Bölüm 20: Hain Prens Linux (1)

avatar
167 0

7 Büyük Güç - Bölüm 20: Hain Prens Linux (1)


İlk 16 için herkes heyecanlanırken yöneticinin mola duyurusu herkesi öfkelendirmişti. Hava yavaştan kararmaya başlamıştı. Seyirciler Turnuvanın yarın devam etmesinden korkuyorlardı.

O sırada İmparatorluk Ailesi de dövüşleri görünce iyice şaşırmışlardı. Mola verildiğini duyunca Sonunda Prenses Elizabeth tüm cesaretini topladı ve büyükbabasına baktı. Yüzünde çok önemli bir şey söyleyeceği belli oluyordu. Zamanın durduğu o anda Mutlak cümleyi kurdu.

"Ben tuvalate gidiyorum."

Prenses Elizabeth balkonu terk ederken Büyük Prensler ve Prenses Kan kusmamak için kendilerini zor tuttular. İmparatora karşı böyle ciddi bir ifade ile bu cümleyi başka kimse kuramazdı.

İmparator sahayı izlemeye devam ederken Prens Saul babasına baktı.

"Baba, o Julian'nın oğlu ise onun böyle bir turnuva da dövüşmesi uygun olmaz değil mi? Neden hala dövüşmesine izin veriyorsunuz?" dedi. Prens Saul'un cümlesi diğerleri tarafından da merak edilen bir soru idi.

"Çünkü otoritemizin gücünü herkese kanıtlamamız lazım. Hermon Krallığı sadık olsa da Hera'nın yeteneği yüzünden Eria Krallığı gücümüzden şüphelenmeye başladı. Silica'nın Hera'ya yenilmesi düşündüğünüzden daha büyük sonuçlar doğurdu. Bakanlar ve Generaller de şüpheli. Sadece bu turnuva her şeyi düzeltebilir. Peter eğer Turnuvayı kazanırsa kimse bize karşı çıkamaz. Aslında Turnuvayı kazanmasına gerek yok. Sadece Hera'dan güçlü olduğunu kanıtlarsa da yeter. "dedi İmparator. Herkes soğuk bir nefes alırken Prenses Silica utanmıştı. Bir kaç gün önce Hera ile antrenman dövüşü yapmışlardı. Hera 24 yaşında iken o 23 yaşındaydı. Arada pek bir fark olmasa da Silica yenilmişti. Hera'nın gücü beklediğinin ötesindeydi.

"Peki ya Peter Hera'yı yenemezse?"diye sordu Jasper. İmparator derin derin nefes aldı. Yüzünde endişeli bir hal vardı.

" O zaman işler daha da kötü olur. Karmaşanın arasından sadece Julian bizi kurtarabilir ve Julian'nın gücü Açığa çıktığı anda ise......... Hükümdarlar burada olacak. "

İmparatorun konuşması bittiği anda Prensler sessizliğe gömüldü. Ne Silica ne de Elizabeth Hükümdarları biliyordu. Ama 5 Prens onları çok iyi bilirdi. Canavar Prens Julian, Bekar Prens Saul, Dahi Prens Jasper ve Gizemli Prens Tiran onlardan çok acı çekmişti. 4'ü de onlardan intikam almaya yemin etmişti. 5. Prens ise..... Hain Prens Linux. Kendi ailesine ihanet edip 7. Hükümdar oldu. Boşluğun Hükümdarı Linux.

Uzun sessizliğin ardından İmparator bir kez daha konuştu.

"Jasper, git ve ilk 16 ve ondan sonra olacak olan turlarda savaşçıların tam adları ile duyuru yapılacağını belirt."

İmparatorun sözleri ile Jasper ne yapacağını bilemedi. Babasına yanaşırken direk olarak onun gözlerine bakıyordu. Normalde asla böyle bir şey yapmaya cüret edemezdi fakat bu konunun ciddiyetini sadece balkonun içindeki 3 kişi biliyordu.

" Baba bundan emin misin? Eğer Peter yapamazsa...... Neler olacağının farkındasın değil mi?" dedi Jasper. İmparatorun Gözleri ağlamaklı bakıyordu. Hüzün dolu aurası vücudundan istemsizce taşıyordu fakat İmparator olması onun ağlamasına engel oluyordu. Konuşmaya başladığında gittikçe kısılan sesi onu ifşa ediyordu.

" Evet Jasper. İnan bana çok iyi biliyorum."

                                 ***

14 Yıl Önce

Devasa büyüklükte bir sarayın bahçesinde 28-29 yaşlarında bir adam İnanılmaz bir hızda koşuyordu. Hızı kesinlikle Saniyede 1 kilometrelik alanı aşmıştı ama bahçenin büyüklüğü onun koşmaya devam etmesini sağlıyordu. Bahçenin çevresinde turlar atsada hiç durmadan devam ediyordu. Aurasını rahatça yaysa bile Saraydan gelen aura onun aurasını bastırıyordu. Yüzü terden sırılsıklam olmuştu. Kısa kahverengi saçları ve yeşil gözleri ile imparatorlukta eşi görülmemiş bir yakışıklılığa ev sahipliği yapıyordu.

Bu genç adam Julian'dı. Etrafında koştuğu bahçenin çevresi yaklaşık 60 kilometreydi. Şimdiye kadar yüzlerce tur atmıştı. Normal bir insanın kasları şimdiye kadar iflas etmişti fakat Julian normal değildi. O Aris soyunun bu zamana kadar gelmiş en büyük dahisi idi.

İmparator Aries oğlunu izlerken mutlu oluyordu. Yine de oğlu uzun zamandır antrenmanlarına devam etmiyordu. Oğlu doğduğundan beri.

Fakat bu İmparatorun umrunda değildi. O da aynı oğlu gibi torunu ile ilgilenmekten görevlerini yerine getirmiyordu.

"Merhaba baba, Miranda'nın yanındasındır sanıyordum. Seni buraya hangi rüzgar attı?"dedi Julian. Bir anda babasının önünde durdu ve babasının ona uzattığı havluyla beraber yürümeye başladı.

" Çok büyük sorunlar var Julian. 7 Hükümdar şu anda bu kıtada. Bir şeyler planladıklarını düşünüyoruz. Bütün İmparatorluklar, Klanlar, Birlikler ve Krallıklar geçici birleşme kararı aldı. Yerlerini biliyoruz. Baskın yapacağız." dedi İmparator. Julian yüzünü sildikten sonra babasına baktı. Gülücüklü yüzünde bunu pek umursayan bir hal yoktu.

" Peki ama bunun benimle ne alakası var? "dedi Julian. İmparator kaygıyla ona baktı.

" Çünkü bu baskında sen de yer alacaksın. "dedi. Julian inanmayan bir ifade ile babasına baktı. Tam karşı çıkmak üzereydi ki babası yeniden konuştu.

" Buraya baban olarak gelmedim!! İmparator olarak geldim! Fermanıma karşı gelmeyeceksin değil mi? Bu görevde sadece sen yoksun. Saul, Jasper, Linux ve hatta Tiran bile bu görevde yer alacak. Abi olarak onlara önderlik etmen gerekiyor. "dedi konuşurken aurası da vücudundan yayılıyordu. Julian karşı çıkamacağı bir durumla karşı karşıya olduğunu anlayınca başını eğdi.

" Peki İmparatorum ama sizce de Tiran'ın buna katılması biraz tehlikeli değil mi? Daha sadece 15 yaşında. "dedi Julian. Abisi olarak kardeşi için endişeleniyordu.

" Hayatı öğrenmek için bundan daha iyi bir şans yok. Kesinlikle mükemmel bir Tecrübe olacak. "dedi İmparator. Julian da onaylayın babası ile yürümeye başladı. Kapının önüne geldiklerinde Julian bir anda gülmeye başladı.

" Teknik olarak Linux'dan büyük değilim. İkizimden nasıl büyük olabilirim ki? "dedi ve kapıdan içeri kaçtı. İmparator Aries gülerek oğluna baktı.

" Oğlu oldu ama hala aynı. Hiç büyümüyor. "

                                 ***

5 gün sonra herkes hazırdı. Bu sefer hepsini öldürmek için güzel bir hazırlık yapmışlardı. 2. Nesilin en iyileri bu dövüşe katılıyordu. Hatta 1. Nesilden olan bazı Ölümsüzler bile vardı.

Günler boyunca dağları, nehirleri aştılar. En sonunda ise Saklı dağların arkasında başka bir dağa ulaştılar. Gelen istihbarata göre Hükümdarlar buradaydı.

En güçlüler en öne geçerken güçsüzler ortada olacak şekilde dizilmişlerdi.

Mağaranın içine girerlerken herkes olabilecek en tetikçe haliyle bekliyordu.

"Sonunda Geldiniz. Sizin bu kadar az olmanızı beklemiyordum. 7 Hükümdarın itibarı gerçekten çok düşmüş."

Herkes konuşan kişiye bakarken kılıçlarını 35 yaşlarında gözüken adama döndürdüler. Adam bir kere baktı ve 4 Prens dışında herkes bebeğe dönüştü. Ölümsüzler de buna dahildi.

" Onlar Ölümsüz olabilir. Fakat Ölümsüzlerin de bir güç sıralaması vardır. Ve onlar kesinlikle güçsüz."

4 kardeş etraflarında baksalar da hiçbiri ne olduğunu anlamamıştı. Jasper ve Julian ise biraz daha etraflarına baktıktan sonra Linux'un da olmadığını fark ettiler.

" Onlara ne yaptın? Kimsin sen? "Saul Öfkeyle bağırdı. Buna karşın 35 yaşlarındaki adam parmaklarını salladı.

" Hadi ama hala kim olduğumu anlayamadınız mı? Biraz dikkatli bakın. Ben Uzay ve Zamanın Hükümdarıyım. Peki ya adım ne? Onu da siz bulun. "

4 kardeş dikkatlice adama bakarken ilk tanıyan Jasper oldu. Gözleri sonuna kadar açılırken inanmayan gözlerle adama bakıyordu.

" İ-imkansız! S-Sen........ Linux!! "dedi Jasper.

Jasper'ın sözleri ile herkes Linux'a bakmaya başladı. Hepsi inanmayan gözlerle bakıyordu. Linux ise gülerek onlara bakıyordu.

" Haha Doğru bildin. Zaten aramızda ki en zeki hep sen olmuştun Jasper. Evet ben Linux'um fakat bu zamanda ki Linux değil. Neyse orası önemli değil. Sizin Linux şu anda saraya doğru ilerliyor ama bunu Saul ve Tiran zaten biliyor değil mi? Sağ olsunlar bana kaçmamda çok yardımcı oldular. "

Julian ve Jasper bakışlarını Tiran ve Saul'a çevirirken iki kardeş başlarını eğmişti. Linux yoldayken onlardan geri dönmek için yardım istemişti. Onlar da hemen kabul etmişti. Neden Jasper ya da Julian'dan izin istemediğini sormamışlardı. Şimdi ise kendilerine küfür ediyorlardı.

"Zaten neden bu yaşta olduğumu da anlamanız lazım. Bir Ölümsüz 16 yaşından sonra yaşlanmayı bırakır. Ama eğer 16 yaşından sonra yaşlanmaya başlamışsa bu yaş 35 olur. Ben de sonrasında Ölümsüzlüğü elde ettim. Şimdi size bir şans vereceğim. Hem kendimi de test etmiş olurum. Sizi oraya göndereceğim. Tabii ki farklı bölgelere bakalım. Zaman taşını benden daha önce bulup da beni durdurabilecek misiniz? Yakında görüşmek üzere. "

Linux parmağını şıklatırken 4 kardeş bir anda yok oldu. Geriye sadece bebekler kalırken Linux bebeklere bakmaya başladı.

" Acaba sizinle şimdi ne yapsam? "

                               ***

4 kardeşin 4'ü de kendilerini bir anda sarayda bulurken birbirlerine baktılar. Ardından hemen kendilerine geldiler ve Julian konuşmaya başladılar.

"Hemen iş bölümü yapalım!! Şu an ki durum çok tehlikeli!! Siz ikinizi sonra konuşacağız! Jasper! Birliğini hemen topla ve Linux'u yakala!! Saul ve Tiran siz Taşı arayın!! Ben de babamı bulmalıyım!" dedi. Kimse itiraz etmeden koşmaya başladılar. Kardeşleri ihanet etse de onlar çok yetenekli kişilerdi ve her ana hazırlıklıydılar. Biraz şok olmuşlardı fakat onlar hala Linux'u durdurmanın bir yolu olduğunu düşünüyorlardı.

Jasper, sadece İmparatorluk Prensi değildi. Aynı zamanda Aris'in 12 Koruyucusunun da lideriydi. Aris'in 12 Kaplanı, İmparatorluğu koruyan 12 kişiydi. Hepsi de 2. Nesildi. Aris İmparatorluğunun atasına bağlılık yemini etmiş insanların soyundan geliyorlardı.

Jasper hızla Onları buldu hepsinin ayrı özel odaları vardı fakat özel bir çan yardımı ile 12 kişi de bir anda toplanabiliyordu.

Hepsi Jasper'a ne oldu diye soracakken Jasper Öfkeli ve endişeli aurasını hissettiler.

"Sakın bir şey sormayın!!! Bilmeniz gereken tek şey Linux'un bize ihanet ettiği ve şu anda onu yakalamak için gidiyor oluşumuz!!"

Hiçbiri Jasper'a itiraz etmedi. Jasper onların can dostuydu. Onlara asla yalan söylemezdi.

12 kişilik grup hızlıca ilerlediler ve Linux'u buldular. Işınlana Işınlana ilerliyordu. Bunu gören Jasper da dahil herkes şok olmuştu. Linux'un asıl gücü Dönüşüm Bedeniydi. Bu yetenek de nereden geliyordu?

Linux Jasper'ı görünce durdu. Yüzünde küçümseyici bir gülümseme vardı. Görünüşü açısından Neredeyse Julian ile aralarında hiç bir fark yoktu. Sadece Linux'un yanağında derin bir yara izi vardı.

"Demek beni yakalamak için geldin Jasper. Peki bu 11 kişi beni yakalamana olanak sağlayacak mı? Hepinizi öldürmeyeceğimi nereden biliyorsun?" dedi Linux. Bunu duyan Jasper yumruklarını sıktı. 11'li ise şu anda karşılarındaki kişinin gerçekten Linux olduğuna inanamıyordu. Dostları, o sevdikleri arkadaşlarının yüzünde ki ifadeyi ilk kez görüyordu.

" Çünkü sen benim kardeşimsin. "dedi Jasper. Avuç içlerinden kanlar akıyordu ama gözlerinden akan yaşlara kıyasla çok daha azdı.

" Sen bizim kardeşimizken bize niye ihanet ettin Linux!! "diye bağırdı Jasper. Linux ise ona bakarken işaret parmağını çenesine götürdü. Ardından gökyüzüne bakmaya başladı.

" Hmm şimdi düşündüm de seni öldürmeyeceğim. İşime yarayacağını düşünüyorum. Ama arkandaki 11 kişi kesin ölecek. Şimdi savaş başlasın! "






Giriş Yap

Site İstatistikleri

  • 44791 Üye Sayısı
  • 398 Seri Sayısı
  • 44158 Bölüm Sayısı


creator
manga tr