Bölüm 188
Parça 1
Bir meltemin eşliğinde saçları uçuşan küçük peri yeşil gözleriyle ufku kesiyordu. Hemen yanı başında yorgunluktan dolayı kendinden geçmiş olan kulununda daha hızlı toparlanması için bir büyü yapıyordu.
Bu sırada bir ses zihninde yankılanmaya başladı küçük perinin.
'Çok huzurlu gözüküyorsun küçük peri'
Riraru esneyip cevap verdi.
'Yapacak bir işim olmadığı zamanları böyle değerlendirmeyi seviyorum. Peki sen yozlaşmış büyücü?'
Hemen Riraru'un karşısında yavaşça beliren cadı kılıklı kişi yarattığı süslü koltuğa oturup ayak ayak üstüne attıktan sonra mor şapkasını düzeltti.
'Seninle hiç konuşma fırsatımız olmadı öyle değil mi?'
Riraru kollarını gererken cevap verdi.
'Benden saklandığın için bir fırsatımız olmadı ki neden saklandığını bile bilmiyorum.'
Aiko kibirli bir şekilde gülümsedi.
'Yapma ama senin gibi yüce bir varlıktan saklanmam mümkün mü?'
Riraru'nun küçük sevimli suratı bir an da korkunç bir hal aldı.
'Oyunlarına zamanım yok yozlaşmış büyücü.' Riraru'nun sesi gür ve güçlüydü.
Aiko arkasına yaslanıp cevap verdi.
'Benim de pek zamanım yok bu yüzden kısa keseceğim. Sadece küçücük bir isteğim var. Yapmayı planladığın şey için lütfen son ana kadar bekle.'
Riraru gülümsedi.
'Bu seni hiç ilgilendirmez.'
Aiko iç çekip cevap verdi.
'Bütün bu zaman boyunca bu konu hakkında kimseye bir şey söylemedim öyle değil mi? Sonuçta en başından beri Kazeru'nun adada ki ağaçla yaptığı anlaşmanın anlamını senin ona bu kadar bağlanmanı ve en önemlisi amacını biliyordum.'
Riraru birkaç saniye duraksadı ve cevap verdi.
'Anlıyorum. Yani beni tehdit ediyorsun öyle değil mi?'
'Tabii ki hay---'
'Kapa çeneni'
Sözlerinden sonra Riraru'nun vücudundan yükselen büyü sadece gözleri olan korkunç bir hayalete benziyordu. Aiko Riraru'nun saldıramadığını biliyordu ama ister istemez bir korku vücudunu sarmıştı ki bu gerçek vücudu bile değildi.
'Kimle konuştuğuna dikkat et büyücü bu dünyada benim ilgilendiğim çok az şey var. Ne sen ne de bu aptalın arkadaşları benim ilgi alanıma girmiyor.'
Aiko derin bir nefes alıp şapkasını çıkardı ve başını öne eğdi.
'Kabalığım için özür diliyorum lütfen isteğimi dinle.'
Riraru birkaç saniye düşündükten sonra korkunç ifadesini normal ifadesiyle değiştirip cevap verdi.
'Neden böyle bir istekte bulunuyorsun?'
'Her şeyin planladığım gibi gitmesi için.'
'Söz vermiyorum canım ne zaman isterse o zaman istediğimi yapacağım ama yine de güzelce rica ettiğin için dinlemeye çalışacağım.'
Aiko başını kaldırıp cevap verdi.
'Teşekkürler'
Bütün bu konuşmayı kendi dünyasından izleyen Alice gülümsedi ve mırıldandı. Bu sırada parmaklarını birbirine dolandırıyordu.
'Bütün ipler birer birer birbirine geçiyor ve bu Aiko'nun arzusu ama tek bir aksaklık bu büyük düzeni dramatik bir düzeyde değiştirecek. Hihihhi hey tavşan bana biraz çay koy ve iki üçgen şekerden at'
Tavşan papyonunu düzeltirken şaşkınca cevap verdi.
'Şeker mi? Emin misiniz?'
'Evet şeker ve eminim.'
Hızlı bir şekilde gelen çayını karıştırıp yudumladı.
'Hmmm Şekerli de hiç fena değilmiş keşke tatmayı deneseydim Aria'
Parça 2 Riraru Başlangıç
Yıllar önce bir kulenin yakınlarına diğer dünyadan açılan bir portaldan çıkan bir peri dünyamıza ilk adımını attı.
Küçük peri üzgündü hem de çok,
Küçük peri acı çekiyordu hem de çok,
Küçük peri ağlıyordu hem de çok,
Küçük peri hüzünle bağırıyordu hem de çok,
Küçük peri nefret duyuyordu hem de çok,
Küçük peri öfkeliydi hem de çok
ve
Küçük peri intikam için bir yemin etti hem de binlerce kez.
Kendine gelmesi saatlerini alsa bile sonunda toparlanmıştı. Masmavi parlayan gökyüzüne kıskanç bir şekilde baktı. Gözlerinde ki yaşları silip söylendi.
'Fazla mutlusun dikkat et de söküp almayayım.'
Küçük peri nerede olduğunu anlamak için çevresine baktı bol bol ağacın arasında bir kule göğe yükseliyordu. Küçük peri bu yeni dünyada ki büyünün kalitesinin düşük olduğuna kesin olarak emindi işte bu yüzden şaşırmıştı.
Çünkü kuleyi sarıp sarmalayan büyü bu dünyaya göre çok kaliteliydi yani tamamen farklıydı.
'Neden?' dedi kendi kendine ve kuleyi dışarıdan incelemeye başladı. Kulenin etrafında uçup bakınıyordu ama dikkate değer bir şey bulamamıştı.
Bundan sıkılıp kuleye saldırınca ne tür bir tepki olacağını görmek için harekete geçti ama kaldırdığı ellerinden en ufak bir güç çıkmıyordu.
'Hmmm'
Küçük perinin aklına tak etti.
'Kapıyı zorla açmanın cezası olmalı.'
Küçük peri olayı kısa sürede çözmeyi başarmıştı. Olan şey basitçe kapıdan geçtiğinde sahip olduğu şeylerin bir kısmını orada bırakmak zorunda kalmıştı. Açtığı kapı yeterince güçlü olmadığı için onu bütünüyle geçirmedi diye düşünüyordu küçük peri ya da sadece bir bedeldi. Emin olamıyordu çünkü bu tarz konularda bilgi sahibi olanlar sadece dünyasını yok edilmeye sürükleyenlerdi. İç çektikten sonra yapacak hiçbir şeyi olmadığı için oturup düşünmeye başladı ama bir türlü iç huzurunu sağlayamadığı için rahat değildi.
Gözlerini tekrar gökyüzüne çevirip mırıldandı.
'Seni kopyalamak iyi bir fikir olacak.'
Saatlerde gökyüzünü izledi ve bir süre sonra yüzünde ki ifade yumuşadı ve ruhu dinginleşmeye başladı. Gökyüzüne baktıkça huzuru ve barışı buluyordu. Bunun sonucunda farkında olmadan uyuya kalmıştı. Yeni bir güne gözünü açmak için henüz erkendi ama bir ses onu uyandırdı. Küçük gözlerini aralayıp şaşkınca etrafına baktı. Başına dikilmiş yavru bir orman kurdu büyük bir merakla ona bakıyordu. Küçük peri sakince doğruldu ve esnedikten sonra kurda döndü.
'Ne oldu ilk kez mi bir peri görüyorsun? Hahaha tabii ki ilk kez görüyorsun. Peki ne istiyorsun?'
Yavru kurt hızlı hızlı nefes alırken sallanan diliyle gülümsüyordu.
'Demek oyun oynamak istiyorsun peki bakalım.'
Perinin sözlerinden sonra yavru kurt kahverengi kuyruğunu havaya dikti ve perinin üzerine küçük ayaklarıyla atladı. Peri çevik bir hareketle kenara çekildi. Yüzünde gururlu bir gülümseme vardı perinin. Kurt hızlıca tekrar periye dönüp atıldı. Peri aynı şekilde kolayca kurtuldu. Bu şekilde 12 dakika kadar oynadıktan sonra yavru kurt yorgunlukla çöktü ama yüzünde çok mutlu bir ifade vardı. Küçük peri yavaşça yavru kurdun kafasına konup oturdu.
'Küçük kurt benim ismim Rurururarirarirararu Rarurururira Raririra'
'Vav?'
Küçük kurt şaşkın bir ses çıkardı. Riraru gülümsedi.
'Anlıyorum senin için fazla uzun olmalı peki o zaman Riraru diyebilirsin.'
'Vav vaV?'
'Hayır Riraru'
'VaVAv'
'Hayır Ri-Ra-Ru'
'Va-Va-vA'
'Yaklaştın bir daha dene'
'Va-Va-Va'
'Hahaa aferin küçük kurt anlaşılan göründüğünden daha akıllısın.'
Kurt ve Riraru biraz dinlendikten sonra kurt yavaşça kalkıp Riraru'yu ormanda gezmeye çıkardı. Bu sırada Riraru şarkı söylüyordu. Şarkılarının sözleri güzel ve mutlu kelimelerdi. Her ne kadar kötü şeyler yaşasa da hala içinde bir yerlerde aynı kişiydi. Yani yozlaşmamıştı. Üç güzel hafta geçmişti bu süre zarfında gizlenme büyüsüyle elflerin yakınlarda ki şehrini gezmişti kurt ve Riraru.
Ayrıca Riraru kurduna bir isim de bulmuştu.
'Kaos diğer tarafa gidelim'
'Vav'
Riraru ve Kaos kulenin yakınından geçerken duyduğu sesler üzerine harekete geçen Riraru bir gizlenme büyüsü yaptıktan sonra Kaos'u bir ağacın kenarına yönlendirip ağacın gölgesinde durdular. Yaşlı bir adam üzerinde ki bütün bedenini saran gri bir pelerinle yürüyordu. Yürümek için neredeyse boyu kadar olan bir asadan yardım alıyordu.
'Ölmek için bir yer mi arıyor acaba?'
Yaşlı adam kulenin etrafında birkaç tur attıktan sonra gözden kayboldu. Riraru ve Kaos saklandıkları yerden çıkıp yolculuklarına devam ettiler.
Riraru küçük eliyle ileriyi işaret ederek bağırdı.
'İLERİ!!!'
'VAVAAV'
Gece olduğunda buldukları büyük bir ağacın kovuğunda beraber yatıyorlardı. Riraru'nun çözdüğü kadarıyla kurdun yaşayan bir ailesi yoktu. Şehirde gizlice dolaşırken kulak misafiri olduğunda duyduğu şeylere göre birileri kurtları türü fark etmeksizin vahşice öldürüyordu. Bunu duyduğu andan beri Kaos'u asla yalnız bırakmadı. Riraru yapması gereken bir sürü şey olduğunu biliyordu ama bu yavru kurdu bırakmama kararı almıştı. Bu yüzden Kaos yeterince büyüdükten sonra onu yanına alıp onunla ilerleyecekti. Küçük kurdu korumaya kararlıydı ama bu bölgeden ayrılmaması tamamen aşırı özgüvenin sonucuydu evet saldıramazdı ama bu dünyada ki kimse benim savunmamı geçemez diye düşünüyordu. Nedeni basitti çünkü dünyanın büyü kalitesi düşüktü. Yağmurlu bir günde büyük bir yaprağı şemsiye olarak kullanan Riraru Kaos'un kafasında oturmuş şarkı söylüyordu. Arada Kaos da ona eşlik ediyordu.
'Işığın vurduğu her toprak gibi
Yaratıcının her şeyi gören gözü gibi
'Vav vav'
Bütün ilkeleri gibi
Seni arıyorum ve bulacağım
'Vavavav'
Umudum keskin, gururum büyük ve yolum uzunnnnn...'
Riraru bu dünyaya geldiğinden bir 2 ay geçmişti yavru kurt biraz da olsa büyümüştü ama sevimliliğinden bir şey kaybetmemişti. Gariptir ki geçen bu süre içerisinde Riraru'nun içinde ki negatif duygular zayıflamıştı. Hala intikam alacaktı ama ona yolunu kaybettirecek onu kendinden uzaklaştıracak tüm duygular zayıflamıştı. Yine kulenin yakınlarından geçerken daha önce gördükleri yaşlı adam kulenin etrafında turluyordu. Belki de içinde ki negatif duygular zayıflayıp özüne yaklaştığı için mi bilinmez ama Riraru yaşlı adama seslendi tek amacı yardım edebileceği bir şey varsa yardım etmekti.
'Hey yaşlı adam aşağıda kurdun kafasındayım.'
Yaşlı adam yavaşça arkasına dönüp sesin geldiği yöne baktı. Yüzü buruş buruştu. Gözleri zar zor gözüküyordu. Yavaş bir şekilde cevap verdi.
'Sen bir perisin öyle değil mi?'
Riraru ayağa kalktı ve dikilip gururla gülümseyip cevap verdi.
'Evet insan, şimdi bana cevap ver neden bu uğursuz kulenin etrafında dolaşıp duruyorsun bir şey mi arıyorsun?'
Yaşlı adam yavaşça nefes alıp verdikten sonra cevap verdi.
'Evet bir arayış içerisindeyim.'
'Peki o zaman söyle de yardım edeyim.'
'Ahh teşekkürler çoktan arayışıma son verdiniz.'
'Hi hi hi anlıyorum demek dünyanın en güzel varlığını arıyordun anlıyorum.'
Yaşlı adam hafif dikleşti ve cevap verdi.
'Gerçekten teşekkürler'
Sözlerinden sonra o yaşlı bedenden beklenmeyecek çeviklikte asasını kaldırdı ve kurda doğrultup gür bir sesle bağırdı.
'Bende son kalanı arıyordum.'
Asanın ucunda ki kristalden çıkan büyük bir alev topu kurdu hedef alarak ilerlerken Riraru'nun oluşturduğu bariyere çarparak kayboldu ama Riraru'nun bariyerinde çatlaklar oluşturmuştu.
Riraru şaşkındı ama kendini toplayıp bağırdı.
'Neden?'
'Tek yolu bu küçük peri'
Yaşlı adam asasını yeni bir büyü için kaldırdığında Riraru Kaos'u kaçması için harekete geçirdi. Kaos son sürat kaçmaya başladığı sırada hemen önlerinde dikenlerle dolu bir dal yumağı kesiverdi bir duvar gibi önlerinde yükseliyordu. Aynı anda bir alev topu üzerlerine geliyordu Riraru bildiği en güçlü bariyer büyüsünü kullandı. Alev topunu durdurmuştu bariyer ama üzerinde çatlaklar oluşmuştu. Yaşlı adam yavaş adımlar üzerlerine geliyordu. Riraru bariyeri yeniledi ve odaklandı. Yaşlı adam bariyerin başına gelip durdu.
'Küçük peri böyle basit bir bariyer beni durduramaz' dedikten sonra asasıyla bariyere dokundu ve bariyer bir toz gibi dağıldı.
Riraru farklı bir hamle yapmak üzereyken yaşlı adamın asasından çıkıp gelen güçlü bir büyü dalgası Riraru'yu vurup savurdu. Küçük bedeni yerde sekerek ilerledi ve anca durabildi. Ayağa kalmak için kafasını kaldırdı ve Kaos görüş açısındaydı. Kaos kaçmıyordu tam tersi Riraru zarar gördüğü için öfkelenmiş bir şekilde yaşlı adamın üzerine atıldı. Yaşlı adam asasını bir sopa gibi Kaos'un kafasına savurdu. Riraru küçük ellerini kaldırdı ve aralarına bir bariyer yaratmak istedi ama yetişemedi. Asanın darbesiyle savrulan küçük kurt dikenle kaplı dallara çarpıp yere düştü. Kafasından aşağı dökülen kanlar dikenlerin açtığı yaralardan akan kanlarda yarışabilecek kadardı. Riraru küçük ellerini tekrar onu korumak için harekete geçirdi ama oluşturduğu bariyer asa tarafından yokmuşçasına yok ediliyordu. Asa darbeleri küçük kurdun vücuduna indikçe çıkan o vıcık iğrenç ses Riraru'nun zihnine kazınıyordu.
Riraru vahşi bir çığlık atıp ayağa kalktı.
'AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA'
İki elini de yaşlı adama doğru yani hala ölmüş kurdun cesedine asasıyla vuran kişiye kaldırdı. Saldırmak için bir büyü yapmaya çalışıyordu.
'ÖLDÜRECEĞİM'
Bütün vücudunu, ruhunu ve sahip olduğu her şeyi sınırlarının ötesine geçirecek kadar zorluyordu. Gözlerinden akan yaşlar kana dönüşüyordu ve küçük bedeni acı içinde kıvranıyordu bu yapmaya çalıştığı şey yüzünden ama Riraru durmuyordu.
'AAAAAAAAAA SENİ ÖLDÜRECEĞİM.'
'AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA------------------------------------'
Bilinci kapanmıştı. Acı ve ruhuna verdiği zarara daha fazla dayanamayıp bayılmıştı Riraru. Uyandığında kendini bir kafesin içinde bulmuştu hemen kafesin yanı başında yaşlı adam duruyordu.
'Ahh uyandın küçük peri'
Riraru nefretle parmaklıklara yapıştı.
'SENİ PARÇALARA AYIRACAĞIM İNSANNNNN'
Yaşlı adam sakince gülümsedi.
'Denemekte özgürsün ama önce o kafesten çıkmalısın bir süre burada kal'
Sözlerinden sonra yavaşça gözden kayboldu.
Riraru kafesten çıkmak için her şeyi denedi ama hiçbir çabası sonuç vermiyordu. Kaos her aklına geldiğinde gözlerinden akan yaşı durduramıyordu.
'Waaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa'
Çığlığı karanlığın içinde yankılanıyordu. Gökyüzünü görmek istiyordu kendini sakinleştirmek için ama daha sonra öğrendi ki kulenin içindeydi. Artık görebileceği masmavi bir gökyüzü yoktu. Kendi kendine bir kahkaha atıp şarkı söylemeye başladı. Sözleri hala mutluluk verici ve umut doluydu şarkının günler geçtikçe aynı şarkıyı farklı söylemeye başlamıştı. Bir ayın sonunda şarkının içinde ne mutluluk, ne iyilik ne de umut kalmıştı. Şarkı tamamen yozlaşmıştı tıpkı Riraru'nun ruhu gibi.
Artık o eski peri olmadığını içten içe hissedebiliyordu. İçinde ne iyilik kalmıştı ne de başka pozitif bir duygu. Kalbi sadece nefret, intikam ve öfkeyle doluydu. Bu suratına yansıyordu. Sert ve korkunç gözüküyordu. Arada sırada birinin ona getirdiği kitapları okuyarak zaman geçiriyordu ve aynı zaman da bu dünya hakkında bilgi ediniyordu. Ağaçları öğrendiğinde onların peri ruhlarıyla yapıldığını anlaması uzun sürmemişti. Okumaya devam etti. Okudu, okudu ve okudu. Zaman kavramı onun için kaybolmuştu ve bir gün bir takırtıyla dikkati dağıldı.
Bir grup içeri girmişti daha önce gördüğü elflere benzemiyorlardı ve Riraru tanıdık bir şey hissetti. Bir büyü tıpkı perilerin büyüsüne benziyordu. Heyecanla gözleri parladı Riraru'nun. Kendi kendine mırıldandı.
'Eğer, eğer onu öldürürsem gücünü alabilirim ve tekrar tekrar tekrar kapıdan geçmeden önce ki gücüme kavuşabilirim.'
Ama Riraru biliyordu kimse yozlaşmış bir periye yardım etmek istemez bu yüzden önce ki benliği hatırlamaya çalıştı yozlaşmadan önce ki haline ve taklit etmeye başladı. Yüzünde bir maske vardı artık Riraru'nun bu maske sayesinde gerçek doğasını gizleyebilecekti bu maske eski haline aitti. Riraru'nun planı başarılıydı artık özgürdü. Tek eksiği söylediği şarkılar hala eskisi gibi değildi yakındı ama yine de eskisi gibi parlak değillerdi. Ne kadar bir maske takıyor olsa da karanlık içine tamamen işlemişti. Bu kişi perilerin büyüsüne sahip bu kişi ağaçla yaptığı bir anlaşmayla perilerin büyüsüne sahip olmayı başarmıştı. Riraru bu kişinin güçlenmesini istedi çünkü ne kadar güçlenirse o kadar fazla güç alacaktı. Her şeyini onu korumaya adadı ve maskesini asla düşürmedi.Gün geldiğinde bu kişi düştüğünde Riraru yardım etmek yerine onun ölümünü izleyecekti ve tekrar eski ihtişamına ulaşacaktı. Planı buydu ve hala da bu plan işlemeye devam ediyor ve artık yoluna çıkabilecek tek kişi olan kılıç yoktu...
Devam Edecek
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..