Bölüm 35
Part 1
5 Yıl önce, yer Mu Köyü
Merry Persovil 12 Yaşında kızıl saçlı bir kız, saçları çenesine kadar uzun, göz rengi koyu mavi
Yuuki Persovil 14 Yaşında siyah saçlı bir erkek, saçları arkaya doğru taralı normal uzunlukta, gözleri kahverengi
İki kardeş köyün meydanına doğru konuşarak gidiyorlardı. Kız kardeş abisinin omzuna omzuyla nazikçe çarparak konuşmaya başladı.
'Bugün de deli gibi çalıştın öyle değil mi? Bugünün konusu neydi büyü yeteneklerin mi yoksa bilgi haznen mi?'
Erkek kardeş ellerini koyu yeşil paltosunun ceplerine sokup cevap verdi.
'Bilgi haznesiydi. Yine bir sürü şey öğrendim ve özellikle simya konusun da inanılmaz bilgiler öğrendim.'
Kız kardeş hayranlık dolu bir ifadeyle cevap verdi.
'Gerçekten müthişsin Yuu hem zeka gerektiren işler de çok iyisin hem de bir büyücü olarak çok iyisin eminim ki ileri de gelmiş geçmiş en büyük büyücü olacaksın'
Erkek kardeş bakışlarını gökyüzüne çevirdi ve yeni yeni yağmaya başlayan kara bakarak cevap verdi.
'Hayır abartıyorsun o kadar mükemmel biri değilim sadece çok fazla çabalıyorum bu yüzden gelişebildim'
Kız kardeş gülümseyerek cevap verdi.
'İşte tam da bu yüzden mükemmel olduğunu söyledim hiç bıkmadan çalışmaya devam ediyorsun her anında yeni bir şey öğrenmek için veya kendini geliştirmek için çabalıyorsun'
Erkek kardeş kendi hakkında iyi şeyler duyunca oldukça mutlu olan biriydi, gülümseyerek cevap verdi.
'Teşekkürler Merry, bu sözleri duymak iyi hissettirdi'
'Ne zaman istersen bu sözleri tekrar edebilirim'
'Biliyorum'
İki kardeş yağan karın eşliğinde ilerlerken duydukları bir çığlıkla irkildiler. Erkek kardeş Merry yanına çekti ve tedirgin bir şekilde etrafa baktı. Garip bir şekilde kimse yoktu.
'O ses de neydi? Merry dikkatli ol'
Tam harekete geçtikleri sırada büyük bir alev topu onları hedef almış bir şekilde geliyordu bunu fark eden erkek kardeş, kız kardeşini itti ve kendi de geri atladı. Alev topu aralarından geçip bir eve çarpıp patladı. Erkek kardeş önce yanan eve baktı evin sahibini tanıyordu ve içeri de olmaması için dua ediyordu.
Endişeli bir şekilde kardeşinin yanına koştu.
'Merry'i İyi misin ?'
Merry yavaşça yerden kalkarak cevap verdi.
'Evet'
Köyün her yerinden çığlıklar yükselmeye başlamıştı bu çığlıklar iki kardeşi de korkutuyordu. Kız kardeş korku dolu bir şekilde erkek kardeşe baktı. Erkek kardeş ona nazikçe sarıldı.
'Korkma Merry seni koruyacağım ve buradan beraber çıkacağız endişelenme'
Erkek kardeş yavaş adımlarla birinin onlara yaklaştığını fark etti ona doğru bakışlarını çevirdi. Bu kişi birden sağ elini kaldırdı ve elini ağzına yaklaştırıp bir şeyler fısıldadı. Elinde bir alev yumağı oluştu ve yumak hızla bir serçe şeklini aldı. Bu alevden serçe iki kardeşi hedef almış bir şekilde ilerlemeye başladı.
Erkek kardeş olduğu yerden fırladı ve yakınlarında olan kırıp bir tahta tekerleği hızla kavrayıp büyüye fırlattı. Büyü tekerleğe çarpıp patlamıştı. Onlara saldıran büyü yavaş adımlarına devam ediyordu aralarında hala büyük bir mesafe vardı.
Erkek kardeş köydekilerin büyük çoğunluğunun çoktan öldüğü hissedebiliyordu ama ne olursa olsun kız kardeşi Merry buradan çıkaracaktı, hayatı bunun bedeli olsa bile.
'Merry hemen geldiğimiz yoldan ormana doğru koş ve buradan kaç'
Kız kardeş şaşkınlık ve korkuyla bağırdı.
'Tek başıma asla gitmem, seni burada bırakamam'
Erkek kardeş aşırı nadir gösterdiği öfkeli ifadeyle ona baktı ve bağırdı.
'Merry! Git buradan arkandan geleceğim.'
Kız kardeş karşı koymak istedi ama yapamayacağını biliyordu. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu ve gözleri tamamen dolmuştu.
'Tamam gidiyorum'
Meryy bütün gücüyle koşmaya başladığı sırada büyücü erkek kardeşle karşı karşıyaydı. Merry saldırma niyeti yok gibiydi. Rüzgardan uçuşan pelerini düzelterek konuşmaya başladı.
'İsmini söyle köylü, cesur olduğun için ismini bilmek istiyorum'
Erkek kardeşin kararlı bir şekilde ileri doğru sertçe bir adım atıp cevap verdi.
'Birine ismini sormadan önce kendininkini söylemelisin küçük kız'
Evet büyücü genç bir kızdı, omzuna kadar olan siyah saçları, büyük ve koyu yeşil gözleri olan genç bir kız. Genç kız asilce cevap verdi.
'Bu epey klişe bir replik ama haklısın önce kendimi tanıtmalıyım benim adım Melia Lisg Olmos'
Erkek kardeş beklemeden cevap verdi.
'Yuuki Persovil, tanışma faslı bittiğine göre artık senden kurtulup Merry'nin peşinden gitmeliyim'
Erkek kardeş paltosunun içinden bir hançer çıkardı. Özel bir hançere benzemiyordu. Genç kız hançeri gülünce güldü.
' Hahah Öyle bir oyuncakla beni yenemezsin'
Genç kız Melia iki elini hızlıca kaldırıp büyük bir alev topu oluşturup erkek kardeşe fırlattı.
Erkek kardeş hançerini alev topunun içine doğru fırlattı, hançer alev topunun içinden geçip Melia'nın kafasının yanından geçti, Melia bu an kısa süreliğine büyük bir korku yaşamıştı.
Alev topu tam erkek kardeşe vurmak üzereyken, erkek kardeş ortadan kayboldu.
Korkuyu atlatan Melia şaşkınlıkla konuşmaya çalıştı.
'Kayboldu bu nasıl olu--'
Boğazında hissettiği hançer yüzünden konuşmayı kesti. Hançeri tutan erkek kardeş yavaşça Melia'nın kulağına fısıldadı.
'Bitti Melia bilmem ne, şimdi uslu bir kız ve zarar görme'
Erkek kardeş bir anda inanılmaz bir şekilde ürperdi. Bu ürpertinin kaynağı sakin adımlarla ona yaklaşıyordu ve kalın bir ses tonuyla erkek kardeşin gözlerinin içene bakarak konuştu.
'Melia epey kötü durumdasın gibi, aslında sana yardım etmeyecektim ama kızımın öldürülmesini izleyemem sonuçta'...
Part 2
'Hey genç adam kızımı bırak'
Yuuki yani erkek kardeş adamın suratında ki endişeli bakışı fark edebiliyordu ama bunun için yapabileceği bir şey yoktu. Sakince karşılık verdi.
'Onu bırakırsam kötü bir duruma düşerim bu yüzden şu an ki durumu tercih ediyorum'
Orta yaşlı adam bir hmmmm dan sonra karşılık verdi.
'Anlıyorum, peki o zaman onu bırakırsan gitmene izin vereceğim anlaştık mı? Hem kimse ailesinden birinin zarar görme riskini almaz'
Yuuki ona inanmanın saçma olacağını düşünüyordu ama dediği gibi kimse ailesinden birinin zarar görme riskini almak istemez. İşte Yuuki bu sözlere inanıp cevap verdi.
'Peki onu bırakıyorum'
Yuuki yavaşça hançeri geri çekti ve Melia'yı serbest bıraktı. Melia hızlı adımlarla babasının yanına giderken Yuuki gitmeye hazırlandı.
'O zaman gidiyorum'
Melia'nın babası güçlü bir kahkaha atmaya başladı.
'Ahahah ne kadar saf birisin sen böyle köyde ki herkesi öldürdükten sonra senin gitmene izin vereceğimi mi düşündün? Sadece doğru söylüyormuş gibi davrandım ve sende buna kandın'
Yuuki derin bir iç çekti.
'Demek öyle, yanlış bir seçim yaptım anlaşılan, herkes benim gibi ailesine önem vermiyor neyse sorun değil'
Melia Yuuki'nin elinde ki hançeri işaret ederek aceleyle konuşmaya başladı.
'Baba o hançerle bir şekilde ışınlana biliyor dikkat et'
Babası bir oooo dan sonra cevap verdi.
'İlginçmiş ama tek yapabildiği buysa hiçbir işe yaramaz'
Yuuki hançeri bütün gücüyle onların arasına doğru fırlattı. İkisi de bir anlığına şaşırdı ama çok sürmedi.
'aptal çocuk'
Melia'nın babası sol elinden küçük mavi bir büyü topu fırlattı ve bıçağı vurdu, bıçak dört metre uzaklarına düşüp yere saplandı.
Yuuki bütün hızıyla üzerlerine doğru koşuyordu Melia ona bir alev topu fırlattı, alev topu tam Yuuki'yi vurmak üzereyken Yuuki ortadan kayboldu.
Melia'da babası da bakışlarını yerde saplı duran hançere çevirdi ama orada hançerden başka bir şey yoktu. İkisi de onun arkalarında hissedip aniden dönerler, Yuuki tahmin ettikleri gibi ordadır. Yuuki alaycı bir şekilde gülümseyip ortadan tekrar kayboldu.
Tam önlerine dönerken Melia babasının göğsüne saplanan hançeri gördü, hançer saplandıktan bir saniye sonra Yuuki'de orada belirdi, Melia'nın babasını yere düşürdü ve hançeri çıkartıp Melia'nın babasının boğazına dayarken aynı an da bakışlarıyla Melia'yayı da kesip bir şey yapmadığından emin olur.
Melia tam harekete geçmek isterken Yuuki baskın bir ses tonuyla bağırır.
'Kıpırdama Melia yoksa sonuçları senin için kötü olur.'
Melia korku dolu bir ifadeyle donup kalır. Bu sırada babası boğazına dayalı hançere aldırış etmeden konuşmaya başlar.
'Çocuk beni öldürmen senin için daha iyi olmaz mı? Yoksa birini öldüremeyecek kadar korkak mısın?'
Yuuki kendinden emin bir ifadeyle cevap verir.
'Tam tersi senin yaşamana izin verecek kadar cesurum, bu bir yana buradan ayrılmakta geç kalmışa benziyorum.'
Yuuki kafasını kaldırıp etrafına bakar her yerde siyah cübbeli büyücüler vardır, yavaşça ayağa kalkar ve 3-4 adım ilerleyip durdu.
Melia babasına kalkması için yardım ederken Yuuki'yle göz göze geldiğin de derin bir ürperti bedenini sarmaya başladı. Yuuki'nin takındığı ifade oldukça çılgıncaydı.
'hahahahahaha bu gerçekten çok iyi önce köyde ki herkesi öldürdünüz şimdi de küçük bir çocuğa karşı bir orduyla geldiniz, peki o zaman iyi seyredin buradan nasıl sağ çıktığımı görün'
Melia'nın babası dışında herkes bir ne oluyor ifadesi oluşmuştu. Yuuki kollarını iki yana açıp sesini iyece yükseltti.
'Neden bekliyorsunuz saldırsanıza yoksa küçük bir çocuktan mı korktunuz?'
Herkes tedirgin bir şekilde beklemeye devam ediyordu. Küçük bir çocuk, 14 yaşında ki bir çocuk kolay birilerini öldüren insanları büyük bir tedirginliği sürüklemişti. Yuuki beklemekten sıkıldı.
'O zaman ilk hamleyi ben yapıyorum korkak büyücüler'
Yuuki'nin gökyüzüne ışınlandığını fark ettiklerin de bağırdılar.
'İndirin onu!'
Hançerini sıkıca kavrayıp bağırdı.
'Çok yavaşsınız!'
Hançerini büyücülerin 10 metre arkasında ki ağaca doğru fırlattı ve eş zamanlı olarak büyücüler de Yuuki'ye doğru büyülerini fırlattı.
Yuuki zamanında başaramayacağını fark edip son çare olarak baş vuracağı bir büyü kullandı.
'Limerior'
Büyülerin hepsi Yuuki'ye vurdu ama hiçbir hasar veremediler çünkü yaptığı büyü eşsiz bir savunma büyüsüydü. Bütün herkes şaşkınca az önce gördükleri savunma büyüsünü düşünüyorlardı. Sıradan bir büyü hatta üst seviye bir büyü bile bu kadar saldırıya karşı direnemezdi o zaman bu küçük çocuk nasıl bir büyü kullanmıştı diye düşünüyorlardı.
Yuuki oluşan boşluktan yararlanarak hemen hançerine ışınlandı. Hançerini ağaçtan çıkarıp daha ileri fırlattı ve tekrar ışınlandı. Birçok kez bunu tekrar ederek epey uzaklaşır ama nefes nefese kalmıştı.
'Limerior özellikle bu seviye de bir Limerior kullanmak büyük bir kumardı, büyü gücümü epey yedi ama sorun değil şimdi Merry'i bulmalıyım'
Yuuki koşarak ilerlemeye başlar, temkinli biri olduğunu için sıkça arkasına bakarak koşuyordu ve yine arkasına baktığı sırada bir şeye çarpıp yere düştü, neye çarptım diye düşünerek kafasını kaldırıp baktığın da karşısında kara zırhlı beyaz maskeli ve maskeden sadece kırmızı gözleri gözüken biri vardı, bir anlığına içini büyük bir korku kaplar hızlı bir şekilde yerden kalkıp geri çekildi.
Kara zırhlı kişi Yuuki baştan aşağı süzüp boğuk bir sesle konuşmaya başladı.
'Küçük bir çocuk onlardan kaçmayı başardı demek, fena değil'
Yuuki korku içinde sordu.
'Sende kimsin ?'
'Genç adam gerçekten çok şanssızsın'
Yuuki korkuyordu ama sırf korktuğu için bir engele takılamazdı çünkü kız kardeşi onun hayatından daha değerliydi. Birbirlerinden başkasına sahip değillerdi sadece ikisi vardı. Yuuki hançerini sıkıca kavradı ve içinden bir kez varlığına inandığı ama sevmediği yaratıcısına dua etti ve bakışlarını keskinleştirip, o kırmızı gözlerin içine bakarak konuşmaya başladı.
'Aslında düşündüm de kim olduğun umurumda değil bu yüzden yolumdan çekil'
'Korkuyorsun bunu çok net bir şekilde görebiliyorum'
Yuuki gülümsedi.
'Evet korkuyorum bu yüzden çekil yolumdan seni öldürmek istemiyorum'
'Dene bakalım genç adam'
Yuuki ceplerini yokladı ve aradığını buldu. Yeşil bir iksirdi. Kara zırhlı merakla sordu.
'O da ne?'
Yuuki tek kelimeyle cevap verdi.
'Doping'
Birkaç saniye sonra Yuuki'nin bedeninden dışarıya muazzam bir büyü ortaya çıkmaya başlamıştı. Kara zırhlı heyecanla konuşmaya başladı.
'Bu oldukça iyi bir büyü gücü gel bakalım'
Yuuki üzerine doğru koşup sağ elinde ki hançerini kaldırdı ve rakibini kesmek için yukarından aşağı doğru savurdu ama zırhın üzerinde bir çizik bile oluşmamıştı rakibi tepkisiz bir şekilde bekliyordu.
Yuuki rakibinin arkasına ışınlandı ve hançerini rakibinin kafasının arkasına sapladı. Bir anlığına onu öldürdüğünü düşünmüştü ama çok sürmedi.
'Bu beni öldürmeye yaklaşamaz bile'
Yuuki hançeri geri çıkartıp hızlı adımlarla geri çekildi.
'Nesin sen ?'
'Ben bir AVCI'yım ama sen bunu ne olduğunu bilmiyorsun tabi'
'Bu çok saçma ne olduğun önemli değil kimse ölümsüz değildir bu doğanın kanunu'
'Artık doğanın kanunları geçerli değil genç adam, artık bizim kanunlarımız geçerli'
'Kimse öldürülemez değildir'
'Öyle mi düşünüyorsun? Açıkçası ne düşündüğün pek umurumda değil'
Birden Yuuki'nin önünde belirip sağ eliyle bir yumruk savurdu.
Yuuki bu hamle karşısında geri doğru ışınlanıp, hançerini sıkıca kavradı ve büyük miktarda büyü gücü yükleyerek hançerini rakibine fırlattı. Hançerin etrafını saran büyü yeşil bir karga şeklini aldı.
Hançer avcıya iyice yaklaştığında avcı simsiyah bir büyü gücü ortaya çıkardı ve hançer siyah büyü gücüne yaklaştığında onun ezici gücü tarafından bastırılıp bütün gücünü kaybedip yere saplandı. Avcı tatmin olmamış bir şekilde Yuuki'ye baktı.
'Tüm yapabildiğin buysa bunu bitirelim artık'
Avcı ileri doğru bir adım attı, tam o an da Yuuki hançerine ışınlandı, ama Avcı tam önünde bitiverir, bir anlığına göz göze gelirler ve Yuuki beklenmedik bir çeviklikle bir yılan gibi hareket edermişçesine rakibinin arkasına geçer.
Avcı birden arkasını döner ve Yuuki'nin orada olmadığını fark ettiğinde hızla önünü döner.
İşte tam bu olduğunda çenesinin altından beynine kadar saplanana hançeri hisseder.
'Üzgünüm ölmelisin'
Yuuki'nin beklentisini aksine avcı hançeri tutup çıkartır ve Yuuki'nin gözlerinin içine bakar. Yuuki dehşete düşmüş bir şekilde ona bakıyordu.
'İlginç bir büyüye sahipsin ve ışınlanabiliyorsun yaşına göre epey güçlüsün o iksiri de muhtemelen sen yaptığına göre epey zeki olmalısın'
Yuuki tek kelime dahi edemez durumdadır bütün vücudu inancının sarsılması yüzünden titriyordur. Öldürülemeyen biri, bu onu ne yapar? diye aklından geçirdi Yuuki
Avcı Yuuki'nin kafasını sağ eli ile kavrar
'Sen iyi bir aday olabilirsin ama benim hakkımda edindiğin bu düşmanca izlenim ve dış dünya hakkında bildiklerin birer sorun bu yüzden onlardan kurtulmalıyım.
Yuuki direnmeye çalışır ama birkaç saniye için hafızasının silinmesiyle beraber bayılır. Avcı Yuuki'yi omzuna atar.
'Şimdi seni diğer adayların yanına götürmeliyim Reynold orada sana epey iyi bakacaktır'...
Bu sırada köyde
Büyücülerden biri elleri bağlı bir şekilde birini Melia'nın babasının önüne atar.
'Efendim birini yakaladık'
Melia'nın babası merakla sorar.
'Bu kız da kim?'
Melia yavaşça cevap verir.
'O çocuğun arkadaşı'
Melia'nın babasının gözleri parlar ve Melia'ya döner.
'Demek öyle, öldür onu Melia'
Melia ürkekçe cevap verir.
'Ben bunu yapamam'
Melia'nın babası Melia2ya iyice yaklaşır.
'Neden korkuyor musun?'
'O çocuğun söylediği şey yüzünden 'Seni yaşatacak kadar cesurum'
Melia'nın babası öfkeyle haykırır.
'Sana onu öldürmeni söyledim !!!'
Melia istemsizce ellerini büyü yapmak için kaldırır ama titriyordur hayatında hiç titremediği kadar, babası bir soru daha sorar.
'Melia neden titriyorsun ?'
Melia göz yaşları içinde cevap verir.
'Bunu yapmak istemiyorum'
'Sana yapmanı söyledim beni dinlemeyecek misin? Hem buraya seni getirdiğimde oldukça heyecanlıydın şimdi ne değişti?'
Melia titreyerek cevap verir.
'Ben böyle bir his olacağını düşünmemiştim'
Babası Melia'ya bütün gücüyle bir tokat atar ve Melia yere düşer.
Bu sırada Merry korku içinde yere düşen Melia'ya bakar ve sürünerek yanına gider.
'Abim iyi mi?'
Melia kafasını kaldırıp cevap verir.
'Sanı---'
Melia cümlesini tamamlayamadan babasının buzdan bir kılıçla Merry'nin kafasını uçurduğunu görür ve donup kalır.
Babası uçan kafayı yerden alır ve Melia'nın gözlerinin önüne getirir
'Evet tatlım cümleni tamamla hadi'...
Devam Edecek
'Katil' Arc biter
Yeni Arc 'Gökyüzü Turnuvası'
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..