2. Bölüm

avatar
346 2

Zamanın İmparatoru - 2. Bölüm


Kaya ve orta yaşlı adam her gün işe ilk gelenler arasındaydı. Adamın karısı 6 aylık hamileydi ve çocuğu yakında doğacaktı, bu yüzden hem karısı hem de doğmamış çocuğu için geçimini sağlamak ve çok çalışmak zorunda kaldı. 


Zaman uçup gitti ve yakında öğlen geldi. 


Kaya 5. katı bitirmek üzereydi ve kendini yenilemek için birkaç dakika ara vermek üzereydi, çünkü kavurucu güneşin altında saatlerce çalışmak hiç iyi değildi, özellikle onunki kadar zayıf bir vücutla. 


Tesadüfen orta yaşlı amca bir mola için durduğunda 5. katı, 4. kata bağlayan yarı tamamlanmış merdivenlerden inmeye başladıklarında 4. kata ulaşmak için tahta bir kalasın üzerinden geçmeleri gerekiyordu. 


Tahta kalasın üzerinde yürürken büyük bir gümbürtü ile birlikte sarsıntı tüm binayı sallamaya başladı, mümkün olan en kötü anda özellikle de binanın tüm yapısını temellerine kadar sallamaya başlayan büyüklükte bir depremin olacağını kim hayal ederdi ki? 


Kaya, orta yaşlı amcanın depremden korkup tahta kalasın diğer tarafına sallanarak yürüdüğünü gördüğünde orta yaşlı amca düşüp yere çakılmak üzereydi, Kaya arkadan koşup tüm gücü ile orta yaşlı amcayı ittirerek tahta kalasın diğer tarafına geçmesini sağladı ve hayatını kurtardı. 


Adam karşı tarafa geçip güvenliğini sağladığına sevinirken, Kaya'nın üstünde bulunan merdiven boşluğundan daha büyük bir gümbürtü geldi ve yukarıdan kopan büyük bir enkaz parçası Kaya'yı yere gömdü ve binanın yarısı üzerine çöktü. 


Bunun üzerine bağırmaya ve ağlamaya başlayan orta yaşlı adamın şansına Kayanın bulunduğu taraf çökerken kendisinin bulunduğu taraf sapasağlam kaldı. Adam Kayaya doğru olabildiğince hızlı koştu onu gömen kaya, cam ve beton parçalarını çıkarmak için çıplak ellerini kullandı. 


Ama yapılan her şey anlamsızdı, enkaz bu noktada adeta bir kule gibiydi. Çünkü binanın yarısı çökmüştü, diğer yarısının da ayakta kalması ve onunla birlikte düşmemesi zaten bir mucizeyi temsil ediyordu. 


Orta yaşlı adam hala ağlıyordu, elleri içlerine yapışmış cam parçalarından kan içindeydi ama yine de Kaya'yı kurtarmayı umarak enkazı kaldırıyordu. Çocuk onu kurtarmak için kendini feda ettiği için çok üzülüyor ve suçlu hissediyordu, bu şekilde diğer işçiler gelip onu durdurana kadar devam etti. 


Kaya, enkazın başının üzerine düştüğünü görmüş ve ne kadar şanssız olduğunu anlamıştı, çünkü bu neredeyse kesin bir ölümdü. Yine de adamı kurtardığı için pişman değildi, orta yaşlı amca onunla ilgilenen tek kişiydi ve kayalara gömülürken aklından geçen düşünce "Ah amca yaşamaya devam ettiğin sürece… Neyse sonumun böyle olması umrumda değil!". 


Gürlemeler ve toz bulutları bir süre devam etti ve bu sırada Kaya'nın görüşü tamamen karardı ve gözlerini dünyaya kapattı. 


---------------------


Kaya, bilincini tekrardan kazanmaya başladığında yavaşça gözlerini açmaya çalıştı ancak hissettiği korkunç bir acıdan başının ikiye ayrılacağını hissetti. Aklını paramparça etmek üzere olan acıdan dolayı sağa sola kıvranarak ağlamaya başladı. 


Kaya'nın fark etmediği şey, vücudunun herhangi bir molozun altında gömülü olmadan yüzü yukarı bakacak şekilde, kırmızı bir çimenin üzerinde, Gök gürültüsü ve şimşeklerin çaktığı büyük bir fırtınanın ortasında yerde yatmakta olduğuydu. 


Etrafı toprakla, kol ve bacaklarındaki kemikler kırılmış, başı arkasından kanamış ve giysileri yırtık pırtık ve kan içindeydi. Boyutuna bakılırsa, göğsünün sol tarafında muhtemelen bir kılıçtan ya da mızraktan olan büyük kanlı bir yara vardı, neyse ki Kaya'nın kalbinden hala birkaç santim uzaktaydı. 


Beynine zorla birşey tıkılıyormuş gibi hissetti, ancak sığacak kadar yer yoktu ve beyni patlamak üzereydi. 


Büyük çaplı fırtınadan dolayı tam kafasına bir şimşek çarpmak üzereyken, üzerinde bir boşluk belirdi ve yıldırım yutularak içinde kayboldu. 


Bir taş yavaşça boşluktan havayı yırttı ve ortaya çıkar çıkmaz yer, gök sessizliğe büründü. 


Birkaç mil ileride Mavi Orman-Şehri sakinleri hareketsiz kaldı, yürürken yayalar bile dondu. Restoranlarda insanlar sohbet ederken, gülerken veya yemek yerken dondu, mallarını satmak için pazarlık yapan ahır ve tezgah sahipleri hareketsiz kaldı ve hatta meyhanelerin ve yemek tezgahlarında yemek pişirmek için yanan ateşler bile donmuş bir haldeydi.


Kayanın etrafında ki şimşekler havada doğanın kanunlarını temsil eden bir tablo gibi asılı kaldı adeta, sanki bu taş ortaya çıkar çıkmaz göklerin kendisi bile hareket etmeye korkuyordu. 


Bu üçgen şeklinde olan taş, Kaya'nın bir mil çevresinde olan her şey ile birlikte hatta kara bulutları ve şimşekleri bile yok eden göz kamaştırıcı derecede parlak bir gök mavisi ışık yaydı. 


Kaya aniden çevresinde ortamın değiştiğini hissetti, sonunda gözlerini açtı. Yavaş yavaş hafiflemeye başladığını hissettiği baş ağrısını zorla bastırdı, ancak alanın hemen üzerinde bulunan üçgen şeklindeki taştan maviye benzer bir ışık gördü ve bu ışığı yayan üçgen taş ona fırsat vermeden kaşlarının arasına, kafasının içerisine daldı. 






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46894 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr