Kara Yıldırım Bölüğü son zamanlarda adını duyurmuştu. Altair’ın çizdiği rota doğrultusunda ilerleyen bölük saçma bir şekilde yüksek manevra kabiliyetine sahipti. Altlarındaki atlar alanlarının en iyileri olsa da böyle bir manevra kabiliyetine sahip olmamalıydı.
Büyük Gloria ordusunun pek uzağında olmayan Derin Vadi’de Felix başındaki miğferi çıkardı ve bir bölgeye kuruldu. Onu takip eden insanlarda ayak uydurarak çevresine bir yere kurulmuştu.
“Kısa bir yenilenme molası! Bizi yakından takip eden yüksek manevra kabiliyetine sahip bir savaşçı grubu var!” diye bağıran Felix kendi meditasyonuna odaklandı.
Ona yakın olan astları da hiçbir şey söylemeden ona katıldı. Şu ana kadar büyücüler tarafından nefretle alınıyorlardı. Felix’in dehası onları zor durumlardan kurtarıyordu ve Altair’ın çizdiği rota onlara inanılmaz bir kolaylık sağlıyordu.
Bir saat sonra tüm savaşçılar Qi’sini yenilemiş bir halde ayağa kalktı. Buradan çokta uzağa koymadıkları gözcü bir gölge gibi Felix’in önünde belirdi.
“İki yüz kişilik bir Gloria Bölüğü dibimizde. Mızrakucu Formasyonu’nda ilerlediklerine bakarsak Müller isimli bir Gloria Subayı yönlendiriyor olmalı.” Gözcü söyledi.
“Anladım. Komutanın bize verdiği mühürleri çalıştırın ve o dizilime geçin. Tek hamle de işlerini bitirip kafalarını sunmaya gidiyoruz.”
Bu cümleleri kurduktan sonra Felix harekete geçerek atına atladı. Altair gitmeden önce ona bir formasyonun anahtarını vermişti. Ancak bu formasyon bilinenlerden farklıydı. İnsanların oluşturduğu bir güç birleşiminden çok, eşyaların oluşturduğu bir kuvvet alanıydı.
Felix ne olduğunu bilmese de Altair’ın Kısıtlama Mühürleri olduğunu söylediğini hatırlıyordu. Depoları oldukça geniş olduğundan dolayı herkes sadece birer tane almıştı. Felix ise formasyonun ana mührünü taşıyordu.
Altın renkli büyük bir kalp şeklindeydi. FElix şeklini biraz garip bulsa da bunu umursayacak zamanı olmadan vücudundaki Qi’nin bir kısmını mührü doldurmak için kullandı.
“Yerlerinize geçin.” Felix mührü yerleştirdikten sonra askerleri ile birlikte gelen insanları, formasyonun içinde karşıladı.
İki saniye sonra büyük bir mızrak onların formasyonu ile çarpıştı! Devasa miktarlardaki Qi etrafa saçılarak çevreyi tahrip etti. Gloria askerleri geriye püskürdüğünde Mızrakucu Formasyonu parçalara ayrıldı.
Karşı taraf fırsat vermeye kalmadan kısıtlama formasyonu aktif oldu ve tüm askerler içeriye sıkıştı. O anda Felix’in gözbebekleri titredi.
***
Bozkırın sonsuzmuş gibi uzadığı bir yerde, genç bir kız kanlar içinde bozkırın ortalarında bir yere yığıldı. Kremsi beyaz cildi ve ipeksi beyaz saçları kırmızı kanla yıkanmıştı.
“Çok… yoruldum.”
Bu kişi Lyra’ydı. Hedefi olan Kılıç Ejderhası’nın Mağarası’na çoktan girmişti. Burası ise o mağaradaki alt boyutlardan birisi olan bozkırlardı.
Kılıç Ejderhası’nın mirasını almak için üç aşamalı bir sınavdan geçilmeliydi. Her aşama kişiyi çok daha güçlü hale getirecekti. Lyra çoktan ikinci aşamayı geçmişti.
Kılıç Ejderhası antik zamanlarda yaşamış oldukça güçlü bir ejderhaydı. Ejderhalar yüksek büyü anlayışı ile doğardı. Bundan dolayı ejderhalar insanlardan daha hızlı gelişir ve güçlenirdi. Fizikleri de işin içine girince bir ejderha ve insan asla karşılaştırılamazdı.
Ancak Kılıç Ejderhası, ejderhaların yolunu izlememişti. Binlerce metreye erişen boyuna rağmen kılıcın yolunu izlemeyi düşünmüş ve imkansızı başarmıştı. Lyra önceki hayatında Altair’ın yardımı ile Kılıç Ejderhası’nın kalıntısını almış ve yenilmez olmuştu. Sonuçta Kılıç Ejderhası tanrısal bir varlıktı.
“Hah…” Lyra yerden kalkıp üstünü temizledi. Binlerce kurdu doğramış ve ikinci testi geçmişti. Kılıcın yolunu çok daha iyi anlaması için yapılmış bir test olsa da, Lyra kılıç yolunu Kılıç Ejderhası’ndan çok daha iyi biliyordu. Lyra, Altair’ın en büyük generallerinden birisiydi.
“Ebedi Yenileme Sanatı’nı çalışma vakti çoktan geldi.” Dedi Lyra, meditasyon pozisyonu alırken. Diğer canlıların yenileme sanatı Asil’ler için uygun değildi. Bu yüzden kendi sanatlarını kendileri için yaratmalıydılar. Bu da bir çok sıkıntıyı beraberinde getiriyordu.
Ebedi Yenileme Sanatı, Altair’ın Lord’lar için yaratmış olduğu bir şeydi. Ancak bir Marki olana kadar kullanabiliyorlardı. Bundan sonra yeni teknikler oluşturulmalıydı. Altair bunu hesaba katarak Ebedi Yenileme Sanatı isimli tekniği yaratmıştı. Bunun için Büyük Yıldız Alanı’nın en derinliğinde gitmiş ve Antik Yolun Yenileme Sanatı’nı çalıp, birçok sanattan ilham alarak geliştirmişti.
Bu yaptıkları birçok kişinin yapmak istemeyeceği bir şeydi.
Lyra meditasyon kurduktan zihnindeki sanatı çalıştırmaya başladı. Ebedi Yenileme Sanatı mucizevi özelliğini göstermişti. Kısa sürede kırk kilometredeki Qi ve Mana bir kara delik tarafından çekiliyormuş gibi Lyra’nın bedenine çekildi.
Bu Ebedi Yenileme Sanatı’nın ilk aşaması Kara Delik’ti! Atmosferdeki enerjiyi bir anda vücuda çekiyor ve kendini yenilemek için kullanıyordu.
Ancak sadece bunlarla kalmıyordu. Asil’ler için olan bir şey nasıl sıradan olabilirdi? Aynı zamanda kan soyunu saflaştırıyordu. İyileştirme, güçlendirme etkisi de vardı.
Lyra, Ebedi Yenileme Sanatı’nı yedi saat boyunca çalıştırdı ve tüm gücünü yenilemiş bir şekilde uyandı. Vücudundan vahşi bir aura yayılmaya başladı. Süt beyazı saçları havalandıkça havalandı. Atmosferdeki Qi ve Mana korkudan kaçışmaya başladı.
Büyük Usta Alemi!
Lyra’nın Savaş Çekirdeği değişim geçirerek çok daha sağlam hale geldi. Bir sanat eserini andıran kolları güçle doldu.
“Hassiktir! Bu çok hızlı oldu!” Lyra’nın gözleri parladı. Aklındaki senaryoya göre Büyük Usta Alemi’ne geçmesine üç ay vardı. Üç ay içinde 3. Aşamayı tamamlayacak ve Kılıç Ejderhası’nın kalıntısını almak için salona girecekti. Oradaki Saf Qi ile kendini güçlendirecek ve Büyük Usta Alemi’ne girdiğinde daha güçlü olacaktı.
En azından aklındaki buydu.
“Bir dakika..” Lyra aniden düşünce moduna girdi. “Eğer Altair’ın yarattığı bir yenileme sanatı bile bu kadar güçlüyse, nasıl kendisi bu kadar yavaş gelişiyor? Yoksa temelini sağlama almak için ekstra bir çaba mı sarf ediyor?”
Arsızca gülümsedi. “Eğer öyleyse o orospu çocuklarını öldürmek bana düşer. Altair’ın zirveye çıkmasında en büyük rolü ben oynayacağım! Ne Rose, ne Mia, ne de diğerleri beni aşamayacak! Hahaha!”
Kendini daha da motive etmişti.
Bu sırada kulakları hafifçe titredi. Bunun anlamı belliydi; yakında kendi seviyesine yakın bir yaratık vardı. Asil Hisleri çığlık attı. Hızla tepki verdi ve geriye doğru hareket etti. O anda büyük bir mızrak kaçtığı yere indi.
“Kim var orada?”
***
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..