Bölüm 42
Part 1
'Hadi şu işi bitirelim mavi şey'
Ona söylediğim şeyden sonra sadece garip bir cızırtı duydum o kadar.
'Sanırım bu da bir cevap sayılır'
Sözlerimi bitirir bitirmez önüm de belirdi kendimi gökyüzüne doğru ışınladım.
Işınlanırken tuhaf bir şey gördüm, bir saniyeden bile az bir zaman aralığında bir görüntüydü ama bir şey gördüğüme eminim ama ne olduğunu çözemiyorum yine de bunun üzerine şu an düşünmenin sırası değil.
Anlaşılan böyle bir hamle yapmamı bekliyordu, bakışlarını beni hiç aramadan gökyüzüne çevirdi ve biraz önce arkamda parlayan güneşle göz göze geldi.
Onun fark etmediği kısım benim çaktırmadan gökyüzüne fırlattığım hançerime ışınlanmamdı yani o gökyüzüne baktığı sırada ben onun hemen arkasında belirdim.
Duraksamadan kılıcımı savurdum ama beklemediğim kadar iyi bir tepki verip bundan kaçındı. Ard arda saldırılarla onu zorluyordum ama bir şekil de hepsinden sıyrılmayı başarıyordu. Hançerimi çekip ikinci bir kılıç gibi kullanmaya başladım.
Bu şekil de onu daha da zorluyordum ama hala başarılı bir vuruş yapamıyordum. Saldırmayı kesip geri çekildim ve ben bunu yaptığım an o ortadan kayboldu. Sağıma soluma baktığım sırada hiç beklemediğim bir yer alan önüm de belirdi. Kılıcını vahşice bana salladı, hançerimi kullanarak saldırısını saptırdığım sırada kılıcı artık kimsenin tutmadığını fark ettim.
Ne olduğunu anlayamadan aşağıdan tam çenemin altına gelen yumrukla yukarı doğru havalandım. Dişlerimin birbirine çarptığın da çıkardığı ses ve oluşturduğu acı oldukça fazlaydı.
Kılıcını tekrar alıp savunmasız olan bana saldırdı bense ışınlanarak uzaklaştım ve hemen kendimi topladım ama nedense vücudum biraz uyuşmuş gibi sanırım bu elektiriğin etkisi, neyse pek de önemli değil.
Onun tarzını az çok çözdüğümü düşünüyorum artık bu kadar dayak yemek yeter.
Hançerimi koyu yeşil kabzasına geri koyduktan sonra duruşumu aldım.
Hemen onun önüne ışınlanıp saldırmaya başladım o da kılıcıyla kendini savunuyordu ve kabul etmeliyim bu şu an ki kılıç kullanma becerimle aşamayacağım bir savunmaydı.
Güçlü bir saldırıyla onu biraz geri ittim ve büyüyle kapladığım boşta ki sol elimle ona bir yumruk savurdum, hızlı bir hareketle bundan kaçındı ve karşı saldırıya geçti.
Ben de onun yaptığı gibi çevik bir hareketle onun saldırısından sıyrıldım ve hemen ardından kafasına sağ ayağımla sağlam bir tekme attım. Biraz yalpaladı ama hemen kendini toplamayı başardı.
Bu dövüş bu şekil de oldukça uzun sürecek ve uzun sürmesi sırada ki oyun için büyük bir dezavantaj olabilir bunu çabuk bitirmeliyim.
Kılıcıma onu hareketsiz bırakmaya yeteceğini düşündüğüm kadar büyü yönlendirdim. Ne yapmayı deneyeceğim oldukça açıktı ama işte bu kadar açık olması işleri daha eğlenceli hale getiriyor. Ben saldıracaktım o kaçacaktı şu an tahmin edilen gelecek buydu.
Kılıcımla vahşice onu hedef aldım ve topladığım büyüyü savurdum. O kaba saba şekilsiz büyü anlamadığım bir nedenden ötürü bir karga şeklini aldı. Yeşil bir karga rakibime doğru vahşice ilerliyordu.
Mavi şey benim ışınlanmama benzer hareketini kullanıp bundan sıyrıldı ve son an da onun gideceği yeri tahmin edip fırlattığım hançerimi görüp kılıcıyla vurarak uzaklaştırdı.
Haha
O bunu yaptığı sırada vahşi büyüm yani yeşil karga onu vurdu ve küçük bir büyü patlaması oldu. Eminim herkes şaşkındı, yaptığım tek şey hançerle onun dikkatini dağıttım sırada kaçtığı büyü saldırımın olduğu yere ışınlanıp, kılıcımla onu emip hiç beklemeden tekrar fırlatmak oldu.
Toz duman içinde kalan rakibimin yanına gittim ama kimse yoktu bir anlık tedirginlikle kılıcımı kaldırdım.
'Oyun bitti'
Evet sunucunun sesiyle rahatladım ama o nerede? Sinirlendim ve bağırdım.
'Hey nerdesin ortaya çık?'
Sunucu bana cevap verdi.
'Sakin ol genç büyücü istediğin cevapları zamanı geldiğin de alacaksın acele etme, şimdi geçidi açtım artık geri dönebilirsin.'
Diyecek bir şeyim yoktu yavaşça geçide yöneldiğim sırada dövüş başında ki olay aklıma geldi.
Işınlandığım da bir şey gördüm ama sadece normal ışınlandığım da bu oldu hançerimle yaptıklarım da bir şey olmadı. O görüntüden çıkardığım sadece fazla renkli bir yerdi. Bu bir yana karga olayının da ne olduğu bilmiyorum, belki de büyümün gelişmesiyle alakalıdır.
Düşünmeyi bırakıp geçitten geçtim, hepsi beni bekliyordu. İlk olarak Melia etkilenmiş bir ifadeyle konuşmaya başladı.
'Çok iyidin, düşündüğümden çok daha kısa sürdü'
Onun hemen ardından Felina katıldı.
'Sana katılmadan edemiyorum Melia, gerçekten iyidi.'
Hemen Felina'nın yanında sıcak bir gülümsemeyle Reiko konuşmaya başladı.
'Çok iyidin Yuu, tebrikler.'
En sona kalan Olivya'ysa her zaman ki havalı tavrını alıp konuşmaya katıldı.
'Onu şımartmayın ama hakkını vermeliyim iyidin özellikle son yaptığın hareket oldukça iyidi öyle bir şeyi, bir an da düşünüp uygulamak herkesin yapabileceği bir şey değil.'
Yorumları hoşuma gitti ama gerçekçi olmalıyım ve bu düşünceyle cevap verdim.
'Bana kalırsa iyi gözükmemin tek sebebi onun yetersiz olmasıydı yani sadece hızlıydı, saldırı gücü gerçekten az beni yenmesi için sabaha kadar sadece savunma yapmam gerekirdi en son da yorgunluktan yenilirdim.'
Biz konuşmaya devam ederken sunucu tekrar konuşmaya başladı.
'Kazeru Yuuma ikinci oyunda ikinci sırayı kapmış durumdasın yani ikinci oldun'
'İkinci mi? Birinci olmak istemiştim neyse sorun değil sadece test ediliyoruz'
'Peki çok uzatmadan son oyuna geçelim kapıya ilerle Yuuma ve başlayalım'
'Gerçekten dinlenmek için bir fırsat yok öyle değil mi?'
Geçi de doğru ilerledim ve geçitten geçtim ama gördüğüm manzara karşısında donup kaldım, her yerde parçalanmış cesetler vardı iç organlar yerlerdeydi kan içinde yüzüyorlardı bu yer cesetlerin organlarıyla beraber kanların üzerinde yüzdüğü bir cehennem gibiydi.
Midemden dışarı çıkmak isteyen bir şeyler hissediyordum, titriyordum, korkuyordum ve iğrenç bir koku etrafımı sardı. Daha fazla dayanamayıp çığlık attım.
'AAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAAA!!!'
İki elimle kafamı tutuyordum, delirmek üzereydim, titriyordum, kaçıp gitmek istiyordum ama yapamıyordum, gözlerimi kapamak istiyordum ama kapayamıyordum etrafta ki o iğrenç kokuyu koklamak istemiyordum ama kokluyordum bedenim kurtulmak isterken ruhum adeta bununla yüzleşmem için beni zorluyordu.
En sonunda bir şey beni bayılmam için zorladı ve bayıldım...
Part 2
En son hatırladığım şey berbat bir manzaraydı ve daha gözlerimi açmadan tekrar zihnim de belirdi ama çok sürmeden bundan kurtulup gözlerimi açabildim.
'Sonunda kendine geldin, nasıl hissediyorsun?'
Hemen yanı başımda oturan Reiko o içten gülümsemesiyle beni karşıladı. Yavaşça cevap verdim.
'Gördüklerim gerçek değildi öyle değil mi?'
'Gerçek değillerdi sadece illüzyonlardı yani endişelenmen gereken bir şey yok.'
'Evet ama gerçek olmasalar da hissettiklerim gerçekti ve bu berbat hissettiriyor.'
Reiko bana bir bardak su doldurup cevap verdi.
'Haklısın, yaşadıkların sahte bile olsa hisler her zaman gerçektir ve onları görmezden gelemezsin. O mağradan çıkmış olsam bile bazen sanki ordaymışım gibi bir hisse kapılarak uykumdan uyanıyorum ve bu berbat hissettiriyor.'
Onun yaşadıklarını düşününce ben sadece saçmalıyorum.
'Seni havanı da bozmak istememiştim, konuyu değiştirmek en iyi olacak söylesene diğerleri nerede?'
'Uyumuş olmalılar epey geç oldu.'
'Ne kadardır uyuyorum Reiko?'
'Yaklaşık 16 saattir.'
'Bu düşündüğümden çok daha uzun, üzgünüm seni yordum.'
Reiko doldurduğu suyu bana uzatıp cevap verdi.
'Üzgünüm dediğini duymak için başında beklemedim Yuu, sadece içten bir teşekkür bütün yorgunluğumu alır.'
Bu kız gerçekten farklı biri.
'Teşekkürler Reiko'
'Önemli değil Yuu'
Reiko bir an duraksadı ve küçük bir ov dan sonra konuşmaya başladı.
'Neredeyse söylemeyi unutuyordum yarın erkenden buradan gidiyoruz turnuvanın asıl yapılacağı yere'
Yattığım yerden kalktım ve bana uzattığı suyu alıp içtim, gerçekten iyi geldi ve sonrasında cevap verdim.
'Beklediğimden çok daha hızlı oldu bu neyse önemli değil bu arada son testte kaçıncı oldum?'
'Bu kez sonuncu oldun'
'Tahmin ettiğim gibi neyse ki benim için bir önemi yok, sende gidip biraz dinlenmelisin artık iyiyim'
'Öyle diyorsan diğer odaya gidip biraz uyuyacağım'
'İyi geceler'
Reiko tatlı bir şekilde esneyerek odadan ayrıldı.
Sanırım birazcık daha uzandıktan sonra kalkıp bir şeyler yemeliyim oldukça aç hissediyorum. Tam düşüncelere dalacakken yanı başımda duran kılıcımın sesi zihnim de yankılanmaya başladı.
'Benim cesur efendim gerçekten tam bir baş belasısın kendini fiziksel ve büyü olarak geliştirip durdun ama böyle bir şey karşısın da küçük bir çocuk gibi çığlık atıp bayıldın hahaha'
Açıkçası nasıl bir cevap vereceğimden emin değilim.
'Hazırlıksız yakalandım benim suskun kılıcım.'
'Benim akılsız efendim zihnin öyle büyük bir karmaşaya düştü ki devreye girmek zorunda kaldım ben olmasaydım daha kötü durumda olurdun'
'Ne demek istiyorsun ?'
'Benim yavaş efendim bayılmandan bahsediyorum benim sayem de oldu çünkü sen farkında olmadan bayılmamak için diretiyordun bu yüzden bedenin inanılmaz zorlanıyordu ben de seni bayılttım'
'Bunu yapabileceğini bilmiyordum'
'Elbette yapabilirim benim korkak efendim daha birçok şey yapabilirim mesela orada seni bayıltmak yerine kontrolü elime alabilirdim ama yapmadım bu yüzden o anı unutma ve bir daha böyle bir duruma düşme çünkü her zaman sana merhamet göstermem'
'Peki sağol benim iyi olduğu kadar da korkunç olan nazik kılıcım'...
Devam Edecek
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..