Karanlıktan çıkageldim. Ne olduğumu bilmiyorken, ne yaptığımı bilmiyorken, nasıl öldüğümü bilmiyorken...
Bir gün önümde bir ışık belirdi. Saf bir ışıktı. Her canlı gibi yapmam gerekeni yaptım. O ışığa doğru ilerlemeye çalıştım.
Fakat başaramadım. Ne bir uzvum vardı. Ne de herhangi bir şeyim. Tek yapabildiğim o ışığa bakabilmekti.
Saatlerce, günlerce ve hatta haftalarca o ışığa baktım. O kadar uzun zaman oldu ki gittikçe zaman kavramını yitirdim. Gerçi zaman kavramını daha önce biliyor muydum ki?
Bilemiyorum. Tek bildiğim o ışığa baktıkça bir şeyler anlayabilmemdi.
Bir insan silüeti anımsıyorum. Kendimin olduğunu sandığım bir silüet. Başka bir silüete sarılıyordu. Fakat sarıldığı esnada, o sarıldığı silüet onu bıçakladı.
Bu... Benim sonum muydu?
Bilemiyorum. Fakat bu garipti. Üçüncül bir kişi olarak bunu görmek garipti. Ne olduğumu bilmeden bunu görebilmek, deneyimleyebilmek garipti.
Zaman yavaşça geçip gitti. Ben olduğunu sandığım silüet yerde yatarken yıllar geçti. Bunları deneyim ederken yavaşça ışıkta netleşti ve ışığı görebilmeye başladım.
Son gördüğüm anıysa silüet olduğunu sandığım şeyden tek kalan iskeletti.
O iskelet bendim.
Epik Novel © 2017 | Tüm hakları saklıdır..