.

Ve üçüncü gün bu şekilde bitti.

Diğer günler de hızlı bir şekilde geçiyordu her geçen gün trol daha zorlu bir rakip haline gelmeye başladı. Merak ediyorum daha ne kadar güçlenecek.

...

Onuncu gün başladı ve kahvaltıdan sonra tekrar Trolle karşılaşmak için mekana gittim tabi Ay'da benimle beraber.

Trol her zaman yaptığı gibi kayanın üzerinde oturmuş beni bekliyordu.

'Yo Trol'

'Waha ha'

Evet bu şekilde selamlaşıyoruz.

Pelerinimi çıkartıp Ay'a verdim çünkü dövüşürken vücudum çok sıcaklıyor ve bu bunaltıcı bir seviyeye çıkıyor. Gerçi ilk başta öyle olmuyordu ama sanırım bu havaya alışmaya başladım.

Trolün üzerine atılarak dövüşü başlattım.

Geri çekildi ve sert bir yumruk savurdu çevikliğim sayesinde sağ yana doğru kaçıldım ve sağ yumruğumu suratına savurdum. Sol koluyla bunu durdurdu ve anında sağ koluyla bana bir yumruk savurdu sol kolumu kalkan gibi kullanıp bunu durdurdum ama epey acıttı. Ona epey yakındım ve bunu değerlendirip kafa atmaya çalıştım ve görünen o ki o da aynı şeyi düşündü ve kafalarımız çarpıştı. Alnımdan ağzıma kadar süzülerek gelen sıcak kanın tadı fena değildi ve benim aksime ona bir şey olmamıştı. Yerden biraz kar alıp kanayan alnıma sürdüm ve tekrar saldırıya geçtim.

İlk güne nazaran pek geliştiğimi hissetmiyorum ama lanet trol kesinlikle güçlendi önceden sadece kolunu savururken artık yumruk atıyor ve tepki süreleri kısaldı. Aynı zaman da çevikliği, dayanıklılığı ve gücü de arttı. Yedi saat boyunca kafa kafaya dövüştükten sonra onu epey hırpaladım ama ben daha kötü bir durumdaydım neyse ki hızlı iyileşiyorum.

Bugün Ay'ın attığı 10 taştan 7'sini durdurdum ve birini ona geri fırlattım. Ama bundan sıyrıldı.

Eve döndükten sonra her zaman ki gibi takıldık ve o yine yürüyüşe gitti.

Bense Merry'le zihinsel bir savaşa girdim. Kısacası farklı bir şey olmadı.

Ve onuncu gün bu şekilde bitti.

Zaman ben fark etmeden hızlıca akıyordu ve on beşinci güne geldik. Geçen diğer günler de bir türlü trolü yenmeyi başaramadım. Bugün kesinlikle kazanacağım ve artık ona trol dememeliyim geçen gün ona isim verdim. Oreh evet ismi bu evet garip bir isim ama onun hoşuna gitti çıkardığı Waha aha ha sesinden anladım. Başlar başlamaz sertçe yumruklarımızı birbirimize geçirmeye başladık ve ikimiz de yıkılmadan buna bir süre devam ettik. Sonraysa ikimiz biraz soluklanmak için geri çekildik. Bu kez hızımı kullanıp saldırdım yerin kayganlığını kullanıp bacaklarının arasından kayıp geçtim ve onu arkasından yakalayıp kaldırıp yere fırlattım. Bağırarak ayağa kalkıp bana saldırdı çevikliğimle saldırılarından sıyrılıp her açıkta ona vurdum. Biraz üstün gibiydim ama yine çevikliğime güvenirken beni ayağımdan yakalayıp duvara yapıştırınca hepsi kayboldu. Epey bir süre birbirimizi hırpaladıktan sonra Oreh sağ elini bütün gücüyle sıkıp kaldırdı. Bu tıpkı Ay'la kapıştığımız zaman da kolumu patlatan güç savaşı gibi gözüküyor.

Anlıyorum demek artık buna bir son vermek istiyor.

Peki öyle olsun.

'Geliyorum Oreh hazır ol'

Sahip olduğum her şeyle sağ yumruğumu sıkıp koşmaya başladım o da aynısını yapıyordu ve yumruklarımız çarpıştı. Vücudumda ki bütün kemikler bu çarpışmayla adeta titredi ama kırılmadı. Yine de bu bir beraberliği benziyordu hoşuma gitmedi ve geri çekilip tekrar sağ yumruğumu sıkmaya çalıştım kolumu hareket ettirmek çok acı verdiği için vazgeçip sol yumruğu sıktım ve Oreh'e baktım.

O da benle aynı durumdaydı.

Bu kez sol yumruklarımızı çarpıştırdı ve bu da aynı sonuçla bitti en sonunda ikimiz de sinirlenip birbirimize aynı an da kafa attık.

Ve her zaman ki gibi bilincim gidiy----

...

Gözlerimi Ay'ın kucağında açtım. Beni eve taşıyor olmalı.

'Çabuk uyandın tebrikler ilk aşamayı geçtin.'

'Kazanamadım ki'

'Emin ol istediğin her şeyi elde ettin ve ayrıca bugün attığım 10 taşı da durdurdun ve beş tanesini bana geri fırlattın. Ek bilgi bir tanesi neredeyse vuruyordu.'

'Haha öyle diyorsan, peki Oreh nasıl?'

'İyi olacak o bir trol kolay kolay bir şey olmaz kısa süre de iyileşecektir sürekli senin yaptığın gibi.'

'Bir trol için biraz fazla iyiydi.'

'hahah evet bir insana karşı kaybetmek istemediği için sürekli çabaladı ve senin gibi o da gelişti. Aslında onun gelişim oranı seninkinden çok daha fazla epey güçlü bir trol. Diğer troller ona karşı hiçbir şekilde kazanamazlar.'

'Anlıyorum.'

Günün sonunda Oreh'i yenemesem bile ilk aşamayı bitirmişim. Gerçi aşamalı bir eğitim olduğunu da bilmiyordum ama sorun değil. Sanki bir şey unutuyor gibiyim ama acaba ne? Neyse sonra aklıma gelir. Eve gidip biraz oturduktan sonra tekrar uyudum. Sabah olduğun da uyandım hiçbir ağrı sızım ya da yaram yoktu garip normal de en azından biraz ağrı oluyordu. Neyse kalktım ve her zaman ki kahvaltı yaptık sonraysa beni dışarı da beklediğini söyleyip çıktı.

Yine nereye gidiyoruz diye düşünürken Merry konuşmaya başladı.

'Spoiler ister misin?'

'Evet'

'Beraber biraz yukarı çıkacaksınız ve seni bir trolle tanıştıracak onu yenene kadar onunla büyü kullanmadan dövüşeceksin. İki hafta kadar süreceğini tahmin ediyorum.'

'Bunu zaten yaptık.'

Merry şeytani bir şekilde gülümsedi.

'Emin misin?'

'Ne demek istiyorsun?'

'Gördüğün, yaşadığın ve hissettiğin her şey sadece bir rüyaydı abi.'

'Ne?'

'Eğlenceliydi seni buna inandırmak ve her şeyin gerçek olduğunu düşünmeni sağlamak aslında hiçbir şey yaşanmadı ve sen buraya geleli sadece bir gün oldu.'

Beynim durdu ve Merry'nin derin ve korkutucu kahkahaları zihnimi sarıp sarmaladı.

'Ne oldu abi rengin attı.'

'Sen...'

Diyecek bir şey bulamadım. Çünkü beynim de beliren tek şey soru işaretleriydi. Meryy kahkaha atmaya başladı.

'HAHAHAHAHAHAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHAHA'

'Kes gülmeyi!!!'

'Sakin ol abi sadece şakaydı hepsi gerçekti.'

'Ha?'

'Ciddiyim sadece şaka yaptım endişelenme.'

Sessizce beklemeye başladım ama o konuşmaya devam etti.

'Görüyorsun birinin gerçekleriyle oynamak oldukça basit, bir büyü yapmadan bile oldukça etkin bir şekilde uygulanabiliyor. Peki bir büyücü mesela bir illüzyonist hem de en güçlülerinden biri Aiko gibi sence neler yapabilir? Bana kalırsa basit bir açıklamayla yaşamadığın her şeyi yaşamış gibi davranmanı sağlayabilir.'

Mesl---'

'KAPA ÇENENİ'

Sesim tüm odada yankılandı ve duyunca anladım ki oldukça karanlık bir tonda söyledim. Cevap verdi.

'Hmmm peki şimdilik bu kadar yeterli sanırım peki şu Melezi daha fazla bekletme abi ayrıca seni izliyorum bu yüzden elinden geleni yap.'

Derin bir nefes alıp ayağı kalktım ve kafamı toplamaya çalıştım.

Biraz kendime geldikten sonra dışarı çıkarken Merry tekrar konuştu.

'AH Bu arada Melia'lara haber vermeyi unuttun abi'

Bu oldukça kötü Melia başımın etini yiyecek...

Devam Edecek






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 47018 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr