Çekirdek Oluşturma

avatar
286 1

Zirvenin Hükümdarı - Çekirdek Oluşturma


"Büyümü? Çekirdek mi?"

Dersi sonuna kadar dinlerken şaşkınlığını gizleyemedi. Eğitmenin anlattığına göre önce doğadaki manayı emip karın boşluğunda sıkıştırmasını sağlayan bir yöntemle çekirdek oluşturulmalı. Ardından sürekli pratik ve doğal manayı özümseyerek çekirdeği büyüterek seviye atlatılırdı. İlk çekirdeği oluşturduklarında çekirdek seviye büyücü oluyorlardı. Çekirdek seviye büyücüler 10 seviye atlatmayı başarırlarsa kök büyücülüğe ulaşıyorlardı. Seviyeler arasındaki fark mana kapasitesi, yapılan büyülerde kullanılan mana miktarını ve büyünün gücünü etkiliyordu. Kısacası daha yüksek seviyedeki büyücüler aynı büyüyü daha az mana harcayarak daha güçlü oluşturuyor mana kapasiteleri sayesinde daha uzun süre savaşabiliyorlardı. Eğitmenden öğrendiği diğer bilgi ise insan ırkının en büyük düşmanı olan canavar ırkıydı. Bu ırk da tıpkı insanlar gibi seviyelere ayrılıyordu. Yüksek seviye canavarlar insanların dilini konuşabiliyor ve canavarları yönlendirebiliyorlardı. Daha önce yaşanan bir kaç canavar baskınlarından bu yüksek seviye canavarlar sorumluydu. Neyse ki canavar ırkı insanlar gibi bir arada yaşamıyorlardı. Aynı ormanda bulunsalar bile işbirliği yapmıyorlardı. Han okul hayatında çok popüler olacağını düşünürken bunları duyduğunda hem şaşırmış hem de hayal kırıklığı yaşamıştı. Ama onu heyecanlandıran konu büyüydü. Modern dünyadaki filmler ve kitaplar aklına geldiğinde hevesi de arttı. Tabi ki herkes büyücü olamıyordu. Bu kadar kolay olsa canavar ırkıyla savaşmak sorun olmazdı. Ömrü boyunca çekirdeğini oluşturamayan insanlar vardı tıpkı Han'ın anne ve babası gibi.

   Eğitmen dersi bitirip gittiğinde öğrenciler okulun onlara verdiği kitabı okuyordu. Herkes heyecanla çekirdeklerini nasıl oluşturacaklarını düşünüyordu. O sırada sınıftaki kızlardan biri Han ile Keln'e bakarak konuştu. "Aramızdan bazıları hiçbir zaman çekirdeğini oluşturamayacak ne yazık." Keln bunu duyunca yanakları kızarmış halde ayağa kalktı. "Bu sözleri bize mi söylediniz?"

Genç kız yüzünde alaycı bir sırıtışla "Siz köylüler bilmiyor olabilirsiniz ama çekirdek oluşturmak çok zordur. Asil ailelerden bile bunu başaran sayısı çok azdır. Boş hayallere kapılmayın diye sizi uyarıyorum sadece".Keln bunları duyunca yanakları dahada kızardı. Tam bir şeyler söyleyecekti ki Han onu durdurdu. Ayağa bile kalkmadan "Uyarınız için teşekkür ederiz" dedi. Küçük veletlerle ağız dalaşına girmek istemiyordu. Keln' ide alıp sınıftan çıktılar. Arkalarından yapılan konuşmaları umursamadan eve doğru yürümeye başladılar. Keln öfke doluydu bu duruma Han çok şaşırdı. Bu kız anılarında saf masum bir kızdı. Keln ne kadar sinirli olsada Han'a bakıp "Neden beni durdurdun. Bizimle dalga geçmelerine müsaade mi edicez?" dedi. "Sadece ağız dalaşına girmeye gerek yok. Onlara cevabımızı çekirdeğimizi oluşturarak verebiliriz. Şimdi evlerimize gidip çalışmaya başlayalım". Keln biraz şaşırdı. Han her zaman hakkını savunan, düşünmeden belaya atlayan bir kızdı. Bu kadar ağırbaşlı davranması garipti ama fazla sorgulamadı. sonuçta arkadaşı ölümden yeni dönmüştü. Beraber kitaptaki bilgiler hakkında konuştular. Han yetişkin biri olduğu için konuları çok çabuk kavramış Keln' ede anlayabileceği şekilde sadeleştirmişti."Hehehe. Ben yetişkin biriyim benim anlayışımla nasıl yarışabilirler ki. O veletler konuyu anlayamadan ben çekirdeğimi oluşturmuş olurum". Keln ile belirli bir süre yolda sohbet etmiş ve ona atacağı adımlarla ilgili detaylı bilgiler vermişti.

   Sonunda eve vardığın da kendini odaya kapattı ve meditasyon yapmaya başladı. İlk adım doğadaki manayı yavaş yavaş içine çekip karın boşluğunda sıkıştırmasıydı. Belli bur yoğunluğa ulaşınca tıpkı kap görevi gerecek ve içine biriken doğa manasını dilediğinde kullanabilecekti. Bir süre sonra bu konuyu hafife aldığını kabullendi. Saatlerdir meditasyon yapmıştı ama ufacık bir parça anca yoğunlaştırabilmişti. "Sanırım bu iş biraz uzun sürecek". Aslında yavaş değildi. Hatta başkaları bunu bilseydi bu küçük kıza canavar gözüyle bakardı. Çekirdek oluşturma tarihin en dahilerinin bile çekirdek oluşturmaları 2 yılından fazla sürmüştü. Han ise daha ilk günden kırıntı bile olsa bir parça yoğunlaştırmayı başarmıştı. Akşam olduğunu fark edince aşağıya indi. Sofra kurulmak üzereydi. Bir an durup düşündü "Benim birde abim yok muydu o nerde?". Durumla ilgili her hangi bir anı olmadığını fark edince annesinin yanına gitti. "Anne abim nerde? Uyandığımdan beri onu hiç görmedim". " Sevinçten unutuvermişiz, abin kraliyet ordusuna katıldı." "Bu iş tehlikeli değil mi? nasıl izin verdiniz?" ."Abinin kılıç yetenekleri çok beğenildi. Şu an orduda rütbeli bir asker. Onu ne kadar durdurmak istesek bile kendini bir savaşçı olmaya adamış ne yapabilirdik ki? Bu arada abin uyandığını öğrenince çok sevinmiş ve sana hediye yollayacağını söylemiş." Han durumu daha fazla zorlamadı. Ancak anılarında abisiyle ilgili fazla bir şey yoktu. Sanırım genç kızın bütün anılarını alamamıştı.

   Ertesi gün okuldan dönüşte Keln ile gidişat hakkında konuştu. Dün biraz bile olsa bir başarı elde etmişti. Deneyimi sayesinde Keln' e yararlı bilgiler verdi. Eve varınca yine odasına geçip meditasyon yapmaya başladı. Düne nazaran daha fazla parça yoğunlaştırmaya başarmıştı. Yoğunlaştırma üzerine anlayışı daha da artmıştı. Artık doğal manayı özümsemek için derin bir meditasyon durumuna ihtiyacı bile yoktu. Herhangi bir yerde gözlerini kapatıp doğal manayı özümseyebilirdi. Bunları düşünürken kapı çaldı içeri annesi girdi. Elinde bir paket tutuyordu. paketi odadaki masanın üstüne bıraktı. "Abinin sana yolladığı hediye aç bakalım ne yollamış." Han hemen yataktan fırladı ve paketi açtı. Buz mavisi sapı olan ve çeliğinde de aynı renkte oymaları olan zarif bir kılıcı paketten çıkardı. Annesi kılıcı görünce kızına sarılıp beğenip beğenmediğini sordu. Han yalancı bir gülümsemeyle beğendiğini söyledi ama içinden küfürler ediyordu. "Piç , bu kılıç da ne böyle. Bana gidip kızlara yakışacak bir kılıç mı yolladın?". Bir an sonra öfkesinin boşa olduğunu anladı. O artık küçük bir kız çocuğuydu. Aynı pakette birde birkaç sayfası olan kitap vardı. Kitabı eline aldığında üstündeki yazıyı gördü "Buz kraliçesinin kılıç sanatı". Bir an düşündü kılıç gerçekten de iyi kalitedeydi ve eğer bu kılıç sanatı adındaki gibi buz kraliçesinin kılıç sanatıysa hiçte ucuz olmamalıydı. "Sanırım yeni abime boşuna küfürler ettim. Gerçekten de beni önemsiyor gibi görünüyor." Kılıcı ve kitabı masanın üzerinde bıraktı. Daha fazla vakit kaybetmeden doğal manayı özümsemeye başladı.

  Bir kaç gün böyle geçmişti. Okuldan dönüşte odasına kapanıyor akşama kadar meditasyon yapıyordu. Akşamda ailesiyle biraz vakit geçirip bahçeye çıkıyordu. Abisini yolladığı kılıç ile teknik kitabından öğrendiği teknikleri çalışıyordu. Aslında kılıç tekniğini yapabilmesi için en azından çekirdeğinin oluşması gerekiyordu. Şimdilik hareketlere ve tekniğin mantığını kavramaya çalışıyordu. Kılıç ile yaptığı eğitim sırasında doğal manayı daha iyi hissetmeye başladığını fark etti. Aynı teknikleri bir dal parçasıyla yapmaya çalıştığında o hissi yakalayamıyordu. elinde tuttuğu kılıca bakıp bu kılıcın normal bir kılıç olmadığını hissetti. Bu his sayesinde yoğunlaştırma işlemi daha da hızlanmıştı.

   O gün eğitmen öğrencilere daha fazla okula gelmelerine gerek olmadığını söyledi. takıldıkları bir konuda soru sormak için gelebileceklerini bunun dışındaki zamanlarını çekirdek oluşturmaya adamalarını söyledi. Han eve dönünce yine odaya kapattı kendini. Ailesi onun için endişelenseler bile bu durumun normal olduğunu kabullendiler. Onlarda küçükken büyük heyecanla sürekli eğitim yapıyorlardı. Tek umutları Han' ın hayal kırıklığı yaşamamasıydı. 

   6 Ay geçmişti bahar havası Polly ailesinin bahçesindeki çiçekleri okşuyordu. Han bu geçen sürede hem meditasyon hem de kılıç tekniğine çalışmıştı. Artık çekirdeğini oluşturabilecek seviyeye gelmişti ama oluşturmamıştı. İlk çekirdeğini oluşturduktan sonra seviye atlama kısmı vardı. Han çekirdeğini daha büyük oluşturup kendi seviyesinin üstündekilerle savaşmayı hedefliyordu. Bu geçen sürede Keln sürekli ziyaretine geliyor hem sohbet edip hem de sorular soruyordu. Sorunlarını okula gidip eğitmene sormak yerine Han'ı tercih ediyordu. Han'ın yönlendirmesi daha basit ve pratikti. Bu sayede Keln çekirdek oluşturma aşamasına ulaşmış yakın zamanda çekirdeğini oluşturacaktı. Han'a kıyasla çekirdeği daha küçük olsa bile nadir sayılan büyücüler arasına girecekti.

   Han o gece meditasyondayken daha fazla yoğunlaştırma yapamayacağını anladı. dağa fazlası için çekirdek oluşturup seviye atlaması gerekiyordu. En azından 1.seviye çekirdek büyücüler arasından çekirdeği zirve seviyesinde olacaktı. Tüm dikkatini yoğunlaştırdığı doğal manaya verdi. Okuduğu kitaptaki gibi onu bir küre şekline sokup katılaştırmaya başladı. bu evre işin en kolay kısmı olacak diye düşünmüştü ama en zor kısım buydu. Alnından terler akmaya başladı. Bu işlem yaklaşık 2 saat sürdü ve sonunda katılaşma süreci bitti. Karın boşluğunda küre şeklinde çekirdek oluşunca etrafına bir rüzgar dalgası yolladı ve çevredeki doğal mana çekirdeğin içine dolmaya başladı. Han inanılmaz heyecanlıydı artık o bir büyücüydü. Büyü ile bu dünyada neler yapıldığını bilmese de bir çok insanın hayal ettiği büyü dünyasına giriş yapmıştı. 








Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46884 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr