Bölüm 11: Problemler

avatar
245 0

7 Büyük Güç - Bölüm 11: Problemler


"Ah! sonunda kendime gelebildim. Hadi bir restoran bulalım. Gerçekten çok açım." dedi Daniel. 


İkili bir restoran bulmak için ilerlerken Milius gidecek paralara üzülüyordu. Aniden aklına gelen fikirle Daniel'e baktı. 


"Daniel, turnuvada para ödülü var değil mi? Böyle büyük bir turnuva da insanları sadece Eria Krallığının 1 numarası diye kandırmazlar herhalde. İnsanlar böyle şeyleri önemsemez." dedi. 


Daniel, Milius'un sözlerinden sonra aptallığına lanet etti. 


Milius çok açgözlü bir insandı. Hoşuna giden bir şey olursa hemen alırdı. Bu yüzden altına da çok önem veriyordu. Daniel En başından ona Turnuvanın altın ödülünü söyleseydi Milius koşa koşa katılırdı. Şimdi söylese bile gururlu tarafı yüzünden katılmayabilirdi. Bu yüzden hiç farkında değilmiş gibi davrandı. 


"Haa. Evet, para ödülü var. 1 milyon altın. İnsanlar bu yüzden de bu turnuvaya katılmayı çok istiyor." dedi. 


Milius duyduğu miktarı duyunca bir süre hareket edemedi. 1 Milyon altın!! Bir Krallığın normal ekonomisi 50 Milyon altından fazla olamazdı. Bu da demek oluyor ki İmparatorluk bu Turnuvayı destekliyordu. 


" Hmm, acaba katılsam mı? Düşünmek lazım. "


İkili bir süre daha yürüdükten sonra bir restoran bulmayı başardılar. İkili hemen oraya girerken neredeyse restorandaki bütün yiyecekleri almışlardı. 


Restoranda ortalarda bir sıraya oturmuşlardı. Daniel hiç de nazik olmayan bir şekilde yemeklere saldırıyordu. Bazı insanlar Daniel'in yemek yeme şeklinden dolayı restorandan ayrılmışlardı ama ne onlar ne de restoranın sahipleri bir şey diyemiyorlardı. Bu 2 kişinin görünüşlerinden yaşları belli oluyordu. 


O sırada restorana 10 kişilik bir ekip geldi. Hepsi baştan aşağı simsiyahtı. Saçlarından tut da gözlerine kadar her yerleri. Bazıları mor saçlıydı bazıları da Kahverengi ama saçları çoğunlukla kapalı renklerdi. Direk olarak Milius ve Daniel'in yanında ki masaya oturdular. 


Bir süre sonra onlarda seslerden rahatsız olmuş olacak ki Milius ve Daniel'in masasına birini yolladılar. 


Gelen kişi onlarla yaşıttı fakat daha sıska ve daha güçsüz görünüyordu. Milius ve Daniel'in olağanüstü vücutlarının yanında karşılarındaki çocuğun vücudu bir bebeğin Vücudundan farksızdı. 


Yine de çocuk gelir gelmez. Milius onun ne kadar kibirli olduğunu anlamıştı. Gözlerinden bile bir loncanın dahilerinden biri olduğu anlaşılıyordu. 


"Ustam sizin biraz daha sessiz yemenizi söylüyor! Ama bence siz direk kalkıp gidin! Karanlık Loncanın olduğu yerde sizin gibi insanlara ihtiyaç yok." dedi çocuk. Daniel bir anda kafasını çevirip çocuğa baktığında çocuk irkilmiş olacak ki bir adım geri çekildi. Daniel'in Bakışları bir canavarın bakışlarından farksızdı. 


" Ne diyorsun be?!?! Karanlık Lonca umurumuzda mı sanıyorsun?!?! Bir daha sakın yemek yerken beni bölme!! Yoksa seni yerim sırık!!" diye bağırdı Daniel. Çocuk korkuyla geriye kaçarken hemen kendi masasına döndü. Milius ise hiç bir şey dememişti. Zaten sonucun böyle olacağını biliyordu. Kimse Daniel'i yemek yerken rahatsız edemezdi. 


Çocuk kendi masasına gittiği anda hemen olanları anlattı. 


"Aptal!! Hemen kendini bir şey sanmışsın!! Bu turnuva için kıtanın her yerinden insanlar geldi. Tabii ki de Karanlık Loncadan çok daha güçlü birliklerde var. 2. Nesilin hatta 1. Neslin kurduğu klanlar ve Loncalar var. Umarım onlardan birini kızdırmamışsındır." dedi masada oturan biri. Ardından masadan başka biri kalktı. Onun kalkması ile masada konuşan herkes sustu. Belli ki bu grubun lideri oydu. 


" Lonca Ustası yoks-"


" Evet..... Onlarla konuşup özür dileyeceğim. Dua et de çok önemli insanlar olmasınlar. Yoksa senin kafanı koparırım." dedi ve Milius'un masasına ilerledi. O da aynı diğerleri gibi simsiyah saçlı ve gözlüydü. Küçük bir burnu ve ağzı vardı.  Diğerlerinden farkı onlardan çok daha yakışıklı olması ve vücudundan yayılan olağanüstü karanlık auraydı. Sakin ve durgun bakışları vardı. 


Milius ve Daniel'in masasına geldiğinde direk olarak saygılı bir biçimde konuştu. 


"Affedersiniz de biraz sessiz yiyebilir misiniz? Bi-"


"Hiç konuşmana gerek yok. Biz ne bir Loncanın ne de bir Klanın üyesiyiz. Sıradan 3. Nesil yani." dedi Daniel. Condrad bunu duyduğunda sakinliğini bir kenera bıraktı ve aurasını yaydı. Onun aurasını yaymasıyla beraber diğer 9 kişi de onun yanına geldi. 


"Karanlık Lonca ile dalga geçebileceğinizi mi düşünüyorsunuz!!! Sizi şuan öldürse kim ne yapabilir?" Dedi Condrad.


"Lonca lideri ne yapmamızı emredersiniz. Öldürelim mi?" dedi aralarından biri. Milius ise Lonca lideri lafını duyduğu anda dikkatini Condrad'a verdi. 


"Sen Lonca lideri değilsin ki?" dedi Milius. Milius'un sözleri ile diğerleri ona bakarken Daniel bile Milius'un Karanlık Lonca ile bir bağı olmasına şaşırmıştı. 


"S-sen bunu nereden biliyorsun?" dedi Condrad. Yüzünde ne kadar şaşkın olduğu belliydi. Milius ona biraz daha baktıktan sonra geri yemeğine döndü. 


"Yaklaşık 1,5 Yıl oldu ama bu kadar değişmiş olduğunu düşünmüyorum. Hem şu anki aurası senin aurandan çok daha güçlü olmalı. Siegre'nin bu kadar güçsüzleşmiş olacağını pek de düşünmüyorum ne yazık ki." dedi Milius. Lonca üyeleri de Lonca Ustasının adını duyduğunda sakinleştiler. Bu gencin vücudundan yayılan Aurayı hissedemiyor olsalar da Karanlığın Aurası olduğunu anlayabiliyorlardı. Condrad da daha sakinleşmişti. Artık daha saygılı davranıyordu. 


" Evet, ben Lonca Ustası değilim. Ama ustadan sonraki en güçlü kişiyim. Usta Turnuvaya katılmak istemedi. Nedenini sorduğumda ise cevap vermedi. Siz ustayı nereden tanıyorsunuz?"dedi nazikçe. Ama bu sorunun arkasında deli gibi bir merak vardı. Usta onun hayatı boyunca idol olarak aldığı birisiydi. Onun tanıdığı birini de pekala merak ediyordu. 


Milius ise bu soruya fazla düşünmedi. Yemek yerken konuşmak için acale etmedi. Daniel ise onun aksine yemekler bir yere kaçacakmış gibi yiyordu. 


"Eski bir arkadaşım sadece. Aslında onun neden buraya gelmek istemediğini tahmin edebiliyorum. Büyük ihtimalle Aida burada diye gelmek istememiştir." dedi Milius. Condrad biraz düşününce hiç bir şey anlamadığını fark etti. Ama onlar arasında bir sır olduğunu düşünüp vazgeçti. 


" Bakın burada kimler varmış! Condrad ve ekibi! Sizinle burada karşılaşmamız Ne büyük şans!! "


Milius ve Daniel dışında herkes kafasını çevirip kapıdan içeri giren kişilere baktı. 


Gelen kişiler de aynı Karanlık Lonca gibi 10 kişiydi. Hepsi beyazlara bürünmüştü. Aralarından biri öne çıkıyordu. O da bembeyaz saçlara ve gözlere sahipti. Gözleri büyük ve saçları uzundu. Yine de saçları omuzlarına bile gelmiyordu. 


Bu kişilere bakarak bile onların Aydınlık Loncadan geldiklerini anlayabilirdin.


" Nesus, kendini gözünde büyütme! Bizimle yarışabileceğini mi düşünüyorsun?" dedi Condrad. Diğer Lonca üyeleri de onun arkasında savaşa hazırlanır gibi durmuşlardı. 


"Lonca lideri savaşmazsak daha iyi. Eğer bu bölgede bir sıkıntıya yol açarsak Konseyden ceza alabiliriz ve usta buna çok kızabilir." dedi Aydınlık Loncadan biri. Ama Nesus onu pek de dinlemiş gibi gözükmüyordu. 


"O çocuğu dinlesen iyi edersin. Eğer Konseyle başınız derde girerse Marais'in elinden kurtulamazsınız. Gerçekten sizi öyle bir döver ki düşünmesi bile acıma hissimi kat kat arttırıyor. " dedi Milius. Aydınlık Loncadakiler ve Karanlık Loncadakiler şaşırmıştı. Hepsi içinden bu adam kim diye düşünüyordu. Çünkü hem Karanlık Loncanın hem de Aydınlık Loncanın ustalarını tanıyordu. 


" S-Sen ustayı tanıyor musun? "dedi Nesus. Şu anda Karanlık Loncayı unutmuştu bile. 


" Evet, tanıyorum. Eski dostum. Demirciler Birliğinin Ustasını da tanıyorum hatta. O yüzden sormayın. Neyse ki Siegre ve Marais turnuvaya katılmıyor Daniel. Yoksa kazanma ihtimalini unutman gerekebilirdi."dedi Milius ve ardından ayağa kalkıp Restoranın çıkışına doğru yürümeye başladı. Tam dışarı çıkacaktı ki aklına bir şey gelmiş gibi durdu. Bir süre bekledikten sonra Daniel de önünde belirdi. 


" Daniel düşündüm de Turnuvaya katılacağım. Eğlenceli olabilir. Ve siz. Eğer Turnuva da beni yenebilirseniz size Loncanız hakkında kimsenin bilmediği bir şey anlatacağım. Tabii ki beni yenebilirseniz. " 


Milius ve Daniel restorandan çıkarken Milius'un yüzünde bir gülümseme vardı. O hala Aydınlığın Efendisiydi. Karanlık onu insanlardan uzaklaştırırken Aydınlık onu kendine getiriyordu. Bu mutlak bir dengeydi. Bu sayede Milius normal bir insan gibi kalıyordu. 


Bu sırada ise arkalarında düşünceli ve bazı hırslı insanlar bırakmışlardı. 


Bu insanların Loncalarına karşı bu kadar bağlı olmalarının sebebi 2 Yıl önce karışıklığın içinde kaldıklarında bu insanların onları kurtarmasından dolayıydı. O zamanlar herkes ortada kalmış küçük çocuklardı. Şimdi oldukları kişiyi tamamen Loncalarına borçlulardı. Bu yüzden Lonca için canlarını bile verebilirlerdi. Aynı şekilde bu yüzden Lonca hakkında kimsenin bilmediği bir şeyi de öğrenmek isteyecekler. Hepsi Lonca için önemli biri olmak istiyordu. 


"Hahah bütün parayı onlara ödettim. Hiçbiri de bir şey anlamadı. Neyse iyi kurtuldum. O yediğin yemek en az 10 altın tutardı." dedi Milius. Restorandan uzaklaşmış ve kayıt bölümünün yapıldığı yere yaklaşmışlardı. 


"Yani her şey yalan mıydı? Loncaları hakkındakiler, Turnuvaya katılacak olman." dedi Daniel. Üzülmüş görünüyordu. Milius ise onu hiç umursamadı. Elini salladı ve açıklamaya başladı. 


"Tabii ki Turnuvaya katılacağım dediysem katılacağım. Aynı zamanda beni yenebilirlerse Loncaları hakkında çok önemli bir bilgi de vereceğim. Sadece bunu o anda söyleyerek kendimi bazı noktalardan kurtardım. O yüzden mutluyum. Hem 1 Milyon altın az bir para değil. Kesinlikle onu elime geçirirsem çok eğlenceli olacak. "dedi Milius. Gözlerinden para sevdası belli oluyordu. Belki de turnuvaya katılmasının tek sebebi altınlardı. 


Milius aslında parayı sevmiyordu. Parayla alabileceği eşyaları seviyordu. Eğer Altını kullanmadan alabilseydi altınları daha gereksiz bir şey için kullanırdı. 


O sırada ikili sonunda kayıt bölümüne vardı. Kayıt bölümünden yaklaşık 50 km uzakta Arenanın dev duvarları görünüyordu. 


"Ben bu Krallığın prensiyim!! Direk olarak 2. Etaba çıkmam gerekiyor!! Beni o soysuz insanlarla bir tutmayacaksınız herhalde!!"


Milius ve Daniel sesin geldiği yere döndüklerinde bir gencin kayıt bölümündeki kadınlara bağırdığını gördüler. 20 yaşlarında görünüyordu. Siyah saçlı ve kahverengi gözlüydü. Boyu uzun denilebilecek boyuttaydı. Üstündeki kıyafetler onun bir savaşçı olduğunu ortaya koyuyordu. 


Adam elini kaldırdı ve elini masaya vuracağı sırada çekik gözlü bir adam onu durdurdu. Prens 15 yaşındaki gence bakarken öfkeyle gözlerini kıstı. 


"Ne cüretle beni engellersin sen!! Ben bu krallığın prensiyim!! İstersem senin bu turnuvaya katılmanı engelliyebilirim!!" dedi Prens. Kısık gözlü genç ise hiçbir şey demedi. Ama onun yerine Milius konuştu. 


"Sen burada prens değilsin. Burası savaşmak için gelenlerin bölgesi. Eğer bu dövüşte katılacaksan ölümü kabullenmelisin. Eğer beni de engelleyeceğini düşünüyorsan yanılıyorsun. Sen burada ki kimseyi turnuvadan çekemezsin." dedi Milius ve ardından aurasını birazını yaydı. Ardından Daniel da onunla beraber aurasını yaydı. Ardından başka biri... 


Böyle gide gide turnuva için gelen insanlar auralarının birazını yayarak korkutucu bir aura oluşturmuşlardı. prens konuşmaya bile cüret edemiyordu. Şu an yaptığı aptallığı yeni anlıyordu. Eğer bu kadar kişiyi turnuvadan engellemeye kalkarsa bu insanlar krallığı yok ederlerdi. Ne de olsa gelen her kişi önemli merkezlerden geliyordu. Ailesi bile bu kadar baskıya dayanamazdı. 


Prens uzaklaşırken gözleri Milius ve kısık gözlü çocuktaydı. O an onlardan intikam alacağına yemin etmişti. Onurunu ve gururunu lekeleyen bu iki kişiyi turnuva da öldürecekti.


Kısık gözlü çocuk kafasıyla Milius'a teşekkür ederken Milius hiç umursamadan sıraya girdi ve Turnuvayı düşünmeye başladı. Buraya dostluk kurmaya gelmemişlerdi. 







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 46884 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr