Bölüm 197
Parça 1
Felina, Melia, Kazeru, Reiko, Ay, Alya, Vinilia, Riraru, Revika(Reikonun ejderi D:) tek bir oda da toplandılar. Nasıl bir yol izleyeceklerini tartışıyorlardı. Tabii ki bu tartışmadan önce Kazeru'nun esiri öldürmesi de konuşuldu ama üzerinde pek durulmadı. Meravir'de hala iyi durumda olduğu bilinen iki büyük topluluk vardı. Birincisi Westford'ların bölgesiydi. Yani Olivya'nın ailesinin yönettiği bölge, diğeri ise Elf'lerin bölgesiydi. En yakın yer Westford'ların bölgesiydi bu yüzden oraya gideceklerdi ama bundan önce çözülmesi gereken bir problem vardı. Gri cadının eşyalarını ve Siyah Merasim eşyalarının peşindeydiler ve onları bulabiliyorlardı. Bu konu da bir şey yapmazlarsa düşman kolayca onları bulacaktı. Birkaç saat süren fikir dalaşlarının sonunda Vinilia bir çözüm buldu. Basit ama etkili olabilecek bir çözümdü. Eşyaların yaydığı büyüyü mühürlemek bunu başarabilirlerse izlenemeyecekleri fikrini öne sürdü Vinilia ama bu yeni bir sorun ortaya çıkardı. Nasıl yapacaklardı? Kısa bir sürenin ardından Melia gülümseyerek konuşmaya başladı.
'Tam olarak mühürlemek sayılmaz ama Reiko ve ben giydiklerimizin etrafını büyümüzle sararsak mantık olarak işe yaraması gerekiyor.'
Bu fikri denemek için harekete geçtiler dediklerini yaptıktan sonra Vinilia pusulayı çıkartıp baktı. Pusula deli gibi dönüyordu.
'İşe yaradı.'
Her şeyin sonunda hepsi beraber Westford'ların bölgesine gitmek için hazırlanmaya başladılar. Kazeru oraya daha önce gitmediği için onları ışınlayamazdı bu yüzden yaya gideceklerdi. Herkes hazırlanırken Kazeru Riraru ile beraber hançerinin olduğu yere gitti. Daha önce acil bir durumda buraya dönmek için bırakmıştı büyülü hançerini ve şimdi başına gelip etrafında ki bariyeri kaldırdı.
'Neden abi?'
Riraru meraklı bir şekilde sorduğu sorunun cevabını beklerken Kazeru'nun arka saçlarında sallanıyordu.
'Bir süredir düşündüğüm bir şey var. Onu denemek için ayrıca bariyer yüzünden uzaktan hançere ışınlanamıyorum ama neyse göreceksin şimdi.'
Kazeru uzun süredir ayrı kaldığı hançerini sapladığı yerden çıkartıp bir 7-8 metre uzağına fırlattı ve hançerin yanında beliriverdi.
'Anlıyorum abi. Demek hançer hala çalışıyor ama yakın olmak zorundasın çünkü uzaktayken büyüsel bağlantı kuramıyorsun. Bağlantı demişken eğer bu şekilde çalışıyorsa bu yöntemi işlevsel bir şekilde kullanabilirsin.'
Kazeru hançeri kaldırıp büyüyle siyah kılıcın kınına bağladıktan sonra ellerini esnetirken cevap verdi.
'Evet benim düşündüğüm de buydu. Bulunduğum yere bir büyü izi bırakırsam, büyü izine yakınsam ve büyü izi dağılmazsa oraya ışınlanabilirim. Kendimle büyü izi arasında bir bağlantı kurarak tabii ki. Yine de gerçek bir savaşta uygulaması zor bir fikir ve rakibim bunu çözdüğü an engellemesi ve tahmin etmesi kolay olur. Yorucu bir yönteme göre çok fazla eksisi var ama muhtemelen bilmeyen birine karşı birkaç kez kullanabilirim ve bu da bana büyük bir avantaj sağlayabilir.'
İşe yarar bir şey bulmuş olmasına rağmen iç çekti Kazeru. Eğer ışınlanmasını özgürce kullanabilseydi her şeyin daha kolay olacağını düşünüyordu. Sonuçta fazlasıyla alışkındı ışınlanmaya ama biliyordu ki şu an ki durumda ona yarar sağlayacak en küçük güce daha ihtiyacı vardı. Avcılar, cadılar, Azul ve daha birçok belirsizlik vardı önlerinde. Kazeru kınında ki sadık kılıcının kabzasına dokunup gökyüzüne baktı ve bağırdı.
'Bekliyorum ve son nefesime kadar vazgeçmeyeceğim.'
Riraru kısa bir şaşkınlığın ardından kafasını gökyüzüne çevirip sağ eliyle yukarı işaret edip bağırdı.
'Sen gelmezsen ben senin için gelirim.'
Kazeru derin bir nefes alıp gülümsedi ve diğerlerinin yanına dönmek için harekete geçtiği sırada bir fısıltı kulağına okşadı.
'Nasıl istersen benim aptal efendim'
Kazeru kendinden emin bir şekilde yürümeye devam etti ve diğerleri ile buluştuktan kısa bir süre sonra yola çıkmaya hazırdılar. Vinilia'nın büyüsüyle Revika yetişkin bir ejderhaya dönüştü. Biraz kalabalıktılar ama Revika yeterince büyüktü. Kazeru halkla konuştuktan sonra ejderhaya bindi. Herkes etraflarında toplanmıştı. Kazeru'nun kurtardığı küçük kız Kazeru'ya bakıyordu.
'İyi olacaksınız bir şey olursa yarı-insanlar size yardım edecektir ve unutmayın bir şey fark ederseniz yer altına saklanın ve benimle iletişim kurun.'
Revika kanatlarını yavaşça çırpıp havalanmaya başladı ve kısa sürede gözden kayboldular. Birkaç saat sonra Kazeru olduğu yerden kıpırdayamıyordu çünkü Melia sağ omzunda Reiko ise diğer omzunda uyuya kalmıştı. Diğerleri de uyuyordu sadece Vinilia ve Kazeru uyanıktı. Vinilia Revika'yı yönlendirdiği için uyuyamazdı ayrıca yaptığı büyü de bozulabilirdi. Kazeru ise gökyüzünü seviyordu ve uyumak için rahat bir durumda değildi. Zaman geçtikçe Kazeru'nun gözleri de kapanıyordu. Uykusu yoktu ama etrafındakilerin uyuyor oluşu onu da etkiliyordu ve yavaşça o da uykuya daldı. Vinilia'nın büyüsü sayesinde düşme gibi bir endişeleri yoktu sonuçta.
Parça 2
Renklerin ve çevrede ki her şeyin mükemmel bir uyumlulukta olduğu büyünün hakimiyetinde olan topraklarda kusursuz bir şehir vardı. Alt dünyadakiler bu diyarda kileri tanrı olarak bilirlerdi. Teyton'lar bu garip isimli ırk her şeyin hakimi sayılırdı. Şehirlerine yaklaşan üç kişiden ikisi buraya aitti ama diğeri aşağı dünyadan geldiği için belli etmese de etrafı merakla süzüyordu. Kadın anlık bir şekilde yavaşladı ve bir şeyler fısıldadıktan sonra tekrar hızlanmaya başladı.
'Hey yavaşlıyorsun' Dedi Teyton'lardan uzun boylu olan. Daha kısa ama daha yapılı olan Teyton homurdanarak yürüyordu.
Ortalarında ki genç görünüşlü ama olgun bir suratı olan siyah saçlı siyah elbiseli kadın gülümsedi ve cevap verdi.
'Size ayak uydururken zorlanıyorum biraz sakin yürürseniz bir problem olmayacaktır.'
Kadının alaycı tonu ciddiye alınmasını engelliyordu. Yapılı olan Teyton uzun olana dönüp kadının anlamadığı dilde bir şeyler söylüyordu. Kadın şakacı bir şekilde gülümseyip konuşmaya başladı.
'Ne o randevu tarihinize mi karar veriyorsunuz ne kadar şekersiniz'
İkisi de öfkeleniyordu ama bir şey demeden yürümeye devam ettiler. Sonunda şehre giriş yaptıklarında kadın büyülendi. Şehir o kadar güzel o kadar kusursuzdu ki gördüklerine inanmakta zorlanıyordu. Evlerin düzeni, dekorlar, ağaçlar mükemmel bir şekilde konumlandırıldıkları açıkça gözüküyordu. Şehir rengarenkti ve renkler o kadar güzeldi ki sanki canlılardı. Şehrin bir tane büyük yolu vardı ve bu yol X şeklinde bütün şehri kapsıyordu ve bu X'in ortası şehrin merkeziydi yani şu an yürüdükleri yöndü. Şehrin merkezinde tam X'in ortasına yerleştirilmiş bir bina vardı. Beşgen yapıda bir bine ve en tepesinde bir yıldız vardı. Elmasa benzer bir parlaklığı vardı ama kadın emin olamıyordu. Binanın üçgen kapısından içeri girdiler ve hemen karşısında yaklaşık 14 metre ötesinde yuvarlak bir tahtta oturan görkemli bir kral onu bekliyordu.
Kral misafirini görünce konuşmaya başladı.
'Alt dünyadan bu dünyayı görebilen ikinci kişisin. İlk ki kendi dünyasında öldüreli uzun zaman oldu. Neydi ismi Yuu'lu bir şeydi ama artık o kadar önemsiz ki hatırlamaya gerek yok.'
Kadın sessizce birkaç adım öne çıktı ve konuşmaya başladı.
'Söyle bakalım kralcık neden beni buraya gelmeye zorladın.'
Sözlerinden sonra hemen arkasında topraktan oluşturduğu tahta oturup cevabı beklemeye başladı. Kral bu davranışı beğenmemişti ama sakin yüzünü takınmaya devam edip cevap verdi.
'Kimseye saygın yok öyle değil mi?'
Kadın gülümsedi.
'Sadece bir kişiye'
'Kim?'
'Aptal efendime'
'Pek de saygı duyuyormuşsun gibi gelmedi ama konumuz bu değil.'
'Evet acele ette ne istediğini söyle ortalığı dağıtmam gereken bir savaş var.'
'Aceleci olma yarımda olsa bizden birisin. Bu da seni eşsiz bir varlık yapıyor. Ayrıca senin alt dünya da olman dengeleri alt üst ediyor.'
Kadının bakışları keskinleşiyordu.
'Söylediğim gibi kralcık acelem var.'
'Sana karşı iyi davranmaya çalışıyorum çünkü biz asla bizden birini incitmeyiz makam bu konu da bir ayrıcalık sağlamıyor.'
Kadının aurası değişiyordu karanlık ve ürkütücü bir hal alıyordu.
'Beni dinle kralcık ırk, yaş, cinsiyet, makam hiçbiri umrumda değil eğer birinin ölmesini istersem öldürürüm. Buna sizde dahilsiniz.'
Kral gülümsedi.
'Güçlüsün kabul ediyorum ama burada başlattığın bir savaştan en fazla 1-2 kişiyi öldürdükten sonra ölürsün çünkü burada ki herkes güçlü. Burası yaşadığın alt dünya değil. Kafana estiği gibi davranabileceğini düşünüyorsan yanılıyorsun.'
Kral bir iç çekip devam etti.
'Yine de senin gibi birini burada tutmanın bir anlamı yok o yüzden biraz konuşup seni bırakacağım.'
'Ne hakkında?'
'Meravir'...
Devam Edecek
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..