Bölüm 13: Turnuva Başlıyor

avatar
173 0

7 Büyük Güç - Bölüm 13: Turnuva Başlıyor


Aida turnuva için hazırlanırken Aida'nın Turnuvaya katılacağı haberi bir çığ gibi Başkente düştü. Bazı insanlar Aida'nın Turnuvaya katılacağını duyduklarında korkarken bazıları da daha çok sevinmişti. Sevinenler arasında kesinlikle Milius ve Ian da vardı. Güçlülerle dövüşmek onlar için çok eğlenceliydi. Tabii ki de güçlü olan biri ile dövüşmek istiyorlardı fakat Aida'nın güçlü olduğundan emin değillerdi. Aida'nın tembelliği gizli bir şey değildi. Kıta çapında bilinen bir şeydi bu. 


"Aida'nın neden Turnuvaya katılmak istediğini Öğrenebildiniz mi?" dedi 12 Yöneticiden biri. Karşısında da aynı onun gibi yöneticilerden biri vardı. 


"Evet. Askerlerin gördüklerine göre pazarda dolaşırken bir genç ile karşılaşmışlar. Aida onunla konuşmuş. Gencin de turnuvaya katılacağını öğrendim. İstersen biraz araştıralım." dedi yönetici. 


"Gerek yok. 1. Etapta kim olduğunu anlarız. Her şey hazır mı?" 


"Hazır." 


"Gidelim o zaman" 


                                   ***


Milius ve Daniel Arenaya varmışlardı. Daniel arenanın büyüklüğü yüzünden şok olmuştu. Bir insan bu arenanın bir ucundan diğer ucuna gitmek için 1 gün uğraşması gerekirdi. 100 kilometreden bile daha uzun ve genişti. 


Milius ve Daniel arenaya girdiler. 1. Etapın başlayacağı yeri bulmak da fazla zorluk çekmediler. En kalabalık bölge zaten orasıydı. Milius ve Daniel kalabalıkta ilerlemeye çalışırken Daniel Her dakika Milius'u kaybediyordu fakat Milius onu bulmakta fazla zorlanmıyordu. Bu kadar yoğun bir auranın olduğu bölgede Daniel, Milius'un onu nasıl bulduğunu hala anlamıyordu. 


"Neden gücümüzü kullanmıyoruz. Herkes öyle ilerliyor. Hem biz de daha hızlı ilerleriz." dedi Daniel. Milius ise kalabalıkta ilerlemeye çalışırken başını iki yana salladı. 


"Burada çok fazla insan var. Eğer güçlerimizi kullanarak ilerlersek herkes bizim gücümüzü öğrenecek. Şuraya bak." Daniel, Milius'un gösterdiği yere bakarken 3 kişi gördü. 2'sinin ellerinde ufak not defterleri varken biri de etrafı izleyip onlara bir şeyler söylüyordu. 


" İnsanları gözlüyorlar. Güçlerini öğrenip bunu onlara karşı kullanacaklar. Sende izle insanların zayıflıklarını öğrenmek çok işimize yarayabilir." dedi Milius. Ardından etraftaki insanları izlemeye başladılar. 


40 dakika sonra sonunda herkes boş bir alanda toparlanabilmişti. 128 bin kişi Arenanın içindeydi. Arena dışarıdan ne kadar büyük görünse de 2. Etap için olan savaş alanı 10 kilometre kadardı ve etrafı seyirci alanı ile çevrilmişti. Bu da Arenanın diğer bölümlerinde alanlar olduğunu gösteriyordu. Yine de insanlar bunu pek de umursamış gibi görünmüyorlardı. Direk olarak Arenanın üst katında olan yöneticiye bakıyorlardı. Yönetici gür sesle konuşmaya başladı 


"Evet, Bugün Eria Turnuvasının 1. Etabı başlamak üzeredir!! Eğer aranızda katılımcı olmayan insanlar varsa ya şimdi buradan ayrılsın ya da biz onların cesetlerini çıkaralım!!" 


Bu duyuru ile beraber bazı insanlar korksa da çoğu sağlam bir şekilde duruyordu. Pek korktukları söylenemezdi. Bazı insanlar geldikleri yollardan geri döndüler. Yönetici de konuşmaya devam etti. 


" Öncelikle size ilk Etabı açıklayayım. İlk etab da size numaralar vereceğiz. Numaralar A-32, B-32, C-32, D-32'ye kadar olacak. Kurduğumuz Boyutlar Formasyonu dahilince sizi bin kişilik bir alana yollayacağız. Alandan hayatta ayrılan kişi o bölümün şampiyonu olacak ve 2. Etaba geçecek. Sizin dövüşünüz gelmeden önce ürettiğimiz Tera cihazları sayesinde dövüşlere izleyebileceksiniz. Bu cihazların üretimi çok zor olduğundan dolayı sadece bir adet var. Ama bu size yetecektir. Cihaz çoktan formasyona bağlandı. Sahadan ayrıldığınızda görevliler sizi bulup numaranızı verecektir. "


Adam konuşmasını bitirdikten sonra arena da bir dakika boyunca sessizlik oluştu insanlar neler olduğunu özümsemek için bekliyorlardı. 


1 dakika sonra bir genç bir adım attı. Ayak sesi bütün arena da yankılanmıştı. Ardından genç adam koridora doğru koşmaya başladı.


Genç adamın koşmaya başlamasının ardından başkaları da koşmaya başladı. Kısa bir süre içerisinde binlerce kişi arenadan ayrılmıştı.


Geride kalan kişiler ise sayılı isimlerdi.


Milius, Daniel, Karanlık Lonca, Aydınlık Lonca, Eria Krallığı Veliahtları, Kısık gözlü çocuk.....


İsimler böyle devam ediyordu. Ünlü Loncalar ve Klanlar kendilerini rezil edip de koşmamışlardı. Bazı insanlar da koşmaya gerek duymamıştı.


Geçen dakikalar da bir kaç kişi arenadan yok olmuştu. Milius da artık sıkılmıştı ve Daniel ile beraber koridordan ilerlemeye başladı. Tabii ki bunu yürüyerek yapıyorlardı.


Koridorun sonuna ulaşmadan önlerinde bir adam belirdi. Hiç bir şey demeden ellerine bir kağıt bıraktı ve uzaklaştı.


Milius elindeki Kağıda bakarken üzerinde yazan yazıyı gördü.


"A-30...."Milius kağıda baktıktan sonra koridorun sonuna doğru yürümeye başladı.


" Benim ki de B-20..... Acaba her dakika bir grubu mu alıyorlar. Az önce gidenler dövüşe girmiş olmalılar. Biz de ilerleyelim. "


İki arkadaş koridorun sonuna vardıklarında az önceki alan kadar büyük bir alanla karşılaştılar. İnsanların her biri bir yana dağılmış dövüş için hazırlanıyorlardı. Alanın ortasında devasa bir ekran vardı. Ekran dövüşleri gösteriyordu. Milius ve Daniel en son çıkan rakama baktıklarında bir kaç dakika sonra Sıranın Milius'a geleceğimi anladılar. 


                                 ***


Arenanın içindeki temiz bir odada 12 kişi kendi aralarında konuşuyorlardı. Hepsinin elinde 1 kadeh vardı. 


"Hanımefendi alana girdi mi?" dedi 1 numara. 


"Evet, ilk alana girerek başladı." dedi 8 numara. 


"Peki şu çocuk. Peter o alana girdi mi?" 


"Hayır, birazdan girecek." dedi 3 numara. 


"Kesinlikle gözümüzü ondan ayırmamalıyız. Aida sırf onun için Turnuvaya katılmışsa basit biri değildir." dedi 11 numara 


"Peki göze çarpan başka biri var mı?" dedi 12 numara.


"Hayır, daha tüm gruplar girmedi ve güçlü olduğunu düşündüğümüz kişiler de katılmadı. Dövüşler de daha yeni başladı. Çekirdekte toplananların dövüşü çok güzel ama. Hanımefendi de çekirdeğe katıldı." dedi 7 numara.


12 yöneticinin bahsettiği Çekirdek bölge, dövüş alanlarının merkezi idi. 1000 kişinin olacağı bir dövüşte 600 kişi Çekirdekte başlardı. Bu da sayede Dövüşler daha hızlı bitebilirdi. Savaşçılar dövüşe katılmadan önce formasyon onlara Çekirdekte savaşıp savaşmayacaklarını soruyordu. Ardından ona göre bölgeye ışınlanabiliyorlardı. Çekirdek bölgenin avantajı ise her bölgeye yeterli mesafesi olması ve çekirdeğin ortasında bütün savaşçıların yerini gösteren bir tespit cihazının olmasıydı. Böylece en güçlü kişi alanın galibi olabilirdi.


"Markus idare edebiliyor mu peki? Formasyon onu fazla yormuyordur umarım." dedi 1 numara.


"Merak etme Markus rahatça Formasyonu kontrol edebiliyor. Formasyon çok güçlü olsa da Markus'un gücü de küçümsenemez. Herkesi 1. Etabı bitirdikten sonra biraz yorgun düşecek ama iyi olacak." dedi 5 numara.


"Peki o zaman hanımefendinin dövüşünü açın da izleyelim. Umarım başına bir şey gelmemiştir." dedi 2 numara.


8 numara yuvarlak masaya doğru elini uzatırken masada bir orman belirdi. Ormanın tam ortasında geniş ve boş bir alan vardı. Alanın ortasında kızıl saçlı bir kız oturmuş bekliyordu. Etrafında kan donduran bir sahne vardı. Her yönden kanlı uzuvlar ve parçalanmış bedenler vardı. Bazı noktalarda yanmış parçalar ve küller de görebilirdiniz. 


12'li bu sahneyi görünce ne diyeceklerini bilemediler. Aida hiç çalışmıyor olabilirdi ama o nihayetinde 7 Büyük Güçten biriydi. O Alevlerin Efendisiydi. Görünüşünün aksine çok güçlüydü. 


"O hiç çalışmadığı halde böyle ise diğerleri ne kadar güçlüdür." dedi 11 numara. Fakat onun sözleri diğerlerinin aklından geçenlerdi. Hepsi bu güç karşısında iç çekmeden edemedi. Turnuvada öldürmek serbestti fakat direk olarak da bu kadar kişiyi öldürmek hoş değildi. Bu sadece canavar ruhlu birinin yapacağı bir işti. 


O sırada Aida ise öldürdüğü insanların yanından geçti ve tespit cihazının yanına geldi. Saçları kana bulansa da bu kan kırmızısı saçlarında pek de belli olmuyordu. 


"Peter'ın burada olduğunu düşünmüyorum. Herhangi güçlü biri de varmış gibi görünmüyor. Ne yazık. Böyle şanssız olduğumu düşünmüyordum. Neyse en azından bunları hayatta bırakayım." dedi ve ortadan kayboldu. Hızı Daniel'in hızından bile daha fazlaydı. 


                                 ***


Aida hızla insanlara saldırırken Eria Krallığının Kralı da aynı zamanda Sarayından dövüşleri izliyordu. Tabii ki de Kral olarak onun da Tera Cihazı vardı. Aida'nın vahşetini gördüğünde iç çekmeden edemedi. 


"Neyse ki çocuklarımı Seninle aynı bölgeye yerleştirmedim Aida. Seni Lanet Vampir! Onları da öldürmekden geri durmazdın değil mi?" dedi Kral. Ardından yerinden kalkarken Sarayın balkonuna yaklaştı. Balkondan dışarıyı seyrederken Kraliyet odasına bir adam girdi. Girdiği gibi diz çökerken Kral ona basit bir hareket ile ayağa kalkmasını söyledi. 


" Bir şey bulabildin mi? Huan'ın tartıştığı insanların hakkında." dedi Kral. Tabii ki de Kral olarak oğlunun yaptığı karışıklığı biliyordu. 


"Efendim bazı şeyler öğrendim ama hiç hoşunuza gitmeyecek."


"Söyle!" Kralın ağzından çıkan kelimelerle vücudundan adamı titretecek bir aura çıktı. Tabi ki de Kral 2. Nesil biriydi. Yoksa onca yıl boyunca tahtını koruması bu kadar kolay olmazdı.


"Efendim olaya ilk karışan kişinin adı Wu Liu. Kıtanın uzak doğusundan gelmiş birisi. Aynı zamanda edindiğim bilgilere göre Wu Klanının Genç Efendisi. Wu Klanının Atası 1. Nesil bir Ölümsüz. Büyük ihtimalle gölgelerin ardında Wu Liu'yu koruyan Suikastçiler var. Buraya deneyim edinmek için gönderilmiş olabilir fakat böyle bir yerde de ölmesine izin verecek değiller. "dedi adam.


Kral soğuk bir nefes alırken oğlunun yaptığı hataya üzülüyordu. Ama oğlu hala gençti. Bu yüzden onda fazla bir suç göremedi. Ama iç geçirmeden de edemedi. Böyle insanları kızdırmak kötü sonuçlar doğurabilirdi.


Yine de Wu Klanı uzaktaydı ve kıta da çok büyüktü. Wu Klanı buraya sadece intikam için bir kaç uzman gönderebilirdi. Onlar da Wu Liu'nun katilini öldürüp geri dönerlerdi. Krallığı yok edebilmeleri için atalardan birinin gelmesi gerekiyordu. Onlar da böyle durumlarda kendi gelişimlerini bırakarak da bir yere gitmezdi. 


"Peki ya diğer genç?" dedi Kral. Gergin görünüyordu. Bu Turnuvaya katılanlar kesinlikle normal kişiler değildi.


"Diğer genç..... O biraz sıkıntılıydı. Onu kim olduğunu öğrenmek çok zor oldu. Öğrendiğim anda direk buraya geldim." dedi adam. Kral adamın söyledikleri ile daha da gerginleşmişti.


"Öğrendiğim bilgilere göre o genç Aris İmparatorluğunun Küçük Prenslerinden biri. Büyük Prens Julian'nın ve İmparatorluk Konseyi üyesi Miranda'nın oğlu. Bu zamana kadar hiçbir zaman İmparatorluk Şehrine bile gitmese de İmparatorun onu Küçük Prenses Elizabeth ile aynı derecede sevdiği söyleniyor. Büyük ihtimalle İmparator ona zarar veren herhangi birini veya bir Birliği yok etmekten geri kaçmayacaktır."dedi adam. 


Kral soğuk bir nefes alırken Karşısında ki adama bakıp gülümsedi. 


" Bu sefer gerçekten Ucuz kurtardık Wuji. "







Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44790 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr