Bölüm 170 EjderhaXAnkaXKarga

avatar
872 2

Yeşil Karga - Bölüm 170 EjderhaXAnkaXKarga


Bölüm 170


Parça 1 Kazeru

Bütün savaş sanki zaman durmuşçasına kesilmişti. Bir kükreme bir insandan daha kudretli, bir ejderhadan daha keskin bir kükreme bütün savaş alanını sarıp sarmalıyordu. Orada bulunan her canlı boynuna dayanmış hançeri hissediyordu. Korku bedenlerini ele geçiriyordu ve kalplerini kavrıyordu. Bütün bu savaşı çok uzaklardan izleyen mor cadı şeytani bir gülümseme takınıyordu. Adada kendi halinde duran Vel hissettiği korkunç büyü gücü yüzünden ürkmüştü. Çok uzaktan geldiğini biliyordu ama yine de korkunç hissettiriyordu. Çok güçlü değildi ama verdiği his normal bir insanı öldürmeye yetecek kadardı. Adaya doğru ilerleyen buz büyücüsü de Vel'le aynı hislere kapılmıştı. Kendi kendine mırıldandı.

'Şanslıyım.'

Savaş alanında ki neredeyse tüm yarı-insanlar baskıdan bilinçlerini kaybetmişlerdi. Yılan gözlü büyücü bilincini illüzyonları sayesinde açık tutuyordu. Kendini toplayıp bu baskının kaynağına tekrar baktı. Vücudu yeşil bir büyüyle sarılı genç adam bütün bu baskının kaynağıydı. Hemen yanı başında ki ağır yaralı yarı-insanların lideri bir bariyerle sarılıydı.

Öfke, nefret, utanç, kıskançlık, kibir bütün bunlar bu gücün kaynağıydı.

Yılan gözlü genç Alya'nın dikkatini başka bir şey çekmişti hemen yanı başında genç bir yarı-insan pür dikkat baskının kaynağını izliyordu. Uzun gümüş saçları büyü dalgalarıyla beraber savruluyordu. Bir gözü saçları gibiydi diğeri ise güneş gibiydi. Vücut yapısından kadın olduğu belli oluyordu. Kendi kendine mırıldandı. Gümüş saçlı yarı-insan mırıldandı.

'Tıpkı ablam gibi.'

Yılan gözlü kimsin sen diyemeden gümüş saçlı yarı-insan hızla uzaklaştı. Bu sırada ejderha şaşkındı ve konuşmaya başladı.

'Kimse bize burada güçlü biri olduğunu söylememişti. Neyse sadece bir büyücü pullarımı delip geçemez.'

Ejderha büyük bir öz güvenle ileri doğru bir adım attı. Gözlerinin takip edemediği bir hızla göğsüne yediği yumrukla duyduğu çatırdama sesleri pullarından ve kemiklerinden çıkıyordu. Ne olup bittiğini anladığında bedeni dağın bir köşesinin içindeydi. Kendini zorlayıp sıkıştığı yeri parçaladı ve çıkabildi. Çıktığında dizlerinin üstüne düştü ve kan öksürmeye başladı.

'O şey bir büyücü değil.'

Kendini toplayıp ayağa kalktı. Yaraları hızla iyileşmeye başlamıştı ve kırılan kemiklerle beraber pulları da eski haline dönüyordu.

'Bunu ciddiye almazsam öleceğim.'

Az önce ona vuran şey dengesiz adımlarla yaklaşıyordu. Az önce gökyüzünü sarıp sarmalayan karga artık yoktu. Ama bunun yerine karganın sahibinin arkasında bir çift alevimsi kanadı vardı. Biri gözleri gibi yemyeşildi. Diğeri ise kalbi gibi simsiyahtı. Bilincinin yerinde olmadığı her halinden belliydi. Bir yaratık gibi sesler çıkartıyordu. Onu hareket ettiren ve yönlendiren tek şey saf öfkeydi. Mor gözlü büyücü korku ve endişeyle olan biteni izliyordu bu sırada hemen önünde daha önce bir kez gördüğü biri belirdi. Uzun siyah saçlarından onu tanımıştı ama öncesine göre daha belirgin bir görüntüsü vardı.

'Şaşırmanın zamanı değil. Ona yaklaşmayı düşünme bile yoksa ölüp gidersin. İşin kötüsü ben bile şu an onu durduramam. Tamamen kontrolden çıktı bunca zaman onu zincirlemeyi başarıyordum ama artık onu durduramam.'

Yılan gözlü konuşan kişinin Kazeru'nun kılıcında ki kişi olduğunu biliyordu. Yutkundu ve bir soru sordu.

'Ne yapacağız? Bu güç onu yiyip bitirecekmiş gibi hissediyorum.'

'Hislerin kuvvetliymiş çünkü haklısın. Bütün limitlerini kaldırdı, ben dahil. İçinde ki hayat ateşini körükledi ve onun sayesinde şu an ki gördüğün güce erişti. Bu bir yana bir planım var işi yapacak kişi sensin.'

'Hayatımı tehlikeye atmayacağım sürece yardım ederim.'

'Güzel'

Savaş alanın etrafında yüksek hız da dolaşan gümüş saçlı yarı-insan ejderhayla birine benzettiği kişinin savaşını izliyordu. Yüksek bir yere çıktı ve mırıldanmaya başladı.

'Görevim bu değil ama bunu izlemeliyim belki işe yarar bir şeyler öğrenebilirim. O zaman ablam beni övecektir.'

Bu sırada ejderha kükredi ve hızla büyümeye başladı. Birkaç saniye içinde gerçek bir ejderha boyutuna ulaştı. Gerildi ve güçlü bir alev nefesini üzerine gelen düşmanını hedefleyip püskürttü. Alevler tam onu kül etmek için gelirken yerinde olan sol kolunu savurdu ve alevlerin hepsi kayboldu. Kanatlarını çırpıp yükseldi ve ejderhayla göz göze geldi. Ejderha o yeşil gözlerin içinde ki derin boşluktan aşağı düşüyormuşçasına bir hisse kapıldı. Onun gözlerine baktıkça üzerinde bir sürü bakış hissetmeye başladı ve o an farkına vardı bir kişiye karşı değildi.

O an gözleri gerçeği görebildi.

Karşısında binlerce kişi vardı.

Ama sadece biri kanlı canlıydı.

Diğerleri kılıcın içine hapsolmuş olmuş ruhlardı.

Ejderha korkuyla kanatlarını çırptı ve yükseldi.

Güneşe doğru yükseldi. Hızla kanatlarını çırpıyordu.

Kalbini parçalamak üzere olan korkudan kurtulmak için yükseliyordu.

Ama birden yükselmesi durmaya başladı ve sırtını ani bir acı kapladı. Kafasını çevirdiğin de kanatlarından birinin kopartıldığına şahit oldu. Kanatlarını kopartanın ise insan şeklinde ki bir şeytan olduğunu düşündü. Kanadı kopan ejderha acıyla kükredi ve kükremesi devam ederken kendini üzerine basılmış bir böcek gibi yere çakılmış buldu. Büyük bedeni hareket edemeyecek kadar kötü durumdaydı acı beynini tamamen ele geçiriyordu. Şeytan hemen gözlerinin önüne indi.

Gülümsüyordu şeytan.

Gözlerinde ki ışık artık yoktu onun yerini hiçlik almıştı. Derin ve karanlık bir hiçlik. Ejderhaya iyice yaklaştı ve büyüyle onu havaya kaldırdı. Yukarı doğru onu fırlattı. Çok güçlü fırlatmadığı için biraz yükseldi ve tekrar yere çakılmak için düşmeye başladığı sırada. Şeytan kılıcını çekti ve düşmekte olan ejderhayı kılıcıyla fırlattığı siyah ve yeşilden oluşan bir büyü dalgasıyla ortadan ikiye ayırdı. Dost düşman herkes dehşete düşmüş bir şekilde olan biteni izliyordu. Şeytan onu izleyenlere döndü ve kılıcını kaldırdı.

'Sırada ki kim?'

Kılıcı hareket ettirdi.

'Sen misin?'

Kılıcını hareket ettirmeye devam ederken konuşmaya devam etti.

'Yoksa sen mi?'

Herkes titriyordu ve karanlığın içinden bir ses yükselip bütün baskıyı parçaladı.

'BENİM!!!'

Şeytan bakışlarını sesin geldiği yöne çevirdi.

15-20 Metre ilerinde güzel bir kız duruyordu. Uzun siyah saçları, simsiyah gözleri ve siyah ama yırtıklarla dolu elbisesinin bile güzelliğini azaltmaya yetmeyeceği hatları ve yüzü vardı. Hafif esen rüzgarla beraber uzun saçları adeta dans ediyordu. Bu dansa öz güven dolu bakışları eşlik ediyordu. Şeytan bir adımla aralarında ki mesafeyi kapattı ve tüm gücüyle kılıcını savurdu. Kılıcın savrulurken kazandığı bütün güce rağmen siyah saçlı kadın kılıcı tek eliyle durdurdu ve boşta bulunan eliyle şeytanın karına sağlam bir yumruk geçirip onu geri savurdu. Bu sırada kılıç havaya savruldu. Düşen kılıcı siyahlı kadın kabzasından yakaladı. Garip bir şekilde ona inanılmaz uygun duruyordu kılıç. Şeytan düştüğü yerden kalktı ve ejderhayı bile delip geçebilen güçlü yumruğunu siyah saçlı kadına savurdu. Siyah saçlı çevik bir hareketle sıyrıldı ve güçlü bir rüzgar büyüsüyle şeytanı tekrar geri savurup dağ kenarına yapıştırdı. Tekrar hareket etmemesi için büyüsüne devam ediyordu ve yavaş adımlarla ona yaklaşıyordu. Büyüyle onu tekrar savurup yere yapıştırdı ve hava zincirleriyle bedenini sarıp sarmaladı ki hareket edemesin. Elinde ki kılıcı yere saplayıp şeytanın üzerine çıkıp konuşmaya başladı.

'Çok fazla saf güce sahipsin ama onu kullanacak bir gram aklın bile kalmamış. Yazık, gerçekten yazık.'

Şeytan kurtulmak için çırpınıyordu ama nafileydi.

Siyah saçlı kadın konuşmaya devam etmeden önce iç çekti.

'Şimdi elveda deme zamanı benim aptal efendim'...


Parça 2 Melia

Yıkılan şehrin ortasında acı çeken insanların ve ölülerin çığlıkları içinde yürüyordu genç kız. Kötü bir ruh halinde olduğu her halinden belliydi. Yavaş ama sert adımlarla yürüyordu kızıla boyanmış yıkıntılar arasında. Öyle bir hali vardı ki sanki küçük bir meltem bile o küçük bedenini bir yaprak gibi savuracak gibiydi. Adımlarını durdurdu ve kafasını kaldırıp gökyüzünde duran kişiye baktı. Bütün bu şaheserin sorumlusuna. Aralarında ki mesafe fazlaydı ama bu uzaklığa rağmen Melia hava da süzülen kişinin kızıl gözlerini görebiliyordu. Melia'nın pek konuşacak bir hali yok gibiydi ama hava da süzülen kişi konuşmaya başladı.

'Haha seni tanıyorum. Melia'ydı öyle değil mi?'

Melia tepki vermedi sadece saçlarını aleve, gözlerini kızıla ve öfkesini güce dönüştürdü. Evet alev formuna geçmişti, yani Melia'nın en güçlü silahı. Hava da süzülen kişinin tepkisi değişmedi. Sadece kızıl renkte ki cadı şapkasını düzeltti ve konuşmaya devam etti.

'Kabalığımı bağışla hemen kendimi tanıtıyorum.'

Öksürüp boğazını temizledi ve konuşmaya devam etti.

'Ben K----'

Uçtuğu yerde gerçekleşen patlama büyüsü konuşmasını kesmişti ve etrafı toz duman haline getirmişti ama duman bir yağmur damlasının yere düştüğü anda ki dağılma hızından daha hızlı bir şekilde dağıldı. Hava da süzülen kişi olduğu yerde duruyordu sanki az önce bir şehri yok edebilecek güçtü bir büyüye maruz kalmamış gibiydi.

'Hadi ama burada kibar olmaya çalışıyorum uslu durup kendimi tanıtmama izin ver. Çakma cadı.'

Konuştuğu sırada esen rüzgarın etkisiyle şapkasının gölgesinde gizlenen kızıl saçları gün yüzüne çıktı.

'Neyse biraz nazik olmak istedim ama anlaşılan gerek yok.'

Sözlerinden sonra ayağının altında beliren alevden basamağa adımını attı ve her adımında oluşan bu basamaklarla yere indi. Cadı şapkasını tutup havaya fırlattı ve şapka anında alev alıp toza dönüştü. Korkutucu gülümsemesiyle Melia'ya yaklaştı. Yaklaştıktan sonra eliyle saçlarını savurdu ve alev alan saçları yer çekimiyle dalga geçercesine yukarı doğru süzülmeye başladılar. Tek parçadan oluşan kızıl elbisesi de artık alevdendi. Kızıl gözleri artık daha kızıldı ve aldığı şekil Melia'nın sahip olduğu alev formuyla dalga geçmesine neden olacak kadar daha üstündü. Kollarını iki yana açtı ve haykırdı.

'BAŞLAYALIM!!!'

Melia'nın büyüsünden oluşan devasa eteş ejderhasıyla, Melia'nın rakibinin arkasında oluşan devasa ateş anka kuşunun çarpışmasıyla bütün alan büyük bir patlamayla bir kez daha sarsıldı...


Devam Edecek






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr