Bölüm 178
Yıldırım ve ateşin çarpışmasıyla görkemli bir ses etrafı sardı. Alevin içinde yıldırım yıldırımın içinde alev vardı. Yıldırım alevi delerek ilerliyordu ama alev onu umursamadan hedefine gidiyordu. Kazeru geleceği düşünmeden her şeyini bu dakikalara yatırdı. Fulmine'yi yenebilirse sırada Vahas vardı ona da gücünü saklaması gerekiyordu ama bunu yapacak lüksü yoktu. Çünkü en ufak hata da hayatını kaybedecekti. Bu yüzden geleceği şimdilik bir kenara bırakıp şimdiye odaklandı. Agresif bir şekilde saldırıyordu dinlenmeden ve rakibe fırsat vermemeye çalışarak ama kılıçları her çarpıştığında Fulmine dengeyi biraz daha sağlıyordu. Her çarpışmada saçılan alevler ve yıldırımlar güçlü bir görsel şölen sunuyordu. Fulmine kılıç çarpıştırdıkları sırada gözden kayboldu. Kazeru'nun gözleri Fulmine'nin arkasında bıraktığı yıldırımdan izleri takip ediyordu ve hemen arkasında olduğunu anlayıp gelen saldırıyı savuşturdu. Evet Fulmine bir nevi ışınlanıyordu ama gittiği yönü belli eden bir iz bırakıyordu. Kazeru'nun gözleri bunları yeterince takip edebilmeye başlamıştı. Fulmine hızlıca ortadan kaybolup dövüşü sonlandırmaya çalışıyordu ama Kazeru izin vermiyordu. Alev formunun verdiği yıkıcı güçle liderliği almaya çalışıyordu ama yeterli değildi. Her saniye güçsüzleşen alevlerinin aksine Kazeru'nun ruhu her saniye sivriliyordu. Kazeru'nun saldırıları daha vahşi ve korkutucu oluyordu. Kazeru ani bir hamle yapıp sağ çaprazına doğru yöneldi kılıcını iki eliyle kavramıştı ve büyü gücüyle beraber sağ aşağıdan sol çapraza doğru kılıcını var gücüyle savurdu. Fulmine bu ani saldırıyı beklemiyor olacak ki saldırıyı tam anlamıyla durduramadı ve saldırının etkisiyle dengesini kaybedip sağına doğru hafif geriledi. Kazeru bu açığı görüp atıldı hala kılıcını iki eliyle kavrıyordu ve rakibini kesmesi için kılıcını yatay bir şekilde savurdu. Kesti kesmesine ama sadece arkasında bıraktığı anlık görüntüyü, yıldırım izleri çoktan arkasında doğru gitmişlerdi. Kazeru bir kez daha tuzağa düşmüştü. Fulmine yıldırımlar saçan kılıcını Kazeru'yu kesmek için savurdu. Kazeru momentumunu kaybetmemişti aklına gelen tek çözüme başvurdu. Kılıcını durdurmadan savrulmasına destek verdi. Fiziksel ve büyüsel bir destek. Kılıç ilerlerken alevler saçmaya başlamıştı ve Kazeru arkasına aynen bu şekilde döndü kendini savunmayı başardı ama momentumu kesmedi ve kendi etrafında bir tur daha döndü. Kazeru'yu merkez alan anlık bir alev hortumu yükseldi ama Kazeru durunca o da durdu. Kazeru nefes nefeseydi ama gözleri bir an olsun Fulmine'den ayrılmıyordu.
Fulmine ilk kez etkilenmiş bir şekilde Kazeru'ya baktı ama bu duygulu bakış uzun sürmedi ve tekrar soğuk bakışlarını geri kazandı. Fulmine birkaç saniye düşündü ve sonunda sırada ki hareketine karar verdi. Kazeru yine o tiz sesi duymayı bekliyordu ama Fulmine bu sefer ileri doğru atıldı ve kılıcını ustalıkla savurdu. Kazeru aynı şekilde karşılık verdi. Şiddetli bir kılıç düellosuna girmişlerdi. Fulmine'nin kılıç kullanmakta kesinlikle ustaydı eğitim aldığı çok belliydi. Gereksiz hiçbir hareketi yoktu. Asil ve baskın bir tarzı vardı. Nadir görülebilecek bir tarzdı. Kazeru'nun net bir tarzı yoktu ve kılıç kullanma konusunda düzgün bir eğitim almamıştı ama bu zamana kadar girdiği dövüşlerden öğrenerek dövdüğü ve keskinleştirdiği tarzı Fulmine'nin tarzından aşağı kalmıyordu. Vahşi ve dengesiz bir tarzdı. Eşi benzerine zor rastlanabilecek bir tarz. Fulmine ayak oyunlarıyla adeta Kazeru'nun etrafında dans ederek savaşıyordu. Kazeru'ysa tecrübenin ve kılıç savaşında olmanın verdiği öz güvenle akıcı bir şekilde karşılık veriyordu. Evet onun gibi ayak oyunları yapamıyordu ama onun ayak oyunlarına kaybetmiyordu. Kazeru diğer kılıç ustaları gibi değildi ama kesinlikle kendi tarzında artık bir ustaydı. Savaş devam ederken Kazeru'nun ankası kaybolmuştu ama saçları ve gözleri hala aynıydı. Aldığı yaralar tam olarak kapanmamıştı ama kanaması durmuştu. Hızlı iyileşmesi onu hayatta tutuyordu. Fulmine kılıç savaşını bırakıp geri çekilip aralarında ki mesafeyi açmıştı. Kazeru yine o tiz sesi duyacağı saldırıyı bekliyordu. İllüzyon ile belki kendimi savunabilirim diye aklından geçirdi ama alev formunda olduğu için farklı tarz bir büyü yapamayacağı aklına geldi. Rakibini beklemek yerine saldıran olmanın daha iyi olacağına kanaat getirip harekete geçti. Kılıcını kaldırdı ve koşmaya başladı. Havaya zıpladığı an kılıcı tekrar alevler saçmaya başlamıştı ve Kazeru ilerlerken kılıcı arkasında alevden izler bırakıyordu. Kazeru tam Fulmine'nin olduğu yere kılıcını savurarak indi. Fulmine bundan kolayca kaçmıştı. Yine yıldırımdan bir iz bırakarak kaybolmuştu ama bu kez Fulmine Kazeru'nun istediği gibi hareket etmişti. Kazeru'nun momentumu devam ediyordu ve bütün gücünü verip kendini Fulmine'nin belirdiğine emin olduğu yere çevirip kılıcında biriktirdi alevi savurdu. Fulmine oradaydı alevden bir karga çok hızlı bir şekilde yaklaştı ve bummmmmmmmmmmmmmm. Güçlü bir patlama meydana geldi Kazeru savurmanın ve patlamanın etkisiyle geri doğru uçuyordu ve o tiz ses tekrar kulağına çalındı. Evet Fulmine bunu ön görmeye başarmıştı ve sırt üstü savrulan Kazeru'nun üstünden kılıcını saplamak için ilerliyordu. Kazeru ise kendini beğenmiş bir şekilde gülümsüyordu. Fulmine bir yıldırım gibi yaklaşırken Kazeru boşta ki sol elini şıklattı.
'Yakaladım'
Büyük bir patlama hemen Kazeru'nun üzerinde gerçekleşti. Patlamanın etkisi alevden oluşan karganınkinden çok daha güçlüydü, tüm adadan rahatlık görülebilecek kadar güçlüydü. Etrafı toz duman kaplamıştı. Ağaçlar patlamanın etkisiyle kopup savrulmuştu. Evet Fulmine Kazeru'nun hamlelerini okumuştu ama bu kez ön de olan Kazeru'ydu. Kazeru onun hamleleri okumaktan çok onun okuma gücüne güvenip böyle bir plan yaptı ve başarılı oldu. Savrulduğu yerden yavaşça kalktı. Saçları normale dönmüştü gözleri de öyle. Nefes nefeseydi ama hala ayakta duracak gücü vardı. Kişinin büyüleri her ne kadar kendisine zarar vermese bile bu kadar yakında bir patlama büyüsüne maruz kalmak canını yakmıştı ve sol kolu düştüğü yerde kötü yaralanmıştı. Omzundan aşağı damlayan kanlar bunun kanıtıydı ama buna aldırış etmiyordu yüzünde sevinçli sayılabilecek bir ifade vardı ama bu sevinç dumanı ortadan ikiye yaran bir yıldırımla suratından zorla silindi. Fulmine açıkça bundan zarar görmüştü parçalanan zırhı ve diğer parçaları bunun kanıtıydı ama ciddi bir zarar almamış gibiydi. Kazeru bunu beklemiyordu. Bu saldırı için çok fazla kaynak harcamıştı.
Kazeru ileri doğru bir adım attı ama gücünün azaldığını hissedebiliyordu ve yeşil gözleri yavaşça kahverengiye dönüyordu yani doğal rengine. Nedeni net değildi belki de büyü gücü neredeyse bittiği içindi. Fulmine emin adımlarla yaklaşıyordu acelesi yok gibiydi. Kazeru kılıcını yerden aldı tamamen umutsuz bir durumda gibiydi. Büyü gücü dolu olsaydı bu dövüş en başından itibaren farklı olabilirdi diye düşünüyordu Kazeru ama şimdi bunun bir anlamı yoktu. Fulmine kendinden beklenmeyecek bir şekilde konuşmaya başladı.
'Kötü bir hamle değildi Kazeru Yuuma ama aramızda ki en büyük farkı bilmediğin için pek şansın yok.'
Kazeru şaşırdı ama cevap vermekte gecikmedi.
'Nedir o?'
Fulmine gülümsedi.
'Ben büyücülüğün ve kılıç ustalığın hakkında neredeyse her şeyi bilirken sen benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun.'
'Hmmm'
Bilgi diye geçirdi aklından Kazeru, evet güçlü bir silahtı. Kazeru rakibini dövüş içinde tanırken rakibi onu çoktan tanıyordu. Kazeru derin bir nefes aldı hala vücudunda bulunan büyüyü dışarı çıkmaması için bastırdı ve vücuduna eşit bir şekilde dağıttı. Ay'ın ona yoğun bir çalışma programı sonucu öğretmeyi başardı tekniği harekete geçirdi. Evet büyü yapamayacaktı ama fiziksel özellikleri kritik düzeyde artacaktı. Sonuçta bu formda en güçlü ikinci yarı-insan olan Urs'a karşı savaşabilmişti. Evet Fulmine birçok bilgiye sahipti ama bunu bilmediğine emindi Kazeru yine de bu form ona zaferi getirecek miydi bilmiyordu ama bu formda olduğu sürece büyüsü kendi yenileyecekti. Bunun daha hızlı olması için Kazeru iyice odaklandı çevresinde ki büyüyü emip onu yavaşça dönüştürüyordu ve işin en güzel yanı bunu yaparken hareket edebilecekti. Kılıcını kaldırdı ve Fulmine'nin üzerine koşmaya başladı. Kılıçları tekrar buluştu. Kazeru sert darbelerle Fulmine'yi savunmaya zorluyordu. Fulmine Kazeru'nun darbelerinin bu kadar güçlü olmasını beklemiyordu bu yüzden şaşkındı. Sadece gücü değil hızı da artmıştı. Alev ankası formunda ki gibi yıkıcı bir güç değildi ama büyü yapmayan biri için fazla güçlüydü. Tıpkı bir yarı-insan gibi. Fulmine geri çekildi ve kılıcından yıldırımlar saçılmaya başladı. Olduğu yerde gerildi ve yıldırım gibi atıldı. Kazeru etkileyici bir reaksiyon gösterip vücudunu hafif sağ kaydırdı ve kılıcıyla gelen saldırının yönünü saptırdı boşa giden saldırının hemen ardından Kazeru sol yumruğunu sıktı ve Fulmine'nin boşluğuna geçirdi Fulmine hızla geri çekildiği sırada Kazeru üzerine atıldı. Fulmine yok oldu ama bu sefer Kazeru izleri bile takip etmeden sol çaprazına dönüp, gelen saldırıyı kılıcıyla blokladı ve karşı saldırı yaptı. Fulmine zor bir şekilde bu karşı saldırıyı blokladı. Kazeru Fulmine'nin tarzına alışmıştı. Kazeru öz güvenle kılıcını kavradı ve ardı arkası kesilmeyen seri saldırılara başladı. Fulmine bunları blokluyordu ama Kazeru daha yoğun bir şekilde saldırmaya devam ediyordu. Bir yandan da büyü toplamaya devam ediyordu.
Fulmine'nin kılıcı tekrar yıldırımlar saçmaya başladı ama bu kez gürültü çıkartıyorlardı. Var gücüyle Kazeru'ya dikey bir şekilde savurdu. Kazeru'nun kaçma şansı yoktu bu yüzden o da var gücüyle karşılık verdi. Kılıçlar çarpıştığında bir gök gürültüsü koptu. Fulmine'nin kılıcında ki güç giderek artıyordu. Kılıçlar birbirine bağlanmıştı Kazeru sol dizinin üstüne de hala bu saldırıya direniyordu. Vücudunun her yeri her saniye giderek uyuşmaya başlamıştı ama acı vücudunu uyanık tutuyordu. Fulmine her saniye biraz daha güç eklerken Kazeru her saniye biraz daha güç kaybediyordu.
'Waaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa'
Fulmine'nin patlattığı nara bu savaşı şimdi bitirmek istediğinin ve kazanma isteğinin güçlü bir yansımasıydı. Kazeru direniyordu ama bu direnişe büyük bir darbe vuran kılıcının çatlama sesleri onu umutsuzluğa sürüklüyordu. Belki Kazeru biraz daha direnebilirdi ama içi boş kılıcı bunu yapacak güce sahip değildi.
'BU SON KAZERU!!!! WAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA'
Kazeru'nun kılıcı giderek daha fazla çatlıyordu ama hala direniyordu. Sanki Kazeru'nun direnişinden ilham alarak canlı biriymiş gibi direniyordu. Fulmine'nin gözleri Kazeru'nunkiyle bağlanmıştı. Fulmine'nin savaşçı ruhu bir anlığına paniğe kapılmıştı.
Kazeru'nun gözleri buzul bir maviye dönüyordu. Fulmine tepki vermeden önce Kazeru haykırdı.
'IIIAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA'
Fulmine'nin saldırısını püskürttü Fulmine sendelemişti ve geri doğru düşüyordu. Kazeru kalan gücüyle ayağa kalktı. Gözlerinden sonra saçları buz mavisine dönüyordu ve eşsiz bir mavi renk Kazeru'nun bedeninden yükseliyordu. Kazeru kılıcını bırakıp sağ elini harekete geçirdi buzdan bir el Fulmine'yi yakalamak için harekete geçti. Fulmine kılıcıyla eli parçaladığı sırada başka bir el ama normal boyutlarda olan bir el ayağını yakaladı vücudundan yıldırımlar saçarak etrafında ki buzdan diğer elleri de parçaladı. Bir buz rüzgarının üzerine geldiğini geç fark etmişti. Vücudunun ısısı hızla düşüyordu. Büyü yapmak için harekete geçtiğinde görüş açısını bir kılıç girdi ona doğru ilerleyen bir kılıç. Kazeru kılıcını fırlatmıştı. Fulmine kendini savunmak için kılıcını kaldırdı ve bunu blokladı ama aynı an da ayaklarını hissetmediğini fark etti. Kazeru iki elini kaldırıp Fulmine'nin her bir yanında bir buz rüzgarı gönderdi ve saniyeler içinde Fulmine tamamen donmuştu ve kılıcı düşüp yere saplanmıştı. Kazeru'nun Eismann'den öğrendiği buzul modu işe yaramıştı ama hemen bu moddan çıktı. Vücudu yere düşerken topraktan bir taht arkasında belirdi. Kazeru bunun üzerine oturup derin bir nefes aldı.
'haaa bu yakındı.'
Bir kral edasında tahtın üzerinde oturup soluklanıyordu. Tekrar büyü yapamadığı moduna geçmişti. Biraz daha büyü toplayıp Riraru'nun yanına gitmeyi planlıyordu. Tam iyice rahatlamıştı ki bütün havanın inanılmaz bir şekilde titreşmeye başlamasıyla oturduğu yerden fırladı. Bir yıldırım gök yüzünden Fulmine'nin donmuş bedenin üzerine düştü. Yıldırım düştüğü yerde ki hava da güçlü bir elektriklenme vardı. Cızırtılar çıkartıp duruyorlardı. Oluşan duman hızlıca dağıldı. Fulmine ayakta duruyordu. Bütün bedeninden elektrikler çıkıyordu gözleri bembeyazdı. Kazeru zorlama bir şekilde gülümsedi.
'Demek yıldırım modu bu oluyor'...
Devam Edecek
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..