Bölüm 196
Parça 1
'Reiko'
...
'Reiko'
...
'REİKO'
Kazeru'nun yankılanan sesi gece yarısını dağıtıp geçmişti ve Reiko'ya ulaşmayı başardı. Dalgın bir şekilde kasabayı turlayan Reiko'nun bilinci ismini duymasıyla yerine gelmeye başladı. Şaşkınca ona seslenen kişiye döndü. Yüzünde hala aptalca bir bakış vardı. Riraru yanından ayrıldığından beri saatler geçmişti ama o bu zamanın farkında değildi. Kazeru gecenin bir yarısı uyanıp yürüyüşe çıktığında onunla karşılaştı.
'Yuu'
Kazeru iyice yaklaşıp elini Reiko'nun alnına koyup konuşmaya başladı.
'İyi misin? Hasta mı oldun acaba?'
Reiko birkaç saniye sonra cevap verdi.
'İyiyim ayrıca belirli bir seviyenin üstünde ki büyücüler hasta olamaz biliyorsun büyüleri onları bu tarz şeylerden korur ve vücutları sürekli en iyi formunda tutar.'
'Öyle mi?'
'Evet, bir dakika bilmiyor muydun? Her büyücü bunu bilir.'
'Hmmm. Bu sürekli zinde ve iyi bir formda olmamı açıklıyor. Bu bir yana madem iyisin neden bilinçsiz bir şekilde kasabayı turluyorsun?'
Reiko yine birkaç saniye düşündükten sonra cevap verdi.
'Riraru ile konuştum bana unuttuğum bir şeyleri hatırlattı. Dinlemek ister misin?'
Kazeru nazikçe gülümsedi ve cevap verdi.
'Hem de çok isterim.'
Reiko hatırladıklarını Riraru'nun ona hatırlattıklarını birer birer anlattı. Kazeru sadece dinledi hiçbir tepki vermedi. Sessizce dinledi ve Reiko sustuğunda konuşmaya başladı. Ona bakmıyordu sadece yıldızlara bakıyordu Kazeru.
'Bilmiyorum. Bunca zaman boyunca benimle olan bir şeydi sadece hatırlamıyordum daha doğrusu hatırlamak istemiyordum.'
Kazeru biraz düşündü ve cevap verdi.
'Ben korkuyorum. Bu savaştan, kendimden, sizden birini kaybetmekten korkuyorum. Korkuyorum Reiko, gerçekten. Her ne kadar cesur davransam da her ne kadar sağlam gözüksem de aranızda ki en korkak kişi benim. Yine de bununla beraber yürümeye ve ilerlemeye devam ediyorum. Korkumun beni durdurmasına izin vermiyorum. Geçmişte kendimi kaybettiğimi daha önce gördün resmen farklı birine dönüştüğüm anlar oluyordu ama onların hepsi bendim. Baskın kişiliğim tarafından bastırılan başka bir ben gibiydiler ama işin sonunda hepsi bendim. Duygularımız bizi farklı biriymiş gibi gösterebilir ama temelde olduğumuz kişiyi değiştirmezler. Temelde olduğumuz kişi ancak yozlaşdığımız da kaybolur. Reiko sen tanıdığım en nazik, en iyi kalpli kişisin içinde bir yerlerde psikopat bir savaşçı kimliği yatıyor olabilir ama bu kim olduğunu değiştirmiyor. Eğer bir şeyler seni korkutuyorsa bana gel onları yok edemem ama seninle beraber onları sırtlarım.'
Reiko dolan gözlerini silip gülümsedi.
'Her zaman doğru sözlere sahipsin öyle değil mi?'
Kazeru Reiko'ya dönüp elini Reiko'nun sağ yanağına koydu.
'Elbette. Ne zaman ihtiyacın olursa ne zaman bir omuza ihtiyacın olursa, ne zaman zora düşersen, ben her zaman orada olacağım.'
Reiko ani bir hareketle Kazeru'nun dudaklarına bir öpücük kondurdu. Birkaç saniyenin ardından geri çekilip cevap verdi.
'Bu söylediklerini bir söz olarak alıyorum ve ahhhh gitmeliyim uykum geldi.'
Yüzü kızarmış bir şekilde hızla oradan uzaklaşırken Kazeru arkasından şaşkınca bakıyordu.
Parça 2
Güneş doğalı sadece yarım saat olmuştu ki Melia gözlerini yeni bir sabaha araladı. Fazla oyalanmadan hazırlanıp kaldığı eski evden kimseyi uyandırmadan çıktı ve yürümeye başladı. Kuşların cıvıltıları eşliğinde yürüyordu. Güneşin nazik ışıkları hoşuna gidiyordu. Öyle huzurlu bir sabahta ki sanki daha önce yaşananlar sadece bir rüyaydı. Yürürken bir yandan da düşünüyordu. Yakaladıkları düşmandan öğrendiklerini düşünüyordu.
'Bütün büyüyü emen bir büyücü, yanına yaklaşmak bile ölüme eş değer devasa bir ordu. Yaşanan onca kayıp, onca hüzün, onca acı ve çaresizce çabalayan bizler.
Ne yapabiliriz?
ya da
Ne yapmalıyız?
Bilmiyorum, anlamıyorum, korkuyorum ama ilerlemek zorundayız. Bir çıkar yol bulmak zorundayız. Daha fazla şey kaybetmeden.'
Melia sesli düşünmeye devam ederken beklemediği bir cevap aldı.
'Bir çıkar yol sundum ama bazılarınız beni dinlememekte ısrarcı.'
Melia duraksayıp cevap verdi.
'Bir yol sunduğun yok anne.'
'Tabii ki var ama o kadar körsün ki göremiyorsun. Evet belki büyük kayıplar yaşanacak ama sonunda yaşayanlar bizler olacağız ve geleceğe doğru ilerleyeceğiz.'
'Neden buradasın anne? Gerçi sadece sesin burada ama önemli değil.'
'Sadece seninle konuşmak istedim. Ayrıca kızılla bir daha karşılaşırsan savaşmaya kalkma. Bu sefer kurtulamazsın. Cadıların gücüne denk kimse yok.'
Melia gülümsedi.
'Madem öyle neden saklanıyorsun? Neden bir kez bile kendin gelmiyorsun? Neden bu savaşı o muazzam gücünle sonlandırmıyorsun? Neden diğerlerine bel bağlıyorsun?'
'Birçok nedeni var ama bir tanesini bile bilmene gerek yok. Ah bu arada dikkatli ol artık kimse güvende değil. Ne düşman ne de biz.'
'Neden?'
'Hahaa Gri yüzünden.'
'Ne demek istiyorsun o mühürlü değil mi?'
'Gri'yle kafa kafaya savaşa bilecek sadece iki kişi tanıdım biri ona karşı kazandı diğerinin ise onunla savaşacak fırsatı olmadı ama artık ikisi de yok yani gri istediğini yapabilir demek oluyor bu.'
'Soruma cevap vermiyorsun anne.'
'Hihi Melia dikkatli ol'
'Hey cevap ver!!!'
Cevap yoktu Aiko artık orada değildi. Melia başını tutup duyduklarından bir anlam çıkarmaya çalışırken yürümeye devam etti.
'Büyüyü komple emebilen bir canavar, cadılar, avcılar, ada, siyah merasim ve bir şekilde her şeyle bağlantısı çıkan Yuu sanki hepsi birer yapboz parçası ve birleşmeyi bekliyorlar.'
Parça 3
Melia kalkmadan yarım saat önce gözlerini açan Kazeru, Riraru'yuda alıp yakaladıkları adamın yanına gittiler. Zincirlenmiş bir şekilde erde yatan mahkumun başına dikilip konuşmaya başladı.
'Uyanık olduğunu biliyorum. Senden birçok şeyi öğrendik ama hala çözemediğim bir şey var. Sizin buraya geçmek için kullandığınız portal var ama buradan oraya nasıl geçiyorsunuz?'
'Bilmiyorum.'
Kazeru gülümsedi.
'Peki şu her yeri kaplayan gri bariyeri yapan kişi nerede?'
'Bilmiyorum.'
Riraru eğilip Kazeru'nun kulağına fısıldadı.
'Yalan söylemiyor.'
Kazeru iç çekip kılıcını kınından çıkardı.
'O zaman sana ihtiyacımız kalmadı.'
Gelen adım sesleri Kazeru'yu duraksattı.
'Vinilia'
'Kazeru Yuuma sabahın köründe burada ne yapıyorsun?'
'Artık işe yaramayacağından emin olduğum kişiden kurtulmaya geldim.'
'Gerçekten onu öldürmenin bir anlamı var mı? Bizler onlar gibi değiliz ve olmamalıyız.'
'Hahaha bunu annesini ve babasının ölümünü izlemek zorunda kalan küçük kıza söyle.'
Vinilia duraksadı ve düşündükten sonra cevap verdi.
'Ne olursa olsun onlar gibi olmamalıyız. Belki sadece büyüyle kontrol eden masum kişiler belki sadece beyni yıkanmış kişiler belki onları bekleyen çocukları var ya da kardeşleri. Gerçekten onlar gibi mi olmak istiyorsun Kazeru Yuuma.'
Kazeru kılıcına baktı ve daha sonra Vinilia'ya bakıp cevap verdi.
'Onlar gibi olmak istemiyorum'
Sözlerine devam etmeden önce kılıcını kaldırdı ve kılıcını düşmanının kafasını ortadan ikiye ayırmak için indirirken cevap verdi.
'Onlardan daha iyi olmak istiyorum.'
Yüzüne sıçrayan kanı eliyle silmeye çalışırken iyice yüzüne bulaştırdı. Soğuk yeşil gözleri parlıyordu. Kılıcını kınına koyup oradan çıkmak için yürümeye başladı.
Vinilia iç çekip Riraru'ya hitap ederek cevap verdi.
'Bu sence doğru yol mu?'
Kazeru ve Riraru senkronize bir şekilde cevap verdi.
'Doğru ya da yanlış diye bir şey yok varsa da buna ben karar vereceğim.'
Kazeru'lar çıktıktan sonra Vinilia gülümsedi.
'Güzel tereddüt bile etmediler. İyi ve safı oynayacak çok kişi var ama sert ve acımasızı az'...
Devam Edecek
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..