Bölüm 187 Madalyonun Diğer Yüzü

avatar
759 2

Yeşil Karga - Bölüm 187 Madalyonun Diğer Yüzü


 Bölüm 187

'Hmmm özetle kuzey dışında kazandığımız bir yer yok öyle değil mi?'

'Evet efendim'

'Zaten tek gerçekten saldırdığımız yer orasıydı gerçi kızıl başkenti yok etmiş ama önemli değil. Zaten kızıla karşı yapabileceğimiz bir şey yok anlaşmayı bozmadığı sürece rahatız.'

'Sırada ki emriniz nedir?'

'12'liden hangi numaralar öldü?'

'12, 11 ve 10 efendim'

'Hmmm ilk beşten biri ölmediği sürece ciddiye almamız gereken bir şey yok. Bir süre bekleyeceğiz. Onlara bir araya gelme ve plan kurma zamanı tanıyacağız. Bu sırada istediğimiz her şey bir araya gelmiş olacak. Bu şekilde zaman kaybından kurtulmuş olacağız.'

'Peki ada? O konu da bir hamle yapacak mıyız?'

'İhtiyacımız yok. Adayı gökten başımıza indirmeyecekleri bariz belki avcılar bunu deneyebilirlerdi ama anladığım kadarıyla artık yapamazlar.'

'Neden?'

'Biri adaya bir tür büyü yaptı sende gördün öyle değil mi? O devasa kanatları, mavi ve yeşil kanatları.'

'Evet gerçekten görkemliydiler.'

'Bu bir yana ilk 5 dışında ki kalan 4 kişiye özel bir görev veriyorum. İyi dinle ve onlara ilet. Gri cadıya ait bir cadı şapkası, pelerin ve asa, biri bu üçlüyü taşıyor. Taşıyanı kesinlikle öldürün ve eşyaları bana getirin.'

'Eşyalar bir yana efendim, taşıyan kişinin neden kesinlikle ölmesini istiyorsunuz?'

'Seni bu yüzden sağ kolum olarak tutuyorum Nkys'

Nkys'in kara gözleri gururla parıldadı.

'Sorguluyorsun bu huyunu gerçekten seviyorum. Bu bir yana sorunun cevabı tehlikeli biri olduğu için. Şöyle ki gri cadının eşyalarını taşıyan biri normal biri olamaz en azından ben öyle düşünüyorum. Belki de yanılıyorumdur yine de temkinli olmak iyidir.'

'Peki efendim'

Azul sözlerinden sonra taştan tahtına yaslandı ve açık gökyüzüne baktı. Devasa bir ordunun ortasında ki tahtında oturup keyfine bakarken sırada ki hamlesini düşünüyordu. Askerleri kurdukları çadırlarda zaman geçiriyorlardı. Hemen ordunun kuzeyin de devasa bir portal vardı. Şu an aktif durumda olmadığı belli olan portal kocaman bir taş çember ve yine taş olan bir zeminden ibaretti. Çember kalındı ve yüzeyine işlenmiş eski dilde harfler vardı. Azul gökyüzüne bakarken rüzgardan uçuşan saçlarını elliyle düzeltirken gümüş renkte ki gözleri oldukça huzurluydu. Ağaç hışırtılarıyla beraber Azul sesli düşünmeye başladı.

'Teyton'lardan bir işaret yok umarım her şey planladığım gibi ilerler. Onlar istediğini almış olmalı ki Meravir'e gelmediler. En büyük soru işareti mor cadı, ne planladığına dair en ufak bir fikrim yok. Ne kendini gösterdi ne de belirgin bir hamle yaptı. Onu alt ettiğimiz sürece bize karşı kazanma şansları imkansıza yakın. Kazanmak bir yana istediklerimi aldığım sürece kazanıp kaybetmenin bir önemi yok. Nihai amacıma ulaşmak için neyin ya da kimlerin feda edildiğinin bir önemi yok. Ben bu dünyayı kurtaracağım.'

Azul'un sözlerinden sonra küçük bir peri uçarak ona yaklaşıp saçlarının arasına oturdu ve konuşmaya başladı.

'Hey bende gitmek istiyorum hislerim beni yanıltmıyorsa Meravir'de bir peri var onu görmek istiyorum.'

Azul gülümsedi.

'Kleio(ünlü etmek anlamına gelen bir ilham perisi) buna fırsatın olacağına eminim sabırsız olma lütfen'

'Azuuuu biliyorsun ki burada bir periye rastlamak oldukça nadir. Benim gibi sağ kurtulan kaç peri var bilmiyorum ama eminim ki oldukça azız. Bu yüzden birini bulduğum da hemen onu görmek istiyorum.'

'Sadece görmek mi istiyorsun?'

'HİHİHİH Beni iyi tanıyorsun.'

Peri beyaz kanatlarını çırpıp yükseldi siyah gözleri beyaz elbisesi yüzünden daha bir karanlıktı. Küçük elleriyle ileriyi işaret edip sözlerine devam etti.

'Tabii ki onu bulup kulum yapmak istiyorum.'

Yüzünde ki gülümseme yozlaşmış(doğasında, soyunda bulunan iyi niteliklerini sonradan yitirmek) bir periyi temsil ediyordu.

'Hahaha Evet tahmin etmesi zor değil Kleio her zaman aynı şeyin peşindesin amacı bilmesem de sana yardım edeceğim. Hem yardım etmek istiyorum hem de o gün sana söz verdim öyle değil mi?'

Küçük peri Azul'un saçlarının arasına tekrar oturdu ve cevap verdi.

'Evet seni kurtarıp özgürlüğüne kavuşturduğum o gün bana söz verdin. Yine de oldukça heyecanlıyım daha önce karşılaştığım 3 peri oldukça zayıftı gerçi bu anlaşılabilir bir durum sonuçta burada ki büyü kalitesi bir periyi besleyecek kadar yüksek değil doğal olarak zayıflıyorlar ama bu hissettiğim peri öyle değil. Oldukça güçlü. Ahhhhh hemen onunla karşılaşmak istiyorum.'

Azul gülümsedi.

'Yüzünü bu açıdan göremesem bile manyakça bir ifade takındığını anlamak zor değil. Bir periyi bile bu kadar değiştiren ne yaşadın merak ediyorum.'

'İstersen anlatabilirim.'

'Hey daha önce hiç anlatmadın.'

'Çünkü hiç sormadın öyle değil mi?'

Azul şaşkınca gülümseyip cevap verdi.

'Haklısın hiç sormadım. Bu kadar basit olacağını düşünmediğim için sormadım sanırım.'

'ki kik ikiki iyi dinle Azu Azu çünkü bir kez anlatacağım bir insan olduğun için zekan yetmeyebilir bu yüzden basit kelimelerle anlatacağım. Sizin taktığınız adla Teyton'lar diyeceğim ki periler olarak onlara farklı bir isimle çağırırız neyse konumuz bu değil. Bu teytonlar dünyamız da kontrolü ele geçirip onların kurallarına göre yaşamamızı istediler. İlk başta büyük bir sıkıntı yoktu ama zamanla değişmeye başladı. Bu değişimin sebebi sıkılmalarıydı. Bunun sonuncunda bir tür turnuva başlattılar her ülkenin en güçlü 5 kişiden oluşan takımları birbirleriyle savaştırıyorlardı ve kazanana çeşitli ödüller verirken kaybedene ise büyük bir ceza veriyorlardı. Bir süre sonra periler olarak bir isyan başlattık ve saldırıya geçtik. İlk başlarda başarılı sayılırdık ama kısa bir süre sonra bütün perileri öldürmeye başladılar. Gerçek anlamda dehşete düşmenin ne demek olduğunu o gün öğrendim. Her bir yanımda ölen arkadaşlarımla, ailemin cesetleriyle ve acı çığlıklarıyla çevriliydim.

 Denedim, gerçekten onları kurtarmayı denedim. Korumak için kurtarmak için bildiğim her şeyi yaptım. Sınırlarımı zorladım ama çığlıklar durmuyordu ve cesetlerin sayısı her saniye daha hızlı artıyordu. Bir peri vardı ismi Rurururarirarirararu Rarurururira Raririra gerçi bir insan için akılda tutması imkansız çünkü kapasitenizi aşıyor neyse sen ona kısaca Riraru diyebilirsin. Bu Riraru denen peri ölen herkesin gücünü kendine alıyordu. Sahip olduğu bu eşsiz yetenek sayesinde savaşta epey güç topladı. Hakkını yemeyeceğim epey Teyton'luyu öldürdü ama birden bire bir korkak gibi kaçmaya karar verdi. Ona inananları arkasında bırakıp, onların çığlıklarını umursamadan kaçtı. Kazandığı büyük güçle sizin dünyanıza bir portal açıp kaçtı. Bizim böyle bir gücümüz yoktu tabii ki. O kaçtıktan sonra portal hızla kapanmaya başladı kalan bütün gücümle portalı bir süre daha kalması için büyüyle beslemeye başladım. Geri kalan perilere bağırıp portaldan geçmelerini söyledim ama neredeyse hepsi bunu yaparken öldü. Birkaç tane geçmeyi başaranda arkadaşlarını yem olarak kullanıp bunu başardı. Öfke, nefret ve dehşet duygusu bedenimi ele geçiriyordu sanki benliğim sarsılıyordu bildiğim her şey bir güç tarafından sorgulanıyordu. Daha fazla büyüm kalmadığı için düşmeye başladım. 

 Bu sırada hala nasıl hayatta olduğunu bilmediğim en iyi arkadaşım beni yakalayıp hızla kapanan portala doğru uçmaya başladı. Bir periden beklenmeyecek güçte bir nara atıyordu. Oldukça havalıydı ama yetişemeyeceğimiz oldukça açıktı. Yine de mutluydum neden bilmiyorum ama mutluydum. Sonra son sözlerini duydum. 'Üzgünüm Kleio' evet bu sözlerden sonra kalan bütün büyüsüyle beni portala doğru fırlattı. Portaldan geçmiştim gözlerimi ona çevirmiştim ve elimi uzatmıştım yetişemeyeceğini bilmeme rağmen umutsuzca elimi uzattım. Gözlerimden akan yaşlar görüşümü bulanıklaştırıyordu ama bu umrumda değildi. Acı bir şekilde gülümseyip elini bana uzattığında bir ışın büyüsü tarafından yok olduğunda portal kapandı. Gökyüzünden aşağı umutsuzca düşüyordum ama son bir çırpınışla yere güvenli bir şekilde indim. Etrafta kimse yoktu ne geçen diğer periler ne de bir başkası. İçimden gelerek derin bir kahkaha attım. Gözlerimden akan yaşları sildim ve kahkaha atmaya devam ettim. Evet yozlaşmaya başladığım an kesinlikle buydu.'

Azul ciddi bir ifadeyle iç çekti.

'Bir gün hepsi yaptıkları için hesap verecek Kleio sana bunun için yemin ediyorum. Her biri hesap verecek. Sana, bana ve diğer herkese yaşatılan bu şeylerin intikamın alacağımdan emin olabilirsin.'

Kleio gülümsedi.

'Bunu tek yapmayacaksın Azu Azu bunu beraber yapacağız.'

Kanatlarını çırpıp yükseldi ve Azul'un önüne gidip yumruğunu sıkıp kaldırdı. Azul'da yumruğunu sıkıp kaldırdı ve yavaşça çarpıştırdılar.

Aynı an da konuştular. Aynı ton ve aynı ahenkle.

'Sen ve Ben dünyayı kurtaracağız/değiştireceğiz!!!'


Devam Edecek






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr