Bölüm 186 Sonuç

avatar
754 2

Yeşil Karga - Bölüm 186 Sonuç


Bölüm 186


Kazeru'nun görkemli büyüsü yanan bir kağıt parçasına benzer bir şekilde kaybolurken Kazeru dizlerinin üstüne çökmüş bir şekilde yere bakıyordu. Bakışları üzgün ve güçsüzdü. Ada tekrar yükseliyordu ve Meravir yok olmaktan şimdilik kurtulmuştu peki nedendi bu üzgün ifade ve çektiği acı. Kazeru'nun zihninde turnuvanın sonunda ki ödül töreninde ki dileğinin sözleri dönüyordu.

'Müttefikim ol.'

Bu dileği sadece bir dilek dilemek için söylememişti gerçekten bunu istemişti ve şimdi müttefikini yani arkadaşını kendi elleriyle öldürmüştü. Bunun ağırlığı ruhunu çökertiyordu ama tekrar doğrulmak zorundaydı çünkü daha hiçbir şey bitmemişti. Gözlerinde ki yaşları silip ayağa kalktı ve etrafını süzdü. Riraru'nun bariyeri kaybolmuştu. Reynold sessizce Kazeru'yu izliyordu. Berlin dizlerinin üstüne çökmüş boş gözlerle gökyüzüne bakıyordu. Birkaç saniye önceki siyah büyüsü tamamen kaybolmuştu, sanki artık orada bir şey kalmamış gibiydi. İçi boş bir oyuncak gibi görünüyordu ama bu içi boş oyuncak Kazeru'nun hareketlendiğini görünce kalbinde siyah bir alev yandı. Boşluk siyah bir ateş doluyordu.

Öfkeyi, kini, pişmanlığı temsil eden bu alev vücudundan taşarken siyah bir büyüden fazlası değildi. Gözlerinde beliren yeni ışıkla beraber ayağa kalktı çok net bir şekilde kendinde olmadığı belliydi. Kazeru sakin bakışlarını onu hedef alan gözlere çevirdi.

'Anlıyorum.'

Kazeru sakince kılıcını kınından çıkardı.

'Riraru bir şey yapma lütfen.'

Riraru gülümsedi.

'Gerekmediği sürece'

Riraru kısa ve net cevabından sonra beklemeye başladı.

Kazeru derin bir nefes aldıktan sonra yaydan fırlamış bir ok gibi atıldı. Büyüyle kapladığı kılıcını Berlin'e doğru savurdu Berlin orağının tek savuruşuyla Kazeru'nun büyüsünü ve Kazeru'yu geri savurdu. Geri savrulan Kazeru'yu deşmek için atıldı ve orağını indirdi. Kazeru kılıcıyla zor da olsa saldırıyı karşıladı yere sağlam bir şekilde bastıktan sonra kılıcını geri çekmek yerine Berlin'nin orağı ile bağlanmasına izin verdi ve tüm gücüyle ileri itmeye başladı. Çok net bir şekilde normal bir durumda Berlin güçlü olan kişiydi ama bu anormal şartlar altında Kazeru kazanmak için yükleniyordu. Berlin'nin siyah büyüsü giderek büyüyordu ve Berlin'e göre azrail'in şekli olan daha önce de aldığı şekli alıyordu. Siyah büyü avcılarınki gibi uğursuz bir his vermiyordu ama korkutucuydu. Kazeru'nun yeşil büyüsü siyah büyü tarafından adeta boğuluyordu. Kazeru uzun bir süredir büyüsünü tamamen yenileyecek fırsatı bulamamıştı. Bunun ve güç farkının etkisi açıkça belli olmaya başlıyordu. Kazeru direnmeye devam ediyordu ama sonucu oldukça belli bir direnişe devam ediyordu.

'Waaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa'

Kazeru nara atıp iyice yüklenmeye devam ediyordu tüm bu duruma rağmen kazanmaya olan inancı hiç zayıflamıyordu. Ruhsuz kılıcı Kazeru'nun ruhundan dolup taşan azimle parlamaya başladı. Kılıcın eski günlerini anımsatan bir görüntü gibiydi. Kazeru Berlin'i geri itmeye başladığı an Kazeru'nun büyüsü de karşılık vermeye başladı. Boğulmaktan kurtulup ona güç veren efendisinin etrafını ve kılıcının etrafını sarıp sarmalamaya başladı. Evet Berlin'nin büyüsü gibi güçlü durmuyorlardı ama Berlin ve büyüsünün aksine daha stabil ve güvenilirlerdi. Kazeru nasıl olduğu net belli olmayan bir şekilde üstünlüğü almaya başladı. Berlin'i ve orağını giderek geri itiyordu. Bu üstünlüğün verdiği fırsatla bir saniye bile sürmeyen bir süreçte Kazeru tüm büyüsünü geri çekti, bir araya getirip sıkıştırdı ve hepsini bu süreç içinde serbest bıraktı. Üzerine gelen bütün siyah büyüyü yararak yayılmaya başlayan yeşil büyü hızla bir karga şeklini alıp bütün siyah büyüyü dağıttı. Aynı an da Kazeru kılıcını Berlin'nin orağını havaya uçurmak için kullanıp başarılı oldu. Hemen ardından Berlin'e doğru adım attığında tükenen büyüsünün etkisiyle vücudu donup kaldı. Bilinci yerindeydi ama az önce yaptığı şey yüzünden hem bedeni aşırı zorlandı hem de büyüsü tükendi. Berlin'nin yeni bir orak oluşturup üzerine atıldığını görebiliyordu ama kılıcını oynatacak gücü yoktu. Orak Kazeru'nun kellesini almak için ilerlerken Berlin'nin aklında geçmişten bir sahne oynamaya başladı. Potansiyelinin 0 olduğunu söylediği biriyle yaptığı düellonun görüntüleri aklına akıyordu bu düellonun sonunda küçümsediği çocuk kazanmak üzereyken büyüsü tükenip bayılıyordu.

Orak durdu.

'Kazeru'

Zayıf bir sesle onu toplam da iki kez yenmek üzereyken büyüsü biten gencin adını söyledi. Yavaşta olsa bilinci geri gelmeye başlıyordu ama içinde yanan ateş hala güçlüydü. Kazeru duran orakla beraber rahat bir nefes alıp ileri doğru zor olsa da bir adım attı. Adımından sonra başını eğdi ve konuşmaya başladı.

'Üzgünüm hem de tüm kalbimle ama bana sunulan tek yol buydu. Düşünsem de farklı bir yol bulamadım. Beni öldürmek istiyorsan en azından savaş bitene kadar bekle çünkü yapmam gereken bir sürü şey var şu an da ölemem.'

Kazeru'nun dürüst sözleri Berlin'e ulaşılıyor muydu söylemek zor ama Berlin'nin büyüsü yavaşça kayboluyordu. İçinde yanan ateş zayıflamadı ama daha da büyümeye niyeti yok gibiydi. Orağı kaybolduğu için boşalan sağ elini Kazeru'nun kafasına koydu ve yavaşça okşadı.

'Gerçekten beni yanıltarak inanılmaz bir şekilde güçlendin. Birlikte uzun bir zaman geçirmedik ama senin sözlerini ve düşünce tarzını anlıyorum. Bende özür dilerim kendimi kaybettiğim için.'

Kazeru hatırladığı hayatında ilk kez bir çocuk muamelesi gördüğü için mi bilinmez ama gözleri doldu. Düşününce ailesi hakkında bile bir şey bilmiyordu. Merry'le beraberken bile annesi ve babası yoktu. Bilmediği bir duygu beynine işleniyordu. Gözlerinde ki yaşı silip başını doğrulttu. Berlin'nin nazik olduğu kadar acı dolu gülümsemesi karşısındaydı. Berlin'nin sahip olduğu tek arkadaşını kaybetmenin verdiği acı hiçbir zaman geçmeyecekti. Berlin konuşmaya devam etti.

'Biraz dinlen ve yapman gerekeni yapmak için harekete geç.'

Kazeru rahatlamanın verdiği hisle kendini yere bıraktı ve bariyer yüzünden gri olan gökyüzüne baktı. Eğer Melia, Felina, Reiko, Olivya, Riraru veya Junko gibi gerçekten çok yakın hissettiği birini kaybetseydim ben nasıl olacağım diye düşündü. Felina'yı yaralı gördüğünde nasıl hissettiğini hatırladı. Bütün bedenini acı acı yakan bir öfke vermişti bu an ona. Tek bir yanlış adım ölüm demekti bu savaşta. Bunu anlamak için kahin olmaya gerek yoktu. Ölüm meleğinin tırpanı Meravir'de ki herkesin boynuna dayalıydı ve bu şekilde bekliyordu.


Kazeru düşüncelere daldığı sırada Berlin yavaşça yürümeye başladı. Berlin yaşama amacını kaybetmişti 'Ne yapmalıyım?' diye mırıldandı.

Bu sırada onu en iyi anlayabilecek kişi olan Reynold yanına gelip elini omuzuna attı.

'Tek yapabileceğin ilerlemek. Ne daha azı ne daha fazlası. Sahip olduğun acıyı yanında taşımalısın bu acı sana bir ölüm meleği ya da canavar olmadığını yani bir insan olduğunu hatırlatacak en güçlü duygu.'

Sözlerinden sonra bir cevap beklemeden Kazeru'nun yanına gidip oturdu.

'Büyümüşsün Yuu.'

'Sen de yaşlanmışsın Reynold.'

'Haha haklısın yaşlandım. Bu arada bütün bu olay bitmiş olsa bile şimdi adaya ne olacak?'

'Hmm Vel'in aksine ben kontrolü tamamen almadım sadece uçması için onu yönlendirdim. Yani şu an da boşta diyebiliriz.'

'Anlıyorum yani biri gelip onu kontrol edebilir öyle değil mi?'

'Hahahah bunun pek olası olduğunu sanmıyorum çok fazla güç istiyor bir kişinin taşıyabileceğinden çok daha fazlasını bu yüzden Vel adanın bir parçası oldu. Çünkü başka bir yolu olmadığını çözdü. Yine de bir başına bırakmak riskli olabilir bu yüzden bir şey yaptım.'

'Dinliyorum.'

'Adanın içinde ki saf büyüyü yönlendirip bozulmayacak bir döngüye soktum. Bu sayede kendi başına uçmaya devam edecek ayrıca dışarıdan bunu durdurmak imkansız değil ama imkansıza yakın. Mavi'nin gücü sayesinden bunu yapmam mümkün oldu.'

'Güzel, peki bakalım şimdi gitmeliyim. Yapmam gereken bir şey var.'

'Dikkatli ol Reynold'

Reynold kalkarken cevap verdi.

'Kuledekileri sormayacak mısın?'

Kazeru gülümsedi.

'Anlıyorum'

Reynold şaşırdı.

'Hmm?'

'Sadece aklını okudum. Fazla savunmasızsın'

'Hahaha anlıyorum. Güle güle Yuu ve lütfen hayatta kal.'

Sözlerine bir karşılık beklemeden yürüyüp gözden kısa sürede kayboldu.

Bu sırada Riraru oturduğu yaprağın üzerinde sevimlice esnedi.

Kazeru'nun görüşü bir anlığına bulanıklaştı ve düzeldiğinde her yer rengarenk bir hal aldı.

'Alice'

Kazeru'nun görüş açısında sadece ona oldukça yakın olan Alice yüzü vardı. Aşağı sarkan saçları güneşi engelliyordu.

'Tebrikler çakma yeşil. Sana söylemeyi unuttuğum bir şey olduğu için geri getirdim. İyi dinle Aiko yani deli mor cadıya güvenme. O manyak sadece ve sadece kendi bildiği yoldan gidiyor ve diğerlerini de buna sürüklüyor. Niyeti iyi olsa da sonuçları kötü olacak. Kızı dahil hepiniz onun satranç tahtasında ki taşlarısınız.'

Kazeru ciddi bir şekilde dinledi ve cevap verdi.

'Söylesene Alice bu oyunu kime karşı oynuyor?'

Alice ürkütücü bir şekilde gülümsedi.

'Kendisine karşı'...

 

Devam Edecek






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46883 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr