1) Başlangıç noktası

avatar
85 0

Zaman Tutulması - 1) Başlangıç noktası


Arden Scorpios siyah saçlara ve kızıla çalan kehribar gözlere sahip yetim bir çocuktur. Tek başına yaşamaktadır ve devletin ona sağladığı destekle geçimini sağlamaktadır.  

Lise sona gitmektedir. Boş zamanlarını part-time işlerde çalışarak para biriktirmeye harcamaktadır.  Genellikle soğuk bir yapıya sahip olsada bunun asıl nedeni mevcut hayatından pek fazla zevk alamamasıdır. Buna rağmen hayatını sürdürmek için paraya ihtiyaç duyacağını biliyordu. Devlet ona sonsuza kadar bakmayacaktı.  

Arden 15 yaşına kadar yetimhanede büyümüştü sonrasında tek başına 1+1 bir eve çıkmıştı. Bulunduğu ülke 15 yaşını erişkinlik yaşı kabul ediyordu bu yüzden yetimhane ona daha fazla bakamazdı.  

Yetimhanede olmaması Arden için bir lütuftu aslında. Çünkü her bir hatasında dayak yerdi. Bu tüm çocuklar için geçerliydi. Hiç kimse de yetimhaneyi araştırmamıştı yaptıkları için. Gelen bağışları kendilerine harcarlardı, çocukları ise gizliden gizliye sokağa çıkarır dilendirirlerdi. Gelen parayı yetimhane alır ve yemek almaları için bir miktarını verirlerdi. Çocukları köle niyetine kullanıyorlardı bir bakıma. 

Arden orada bulunduğu sürede sürekli dayak yiyen birisiydi çünkü hep isyankar bir yapıdaydı. Ortalama 9 yaşlarına kadar yediği her dayakta gözyaşlarını boğulur acıdan kıvranırdı. 9 yaşından sonra bir gün yine dayak yerken ve sulu gözlerle ağlarken onu döven yetkilinin yüzüne dikkat kesildi. 

(Ahh şuna baksana beni döverken ki yüzü... o eğleniyor... cidden eğleniyor) 

Diyerek içinden geçirdi. Sonra arkadaki diğer yetkililere baktı .Onlarından eğlendiğini gördü ve gözyaşları bir anda kesildi. 

(En başta neden ağlıyorum ki? Bu kişiler neden bana vuruyor? Neden zevk alır bir yüz ifadeleri var? Yetim olmak benim isteğim miydi? Neden? Neden? @#4½NEDEN!!?) 

Arden kendini garip hissetmeye başladı bir anda gözlerinin önüne sanki birisi onun gözlerinin önüne 25. Kare yerleştirmiş gibi bir güneş göründü. Sonra tekrar olmak üzere birkaç git gel yaşadı. Kendisi ne olduğunu anlamamıştı ama artık umursamıyordu. Yanında onu döven birisi garip imgeler arkada ona gülen görevliler. Hayata olan bakışı giderek kararmaya başlamıştı. Onu döven görevli onun ağlamayı bıraktığını görünce duraksadı. 

“Hey velet öldün mü yoksa?” 

Arden ses vermedi sadece görevliye doğru kehribar gözleriyle bir bakış attı. Bakışları soğuktu. 

“Bana cevap ver seni velet!!” 

Görevli onun karnına bir tekme attı. Sonra yakasından tutup havaya kaldırdı ve gözlerinin içine baktı. 

“Duydun mu beni!” 

Arden umursamaz bir şekilde soğuk gözlerle bakmaya devam etti. Gözleri görevlinin gözleri ile kenetlendi. Bir süre bakıştıktan sonra görevlinin içine bir ürperti geldi. Bir an düşünceleri boşaldı ve anlamlandıramadığı duygulara girdi. Ardeni kenara fırlatıp.. 

“Bu umarım senin için iyi bir ders olmuştur velet!! Bir daha sözümü dinlemez isen bu sefer kemiklerinin dayanıklılığını test ederim” 

Bunun üzerine görevli ayrılmıştı ve soğuk bakışları devam eden Arden’i arkasında bırakmıştı.  

Günümüze gelecek olursak Arden artık liseye gitmektedir ve bu durumdan artık memnundur. Duyguları önceki kadar soğuk değildir çünkü zaman kalbindeki insanlığa karşı olan buzları yavaş yavaş eritmişti. Bunun en önemli etkeni de yaşadığı yerin alt tarafında restorant işleten teyzenin onunla sürekli sevecen konuşmasıydı. Evet sadece onunla sevecen konuşan bir kişi kalbindeki buzları eritmeye başlamıştı. Bu demekti ki tüm insalar aynı değildi. Sadece kendisi kötü olanlara denk gelmişti. 

Arden gittiği lisede bile kötülerle karşılaşmıştı çünkü yetim olduğunu bilen çocuklar onunla sürekli dalga geçerdi. Onu zorbalardı ama en azından fiziksel bir hale bürünmediğinden memnundu. Tabi birde aşık olduğu kız vardı. Sarı saçları ve mavi gözleri ile okulun meleği olarak biliniyordu. Angela... Kendisi ile daha önce hiç konuşmamıştı. Hatta göz göze bile gelmemişti ama onu görünce ilk defa yaşadığı duygular vardı. İçinde kelebek uçması demek bu olsa gerek herhalde diye düşünürdü hep. Tek taraflı aşkı onu yiyip bitirirdi. 

Bir gün gözleri denk geldi ve Angela ona hafiften gülümsedi. Arden o an kıpkırmızı oldu ve kafasını başka yöne çevirdi. Angela hafiften içten bir kıkırdama ile yanına gelerek  

Angela: “Selam sen Arden’din öyle değil mi? Aynı sınıfta olmamıza rağmen neredeyse hiç konuşmamıştık?” 

Arden yavaşça kafasını Angelaya döndürdü ve içinden  

(Ciddi misin? AAAAHHHH Benimle konuşuyor!!!!) 

Heyecan ile kekeleyerek  

Arden:Aah- e-evet daha ö-önce konuşmamıştık” 

Angela:Şey ımm derslerin iyi diye biliyorum. Acaba beni çalıştırır mısın diye soracaktım. Sonuçta listede ismin sürekli ilk 3’e giriyor. Tabi istemiyorsan problem yok” 

Arden içinden  

(AAAAAAAHHHH Onu çalıştırmamı istiyorrrr!!! Sonunda!! Benimde bir şekilde yüzüm gülecek) 

Arden:Haha elbette neden olmasın herhangi zaman bana uyar” 

Angela:”O zaman bu hafta sonu buluşuyoruz.” 

Konuşmalarından sonra ders zili çaldı. Gün böylelikle geçti ve herkes evlerine dağıldı. Arden akşam evine geldiğinde mutlu bir şekilde kafasını yatağına koydu ve 

Arden:”Bir an önce hafta sonu olsun lütfen” 

Yavaş yavaş gözleri karardı ve uykuya geçti 

.. 

... 

“Bazen yavaşlar, bazen hızlanır, Ne görülür ne de tutulur, Herkes için farklı işler, Her şeyi değiştirir ama kendisi değişmez. Ben neyim?” 

Arden bir anda kendini okulun çatısında bulur. Neler olduğunu anlamaz. 

Arden: ”Neler oluyor” 

Bir anda yükses bir sesle tekrar bilmece sorulur  

“Bazen yavaşlar, bazen hızlanır, Ben neyim?” 

Arden kulaklarını tıkasa bile ses sanki direkt olarak zihnine konuşuyormuş gibiydi. 

Arden:”Sende kimsin!?!” 

Bir cevap beklermişçesine tekrardan yüksek bir ses yükseldi 

“Bazen yavaşlar, bazen hızlanır, Ne görülür ne de tutulur,  Ben neyim?” 

Arden ellerini kulaklarından çeker ve sakinleşmeye başlar. Heyecana kapılmak onu kurtaracak şey değildir ve bunu çok iyi bilmektedir. 

(Burası benim okulumun çatısı ve bilinmedi bir ses bana bilmece soruyor. Ya rüyadayım yada çok fena bir şekilde biri bana şaka yapıyor. En iyisi şimdilik sesin dediğini yapıp gözlem yapmalıyım) 

Arden:Düşünce” 

Bir süre sessizlikten sonra tekrar bir ses yükselir 

“Bazen yavaşlar, bazen hızlanır, Ne görülür ne de tutulur, Herkes için farklı işler, Her şeyi değiştirir ama kendisi değişmez. Ben neyim?” 

Arden:”Madem o değil bu aşk olmalı” 

Angela ile olan konuşmasından sonra kalbi bu kelimeye tutunmuştu ve emin bir şekilde cevabın aşk olduğuna inanarak cevapladı. 

Bir süre sessizlik ardından 

“Hahahahhah aşk ama ne aşk .Aşk sadece bir illüzyondur. Maalesef  cevabın YANLIŞ!” 

“Bazen yavaşlar, bazen hızlanır, Ne görülür ne de tutulur, Herkes için farklı işler, Her şeyi değiştirir ama kendisi değişmez. Ben neyim? Bu son hakkın evlat” 

Arden bu sefer konuşan kişinin bir kadın olduğundan emin olmuştu ama ondan çok son hak derken ne demek istediğini anlamamıştı? Bilemezse en fazla ne olacaktı ki? Bu saçmalıkta ne oluyordu. Bunun için zamanı yoktu Angela ile 2 gün sonra buluşacaktı ve onun için giyecek giysileri bile yoktu. Yarın okul çıkışı alışverişe gidecekti. 

Arden:”Dinle uykumu almam lazım ve bu durum tamamen boktan anladın mı? Yakın zamanda bir buluşmam var ve onun için daha zihinsel olarak bile hazır değilim. Bu saçmalıklar için zamanım yok. Hmm bir dakika zaman tabi ya CEVAP ZAMAN!” 

Arka plandaki kadın sesi bu sefer daha sakin bir sesle 

“Hahaha doğru cevap ve sana bol şans bakalım beni eğlendirebilecek misin” 

Arden garip bir ifade ile ”Eğlendirmek? Neyden bahsediyorsun?” 

Bir anda gökyüzünde güneş daha da belirginleşir Arden güneşe doğru istemsizce bakar. Garip bir şekilde sanki bu durumu yaşamış gibi hisseder. Bir anda güneş değişmeye başlar. Güneşin yerini kırmızı siyah yapıda bir saat alır ve saat ses çıkarmaya başlar. 

“RİNG RİNG RİNG” 

Arden bir anda yataktan fırlar. Hemen sağına bakar ve çalar saatini kapatır. 

Arden:“AAAHhh başım çok kötü. Garip bir rüya gördüm ama tam olarak hatırlamıyorum. Sadece sanki bir güneş vardı ama... Neyse en iyisi kahvaltımı yapıp okula gideyim. Bunun için düşünecek zamanım yok” 

Dış bir ses onun duyamayacağı bir şekilde 

(Ahh merak etme evlat yakında olacak şeylerden sonra her şey için zamanın bolca olacak 1 dakika ,1 saat hahaha kim bilir belki de ... şimdilik sadece beni eğlendir) 

Arden okula gelmiş ders dinliyordur. Tenefüs zili çalar ve öğretmen sınıftan çıkar. Bu teneffüs arasında sınıfa karşı sınıftan kırmızı saçlı mavi gözlü bir çocuk ve arkasında 3 kişi daha gelerek Arden’in önünde dururlar. 

“Heyy yetim seninle şu zamana kadar eğlenmek güzeldi. Sana iyi bile davrandığım söylenebilir ama ne var biliyor musun?” 

Kırmızı saçlı çocuk Arden’e bir anda yumruk atar. Arden yere düşer ve çocuğun vurduğu yeri tutar. 

“Sen benim Angelamla nasıl konuşursun!!” 

Arden’in kafasına bir anda dank etmişti. Doğru Angela çok güzel bir kızdı ve karşısında sürekli onu zorbalayan çetenin başı kırmızı saçlı kişi Zeke ,Angela’dan hoşlanıyordu. 

Bu durumda iken sınıftaki diğer kişiler gülerek onları izlemeye başlarlar. 

Arden bir anda garip hisseder ve duygusal hissetmeye başlar. O esnada sınıfa Angela girer ve onları görür. 

 Arden onu görünce hafiften iyi hissetmeye başlar ama Angela özür dilermişçesine başına öne eğerek ondan kaçınır. Arden bir anda boşluğa düşer. Kalbi sıkışır. 

Zeke Arden’nin baktığı yöne bakar ve Angela’yı görür 

Arden’nin yakasını bırakır ve hızla onun yanına giderek konuşmaya başlar. 

Zeke:“Hahah nasılsın Angela bende arkadaş düşmüş ona yardım ediyordum” 

O kadar yüzsüzdü ki Arden hala yerde duruyordu ama bunu umursamadan yalan söylüyordu. 

Angela yalan söylediğini bile bile :“ Haha gerçekten iyi birisin” 

Arden bu konuşma üzerinde iyice kalp sıkışması yaşamaya başladı. 

(Aşk sadece bir illüzyondur) 

Bu gece gördüğü rüya yavaş yavaş aklına gelmeye başlar.  

Zeke’nin 3 arkadaşından birisi yerdeki Arden’nin üzerine giderek kulağına fısıldar. 

“Ezik yetim seni bir daha patronun sevdiği kadının 100 metre etrafında bile olma ” 

Arden ilk başta tepki vermez. 

“Hey velet duydunmu beni” 

(velet-velet birisi daha bana böyle seslenirdi-ahh hatırladım. Hem nasıl unuturum ki o yetimhanede de bana böyle seslenirlerdi) 

Arden yavaşa yavaş karanlığa gömülür ve gözleri tekrardan o buz gibi bakışlara eşlik etmeye başlar. Anılar onun şuan ki durumuna öncülük etmekteydi. Duygusal anlamda. 

Kafasını hafifçe kaldırıp onunla konuşan çocuğun gözlerinin içine bakar. 

Çocuk Arden’in gözlerini görünce garip hissetmeye başlar. Nasıl olduğuna anlam veremeyeceği bir korku hissine kapılır. En sonda anlamsız hareketler ile 

“Heyy velet sen bana nasıl öyle bakar-” 

Arden’nin üstüne bu cümle ile atılmaya çalışırken bir anda tüm sınıfın altında çember belirir. 

“Ahhh buda ne böyle” 

“Hass- büyü çemberine benziyor tıpkı mangalardaki gibi” 

Arden ve geri kalan tüm sınıf bir anda ortadan kaybolur. Geriye sadece okul sıraları çantalar ve rüzgarın etkisi ile uçuşan kağıtlar kalır. 

Dış bir ses 

“O zaman bu sınıf senin başlangıç ve bitiş noktan. Zaman tutulması yaşandı ve bitti. Kendi değişmedi ama seni değiştirdi. Ölüm seni zamandan ayıracak tek şey iken seni bağlayan şey oldu. Ne kadar dayanabileceksin? Sonsuzluk kelimesine adapte olabilecek misin? Eğlendir beni Hahahahhahahh” 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44791 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr