1. Bölüm - Güç Testi

avatar
469 3

Yükseliş - 1. Bölüm - Güç Testi


Güneş tüm heybetiyle havadaydı, masmavi gökyüzünde hiçbir bulut yoktu. Etrafta en ufak bir ses bile yoktu, rüzgar esmiyordu.


Bu sıcakta, çölün ortasında bir genç yürüyordu. Beyaz saçları, siyah gözleri vardı bu gencin. Üzerine ise altın işlemelere sahip siyah bir cübbe giyiyordu. Keskin yüz hatları vardı ve ortalamanın çok üstlerinde yer alacak bir yakışıklılığa sahipti.


Çölün ortasında yürüyen genç durdu ve sağ eli ile anlındaki terleri sildi. Daha sonra derin bir nefes alıp verdi ve sol elinde tuttuğu haritaya baktı.


"Nerede bu şehir?" diye kendi kendine konuşuyordu. Haritadan hiçbir şey anlamıyordu. Haritada çöl olan yere bakıyordu fakat nerede olduğunu kestiremiyordu. 


Aslında yapması gereken kendi şehrinin ana kapısından çıktıktan sonra dümdüz ilerlemekti. Fakat yoluna çıkan bazı çöl canavarları, ya da haydutlar onun yolunu saptırmıştı, ve sonuç olarak çölde kaybolmuştu. 


Etrafına bakındı, fakat kum tepeleri dışında hiçbir şey göremedi. Geldiği yerin de neresi olduğunu bilmiyordu. 


Umutsuz bir şekilde haritaya bakınıyordu.


"Hrrr!"


Aniden bu sesi duyan genç arkasına döndü ve ona doğru hızla koşan bir köpek gördü. Bu köpek normal köpeklerden farklıydı. Turuncu tüylere ve uzun dişlere sahipti. Onu farklı yapan şey ise, boyunun yaklaşık iki metre olmasıydı. Ayrıca uzun ve keskin dişleri ise bir insan parmağı uzunluğundaydı.


Bu büyük köpek ayrıca oldukça hızlı da koşuyordu. O kadar hızlıydı ki bu gencin sağ ya da sola kaçmak için tepki bile vermeye fırsatı yoktu, çünkü köpek neredeyse dibindeydi.


Genç elindeki haritayı bırakarak aniden yukarıya doğru zıpladı, bir saniyeden kısa bir sürede havada takla atarak köpeğin arkasına geçti.


"Ahh, biraz rahat vermeyeceksiniz değil mi?" diye söylendi. Daha sonra köpek tekrar ona doğru koşmaya başladı.


Genç sağ elini kaldırdı ve bir şey fırlatıyormuş gibi elini arkadan öne doğru salladı. Bu süreçte elinde yavaşça saydam sarı bir ışık belirdi, tam fırlattığında ise bu ışık oldukça parlak sarı bir renge büründü. 


"Otur!"


Bu ışıkla köpeğin boynunu saran genç hızla yere doğru elini salladı ve köpek yere düştü.


"Aferin."


Genç kullandığı bu büyü ile resmen köpeğe tasma takmıştı. Elini biraz sıktı ve köpeğin boynundaki ışıktan tasma da köpeğin boynunu sıkmaya başladı. Köpeğin nefes alamadığı, çıkardığı acı sesler git gide artıyordu.


Genç en sonunda elini iyice sıktı ve bu tasma köpeğin boynunu parçaladı.


Daha sonra ise elindeki sarı ışık kayboldu. Köpeğin yanına yürüdü ve etrafına bakındı. Haritası kaybolmuştu. Daha da umutsuz bir duruma düşmüştü. 


"Şimdi ne yapacağım?" kendi kendine söylenerek yürümeye başladı. Gerçekten şanssız bir yolculuk geçiriyordu. Ve bir anda ortadan kayboldu. Oldukça hızlı bir şekilde hareket ediyordu, çoğu kişinin gözüyle bile takip edemeyeceği bir hızda.


-


"Sonunda!"


Yaklaşık bir saatlik bir yolculuğun sonrasında, uzaklarda bir şeyler görünmeye başlamıştı. Dikkatli bakıldığında, surlar görünüyordu. Koyu kırmızı renginde bir maddeden yapılmış bu devasa surlar, oldukça büyük bir şehrin orada olduğunu belli ediyordu. Bunu görüp mutlu olan genç bir kez daha gözden kayboldu ve oldukça hızlı bir şekilde surlara doğru ilerledi.


-


Şehrin ana giriş kapısına doğru yaklaşmıştı. Ve gencin yüzünde bir mutluluk vardı. Ana kapıyı tutan 5 tane muhafız vardı. Bunlar üzerlerine gümüş zırhlar giymişlerdi ve yüzlerinde ejderha kafasını andıran bir kask vardı.


Genç yüzünde bir gülümsemeyle onlara yaklaşırken,


"Sonunda, gücümü biraz test edebileceğim. Sözde, bizden sonraki en güçlüler, hatta bizimle bile yarışabilirlermiş, heh." 


Genç sakince ana kapıya doğru ilerledi ve muhafızlara aldırmadan şehre giriş yapmaya çalıştı. Fakat bir muhafızın mızrağı onu durdurdu. Genç yürürken muhafız onun önüne mızrağını doğrultmuştu.


"Yabancılar izin olmadan giremez, tabii bize kişi başı 5 altın verirsen iznini düşünebiliriz."


Beyaz saçlı genç gülerek,


"Kişi başı 5 altın mı, güldürmeyin beni. Gerçekten bu kadar ucuz musunuz?" dedi.


Daha sonra ona mızrak doğrultan muhafızın mızrağını hızlı bir şekilde tuttu ve hızlı bir yumrukla muhafızı yere serdi. Bunları o kadar hızlı yapmıştı ki, diğerleri kendi arkadaşları yere düşünce anca fark etmişti.


"Tek bir yumruk darbesiyle mi? Gerçekten bu şehri sizler mi koruyorsunuz?"


Genç bunu söylerken arkasından iki tane saldırı geldiğini fark etmişti. İki muhafız o konuşurken arkasına geçmişti, birisi uzaktan ateş elementiyle gencin soluna doğru saldırı göndermişti. Diğeri ise gencin sağından kılıç ile bir saldırı yapıyordu. Kılıcı ise alevlerle kaplıydı. 


Gencin herhangi bir yere kaçma şansı yoktu. Kılıcı ise elleriyle savunamazdı. Bu yüzden hızla yukarıya zıpladı ve geriye doğru takla atarak arkasındaki iki muhafızın arkasına geçti. Ona doğru gelen alev saldırısından kaçınmıştı fakat tam zıpladığı anda onun sağından saldıran muhafız kılıcını savurmuştu. Kılıç darbesinden kaçınmıştı ama alevleri onun kıyafetine zarar vermişti.


Genç kıyafetindeki yanık izine baktı ve küçümseyici bakışlarla


"Sözde ejderha ırkısınız, alevleriniz bu kadar mı güçsüz? Sadece kıyafetimde küçük bir leke mi oluşturabiliyor?"  dedi.


"Neyse, artık benim sıram." 


Bunu demesiyle birlikte birden önündeki iki muhafıza doğru atıldı, hızlı bir şekilde sağdaki, kılıç tutan muhafız tepki bile veremeden göğsüne yumruk yedi. En arkada duran iki muhafız ise aynı anda ateş elementiyle bir saldırı gönderdi. Fakat genç yumruk attığı muhafızı onların saldırılarına doğru fırlattı ve solundaki muhafıza doğru saldırmak için harekete geçti. 


Ama solundaki muhafız çoktan saldırmıştı, elleri ateş ile kaplıydı ve bir yumruk savurmuştu. Genç son anda bu yumruktan kaçınmıştı ama muhafızın elleri ateş ile kaplı olmasından dolayı yüzünün küçük bir kısmı yanmıştı. 


Genç ani bir hareketle muhafız ile arasındaki mesafeyi açtı ve sağ elini kaldırarak muhafıza doğru savurdu. Bu süreçte elinde saydam sarı bir ışık belirdi. Elini tam savurduğu anda bu ışık parlak sarı bir ışığa dönüştü ve oldukça hızlı ilerliyordu. 


Muhafız bundan kaçınamadı ve bu ışıktan oluşmuş ipe yakalandı. Genç hızlı bir şekilde ipi kendine doğru geçti, muhafız ona doğru hızla fırlamışken gencin elindeki ip birden kayboldu ve sağ eliyle ona doğru fırlayan muhafıza yumruk attı.


Böylece, sadece küçük bir yanık iziyle üç muhafızı da tek başına indirmeyi başarmıştı.


Genç, önünde duran iki muhafıza baktığında gülümsedi ve


"Geriye sadece ikiniz kaldınız, önce hanginize saldırsam acaba?"


Birkaç saniye geçmişti, muhafızlar bir şey demeden saldırı pozisyonunu aldı. Birisi kılıcını çekti ve kılıcı birden yanmaya başladı. Diğerinin ise elleri parlıyordu, bir büyü yapmak için hazırlanıyor gibiydi.


Gencin gülümsemesi daha da büyüdü ve


"Siz bu üçünden daha güçlüsünüz gibi, senin kılıcının sıcaklığını buradan bile hissediyorum! Seninse element enerjin yüksek, onu da anlayabiliyorum! Eğlendirin beni!" dedi.


Daha sonra hızla saldırmak için harekete geçti, fakat ondan önce kılıçlı muhafız saldırıya geçmişti bile. Büyük ihtimal kılıçlı muhafız saldırıp diğer muhafızın yeterli enerjiyi toplaması için zaman kazandıracaktı. Genç böyle düşünüyordu. Ama yanılmıştı. 


Önündeki muhafız kılıcını savurur gibi yapıp birden geri çekilmişti, o geri çekildiği anda da, gencin önünde büyük bir ateş topu belirmişti ve hızla ona doğru ilerliyordu. Ateş topu ile gencin arasında birkaç metre vardı, fakat ateş topu oldukça hızlı ilerliyordu, genç kaçmak için tepki bile veremezdi. Ayrıca sıcaklığı da oldukça fazlaydı, birkaç metre olmasına rağmen genç vücudunun yandığını hissedebiliyordu.


Ateş topundan kaçamayacağını anlayan genç, o topu yok edecekti! Sağ elini geriye doğru çekti, yumruk atmak için hazırlanıyordu. Sağ elinin avcunun içinde birden oldukça parlak bir ışık topu belirdi.


Genç hızla elini yumruk yaptı ve sıktı. Bununla birlikte elindeki ışık topu patladı ve ortaya çıkan göz alıcı ışık gencin elini sardı.


Parlayan sağ eli ile hemen önündeki ateş topuna bir yumruk attı. Yumruğu ile beraber ateş topu birden dağıldı ve havaya karıştı.


Ama gencin sağ eli tamamen yanmıştı. Vücudunun büyük bir bölümünün hasar almaması için sağ elini feda etmişti. Onu iyileştirecek gücü vardı ama kozunu şimdi kullanmak istemiyordu.


Ayrıca canı yansa da çok fazla belli etmek istemiyordu.


"Oldukça güçlü bir saldırıydı, büyük ihtimal isabet etse hareket edemeyecek hale gelebilirdim. Şimdi, saldırma sırası bende gibi."


Bu genç bir ışık elementi kullanıcısıydı. Işık elementi en nadir bulunan iki elementten biri olduğu için gücü de fazlaydı. Fakat bu genç aslında o kadar güçlü değildi, sadece çoğu kişiden daha hızlıydı, ışık elementi sayesinde saldırıları daha güçlüydü. Ve bir de, o ışıktan oluşturduğu ip tekniğini biliyordu. Onun dışında pek fazla bir şey bilmiyordu.


Ama tamamen bir güç manyağıydı, sonuçları düşünmüyordu ve oldukça ağır yaralanacak olsa bile gücünü test etmek istiyordu. Ölmediği sürece onun için sorun yoktu. Öleceğini de düşünmüyordu.


"Yeter!"


Genç tam iki muhafıza saldıracaktı ki, gencin görmediği bir yerden oldukça büyük bir ateşten duvar onunla iki muhafızın önünü kapatmıştı. Bu, muhafızlardan çok yüksek bir seviyeydi. Duvara değmemiş olmasına rağmen bu ateşin sıcaklığı onun vücudunu yakmaya yetmişti. Fakat normal bir yakma değildi, muhafızın yaptığı ateş topundan daha fazla vücudu yanmıştı.


O ateş topunu kendi eliyle karşılamasına rağmen böyle olmamıştı. Sadece duvarın sıcaklığı ile onu daha fazla yakmak, gencin içindeki savaş kıvılcımını daha çok alevlendirmişti. Daha güçlü rakip, onun için daha iyi bir testti. Ama yine de, salak değildi. O rakibe karşı kazanamayacağını biliyordu.


Vücudu yanıklardan hareket edemeyecek duruma gelmişti. Bu yüzden iki dizinin üzerine çöktü. Canı oldukça yanıyordu.


Ateş duvarı ortadan kalktığında, karşısında on bir tane daha muhafız vardı. Bunlar kapıyı tutan muhafızlardan farklı olarak, koyu gri bir zırh giyiyorlardı. Renkleri dışında diğer her şey aynı görünüyordu. 


Ama bu on bir kişinin önünde, şehrin surları ile aynı renk zırha sahip birisi daha vardı. Ve bu kişinin kaskı yoktu. Anlaşılan onların başı ve en güçlüleri de oydu. Ateş duvarını yapan kişi.


"Yakalayın." 


Koyu kırmızı zırha sahip kişi emir vermişti. Arkasındaki on bir muhafız da direkt olarak hareketsiz kalan, yerde dizlerinin üstünde zor duran gence doğru atılmıştı.


Fakat birden sert rüzgarlar esmeye başladı. Çöldeki bu sıcak havaya rağmen, gencin etrafı daha da sıcak olmaya başlamıştı. Her nefes alıp vermesinde gencin ağzından buharlar çıkıyordu. Kanı ciddi anlamda kaynamaya başlamıştı!


Gencin vücudundaki yanıklar oldukça hızlı bir şekilde iyileşti ve genç ayağa kalktı. Yanan kıyafetini de üzerinden attı ve kaslı vücudu ortaya çıktı. Fakat her geçen saniyede, bu kaslar daha da büyüyordu. Gencin boyu yaklaşık 1.82 civarıydı. Ama kaslarıyla birlikte, boyu da uzuyordu. İki buçuk metreye yakın bir boya ulaşmıştı!


On saniyelik bu gelişmenin sonucunda, genç tamamen yarasız ve daha güçlü bir şekilde ayaktaydı!


 










Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44479 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr