Bölüm 198
Herkes dünyayı farklı algılar ve bu yüzden farklı görür. Yani gerçekliği farklı şekillerde yorumlarız. Bu da ortaya birçok sıkıntı çıkartırken aynı zamanda birçok yararlı düşünce de ortaya çıkarır. Kısacası gerçeklik sadece algıladıklarımızla sınırlıdır. Örnek olarak bir gün uyandığınızda bütün algılarınızın değiştiğini varsayalım bu durum sizi tamamen değiştirecektir. Artık çaya şeker atmayı bırakıp tuz atmaya başlayabilirsiniz. Ölümü iyi olarak görüp ardında ki mantığı çözebilirsiniz. Ya da tam tersi. Her şey algılarımızda yatıyor.
'Aiko'
'Geliyorum anne'
15 yaşında ki biri için belki de fazla düşünüyorum ama kitabıma eklediğim bu düşüncelerim okumak kendimi daha iyi anlamamı sağlıyor. Düşündüklerimi yazmak gerçekten iyi bir fikirdi.
Hmmm belki de dahi falanım kim bilir?
Neyse annemin yemek hazır olduğu için çağırdığını anlamak zor değil. Küçük odamdan çıkıp odamdan daha büyük olan salona geçip annemin yanına yere oturup kurduğu sofrada beni bekleyen yemeklere giriştim. Fakir olsak bile yemek yapmasını bilen birine sahip olduğum için yemekler lezzetli oluyor. Yine de aklım almıyor annem gibi güzel bir kadının kesinlikle zengin bir koca bulması kolay olmalı acaba neden fakirliği tercih etti. Aşk? Aptallık? Şanssızlık? Bilmiyorum ve sormayacağım düşünmesi daha eğlenceli geliyor.
'Eline sağlık anne'
Keyfim daha da arttı güzel yemekler her zaman insanları mutlu etmeyi başarıyor.
'Aiko kitabın hala bitmedi mi?'
'Hayır sanırım son düşündüğümden uzun olacak'
Annem heyecanlı bir şekilde gülümsedi.
'Ah merak ediyorum senin gibi hayal gücü yüksek bir zihinden ne gibi bir kitap gelecek bir an önce okuyup öğrenmek istiyorum.'
'Haha Merak etme kesinlikle tatmin olacaksın.'
'Peki ana karakterin ismi ne? En son sorduğumda ona hala X diyordun.'
'Nihihihi tabii ki karar verdim. Kulaklarını iyice aç ve dinle onun adı MELİA'
İsmi söylerken kollarımı açıp heyecanla bağırdığımı anca fark edebildim.
'Melia demek güzel bir isime benziyor acaba arkasında nasıl bir hikaye yatıyor.'
'Bittiğinde öğreneceksin ve ilk okuyan sen olacaksın.'
'Heyecanla bekliyorum. Ah bu arada kasaba da bir tür şenlik olacakmış gitmek ister misin?
'Tam olarak içeriğini biliyor musun?'
'Çeşitli büyücüler gösteri yapacakmış sanırım.'
'Büyücüler demek evet görmek isterim.'
'Biliyordum. O zaman bir saat sonra çıkacağız hazırlan.'
Büyü benim için oldukça normal bir kavram açıkçası şu ana kadar ilgimi çekmeyi başaramadı ama yine de görmek istiyorum. Babamın anlattığına göre çok fazla tür büyü var eminim ki aralarından biri ilgimi çekecektir. Belki de ilgimi çeken bir tür bulamadığım içindir ya da yeteneğim yok biliyorum ama büyü yapamıyorum. Birkaç kez denedim ama çabucak pes ettim belki de nedeni budur.
...
Kasabanın ortasında ki kalabalığın içinde annemle beraber yürümeye devam ediyoruz. Babam bir madende çalıştığı için kolay kolay eve gelemiyor. Bu yüzden sadece ikimiz geldik. Bir tarafta ateşle oyunlar oynayan büyücüler diğer tarafta insanların uçmasını sağlayan bir büyücü ve değişik tarzda bir sürü büyücü her yerdeydi. Hepsi ilginçti ama hiçbiri ilgimi yeterince çekmiyordu. Annem yorulduğu için oturmak istedi bir yer bulup oturduk ama benim pek oturasım yok.
'Anne ben birazda gezeceğim uzun sürmez.'
'Dikkat sakın kaybolma ve yabancılarla konuşma.'
'Endişelenme'
Açıkçası genele göre zeki biri olduğumu düşünüyorum ya da onlar fazla aptal emin değilim. Diğerlerinden farklı biri gözüme çarptı standının önünde kimse yoktu ama yine oldukça mutlu gözüküyordu. Ne yaptığını anlamak için yaklaştım beni görünce gülümsedi. Orta yaşlı fit bir erkekti.
'Genç hanım sanırım ne yaptığım konusunda merakına yenik düşüp buraya geldin.'
'Evet'
'Daha önce illüzyon kelimesini duydun mu?'
'Evet, bir çeşit kandırma sanatı gibi bir şey olması lazım.'
'Tam olarak olmasa da yakın diyelim. İyi izle'
Cebinden altın bir para çıkardıktan sonra kollarını sıvadı. Ellerinde parayı estetik bir şekilde oynatırken para kayboldu.
'Hmmmmmmmm?'
Ellerinin her tarafını göstermesine rağmen altın para orada değildi. İlginç nasıl bir büyü bunu mümkün kılıyor acaba?
'Eminim ki nasıl bir büyü bunu mümkün kıldığını sorguluyorsun ama şu an da büyü falan yapmıyorum.'
'Peki nasıl yapıyorsun?'
'Birçok yolu var ama en basiti yanlış yönlendirme ve el çabukluğu birleştiğinde kolayca yapılabiliyor.'
'Peki bunu büyü yoluyla yapmak istersem?'
'İşin içine büyü girdimi işin rengi tamamen değişir. Büyüyle beraber insanların algılarına hükmetmeye başlarsın. Ölmüş birini bile yanlarında olduğuna inandırabilirsin. Onunla konuşurlar ve buna karşılıkta alırlar. Yani büyü kısmı korkunç ve tehlikeli diyebiliriz.'
Hmmmmm.
'Anlattıklarından yola çıkaran bunları tecrübe etmiş gibi konuşuyorsun yanılıyor muyum?'
Gülümsüyor sanırım haklıyım.
'Yaşının üzerinde bir akla sahip olduğun ortada ve evet kişisel olarak yaşamasam da anlattıkları mı yaşayan biriyle tanışıklığım var.'
'Bana bu illüzyonun büyüsel yolunu öğretir misin?'
'Üzgünüm ama hayır demek zorundayım. Bu senin iyiliğin için yapıyorum.'
'O zaman bana bundan hiç bahsetmemeliydin. Aslına bakarsan yaptığın tek şey beni manipüle etmeye çalışmak. Yanlış kişiyle uğraşıyorsun hokkabaz.'
Bakışları ilk kez ciddi bir hal aldı. Anlaşılan böyle bir cevap beklemiyordu ya da beklediği cevap buydu şimdi öğreneceğiz.
'Hahahahah bu aşırı özgüveninin kaynağı ne?'
'Aşırı özgüven mi? Hayır hayır öyle bir şeye sahip değilim.'
'Peki o zaman küçük kız madem öğrenmek istiyorsun bunu al.'
Standın altına eğilip biraz karıştırdıktan sonra yıpranmış bir kitabı bana uzattı. Fazla eski duruyor ama alacağım.
'Yani bu kitap bana istediğimi verecek mi?'
'Evet'
'Teşekkürler o zaman başka bir şey yoksa gidiyorum.'
Annemi yanına gitsem iyi olacak sanırım ama bir dakika önce kitaba bakmalıyım. Hmmm her sayfası bomboş.
Arkamı dönüp standa yöneldiğimde hiçbir şey yoktu.
'Nasıl yani?'
Saçmalık nasıl bir an da koskoca stand kayboldu ki saniyeler önce buradaydı.
'Aiko'
Annem arkamdan sesleniyordu.
'Efendim anne'
Endişeli gözüküyor neden acaba?
'İyi misin Aiko?'
'Evet neden sordun ki'
'Saniyelerdir boşluğa bakıp duruyordun ve sana seslendiğim de duymadın. Bende hemen yanına geldim.'
Ne? Neler oluyor?
'Ne kadar süredir öyleyim?'
'Sadece 10-15 saniye arası bir şey oldu sanırım.'
Kesinlikle daha fazla olmuş olmalı. Bunun anlamı ne? Her şey bir illüzyon ise en başta neden oradaydı ve şimdi yok? Ayrıca neden birisi bana böyle bir şey yapmak istesin.
'Aiko?'
'Efendim.'
'Neden sert bir ifade takınıyorsun seni hiç böyle görmedim. Gerçekten iyi misin?'
'Evet gidelim.'
Kitap hala elimde ama hakkında bir soru sormadı. Göremiyor mu yani? Her şey bir illüzyon ise neden bu kitap elimde? Bunun anlamı oldukça basit. Algı ve bakış açısı. Annemin elinden tutup yürümeye başladığımız sırada arkama tekrar baktım ama bu kez gerçekten baktım. O adam bana standından el sallıyordu. Hahaha illüzyon sadece onu gizliyordu görmek için gerçekten bakmak gerekiyordu yani. Beni test etti ve yüzünde ki ifade testi geçtim demek oluyor.
Yürümeye devam ederken kitaba tekrar baktım ve bu kez boş değildi. Kitabın ilk sayfasında sadece bir cümle vardı.
'Dünyayı algılama şeklimiz gerçekliğimizdir.'
Devam Edecek
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..