2. Bölüm - Miras

avatar
457 1

Yükseliş - 2. Bölüm - Miras


Gencin bu gelişmesinin sonucunda onu yakalamak için atılan muhafızlar geriye çekilmişti. Şaşkın bir şekilde karşılarında duran gence bakıyorlardı. Aynı zamanda istemsizce içlerine bir korku yerleşmişti.


Bu titan ırkının mirasıydı! Çoğu ırkın kendine has güçleri bulunuyordu ve bunlara miras adı veriliyordu. Miraslar da kendi içerisinde seviyelere ayrılıyordu. 


Ayrıca bu mirasları kazanmak için özel bir sınavdan geçebilmek gerekiyordu, bu yüzden herkes tarafından kullanılabilecek güçler değildi.


Titan ırkının mirası ise buydu. Boyut artışı, ekstra güç, dayanıklılık, hız, iyileşme özelliği gibi farklı şeyleri vardı. Ve her seviyede bu özellikler güçleniyordu.


Muhafızların bu durumunu anlayan koyu kırmızı zırhlı kişi, birkaç adım öne çıktı, elinde zırhıyla aynı renkte bir kılıç belirdi ve karşılarında duran gence doğrulttu.


"Korkmayın! Karşımızdaki kişi titan ırkından olsa da mirası sizi korkutmasın! Yeni elde ettiği belli oluyor ve henüz gerçek gücüne erişememiş durumda! Bize karşı bir şansı yok! Yakalayın!"


Liderlerinin bu konuşmasını duyan muhafızlar bir nebze de olsa rahatlamışlardı. Çünkü titan ırkı onlardan daha güçlü sayılan ırklardan birisiydi ve oldukça güçlülerdi. 


Verilen emirden sonra tüm muhafızlar gence doğru atılmıştı. Genç yüzündeki bir gülümseme ile ona doğru gelen muhafızlara bakıyordu. 


Savaşmayı sevse de, salak birisi değildi. Burada hepsine karşı savaşıp zafer alamayacağının farkındaydı. Fakat denemek istiyordu, titan ırkının mirası ile birlikte birkaç kat daha güçlü olmuştu ve en ufak bir şeyde hızını kullanarak kaçabileceğine inanıyordu.


Muhafızlar ile gencin arasında birkaç metre kalmıştı. Saldırıya geçmek için hazırlanıyorlardı ki önlerinde duran genç bir anda gözden kayboldu. Tüm muhafızlar şaşkın bir şekilde etrafa bakarken genç en arkada duran koyu kırmızı zırhlı kişinin arkasında duruyordu.


Genç sağ elini yumruk atmak için gerdi. Bu işlemde eli sarı bir ışık ile parlamaya başlamıştı. Gerebildiği kadar gerdikten sonra elini açtı ve avcunun içinde oldukça parlak beyaz-sarı bir ışık topu belirdi. 


Genç elini hızla yumruk yapıp sıktı ve bu işlemle birlikte elindeki ışık topu patladı. Topun patlamasıyla birlikte gencin eli sapsarı bir ışıkla kaplandı ve etrafa cam kırığı sesleri yankılandı.


Herkes bu ses ile birlikte gence doğru baktı, hâlâ koyu kırmızı zırhlı kişinin arkasındaydı ve ona bir yumruk atacaktı!


"Crack!"


Bu kişi bunu fark etse de artık tepki verebilmek için çok geçti, göz açıp kapayıncaya kadar sırtından bir yumruk yemişti ve metrelerce ileriye doğru fırlamıştı. Onun zırhının kırılmasının sesi herkes tarafından duyulmuştu. 


Koyu kırmızı zırhlı kişi metrelerce fırlarken bir yandan da kumda sekip taklalar atıyordu. Ardında bıraktığı kum bulutları yüzünden kimse onu göremiyordu.


Muhafızlar bu duruma karşı sessiz kalmamıştı, kılıç, mızrak gibi silahları kullananlar gencin üstüne koşarken büyü ile saldıracaklar arkadan alev toplarını yağdırmaya başlamıştı.


Büyücüler gerçekten uyumlu bir şekilde saldırıyordu. Bir yerden kaçmaya çalışsa diğer yerden bir büyü geliyordu. Kaçılabilecek bir kaç yer vardı ama oraları da yakın dövüşe girecek muhafızlar kapatmıştı. 


Genç derin bir nefes alıp verdi. Bu şekilde giderse işini en çok zorlaştıracak kişiler arkadaki büyücülerdi. Bu yüzden önce onları halledecekti. Bir anda ileriye doğru zıpladı. Ona doğru gelen büyük alev topunun içinden geçti ve büyücülerin arkasına düştü.


Vücudu yanıklarla dolmuştu. Titan ırkının mirasının dayanıklılığı sayesinde hareket edebilecek haldeydi, yine mirasın iyileştirme gücünden dolayı da yanıkları yavaş yavaş iyileşiyordu.


Bir muhafızı yumruk ile yere serdi, ikinci saldırısını yapacakken tam arkasından ona doğru aşırı hızlı bir şekilde gelen alevden yapılmış mızrağı fark etti. Eğer herhangi bir şekilde kaçmaya çalışmazsa bu mızrak onun sağ böbreğini delip geçecekti. 


Mızrak aşırı hızlı bir şekilde geliyordu ve gencin kaçabilecek bir yeri yoktu. Son saniyelerde bir refleksle kaçınmak için kenara doğru kaymaya çalıştı. Mızrak bir yerini delmese de sağ böbrek bölgesine derin bir kesik bırakıp kaybolmuştu. 


Mızrağın yakıcılığı sebebiyle herhangi bir kanama bulunmuyordu, çünkü alevler o bölgedeki dokuları da yakmıştı. Genç sol eli ile yaralandığı bölgesini tutmaya başladı. Mızrağın kimden geldiğini görmek için arkasına baktı. 


Kafasını biraz yukarıya kaldırdığında, güneşin tam önünde duran, üç metre boyunda bir canlı görüyordu. Vücudu insan vücuduna benziyordu, bu canlının sırtında bir buçuk metre uzunluğunda koyu kırmızı kanatlar vardı. 


Bu da ejderha ırkının mirasıydı. Kullanıcısına ejderha gücü sağlıyordu. Son seviyesinde gerçek bir ejderhaya dönüşmeye yarıyordu. Fakat şuan sadece kullanıcısının hızını, dayanıklılığını, iyileşme gücünü ve ateş elementinin gücünün artmasına yarıyordu. Aynı zamanda kanatları sayesinde uçma özelliği de vardı.

 

Vücudunda da koyu kırmızı zırhlar bulunuyordu. Ve sağ elini kaldırmış yeni bir alevden mızrak hazırlıyordu.


Genç oraya bakarken bir anlığına gardını indirmiş ve arkasındaki muhafızları unutmuştu. Muhafızlardan ona doğru gelen bir alev topunu fark edememişti. 


Bu alev topu gencin sırtına isabet etmiş ve büyük bir yanık oluşturmuştu. Genç bu acının üstüne dizlerinin üstüne çökmüştü. Bir yandan arkasındaki muhafızlar saldırıyor, diğer yandan da birkaç tane alevden mızrak ona doğru hızla ilerliyordu.


Genç vücudundaki acıya rağmen hareket edebildiği kadar hızlı bir şekilde kaçmaya başladı. Işık elementi kullandığı için normale göre olağanüstü bir hıza sahipti. Diğer muhafızlar onu takip edemese de, koyu kırmızı zırha ve kanatlara sahip havada uçan kişi onun arkasından uçuyordu!







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46895 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr